NE — 6 — VAKIT 22 Haziran 1932 ———— “Tedrisat Izmir ve civarında ve alelu- mum Anadoluda köylerde zeri- yatı elverişli bir şekle sokmak için köylülere mahsus olmak ü- zere kitaplar o neşredilecekmiş. Bu fikri alkışlamamak kabil de- ğildir. Yalnız. ben, kendi hesa- bıma, buiş için kitaptan daha faideli, daha pratik ve daha pek çok iyi neticeler verecel bir çare biliyorurm. Oda Sesli Sinema : Ben maarif vekili olsam, mem- lekötteki bütün mekleplerin ted- risatını sesli sinema ile yapardım. Bu usülü garip bulanlar olabilir. Fakat bu usul en doğru usuldür ve 'yeni tedrisat usullüleri arayan medjeketler bunu kabul etmiş- lerdir. Evvelâ küçük çocuklar için her halde sinema, her hangi renkli bir kitaptan daha caziptir ve onu daha ziyade alâkadar edar. Binaenalayh öğrenme ka- biliyeti çocukta daha kolay in- kişaf eder. Bu en küçüklere mukabil, en yüksek sınıflara devam eden ta- lebeleri, meselâ darülfünun tale- belerini ele alalım. Sesli sinema ile tedrisat buradada ehmmiye- tini gösterir. Çünkü, malümdur ki, dünyada, hakikaten, büyük kıymette pekaz profesör vardır. ve şüphesiz Aynştayn ayarında adam bulmak güçtür. Bu profe- sörler sesli sinemada, bir saatlik bir takrir yaptıkları takdirde fi- imleri teksir ederek, muhtelif mekteplerde, muhtelif darülfü- nünlarda tedrisat kabildir ve Amerika ile sovyet Rusyada bu usul tatbik edilmktedir. Fakat diyeceksiniz, bunun için her mektebe bir sesli sinema makinesi kuyup tesisat masrafı lâzım, Sesli sinema ile tedrisat usulünü koyanlar, bunu da dü- şünmeşler ve gayet ucuz tesisat yapmak imkânını da hazırlamış- lardır. Esasen bugün alelâde si- nemalar için bile 2500 liraya kadar film gösterme makineleri yapılıyor. Halbuki Ruslar, seyyar sinemalar için bir nevi sesli si- nema makineleri icat etmişler ki daha pek ucuza mal oluyormuş. Nerde kaldı ki, tesis masrafını 2500 lira ile tasavvur etsek, ta- lebenin kitap için sarfedeceği para ile bir yüksek mektebin yükarda söylediğimiz gibi sayı- ları pek mahdut olan kıymetli profesörleri tutabilmek için sarf edecekleri masraf, muhakkak surette sesli sinema ile tedrisat usulünü tatbikten daka pek pa- halıya mal olur. Meselenin teferrüatına girme- den, sadede dönelim, Söylemek istediğim şudur: Bugün, Türkiyede, en son 8is- temde sesli film alma makineleri vardır. Hatta, bu makinelerden bazıları, daha henüz piyasaya çıkârılmamışlardır. Muvaffakıyetli tecrübelerden sonra iyi netice vermiş son sistem makinelerin ilk nümuneleri bizim memleketi- miz için yapılmıştır, ve ipekçiler studyosundadır. Köylüye müfit olmak istiyen- Sesli filmle © Stan Lorel Gülmiyen Komik Malek Niçin Senaryolar Oliver Hardi © Umumiyetle Edebi Eserlerden Çekiliyor ? Sinma için yapılmış binlerce senaryo dururken, ne sebeple vaz: sahneler şöhret kazanmış edebi eserleri" sinemaya naklet» mekte israr ediyorlar? Bu suali, sinema ile meşgul olan her kari kendine sormuştur. Evet, sine- manın icabeltirdiği hiç bir has- saya malik olmıyan bir eseri fil. me almıya sebep