— ö — VAKİT 23 Temmuz 1932 i | Casusların Faaliyeti » Artıyor | Lehistanın sırlarını satmak istiyen rakkase nasıl Fransa tam dört ay muhaberatını rahat rahat okudu! siye kadar bekliyecek, o gün şifre- Geçen ay zarfında bir gece ka- palı bir araba, Lehistanın Tchev : şehrinden süratle gidiyordu. Ara- bacı Danzig'e çıkan yollardan bi- rine saptı, Yanında genç bir ka- dın ile bir kaç erkek bulunuyor- du. Kadın, Varşovanın bütün bar larında alkışlanan rakkase Mar jevska idi. Arabada giderken kü» çük bir çantayı, sinirle, telâşla, mütemadiyen arkasına bakarak sımsıkı tutuyordu. Danzig üç mil mesafede idi. O- “ raya varmakla Leh polisinin taki- binden kurtulmak mümkündü. Huduttaki ışıklar parıl parıl yanr- yordu. Arabacı yavaşladı. Hudut muhafızları uyumuyorlardı. Bir kaç zabit yerinden sıçrıyarak a“ rabadakileri aramışlar, ve netice- de kaçmak istiyenler evvelâ zin- dana atılmış, sonra kursuna dizil o mişlerdi. © Tahkikat neticesinde dört Lehli! zabit ile Majevska'nın Lehistanm| sırlarını Rusyaya sattıkları anlas| Mi şılmış, rakkasenin taşıdığı küçük! a çanta bütün sırları ifşa etmişti. Bugünkü Avrupada casusluk! her zamankinden daha cok kuv- vetlidir. Her devlet hesabına ça- lisan casusların en mühimi unsuru güzel kadınlar ve yakısıklı zabit- lerdir. «Her memleketin kendine mah- sus bir casusluk sistemi vardır. Avrupanın merkezlerinden her bisi ri otuza yakın casus sistemi- nin faaliyet sahnesidir. Avrupa merkezleri içinde en cok faal o- İanları, bilhassa Berlin, Paris, “Varşova ve Romadır. Casuslar, sefarethanelere bağlı > bulunmaktadır. Çünkü buralara| © bağlı oldukları takdirde kolaylıkla! Mw mürakabe edilebilirler ve bunun 3 neticesi olarak siyasi hâdiseler vuku bulur. Onun için sefarethaneler her şeyden fazla yabancı casusların eline düşmemek dikkatsizlik yü- zünden sefarethanenin sırları a- şırtmamak için çalışırlar. Bir müd det evvel, Berlindeki İtalyan se- farcihanesinin şifresini aşırmışlar- dı, Bu şifreyi elde etmek istiyen- ler Yugoslavya, Fransa ve Rusya © — idiler, Sefarethanede şifreyi mur i hafaza eden ataşenin adı, Gar- betcio idi. Şifre daima kilitli bir yerde duruyordu. Garbeccio orta yaşlı, mutemet çalışkan, fazla ça- Jışmaktan yorgun bir kadın kâtibi vardr. İki Yumoslav ajamı bu kadı- b na sokulmuslar, ve haftalarca me- » Gsaiden sonra İtalyan kadınını kan- © dırmaya muvaffak olmuşlardı. ik V p ii, iç X EYE Kadın hafta sonu olan Cumarte-| Böylece ayni sözleri tekrar ede rek devam ediyor. Japonyalının ayaklarını öpüyordu. Tagami kum ral saçlı başı, ince kaşları, yalva- ran küçük burnu, yaşlarım inci gi- bi yuvarlandığı mavi gözleri, hıç- kırıklarla kabaran, sarsılan güne şi seyrediyordu. Nataşa'yı hiç bir vakit bu halde görmemişti. Bir Ja. ponyalı kadının bu kadar alçalma- sı imkânsızdı. Nataşa revolveri istediği zaman reddetmek hakkını kendinde bul- mamıştı, Bir Japonyalı kadın si- © lâhr korkmadan alır ve kendisini B yarala Bir Japonyalı kadın & e Jece ir “Samoray,, a ver- p5 diği esini teklif