PA ÇA NAM ŞA ANADAN, APA A AAA SEY 4 — VAKIT 14 Haziran 1932 İtalya Seyahati İntihalarından :9 Faşist fırkasında disiplin: “Faşist fırkası silâhsız bir ordudur,, İtalya'da büyük bir takdirle gör - düğümüz şeylerden biri, faşist fırka - sındaki intizam ve disiplindir. Bu di siplinin şeklini ve derecesini ifade e - debilmek için iptida fırka mensupla - Tina mahsus olan âlâmeti farikadan bahsetmeliyim. Orada faşist frrka - sına mensup olan her ferdin yakasın - da mutlâka bir (Façyo) rozeti vardır. — «Malöm olduğu üzere bu âlâmet bir Gİ v3 iple bağlanmış değnekler ve bir balta - dan mürekkep bir demetten ibarettir. Façyo denilen bu âlemeti, fırka men - suplarınm üzerlerinde (taşımaları kat'i bir mecburiyet altındadır. Şu .halde bütün Italya'da bir buçuk mil - yon faşist fırkası mensubu bulundu - ğuna göre, yakasında Façyo âlâ- meti bulunan o kadar İtalyan vatan - daşı var demektir. Bu suretle Façyo (Milli vahdet ve âdalet) fikirlerini ifade etmek için kabul edilmiş bir remiz olduğu için bu işaret muayyen bir milli ideâl etra- fmda toplanmış olan vatandaşlar a - rasında müşterek ve maddi bir rabıta teşlal ediyor. Her bir fırka men - subu, fikir ve emel arkadaşlarımı ta - nıyor. Ayni zamanda fırkaya in- tisap etmiş olan her fert, fırkanın ideâline karşı merbutiyetini hürmet » “ kârane bir şekilde göstermiş oluyor. | Mussolini fırkasına iki seneden - beri efrat kaydi muamelesi yapılma - sma nihayet vermiştir. Binaen aleyh bugün, yeniden hiç bir Italyan Faşist fırkasına giremi - yor . Bunu öğrendiğim zaman sebebini sordum. Müuhatabrm izahat vererek dedi ki: — Biz, fırkaya girecek olanların hakikaten ferağat ile ve alâka ile fir - «karim ideâlini kabul etmiş olmalarma «ehemmiyet veriyoruz. Faşist fr - kast, büyük mücadeleler içinde te - şekkül etmiş bir heyettir . Eğer her hangi bir kimse iki sene - Ye gelinciye kadar Faşist frrkasma girmemiş ise, ya fırkanm İdeâline © karşı tamamen alâkasızdır. Tabii o - .Jarak fırkaya girdiği zaman oide- Aâlin tahakkuku için filen uğraşa - dük kabiliyette değildir. Yahut fır - kanım maksadma ve proğramına fik - .ren taraftar olmadığı için iki se- ne evvele gellinciye kadar girmemiş - tir. Şu halde bugün bu vaziyette olan kimse fırkaya girmek İsterse, mut - Tâka bir şahsi menfaat fikri güderek — hareket ettiğine hükmetmek lâzım gelir. Onun içindir ki, iki sene - tebdil etmiş olanlar bulunamaz mı? — Güzel... Fakat zaman ile fırka - “nın İeraatini görerek fikrini samimi ağ etmiş olanlar bulunamiz m « — Olabilir. Fakat bunun için çok dikkat etmek iktiza eder. Zannede - rim ki, busene fırkaya yeniden ka - yit muamelesi yapılmak için bir karar almacaktır o — Ya yeni yetişen gençler. Bun - Jar fırkanın ideâlini takviye ederek hizmet edecek bir hale geldikten son - ra aza olmak isterlerse... — Gençlerin vaziyeti başkadır.. © Onlar çocukluktan itibaren fırkanm tabii azası olarak telâkki edilirler, Çocuklar ve on sekiz yaşma gir- memiş gençler için (Balilâ) ve avan - gardist teşkilâtlarımız var. Bun - ların bugünkü miktarı üç milyonu bul maktadır. Esasen Faşist fırkasınm en esaslı mesaisi, gençliği kendi ide - Âline göre yetiştirmektedir. Çünkü İstikbal gençlerin elindedir. © Faşist frrkasr aza olarak yalnız er - kekleri değil, ayni zamanda ka- dınları da kabul ediyor. Ve bir sile - nin erkeği fırkaya girmiş İse, o al - leye mensup olan kadm ve çocuklar fırkaya girmiş oluyor. Her faşist mutlaka kendi ailesini çocukları fle beraber fırkaya mal etmek ve fır - kanın emellerine göre onları ça - lıştırmak vazifesini de üzerine almış bulunur. Roma'dan avdet ederken Brindizi - de hükümet tarafmdan Türk heyeti şerefine bir öğle yemeği verilmiş- ti. Sofrada, benim yanımda altmış