«BE » çekingen fakat her türlü siyne fikir. — ö —VAKIT 25 Temmuz 1932 Büyük harp oultan Reşat, esnasında yalnız başına sulh mü yapmak istemiş? “Vu,, mecmuasında böyle bir yazı çıktı. Vasıta, bir karem ağası imiş ! Osmanlı saltanatının mutasarrıfta-| rından olduğu anlaşılan, fakat milli. yeti tayin edilemiyen 4 Eram isminde! biri, Fransızca “Vu,, mecmuasında ti haf bir yazı neşretmiştir. Bu yaztda| Büyük Harp esnasında Sultan Reşa. dın Vükelâya ve meb'usün meclisine danışınadan Fransa ile sulh yapmağa teşebhila ettiğinden bahsolunmakta ve! bu mevzu etrafında uzun uzadıya i zahat verilmektedir. Kısmen iktibas ettiğimiz bu yazı şudur: Talât gittikçe fazla endişe ediyor. du Binaenaleyh lüzumu halinde Gö- ben ve Breslar'ım Alman toplarını Iş. tanbula çevirerek saraylardan başla mak üzere tahrip edeceği her tarafta işaa ediliyordu Kânunuevrel ortasında vaziyet bu idi. Pek seri bir surette fenalaşacak- &. Amiral Bue dö La perer Secdil- bahirdeki Türk istihkâmlarına birkac top atmış ve kendisine mukabele edil- mişti, Bu küçük müsademe Boğaza kat'i bir hücum yapıldığı zannı verdi-| ğinden efkârı Uumumiyeyi derin bir endişe kapladı . Beklenilmiyen mühim ifşaat Bu sırada Sultanın oğlu Prens Zi. yaettin Efendinin hususi tabibi dok- tor A, M. bizi ziyaret ederek beklenil- miyen şu müphem ifşaatta bulundu: | “Zatı şahane gayet wtihim ve siya.| si mahiyette bir karar ittihaz etmiş ti. Ziyaetin Efendinin ilham; üzerine! Sultan bizi tensip etmiş, çünkü Jen ral Nâzım Paşaya karşı olan fedaki-| rane muhabbetimizi ve Fransız sefa reti ile beslemiş olduğumuz sanılmi münasebatı saray çoktan biliyordü. Prens Ziyaettin Efendi pederinin it tihaz ettiği karar hakkında bizimle görüşmek istiyormuş. Prens Ziyaettin Efendiyi lâkavıt, den mahruni tanırdık. -Bu bilgimiz bize emmiyet verecek gibi değildi. Ke miteye karşı olan mücadelenin o ka- dar şiddetli olduğu bir sırada böyle bir sergüzeşte girmenin hepimiz icin pek meş'um neticeler verebileceği bi- zi düşündürüyordu. Sultan Murat heyecanda Ertesi günü Ziyaettin Efendi gene hususi tabibi delâletile ısrar etti Ta- bibi hususi sultanının Çanakkalede Fransız topları tarafından savrulan mermilerden son derece heyecana 76 lerek bize bir mektup tevdi etmek İs. tediğini bildirdi. | Eğer hatırımızda iyi kaldı ise Ziya. ettin Efendinin gönderdiği kimse ile 20 veya 21 Kânunuevvelde karşılaş. mıştık, Bu adam prensin zenci alası İdi .Şarkta yaşamış olanlar bu siyah hizmetçinin efendilerine karşı besle- meli derin fedakârlık hissini bilir. r. Fransız amiraline selâmı şahane Binaenaleyh böyle bir sefirin tayin olunmasını kendi şahsi emniyetimiz için bir zıman telâkki ettik, Hayatımız en facia devrelerinde, en mühim hâdisat arasmda, bazan komik bir vaka olur ve fnsanı gayri ih! tiyari güldürür. Zenei korkak bakış. ları ile titriyerek vasıtasile yapılacak olan tebliği söyleyince şaşırdık kal. dık. Birçok seâmlardan sonra “zatı şahanenin Fransız amiraline selâmı şahanesini tebliğ ederek Çanakkale bombardıman: hemen kesilecek olursa bir mütareke aktine karar verdiğini bildirmek arzusunda bulunduğ”au,, kekeledi. Şaşırmıştık. Bir prensin zenel Tala- sına birde doktoruna bakıyorduk. Bariz hayretimiz murahhas lala üze. rinde öyle bir