- ğ | j A AM *, : V e hk kn m — 4— VAKIT10 Temmuz 1932 Adliye Maberleri Kaçakçılıktan bir mahkümiyet Dim dokuzuncu ihtisas mahb- | tatbik ve infaz. olunacağı kay- kemesi, evinin samanlığında 8 kilo kaçak tütün bulunmaktan suçlu Zonguldaklı Ali Osman ağanın muhakemesini gördü. Birgün Osman ağanin lütün kaçakçılığı yaptığı hakkında köy ihtiyar heyetine bir ihbar yapıl- mış, azalar, yanlarına alâkadar memurları alârak ağanın evine gitmişlerdir. Şöyle bir mükâle- me yapılmışlır: — Osman Ağa samanlığı arı yacağır.. “ — Nedenkı?. — Tütün kaçırıyormuşsun.. — Gidin işiniz? hele.. Eğleni- yonuz mu? — Urun etme ağa, hele bir anyverelim .. * Osman Ağa, samanlığın aramıl- masına bir türlü razı olmıyor ve kapısına biriken heyetin teşeb- büslerine mümenaat ediyormuş. Nihayet: —Aranızda mubtar Feyzi E- fendi olmazsa samanlığın kapısını açamam.. Demiş. Aranılmış, taranılmış... Karye- nin bir hayli uzağında muhtar Feyzi efendiyi bulmuşlar, getir- mişler.. Fakat... Bu sefer de Osman ağa ortadan yok olmuş.. Çaresiz kalan heyet, samanlığın kapısını kırmıya mecbur olmuş- lar... Sıkı bir araştırma, neticesin- de, saman yığınlarının dibinde sekiz kilo kaçak tütün bulunmuş, derhal zabıt varakası tutulmuş ve ağa mahkemeye verilmiş. Osman ağa dün mahkemede bulunan tütünlerinin kendisine ait olmadığını iddia etti, Kendi .. ifadesine göre bu, muhtar Feyzi Efendi tarafından | aleyhine kurulmuş bir oyundu. Ağa, mubtarla aralarında eski bir husumet olduğuna dair bir- de kısa hikâye anlattı: —Bir gün muhtar Feyzi Efendinin köpeği kalçamı kar- radı.. Ben de silahımı çekip vur- dumdu. Bu yüzden aramızda kavğa çıktı. Mahkeme Ali Osmanın kaçak- cık cürmünü sabit üördü. Ve altı ay hapisle, kırk lira para cezasına mabkümiyetine karar verdi. “Yarın,, muharrirle- rinin tahliye talebi “Yarın,, gazetesinin bazı neş- riyatından doğan davalarla mat- buat kanunundan evvel muhtelif cezalara mahküm edilen ve mah- pusiyet (o müddetlerini Htanbul hapisanesinde doldurmakta olan Yarın gazetesi mes'ul müdürü Süleyman Tevfik ve muharrir Burhanettin Ali beyler müddei- Gi. umumiliğe bir istida vererek ce- za kanununun ikinci maddesi muci- bine tahliyelerini talep etmiş- lerdir. — Kanunun ikinci maddesi, işlen- © diği zamanın kanununa göre cü- rüm veya kabahat sayılmıyan fiilden dolayı kimseye ceza ve- rilemiyeceğini, işlendikten sonra yapılan kanuna göre cürüm ve- ya kabahat sayılmıyan bir fül- den dolayıda kimsenin cezalan- dırılamıyacağını, eğer böyle bir bük, uşsa icrasının ve ka- nuni neticelerinin kendiliğinden kalkacağını âmirdir. Gene bu maddede “Bir cürüm veya ka- bahatin işlendiği zamanın kanunu ile sonradan neşrolunan kanu- nun hükümleri birbirinden farklı ise failin lehinde olan kanunun t dolunmaktadır. Istida, Sultanahmet sulh birin- ci ceza mahkemesine sevkedil- miş ve mahkemece tahliye ta- lebinin kabulüne karar verilmiş- tir. Fakat müddeiumumilik bu karara itiraz etmiş ve evrak bu defa as'iye üçüncü ceza mahke- mesine gönderilmiştir. Üçüncü ceza, Sultanahmet sulh birinci <sza mahkemesinin kabul kara- rını refetmiştir. Burhanettin Ali ve Süleyman Tevfik Beyler ü- çüncü cezanın bu kararını tem- yiz etmişlerdir. Müze hırsızı Mahküm edildi Müzeden ilk seferinde muhte- lif madalyalar, kir antika