ne? Mesele o zannedildiği okadar müşkil değildir. Film âmilleri san'attan ziyade, ticaret kafasile hareket ettikleri için, onları, şöh- retleri evvelden yapılmış, isimleri balk arasında tutulmuş edebi eserler alâkadar eder. Filânmn senaryosu ne kadar güzel olursa olsun sinema âmili bir Viktor Hügo'nun eserini tercih eder. Zira bu film ne halde çekilmiş olursa olsun, müşterisi zaten te- min edilmiştir. Fakat muhterem kariler de pek âlâ farketmişler- dir ki, bu eserlerin sinemaya nakli hiç de iyi neticeler verme- mektedir. Misal olarak, son za- manlarda gösterilen iki meşhur edebi eserden nakledilmiş filmi ele alalım : “Öldüren Adam,, ve “Küçük Kahve, romanında o kadar cazip olmasına rağmen“ Öl- düren Adam,, filmi adi bir Ame- rikan filminden ayrılığı yoktu. “Küçük Kahve,, ye gelince, üs- tünde durulmıyacak kadar acı- nacak bir vazıyette idi. Her bal- de ne Klot Farer, ve nede Tris- tan Bernar bu neticeden mem- nundurlar. Bir edebi eser sinemaya nak- ler, pekâlâ, burada tedrisi film. ler yapabilirler, ve seyyar bir sesli sinema tesis ederek Ana- doluyu dolaşırlar. Yüzde sek- seni dolaba atılmak ve açılma- mak tehlikesine maruz kitapla- rın yapamıyacakları işleri, “gör- mek,, göstermek ve öğretmek, usulü daha pek çok iyi yapa- bilir, fa. mmm mmm Amman yea mmm mm ledildiği zaman umumiyetle aşa- ğıdaki değişikliklere uğrar. 1 — Zamanda değişiklik, “Dis Mahâlde *.. <3 Eşhâsta Negg 4 — Neticede b 5 ilâve edilecek fikirleri Zamanda yapılan değişiklik, senelerce devam eden romanı, daha mantıki kısa bir zamana sokmak, Mahalde yapılan deği- şiklik, ekseriya güzel bir man- zaradan, parlâk bir ziyadan isti- fade etmek içindir. Eşhasta yapılan değişiklik, romanda te- Meşhur tenor Mak Kormak, “Akis,, isimli ve çok güzel şar- kılarla dolu büyük bir film çe- virmek için angaje edilmiştir. , “4 Dolores Del Riyonun bir karikatürü ferrüat nevinden olan fazla eş- bası kaldırmak ve prensipâl rolleri üç veya dürt kişiye ver- mek neticedâ" yapılan değişiklik te ekseri “romanların” facia ile bitan çözülmelerini, tatlı bir buse sahnesi “happy end, ile bitirmek içindir. İlâve edilecek macera lara gelince, bunlar filmin asıl sinema tarafıdır, Ve başlıca va- vazifeleri esere: hareket, heye- can, can vermaktir. Işiltiğimize göre, İpekçi Kar- deşler çekecekleri filmlerin se- naryolarını şöhret kazanmış edip- lerimize yazdırıyorlarmış. Bu fi- kir Türk filmlerini yükselteceği gibi, bir daha çıkmamak üzere batırabilir de... Daha henüz ti- yatroda temsil edilebilecek bir eser yazamıyan ediplerimizin (?.) Senaryo yazmıya kalkmaları ne dereceye kadar doğru olur, onu karilerin takdirine bırakıyorum... Eğer filmlerde, ükâlemelerin doğru olması için bu kararı ver- dilerse o da hatalı. Zira bu işi görecek sade mükâlemeleri ya- zacak bir çok muharririmiz var- dır. Avrupalıların bizden evvel düştükleri çukura, biz ne diye bile bile düşelim ? Bize en çok lâzım olan sinema, sonunda iki sevdazedeyi kol kola verecek sinema değil, kafaya, ruha, ca- na, bilgiye