tesir yapmıştı ki ezber.! lediği ibareyi bir daha tekrar etti fa. kat bu defa “hemen,, kelimesi tzerin« de fazla ısrar etti. Çünkü amiral Hue dö Laperer'in mermileri neticesi ola- rak sarayda hâkim olan endişe onda da vardı. Amiralin cevabi | Lalaya bin zahmetle anlattık ki, Fransa ve Türkiye iki meşruti devlet-| tir Böyle bir teklif Fransız amirali-| ! değişebilirdi. Prens Ziyaeddin Talâ « | &n Osmanlı bankasının iki müdürünü nin harekâtında müesir olamaz, Me. demki zatı şahane emrediyorlar. Ar- zusunu Fransa Hariciye Nezareline bildireceğiz Bi.lâhare Prens Ziyaettin! Efendiye zatı şahanenin imzasile bir; kâğıt almadan böyle bir vazifeyi yük- lenemiyeceğimizi bildirdik. y Prensin zatı şahanenin mektubunu bize göndermesi kararlaştı. Bu mek. | tup bize ancak Tüzım gelen tedbirleri ittihaz ettiğimiz gün tevdi olunacnk- tı. Biz de hemen tercüme ederek yal. nız bizce malüm vasıtalarla mey) Delkaseye gönderecektik. Istanbuldaki yegâne Fransız mümessili Hangi kapiyı çalacağımızı bilmi-| yorduk. İstanbulda yegâne Fraasız mümessili olan dostumuz tercüman! Mösyö Lödu İle müşavereye karar verdik. Bu tercüman müteliflerin me nafilelerile meşgul olmak üzere Ame rika sefarethanesinde bulunuyordu. Fakat böyle bir müracaat fehlikeli idi ve faydasızlığına emindik. Bereket versin Beyoğlunda işimizi kolaylaştıracak bir Fransız vardı. Eski bir diplomat, azimkâr seciyeli| adeta ihanettir! ve müteşebbis biri olan bu adam eski Fransa Başvekilinin kardeşi Lui Steg idi. Düşman tebaası olmakla beraber Bankı Osmani müdürü umumsi oldu- ğundan İstanbulda kalabilmişti. M. Steg'in vazifesi İki üç gün sonra karar verdik, M. Steg sultanm mektubunu (fransızca olarak Pariste mösyö Delkaseye tebli ge karar vermişti. Mektup vazıh bir lisanla yazılmıştı, “Mehmet hamisin| Fransa İle ayrı bir sulh aktetmek fs tediğin; ve Franwz amiraline Çanak» kale bombard'manının kat'i bir müta reke miüzakeratına başlanması icin e- mir verilmesini müsyö Delkası den ri ca ediyordu... Vesikanın çift zarf içi ne konması ve iç zarfın Fransanm Sofya elçisi mösyö Buba ve üst zar-| fın Sofyadaki bank otoman direk | rüne yazılması kararlaşlı. Bulgar o- lan banka kuriyesi bankanrm resmi valizini götürecekti ve (liğer gündeşik muhaberat arasında İçers; mösü Bop a ait olan zarf da bulunacaktı. Mek- tup Sofyndaki Fransız elçi'iği tara - fmdan şifreye çevrilerek hemen Fran; sa hariciye nezaretine gönderilecek « ti, Rehine edilmek istenilen banka müdürleri Bu program aldığımız feskalâde ihtiyat tedbirleri sayesinde (hatasız tatbik edildi. Jön Türkler aleyhinde. rehine olarak alıkoymak ve onları Avrupaya göndermemek istediğin; bi Idirdi. Hemen Bulgaristana geçmele- ri icap ediyordu. İki müdür azimet İs) çin ısrar edecekler ve lüzumu halin -! de Amerika sefaretine müracaat ede rek onun tavassufu ile Dedeaönca ha reket eden ilk trene a'lıyacaklardı. Çünkü saray Talâtın her ikisini An - karaya refyetmiye karar verdiğini öğ renmişti. Verilen haber çok kiymetli idi. Çünkü Talât onları tevkife teşeb büs etti, Fakat bu iki yat prens Saba. hattin efendinin himayesi sayesinde Türkiyey; terkedebildiler. Mösyö Steg kendinden sonra endi şeli zamanlar geçirdik: , Bir hava filosu Çanakköle dahili istihkâmlarına bombalar stnen vazi.