taban- <a ve bir Mahmudiye altını ça- lan ve ikinci seferinde gizlendiği büyük bir masanın altında ya- kalanan şık giyinmiş antika me- raklısı hırsızın ikinci ceza mah- kemesinde muhakemesine baş- landığını yazmıştık. Ali Kemal, cürmünü itiraf et- tiği için muhakeme iki celsede bitmiştir. Antikacı Ali Kemal, hakkında verilen hükme göre iki buçuk sene bapis yatacak ve bir bu kadar müddet de emni- yeti umumiye nezareti altında bulundurulacaktır. Arnavut Süleyman Beraet etti Papağan barında Sofya ismin- de bir kadının, fazla kokain çek» tirmek suretile ölümüne sebep olmaktan maznun Arnavut Si- leymavın uzun bir müddettenberi ağırcezada mevkufen görülmek- te olan muhakemesi dün bitiril- miştir. Muhakemenin evvelki cel- selerini yazarken de kaydettiği- miz gibi tıbbıadli raporları, Sof- yanın ölümünü “tesemmüm küü- lö,, neticesi olarak tespit etmiş bulunuyordu, Mahkeme, Arna- i vet Süleymana isnat edilen fili sabit görmedi ve suçlunun bera» etine ve hemen serbest bırakıl masına kara verdi. Limon Kralının Mu- hakemsi görülüyor Limon kralı Diyamandi Viya- naki efendinin limon kaçakçılığı yaptığı iddiasile tevdi edildiği 8 inci ihtisas mahkemesinde dün muhakemesi yapılmıştır. Dünkü celsede yalız şahitler dinlenilmiştir. Bu şahitlerden ve İiman şirketi mavnacılarından 518 numaralı Ahmet Nuri reis mahkemede demiştir ki: — 80 sandığı Mahmut reisin mavnasına verdim. Bir kısım yö- kü de tütün iskelesine çıkardım. Bir ay kadar bekçi maballinde yüklü olarak bekledim.,, Bundan sonra 397 numaralı maynacı Mahmut reis ve 318 numaralı mavnacı Mustafa reis de-eski ifadelerini teyit etmiş- lerdir. Diğer şahitlerin dinlenilmesi için mahkeme talik edilmiştir. Beyrutta veba var Beyrutta 29 haziranda bir ve- ba vaka'ası daha görüldüğünden, tekerrür eden bü vak'alardan ,dolayı bu liman mevaridatına tıbbi muayene ve fare öldürmek tedbirleri o konulduğu, hududu sahiller umum müdürlüğünden bildirilmektedir. dl a iknin slnieben A, a Ticaret Ve iktısat Sanayi ofisi Nasıl çalışacak? Yeniden teşkiline karar 'veri- len Sanayi ofisi hakkında heniz şekrimize ve bu işle alâkadar Sanayi ve Maadin bankasına res- mi malümat gelmemiştir. Netekim. dün bu husustaki malümaltına müracaat ettiğimiz Sanayi ve Maadin bankası mü- dür muavini Sami B, bir muhar- ririmize demiştir ki: — Bizim bu hususta resmi malümatımız yoktur, Ancak öğ- rend ğimize göre Sanayi ve Ma- adin bankasma bağlı fabrikalar sanayi ofisine devredilecektir. Banka da bu ofisin ticari muz- melelerini yapacaktır. Sanayi Maadin bankası Sanayi ve Maadin bankası Samsunda kendi fabrikalarının mallarını satmak üzre bir satış şubesi eçmıya karar vermiştir. Eğe mıntakasında tütün zerrlyatı İzmir ticaret odasından gelen malümata. göre bu “sene: Eğ mıntakaşının tütün zerriyalı | bin dönüm olarak tahmin edil mektedir. Geçen senenin zerriatı ise 418 bin dönüm idi. Buna mukabil bububat zerriyatı da geçen sene- ye mspetle çok azdır. Buğday fiyatları düşüyor Dün Ticaret ve zahire borsa- sında hararetli muamele olmuş- tur. Slok malın fazlalığı yözün- den .buğday fiyatları “on para daba düşmüş ve 8 kuruş olmuş- tur. z Umumiyetle buğday ile çâv- ; darın azlığına göre 6 kuruştan 18 kuruşa .kadar. salılmıştırın > . Dün de: Anadoludan 67.4agon