ede- mezdi. üp başını eğer otu-| rur ve ikisi de büyük elemlerini düşünürlerdi. - Japon fedakârlığı ile taban ta- e. bana zıt olan bu hayasızca yeisi kt n âli Roz Nuvar yakalandı ? italyanların kablo ye pek fazla ihtiyaç hissclunmr yacağı için ajanlara verilecekti. | Tam bu sırada kadın o kâtibin aklına başka bir şey geldi. Yuyös- lavya fakirce bir memleket, fakat ona mühim bir meblâğ veriyor- du. Her halde Fransa bu hizmet mukabilinde daha büyük bir mü- kâfat verebilirdi. O da Fransa se- farethanesinin kâtipleri ile tema» sa başladı ve onunla uyuştu. Cumartesi günü şifrenin mifta- bı Fransız sefarethanesine gütü- rülerek fotografı alındı. Daha son ra Yugoslavlara verildi. Onlar da bir kopyasını aldılar. Kadın Pazartesi günü erkem den sefarethaneye giderek şifre! nin miftahını yerine koymak is- tedi. Fakat ataşe Garbeccio ondan! evvel gelmiş ve bir takım telgraf- larla meşgul olmak istemişse de miftahı bulamamış ve bâdiseyi hemen sefire bildirmişti. Hâdize pek mühimdi. Fakat sefir, vazi- yeti hemen hükümete bildirmek” ten endişe etti ve hâdiseyi örtbas! etmek istedi. Kâtip kadın. şifre, miftahmı yakmış ve hizmetten is“! tifa derek çekilmişti. Hâdise 1929 senesinin Mayısın- da vuku bulmuş ve Fransa ile Yugoslavya Eylülün nihayetine kadar İtalyanın kablo muhabera- tını kolaylıkla okuyabilmişti. İtalya hükümeti hâdiseden ha- berdar olur clmaz Berlin sefaret heyetini kimilen azlederek bir kısmını nefye mahküm etmişti. Her memlekette casusluk teşki- lâtr başında bir şef bulunur. Ona diplomatlardan, iktisatçı'ardan as kerlerden mütesekil bir heyet yar- dım eder. Bunların ajanları var- dır. Bunlar türlü türlü insanlardan müteşekildirler, Ve istenilen her yerde çalışırlar, vesikalar, piânlar isterler ve ücret mukabilinde teh- likelere atılırlar. Umumi harpten sonra-işsizli *in artması, #ranılan ajanların kolay»! lıkla bulunmalarına saik olmuş” tu. Sonra Versay muahedesile ye- ni memleketler icat olunması ca- susluk şebekelerinin genişlemesi ne yardım etti, Rus muhacirleri de bu, vadide » kullanılmaktadırlar. Bunlar her talibe, hizmet ediyor- lar. Meselâ Berlindeki Fransız se- farethanesinin kapıcısı eski bir Rus jeneralı idi. Günün birinde, sefaretin ataşe militerine bir pa- ket bırakılmış, Rus jeneral ile bu paket birlikte kaybolmuşlar, Fran sızlar ancak aylarca devam eden mesaiden sonra sabık ieneralın kime hizmet ettiğini kesfetmişler»| Yazan: Ma. Rube janeki hayretle seyrediyordu. Fakat ka- dının yalvarışındaki eda kendisi-! ne tesir etti. Duyduğu nefret hissi büyük bir merhamet dalgası için- de boğuldu. Ciddi prensipler, ana'neler si lindi, İnsan kalbinin acıması bun- lara galebe çalmıştı. Tagami genç kadının ateş gibi yanan başını eli ile okşryarak dedi ki: — Haydi, şapkanızı giyiniz! üçüncü kısım Adalar Ey hatırat defterim, bugün ayın ker) çı”... Acaba Temmuzun on sekizi mi| yirmisi mi? Yoksa otuz beşi mi? Ba- na ne!,, Dünyada beklenilmez bir çök değişiklikler de olsa beni alâkadar etmez. Benim kdinctim İlti