| yetimiz fenalaştı. Çelik kuşlar Korkumuz haksiz değildi. Prensin lalası geldi. Artık tatlı hürmetkâr la la değildi, Bir zencide görülebilecek şiddetle kalın dudakları titriyerek fal taşı gibi gözlerini döndürerek şöyle bir selâm verdi: | — Hayrola Iala ağa! — Çok fena haberler. Zırhlıların bombardımanını kestirdinir. Fakat ei zin Fransızlar onların yerine “çelik iri kuşlar, gönderdiler onlar saraya kadar da gelebilirler. Bu hareketler iü Maya i pek hatmlamıyorlar, fakat Tahati- | de üç sene kalmış ve bahriye dok- | Sükün bulmuştu bizi hakikaten mü -| ! olmuştu?.. Enver dönmüştü, i min delâletile matlup vizeyi Talâttan Lilyan Harvey Ağır basta BERLİN, 23 (Hususi) — Meş- bur sinema yıldızı Lilyan Harvey, Anri Gara ile beraber “Sarı huh ya,, isimli filmi çevirirken bir mer- divenden düşmüştür. O gün hiç bir fenalık hissetmiyen artist, şim- * di ağır surette hastadır. Kendisini tedavi eden doktorlar bir menen- jit olmasından korkuyorlar. Lil- yan Harveyi seven bütün dostları büyük bir endişe ieindedirler. amm Tahiti adalarında Piyer Loti heykeli! Tahiti adalarından birisi olan Papaet adasında Piyer Loti na mına bir heykel dikilecektir. Bu heykelin dikilmesine sebep, Loti- nin orada Rarala isimli bir kadın- la evlenmiş olmasıdır. Fakat Loti, bu adada üç ay ka- dar kalmıştı. Yerliler kendisini toru olan kardeşini daba iyi ha- turlıyorlar.. Buna mukabil, Lotiyi, Stever son adalarında daha iyi tanımak! tadırlar. Loti, oraya hasta olarak gitmişti. Ağzından kan tükürüyor- U. O zamanlar Lotiyi tanıyan Ori-A-Ori isimli bir yerli; kendi- sile gayet iyi ahbapmış ve roman- cıdan bahsederek ona “masaler, demektedir. Pervasız harekete mecburduk. Çelik kuşlar saray üzerinde i da M. Hymans'ın riyaseti altında SOFYA, 24 (A.A.) — Cenevre ve Paristen dönen M. Moucha noff, bugün hericiye nezaretinin büyk salonunda Reuter, Havas, Atina, Avala ve Anadolu Ajansı mümessilerini v eSofyada bulunan diğer ecnebi matbuat muharrirle- rini kabul ederek, Bulgaristanı a! lâkadar eden büyük meseleler et- rafında mühim beyanatta bulun- du. Bulgar başvekili, evvelâ tami- rat meselesi vaziyetini ve Yunan B ihtilâfınm halli için M. Mi- cha! ulos ile yaptığı temas ve müzekereleri Klirek, şöyle söyledi: — Almanların tamirat borçlari- le alâkadar devletler, 6 Temmuz- bir içtima aktettiler. Bu içtimada ki edilen bir beyannameye gö- re bu tamirata mahsuben yapıla” lacak tediyatın 15 Kânunu evvele kadar talik edilmesi kararlaştırıl- dı. O tarihe kadar alâkadar her devletin birer murahhasından mü- rekkep olarak teşki) edilecek bir komite, meseleye “bir hal çaresi arayıp bulmak vazifesini üzerine aldı. Romen, Yunan, Yugoslav mu- ucmıyacaklar Gayet ciddi bir tavır takmarak ev) velâ itidale gelmesini, sonra Ziyaettin; efendinin daha ihtiyatkâr davranma) dığı tekdirde müdahaleden katiyyen! vâzgeçeceğimizi (söyledik. Şehzade hazretleri : sultanı tatmin edebilir. “İri celik kuşlar, hiçbir vakit sörayı hümayun üzerinde uçmıyacaklardır. Biz de her halde Sofyadaki memurla rmızı bir kuriye vasıtasile haherdar #deceğiz. Zatı şahanenin haklı iğbirar larını mösyö Delkaşsye bildirsin ! Lala ağa da tarzını değiştirdi. him bir teşkilâtın başında zannettiği için şahsen de emniyet peyda etmiş- ti. Bu müthiş kuşlar hiçbir vakit o - nun da sakin olduğu saray üzerinde uçmıyacaktı! 