buğday, 2 vagon arpa, 770 te- neke pamuk yağı, İSÜ teneke susam yağı; 180: çuval keten, 1133 çuval peynir ve kaşer gel- miştir. Tavşancılda zirsi kooperatif Tavşancılda yaş meyve ziraat ve tiçaretile meşgul olmak Üze- re bir zirai kooperatif teşkil edilmiştir. Yağan yağmur mıktarı Meteoroloji “erstitusunun ver- diği malümata göre iki gün zar- fında Giresona |, Rizeye 2 mi- limetre yağmur yağpıştır.. Orduda fındık stoku Ordudan gelen malümata na- zaran Orduda stok olarak 931 malından 43520 kilo: kabuklu fındık ve 6320 kilo kabuksuz fındık vardır. Son günlerde yağan yağmur- ların miktarı fazla olduğu için fındık rekoltesi 100,000 kantara düşmüştür. Mamafi hakiki vazi- yet ancak 15gün sonra belli olacaktır. Fransaya göndereceğimiz yu- murta mıktarı çoğaldı Yapılan teşebbüsler üzerne Fransa bükümeti (temmuzdan eylül sonuna kadar üç ay zar- fında Fransaya idbal edilecek Türk yumurtalarını Okontenjan listesinde 100,000 kental olarak tesbit etmiştir. Bu miktar üç ay evvelki lis. tede 75 bin kentaldı, Onbeş günlük ihraca| Istanbul, İzmir, Mersin, Trab- zon ile Giresundan son on beş gün zarfında 1,590 baş keçi, ko- yun, inek, 13,590 kilo tütün ve 5,042,370 kilo da muhtelif mik- tarda deri, av derisi, fındık, pa- lamut, maden kömürü ibraç edil- miştir, Bunun miktarı 1,211,914 lira kıymetindedir. GOBİ çöllerinde | Türkçeye çeviren ÖMER RIZA —25 — Yazır: SVEN HEDIN mama GOBİ ÇÖLLERİNDE iâ BE Zümrüt gibi bir Karargâh Eylülün 28 inci günü Etsin göle varacağımız büyük gündü Larson, beş gündenberi orada idi. Etsin gölün üzerindeki kavak ormanına vardıktan sonra ağaçların gölgesi altında ilerliyorduk” Ağaçların yaprakları, yarı sararmıştı. Kurumuş nehirlerin kıyı * larında koyun sürüleri otluyordu. Ara yerde ağaçların arasından suların parladığını görüyor " duk, Acaba nehir bu mu? Haym. Bu yalnız onun küçük bir kolu Yirmi metre genişliğinde olan bu kolun suları pek zayıftır. Çok geçmeden, nehrin ana yatağına vardık. Bato bizi karşılamıya € yolu göstermiye geldi. Develerimiz suya dalmaktan ürktü. Fakat Batonun devesi suya daldıktan sonra kesif ve sarı sulara girdi * ler. Nehrin derinliği bir metreden fazla değildi. Genişliği 212 adımdı. Cereyan oldukça kuvvetliydi. Nehrin garp kıyısında Larson tarafından karşılandık. Lar * son: $ — Hora! diye bağrıyor ve rapkasını sallıyordu. Nihayet ka rargâhımıza gittik, Biribirine ılgm ağaçlarile, serviyç benziyef galılıklarla ve daha başka kum tepelerini aştıktan sonra çırıl çıp” lak iki tepeyi geçmiş ve bir kavak ormanına varmıştık. Buradaf cenuba sarkarak sık bir ormanı geçtik ve nehrin kıyısı olan 8 ağaçlı bir ovanın kenarında yüksek bir sırık üzerinde dalgalan İsveç bayrağını gördük. Manzara dâstani idi. Manzara o kadar güzeldi ki birkaç gür evvel bizi sevindiren vahayı unutuyor gibi olduk. Orada yal * nız iki yüz kavakla dalga dalga sazlar vardı. Burada koskoca bi! orman, insan boyunda sazlar ve çayırlar, bize senelerce yetişecek kuru ağaçlar var. Ve asıl en mühim şey, çadırlarımızın yam b şında akan muazzam bir nehir var. Burada kelimelerle ifade ede" miyeceğim derecede meserret ve şükran hisleri içimi doldurd. Burada bir ay kadar kalarak dinleneceğiz ve çalışacağız. Gerimizde Paotowdan itibaren bin'kilometrelik bir mesaf& uzanıyordu. Bu mesafeyi kat'etmekle seyahatimizin ilk büyü merhalesini geçmiş oluyorduk. Onun için bir nefes almıya h kazanmıştık. İİ Sonbahar mevsimi hulül etmekle beraber yaz mevsimini hükmü nihayet bulmamıştı. Öğleden sonra çoğumuz nehirde yıkandılar ve yüzdüler. Ma* reşal, nehir içinde yüze-yüze çamurlu bir kıyıya vardıktan 80 yi mini ga. demre nehir yüzü görmiyen:yi ru hemen k * ,dalmış ve sahibinin yanıma gitmişti, ..