ile seviş. tiğimiz şu karanlık ve dar hücreden ibaret... Menfaatin ilk ışıkları ara- sinden birbirimizden ayrılıyor, gece! nin karanlığında gene bkluşuyoruz. Meraklı Takvim — | Cumaertesi Pazar 23 Temmuz 24 Temmuz 19 Rebiülevvel 20 Rebi. evvel borcu yoktu. Avukat biraz dü- şününce, başka birisinin: kendi ismini kullandığını ve bu işi yap: tığını anladı ve mahkemeye mü- racaat etti. Filbakika, Şubat ayında, Nis adliyesine, avukat elbisesile gü- zel bir kadın müracaat ediyor, kendisinin Parisli avukat madam Şantal olduğunu söylüyordu. Bu kadınım elinde bir de gazeteci b ekilen HAVA — Dün siciklık azami 31 Asgar! 21 derece olarak tesbit edilmişt Bügün rüzgâr mütehavvil sür'ade esecek hava ekşerivetle açık olacake RADYO Dn BugünJ ISTANBUL — 18 den 19 z2 kadar aramolon, 19X30 .dan 2030 za kudır Hahz Ahmet Bey Peyesi tarafından ss2, 2030 dan 21 e kadar gramofon, 21 den 22 ye kadar Hafız. Ahmet Bey heyeti araf ,saz, 22 den 29404 kadar | olduğu için kimse onun bakkın- orkesiza, da şüphe etmemiş, ve biraz son- VİYANA (5172 m.) — 1250 Honser, Vi e pili, 15 plâik, 16,15 piâk, 17,15 konser, oo) ra, madam Şantal, Nisin yüksek rmasiki, 22,45 dama muhitinde hem avukat, hem de Pam! e “ Soğ we ran, gazeteci olarak mühim bir mev- l ği A ki edinmişti 21.45 taanni, 72.5 konser. BUDAPEŞTE (550,5 m.) — 10,15 selen Fakkt bir müddet geçtikten sonra, Nis adliye reisi, bu genç orkestrası, 12,15 çocük, 18 kanser, 10,30 kon- ser, 21,30 Çiyan orkestrnat, 24 cozanmt, — | OSLO (10714 m.) — 190 konsere, 2sis| ve gözel avukolin serbest halle- plâik, 24 yarkı, i sin ciddiyeti Ğ MOSKOVA (4904 mi)” 18 sesli #m,| rinden mesleğin ddiveti ai 14,30 edebiyat, 15 propnrarida, 15 woniki 16! MA müteessir olmıya başla ı ve haber, 17,19 musiki, 13,10 musiki, 1910 mu-| gayet nazik bir | sanla, bir daba siki, 20,10 musiki, 21 İngilizce, İspanyolca diyeye mk Deşımamadını bar neşriyat, 25 İngilizce neşriyat, ayaz en yi k VARŞOYA (1411 m.) — 1343 ptâk, itâ3) etti. Güzel avukat sesini çıkar- | plâk, 16;10 pitik, 16,80 haber, 140 Vilmadan| madan otele geldi ve orada iki ei ya e e e Si franklik kadar bir borç bı- KONİGYÜSTERHAVZEN (1685 w.) —| raklıktan sonra, bir kürkçü dük- konser, eber, UL3 ion 9 ' Mk AREİE 5 a üni kânına gitti, 900 fraaklık bir kürk aldı: 19/5 sansi, 20 metini, 2,40 Kobser. PARİS (1725 m.) — 145 Şımmastik, 845) Oo — Ben, hem gazeteciyim, hem pempe yar Me Se de avukat. Parasım bir ay sonra di varın mutmma | vereceğim. , i, amam AEGEA AA AA En çok muvaffakıyet kazanan| tan ordusuna mensup binbaşı casusluk sistemi Sovyet Rusrirnın-| Dembouski Varşovada Rus ssfa- dır. Rusyada yakalanan her ec-| rethanesine girerken yakalanmış, nebi casus, hemen idem olunur ve| çantası açılmış ve onun Leh ordu- gazeteler Obunlarm idamından| suna ait bütün plânları taşıdığı gö- ez. İngilterenin İntelicens| rülmüş ve neticede kurşuna dizil- serisine mensup yüzbaşı (Rully! mişti. Rusyada yı ş ve onunas) (Bir müddet mukaddem Prag'da kıbeti anlaşılmamıştır. Bu bapla| da