27 kânunusaniye doğru payitaht halkının halinde bir tebeddül görül - dü, Artık ne gizli müşaveteler ne be yannameler kalmamıştı. Halkta mü » him bir süküt miçahede ediliyordu. Artık İttihat ve terakkive karsı is! yan mevzuu bahis değildi. Acaba ne İstanbulda olan vaziyeti haber a - lnca olanca süratile avdet etmişti, Her ne kadar mağlüp olmuş ordusu bozulmuşsa da İstanbulda gözükmesi bütün muhalif hareketleri durdur . muştu. İri kediyi görünce fareler nasıl de liklere sinerlerse, Türk siyasi muarız ları da birer köşeye büzülmüştü. Alman taraftarı genç Türkler bir defa daha memleketi ellerine almış bulunuyorlardı. Türkiye'den italya'ya tebdili hava seyahali Artık bir müddet Talayı görmekten kurtulacaktık, Fakat mektuhün gön derilmesi hakkındaki en kücük ifşnat bizi mahvedebilirdi. Kalp hastalığına! uğradığımızı söyliyerek iki ay İtalya! da tebdilihavâ için müsaade istedik. Maliye nazırı Cavit beyin sahsi dos tu olan yandan Zare Dilber efendi. koparabildik, 12 mart 1915 te Pariste bulunuyor duk, Mösyö Jorj Leyge sarkın siyasi ve askeri vaziyetini İzah ettik, Rulgarla! ri her ne pahasına olursa olsun celbe derek Türkiyeyi mağlüp etmiye kat'i! lüzum olduğu hakkında nazarı dikka- ti celbettik, Mösyö Leyg sözlerimizi tasvip ederek mösyö Delkase ile mi. lâkatımızı temin etti. Delkase ne didi? Hariciye nazırı mösyü: Delkase bis ze dedi ki; — Ah! Şu sultanın mektubu mu?! Efendi bana bakınız Türklerle uzla - samayız. Onlar hilekârlık ediyorlar. Bana bakınız! Asıl iş bundadır! © — omruğunu uzatarak salladı. İ rahhasları, bu celsede 16 Haziran içtimamda Alman tamiratı müna- sebetile dermeyan ettikleri iirazi! kayıtları tekrar ileri sürdüler, | | Yunan murahhası M. Politis, ayrıca beyan ettiği ihtirazi kayıt- lardan birinin bir Balkan devleti- ni alâkadar ettiğini sövledi. Müte- akıben mevzuu bahis Balkan dev- letlerinin de Bulgaristan olduğu ve ihtirazi kayıt olarak Bulgaristana temas etti da .Molos.* Cafandaris. itilâfı ol- duğu anlaşıldı, Bu münasebetle bu meselenin tamirat işile hiç bir alâkası olma- dığı ve binaenaleyh komitenin bu işle uğraşmasına mahal bulunma- dığını söyledi. M. Hymans, beya- natta bulunarak, esas meselelere taallük eden bütün bu ihtirazi ka” yıtlardan her birisinin o içtimada müzakere edilmiyeceğini, bunların müstakbel komitenin vazife ve fa- aliyetleri içine girdiğini söyledi. M. Tenis, komite reisi tayin olun» du, Komite Teşrini evvelde topla- nacaktır, M. Mouchanoff, tamirat mese- lesinden sonra, Yunan - Bulgar ihtilâfına temas ederek şöyle de- di: — Her şeyi açık söylemeği se- verim, Onun için itiraf etmeliyim ki, evvelâ çek nikbindim. 8 Tem- muzda M. Michalacopouloş ile ilk temasta bulundum, Yunan harici- Ye nazırı ile evvelâ iki memleketin menfaatlarını telif edecek bir yok da koşmak kararile müxal başladık. Hatta M. Michalocopou- los ile beraber anlaşmak için sağ- lam bir esas bulduğumuzu bik zannediyorduk. Bu esas, Bulgar tamirat borçları gerek ilga ve ge- rek tenzil, hezhangi bir tadile uğ- radığı takdirde, bu tamiratm yüz- de 75 ini alan Yunanistanın kay- bedeceği miktarın kısmen diğer müttefikleri tarafından kabul e- dilmesi