« i geliş miele eni zı ve gök Buraya €vvel nehrin mecrasını ve sularının N b —— 50 GOBİ ÇÖLLERİNDE 7 tığı iki gölü tetkik etmiys karar vermiştim. Onun için Larson b ze bir kayık yapmasını rica ettim. Onun himmeti işi çok kola; laştırmıştı. İçi boşalan ağaçlar maksadı temine kâfiydi. gün faaliyet başladı. ğ Burada Etsin - göl 140 metre genişliğindedir ve şimali şar! ye doğru akmaktadır. Cereyan, saniyede bir metre derecesind#'” dir. Nehrin azami derinliği bir metreden fazla değil. Karargâhımız 16 çadırdan müleşekkildi. Hepsinin kapılaf* cenubu şarkiye doğru idi. Benim çadırım, nehirden kırk z mesafede bulunuyordu. Telsiz cihazımızı kurmuştuk. Etsin - gö" dünya nehirlerinin en güzellerinden ve en şereflilerinden biridir” Onun bu kupkuru çöl içinde cesaretle kıyrılışı ve akışındak” kudret ne büyük! Bu nehir çölün bütün kuraklığı ile mücade ediyor. Çölün boğucu kumları içinde geçen uzun bir yolculi il sonra bu nehrin kenarına konmak kadar güzel bir şey var mi” Yol esnasında suyumuzu hep ölçü ile içiyorduk, hele son zama” larda bulabildiğimiz su kibrit kokulu, sodalı bir su idi. Bu ş metleri çektikten sonra develerin ayakta durarak bol bol su içi” ğini görmek, bir pınar kadar berrak ve temiz ve soğuk sulu b” nehirs kavuşmak, saadetlerin en büyüğüdür. Bu nehir, bizim iç“ yer yüzünün cennetiydi. Eylülün sonuncu günü, iki deveyi çalan hırsızın muhakei günü idi. i Mahkeme kurulmuştu. Önde profesör Hsu ile ben oturuy* dum. Kafilemizin diğer erkânı arkamda, bir yarım daire teş” etmekteydiler. Mongollar hırsızı getirdiler. Hırsız kafasını almış, nedamet ve teslimiyet halinde idi. Söze başladım: “Biz senin namusuna güvenerek ve vazifeni namuskârane 9 surette ifa cedceğinden emin olarak yanımıza aldık, İtimadı zı suiistimal ettin. Develerimizin birinden de müstağni o i cağımızı bildiğin halde en güzel develerimizden ikisini aşır©"”. Çin devletinin kanunları seni hapse mahküm eder. Seni (M ya gönderip hakkında adaletin icrasmı istemek elimizdedir. H kat adalet yerine merhamet dairesinde hareketi tercih ettik» nun için seni serbest bırakacağız ve iki Mongol refakatinde Pf radan 60 li mesafedeki ormana göndereceğiz. Oradan istedi£. yere gidebilirsin. Senin birkaç günlük yemeğini de vere Bizden ayrılmıya hazırlan!,, i Profesör Hsu dediklerimi tercüme ettikten başka ona bi! nasihatte bulundu ve hırsızlıktan vazgeçmesini ihtar etti. Suçlu teşekkür ettikten sonra bizden ayrıldı. Mongollar * götürüp bıraktılar. ii Kafilemizi yeniden tanzim ediyor, levazım sandı! gri küçültüyorduk. Çünkü Hamiye gidecek olan develerimizin Y* nü hafifletmek lâzımdı. ği Diğer taraftan kayıklar hazırlanıyordu. / - Bizim bulunduğumuz yerden otuz kilometre mesafede, gutlar prensi yaşıyordu. İlk evvel onun dostluğunu i lâzımdı. Onun için adamlarımızdan birini ona gönderdik v€ * «öğ