buna mümasil bir hadise vuku alınan bütün malümet, bir kaçak-| buldu. Çekoslavakya (ordusuna çınm hudutta yakalanarak kur-| şuna dizilmiş olduğundan ibaret-! ile Berline gitmek istemiş, tayya- tir. Yalnız bu üzerin-| reye o kadar sür'at ve telâşla at- de yüz başı Reilly'nin evrakı çık-| lamıştı ki çantasını unutmuştu. mıştı, Yolda işin farkına varan zabit Başka memleketler de Rusyaya! hemen dönmüş fakat derahl tevkif ayni şekilde mukabele ediyorlar.| olunarak kurşuna dizilmişti. Lehistanda yakalanan Rus casus- Rusya hakkmda en mükemmel ları, idam olunmaktadırlar. İston-| malâmata sahip olan casuslar Al- ya, Litvanya, Romanyadn Rus ca-| man casuslarıdır. suslarına karşı ayni hattr harekti Elhasıl, her memlekette is takip ediyorlar. tihbarat daireleri her zamankin - Her millet kendi efradı içinde| den fazla çalışıyor. Bu da millet- birinin vatanına ihanet ettiğini an-| ler arasındaki itimatsızlıktan ile-| lar anlamaz onu idam eder. Lehis-| ri geliyor, 3 Bilyük Adeda bir odada gizli yaşıyo- rum, Buraya geldik geleli ömrümün büyük bir kısmını pancurları kapayıp yatmakla geçiriyorum. Sevgimiz gün- den güne şiddetleniyor. Sabahtan akşama kadar dinlendik. ten sonra İtti'nin geleceğine yakın süsleniyorum: Oh! Onun müstehzt sesiyle söyledi. ği sözleri asla unulamıyorum. Bu ge- ce benn dedi ki; — Siz bal gibi, ipek gibi tatlısınız. Saçlarınız Beygir kuyruğu “gibi w- zun, örümcek teli karlar ince, . , O tatlı sözlerini do'ma istihzali bir tavırla söyler, Çiçekli kirez ağaçları dolu bahçeyi gezmedik. Başımı omu- süne dayadım. Sessiz durduk. Açık pencereden serin bir rüzgâr giriyor» du, dışarda dalgoların kayalara çar- parken çıkardığı haşırtı ile konuşan gülüşen insanlcrın sesleri birbirine karışıyordu, İtti - Japonca bir şarkı söylemeğe başladı. İçimi derin bir yes is kapladı. Niçin sevişmediğimiz anlar. da aranıza dikilen şu duvarı yok « demiyoruz? Birbirimizin düşüncesini, derdini. diyorum. Uzaklaşiyor. Etrafı bir ge. mi dumanı sarıyor. Anlaşılmaz keli. muırıldanmağa başlıyor. Aramızda çe- kilen mâniayı onun da hissetmesinden korkuyor ve şarkısım keserek soru- — Mü Şarkınız ne güzel, Manosını bana söyler misiniz? Şu cevabı verdi; — Beyaz, yüksek saf Fiyiyama'mn şarktsı.. Doğduğum dakikada yözles sözler başka bir lisana güç tereime edilir. Tercüme edilince kelimeler ku- ru, gülünç olur, İçinde başka lisonda karşılığı olmıyan Kelimeler de var. Ah evet! Aramızdaki divar bu, İki mizin de lisanı başka... Hislerimizi birbirimize bozuk bir Fransızca ile an- ! atmak meçburiyetindeyiz. Kelimele rin ve ifadelerin yarı zevke kaçıyor. i Ben şimdi onun memleketinin ddetle. İ rine alışmağa çalışıyorum, İtenidi, mülevan, sakin duruyorum.Artık kah anlıyabilmekliğimiz için ne yapmalı?) kaha ile gülmüyorum, hattâ hiç gül. * A iy Müş LA di b Gİ z * İd edi kli vesikası vardı. Şabsan da güzel mensup bir zabit bir gün, tayyare! meleri hüzünlü ve garip bir nağme ile) Sakin ve ciddi olmanız çok hoş. rünin önünde onu gördüm. Şimdi