hitap eden sinema- dır. Önümüzde güzel bir misal var, niçin ondan istifade etmi- yelim? Rus, Sovyet sineması, Romantik” mevzularla uğraşaca- ğımıza, yabancılara Türkiyenin hakiki çehresini gösteren filmler yapalım. Ve icap ettiği zaman onları facia ilede bitirelim. An- cak o sayede filmlerimizi ihraç edebiliriz. Ve işte ancak o za- man Türk sineması hakikaten kökleşmiş olur. EU. Senaryo Kursu Talebesinden A. Fuat Dünyanın en Komik şeyi? Bunu “Holivut,, buldu “Holivat,, gazetesinde mühim... Am- ma çok.. çok mühim bir şey gördük. Dünyanın en komik gazetelerinde görmek imkânı olmıyan ve cidden fevkalâde komik bir muvaffakiyet o - lan şey budur: Sabık Fransız kabinesinde Maarif nazırı olan Mösyö Moris Rustan'ın Paramut stüdyolarını gezerken bir resmini, Hollivut dercetmiş ve al- tana da şu yazıyı yazmış: “İnstruetion Pobligue reisi Mösyö Mario Rouslan Saint — Maurice stütyolarını gezerken... Türkiyede ve İstanbulda çıkan bir | gazetede bu yazının çıkışı, bir kaç / müna ifade eder. | Birincisi, türkçe mecmuada, İrah- sızça yazı yazmak üstat! lığı... İkincisi, “İnstruction. Publigue rei- | | si,, demek gibi gülünç bir cehalet. Üçüncüsü de., Bunu artık siz dü- i şünün! Buna besizer sözleri bir gayri Türk ağından işittik, “Vatandaş türkçe konuş!,, derdik”Fakat bizzat bir Tür- ke ne demeli? Amerikada Yıldızlar çocuklarını Nasıl muhafaza Ediyorlar Nevyorktan bildirildiğine göre Lindenbergin çocuğunun kaçırıl- dığındanberi, Holivottaki sinema yıldızları çocuklarını mubafaza için gayet mühim tedbirler al- mağa başlamışlardır. Maamafih sinema yıldızlarının bu endişeleri pekde haksız değildir. Zira, gün geçmiyor ki (obunlardan birisi para istiyen tehdit mektupları almasın. Pek tabii bu parayı veren yoktur, buna mukabil her- kes tedbir almaktadır. Meselâ Marlen Ditrih'in yedi yaşındaki çocuğunu, daimi surette bir muhafız takip etmektedir. Bu muhafız, vaktile Lord Kiçener ile Belçika kıralınn o mubafızlığını yapmış olan bir eski muhariptir. Meşhur Tom Miks daha iyi bir usul bulmuştur, doküz ya- şındaki çocuğuna tabanca kul- lanmasını öğretmiştir. An Heri a bir kale haline koymuştur. Gece gündüz etrafta nöbetçiler dolaşır ve damın üzerine konulmuş olan projektörler, evin dört bir tara- fını gündüz gibi aydınlatmak- tadır. Harolt Loyt, Çester Morris de buna benzer tedbirler almıştır. Velhasıl, çocuk sahibi olan bü- tün sinema yıldızları, daimi bir korku içinde yaşıyorlar. Kısa Haberler A Lil Dagover “Albeni sokak, 7, isimli bir film çevirecek. A Firiç Lang Amerikaya gitti. A Norma Talmaç tatil zamanını Berlinde geçiriyor. A Anfi Ondra yeni bir film çevirdi. A Greta Garbo Berline gelip bir film yapacaktır A Foks şirketi Klara Bov'un kocasi ile beraber bir film çevirmek teklifini redetmiştir. Sebep olarak da artistlerin evvelâ daha genç ve evli olmamaları icâp ertiğini söylemiştir. A Estel Tayler eski kocan Demp- sey ile tekrar evlenecektir. A Jori Bânkroft haftalığını kestikleri için Paramunt şirketini terkedecektir.