iğin her iki memleketin müştereken hareket etmesi mahi- yetinde idi. Bu suretle Molos « Ca- fandaris itilâfı da ayni zamanda tamirat meselesinden tamamen a yırılmış oluyordu. M. Micbaloco- poulos, bir itilâf için tamamen müsait ve meseleyi behemcehal| halle karar vermiş görünüyordu. İlk mülâkattan çok iyi intibalarla ayrıldım. O kadar samimi bir ha- va içinde ayrıldım ki, akşam üze- ri bir kaz gün içinde bir neticeye Yaracağımızı açıkça söylemekte tereddüt etmedim. Fakat ertesi sabah, M. Venize- los İsviçreden geçti, poulos ile M. Mussolini kendisine, Bülgar Başvekitinin Beyana Türkiye ile nasıl. olmuş d8 harp etmişiz ? Bu sözü, Muşanofa Heriyo söylemiş, bir türlü havsalam almıyor !,, demişti" Michaloco-! daha «Bun ileri bir istasyona kadar ettiler, İki gün sonra tel ' ettiğim zaman havanın ©© pi olduğunu gördüm. Wi i los, Politisin huzurile Yu! rın Molos - Cafandaris il mirat meselesinden aslâ yacaklarını söyledi. Bu sureli ban tabana zıt iki söz ortaf# Müzakeratın hülâsası şudur” Yunanlılar Molos - itilâfı mucibince hususi borçlu oldukları paraları hükümetinin. Yunanistans gelip devletlere olan tamirat j İarile ivaz etmek istiyorlar, “ lep karşısında müzal ğ maza girmiş olduğunu sö hacet yoktur. Bizim noktai rımız, tamirat meselesinin Cafandaris itilâfile hiç bir olmadığı merkezindedir. Bu itilâfı istiyorlarsa a; ) rüşebileceğimizi ve hüsnü ni? müzakere edince iki saat 7 halledeceğimizi söyledim. halledemeyince mukadder vaziyet ortaya çıkmış bulu! İkinci bir müessesenin rip hâkem olması ve ihtilâft i letmesi icap ediyor, demektir.'Yi | sene bekledik, bir müddet bekliyebiliriz. di M. Muchanof, müteakı! riste M. Herriot ile yaptığı ti ları anlattı: M. Herriot'nun Bulgarist3? lerine ve alelâmum Şarki A meselelerine samimi bir alâka # t ini vadetti. Kendisini yaya davet ettiğini ve Fi baiyekilişin do gelmeği veçle Bulgar başvekili bu &srisda habirler arasmda hazır lu ajansı mümessilinin burad# lunmasından bilistiafde ra söyliyeyim ki, M. Herriot ile ettiğim zaman onun di büyük bir Türk dostluğu Fransız başvekili bana Türk den cidden derin takdir ve habbetlerle bahsetti, O kadar Türkiye ile bu sulhperver, li mil niçin ve nasıl olmuf 4 harbetmişiz? Bir türlü bav almıyor,” dedi. Ben de fikirlerine iştirak ve cevaben “ Biz de Fra; “ t p, niçin harbettiğimizi bir YANAL emer : ar başv teak' yy evvelki, harpten sonraki borçları h da yaptığı temasları anlattı: — Dayinlerin swvelâ iti vi davrandıklarını, fakat Bulgar rahhaslarının ısrarları cemiyeti Akvam mali komite” 4 tavsiyeleri dahilinde harekte # amında i Akvam, sele ile yeniden meşgul olacak, Bul ili, binanın sensei erke lisii ellerini ayrı ayrı sıkarken Ai lu ajansı muhabirine bilhas$?, tifatta bulunduktan sonra 8: ta tavırla yn söylemek etini gösterdi: — Türkiye, artık Cemiyeti vama girdi. Türkiyenin bu ai yalnız Türkiyenin di dostu olan Bulgaristan taraf" değil, bütün dünya tarafınd” raretli — tezahürde bul il nâ vesi il etti, Türkiyenin ba harareti BE lâyık olduğunu bilhassa gl mek İsterim, Ve esasen, A mak için sulh yolunda aamir vet sarfeden en büyük biri olduğuna da şüphe yol | Onun bu iltihakı, bizim gibi “iy istiyenlere ve sulh için ş »ha ziyade ümit ve kuvvet ç miştir, j 5 Nd PE