gö.) remediğimden dolayı kederliyim; bu! Hâdiseler Macera üstüne, macerâ' klâf gösteren genç ve güzel bir kiZ | Diyerek Nis şehrini teri Işte, bu kürk yüzünden bakiki Madam Şantal'a mür eden kürkçü, bu garip şahsiyetini meydana çık i Gün doğuşu © 447 449 Gİ yeman ağ b siman ön O Oİ Fransada şayanı hayret pervasızlı Oğe * 1220 1220 | te . | — pek . ld ai Paris (Hususi) — Kadın avu- Yam “© Slap 2198 katlardan Madam Andre Şantal imsak * 240 241 bundan bir ay evvel, Nis şehrin- iel 190 de bir kürkçüden, borcunu öde- önler. mesi hakkında bir mektup al- ere 166 165 mıştı. Madam Şantalın böyle bir | layor. Bu kırın asıl ismi MireY > mönd İzel Lafarjdır. Kes izel Şantalda derlermiş. Tulon şehrinde dojmuf bu kızcağız, küçük yaşında” bir çok yaramazlıklar y8l başlamıştır, ailesinin başına belâ kesilmiştir. Bir gün, bir bisiklet ahp kaçmış, bir başka gö kadaşlarından birisinin tuva'© | giyerek geri vermemiştir. PE. sonraları da evinden kaçıp *. rise gitmiş, fakat yaşi benöf dört olduğu için yakalanıp i sine iade edilmiştir. Bugün 22 yaşında güzel ” kız olan Jiyel, Riviyera da Yf. lan 1929 güzellik müsabal birivciliği kazanmıştır. Sonra, se gelen bu kız, orada bir da danszözlük yapmıştır. Bundan sonrada hayatını * riste geçirmiye başlıyan bu matbuat âleminde herkes avi olarak tanır, adliyede de gözeteci zannederlerdi. Son zamanlarda ise, Jizel ** yarecilerle düşüp kalkmıya b ladı ve kendisini onlara şair rak takdim etmişti. Hatta, daba ileri giderek Mirey ismi ile- yukarda birçok isimi? olduğunu yazmıştık - kendi” paraşutle Paris üzerinden reden atmış ve bir haylı da ki dinden bahsettirmişti. . Bakalım bu avukat, gazi tayyareci, şair, dansöz ve lik kraliçesi kız hakkında m keme ne karar verecek? Suat Beyin Ziyare* ——— Paris sefiri, Fransız Dahi! nazırile görüştü | Paris, 22 (A.A) — Türkiye” Paris sefiri, Dahiliye nazını © ! rafından kabul edilmiştir. Ruslarla Japonlâ Tokyo, 22 (A.A) — Hok eyaleti hükümeti tarafından redilen bir beyannameye i Kamçatkanın garp sabili açık” | rında Rus mu gemi : / 2 Japon balıkçı gemisi ar teati edilen tüfek ateşi İ sinde 3 Japon yaralanmıştır. ( 1 i ie İ | “ Öyle anlar oluyor ki İtti kollarımın a-| düğüm de yok. O memnun oluy > rasında bulunduğu halde onu keybe-| beni tebrik ediyor: — Bu haliniz ne kodar iyi! mi sizi bu halinizle daha çok 8 v Onun istediği tavrı takınmak kendimi zorluyorum. Fakat daki kaili bir türlü kaldıramı! Dimağının içindekileri anlamak f yorum, Saçlarını okşuyor, Hi rum. Bebeğinin başını kırarak rinin açlıp kapanmasındaki z enlamak istiyen çocuk gibiyim. Bana Japonca öğretmesini rig tim, Dedi ki: gt — Japonca öğrenmesi çok Okuyup yazmağı öğrenmek için 0" sene mektebe gitmek lâzımdır. Sİ y tık çocuk döğlüsiniz, bu tahsili H | MEZSINİZ, ği Henüz yirmi yaşındayım. srnlmam, Okuyup yazmakten geçtim, Yalnız konuşabilsemi, len; anlasam kâfi., Bir çok kelimeler, isimler Gım, bunları ezberliyeceğim, retle onun "isanında konu; Su hapishane heyalını get çalışmıya vaktim Gi vE By) pri