beş, yetmiş yaşlarında ihtiyar bir kadın bulunuyordu . Yakasında Faç - yo işaretine bakarak kendisinin fır - kadan olduğunu anladım. Meğer bu MUSOLİNİ ihtiyar kadın Brindizi'de Faşist teş - kilâtınm kadınlar şubesinin reisi imiş, Yakında Faşist kadınların içtima e - decek olan kongresine iştirak et - mak üzere Roma'ya gideceğini ve o - rada bir sene zarfimda kendi şubesi! tarafından yuku bulana icraatın he - sabını vereceğini anlattı. Kendisine sordum: — Niçin Faşist fırkasına girdiniz? Dedim. İhtiyar kadın, benim bu süalim üzerine hayretle yüzüme bak - tı. Galiba ne demek İstediğimi bir denberi anlamadı. Sonra kuvvet ve katiyetle cevap verdi: — Çünkü ben İtalyanım. Çünkü vazifem Faşist olmaktır. * Dedi , Faşist fırkasının reisi ve İtalyan Milis ordusunun Raşkumandanı olan Duçe ise, Venedik saraymda Türk mebuslarını kabul ettiği zaman Recep Beyin Faşist fırkasında görülen inti - zam ve disiplini takdir eden süz -| lerine cevaben: — Evet, Faşist fırkası silâhsız bir! i ordudur! Cerabmı vermişti... Mehmet Asım Bulgaristanda Türk halkına tecavüz edilmemiş 8 Haziran tarihli Cömhuriyet refikimizde Bulgaristan muhebi- rinden aldığı bir haber çIkmıştı. Bunda Bulgaristanın Kessarovo köyünde Türk ahalinin Bulgar köylüler tarafından tecavüze uğ- dığırı, cami ile Türk mektebinin tabrip edildiğini, küçük yaşlarda kırk kadar kız çocağuna tecavüz edildikten sonra öldürüldüklerini, Türk kadınlarma tecavüzda bu- lunulduğunu ve birçok Türk köy- lülerinin de öldürüldüğünü bil- diriyordu. Bulgar sefaretinden dün bir mektup (o aldık. Mektupta, “Mahallinde elde edilen resmi melâmata istinaden, Bulgristan kırallığı sefareti, mevzuubahs ha- disenin bu şekilde gösterilişinin krt'iyen hakikate tevafuk etme- diğini söyliyecek vaziyettedir.,, Denildikten sonra hadise hak- kında hulâsatan şu malümat ve- rilmektedir: Yeni ekilmiş bir tarlada gör- düğü iki başı boş beygiri bele- diye dairesine götürmekta olan köyün kır bekçisi Kristo Stoya- nof yolda önüne çıkan başların- da Ibrahim isminde biri bulunan birkaç Türk köylüsü tarafından taaruza uğramış ve öldürülmüş- tür. Ibrahim ve arkadaşları tev- kif edilerek belediye dairesine getirildikleri ozâman maktulün akrabasının teşvikile bazı Bulger köylüleri gelmişler ve muhafız- ların bülün gayretine rağmen Ibrahime taarruz etmişlerdir. Ib- rahim birkaç gün sonra nakle- dildiği o hastahanede ölmüştür. Alâkadar mahafilce hadise bak- kında tahkikat yapılmaktadır. Camiin tabribi meselesine ge- lince, cami bu meseleden onbeş gün sonra dahilinden çıkan yan- ğın neticesinde harap olmuştur. Türk köylüleride şimdiye kadar hiç bir kimse hakkında şikâyet- te bulunmamışlardır. Mamafi bu hususta tahkikat yapılmaktadır. —— memenin Kadıköy Süreyya Tiyatrosunda ERTUĞRUL SADETTIN ve arkadaşlar Çarşamba akşamı saat 22 de görülmemiş muazzam bir programla (Erteğ- rul Sadertinin gala suvaresi), Yerler şimdiden satılmaktadır. Mıntaka ticaret Kongresi Mıntaka Ticaret Odaları kon- gresi ayın 25 şinde yapılacaktır. Mıntakaya dahil olan Ticaret Odaları raporlarını Ticaret mü- düriyetine göndermişlerdir. Suriyede hayvan miktarı Suriye ve civarında bu seneki hayvan miktarı geçen seneye nazaran 1,173,000 adet eksilmiş- tir. Bunun sebebi sörekli kışın tabribatıdır. Ispanyada pamuk işleri Ispanya hükümeti de pamuk zeriyatına fazla ehemmiyet ver- miye başlamış ve bu husuta 5 senelik bir program tesbit etmş- tir. Beş sene sonra İspanyada 100 bin hektar pamuk ekile- cektir, Türkiye-işviçre ticaret muahedesi Memleketimizle İsviçre hükü meti arasında aktedilen ticaret muahedesi 10 Mayıs tarihinden itibaren mevkii mer'iyete kon muştur. Muahedenin ibracat ta- cirlerini alâkadar eden kısımları hakkında ticeret ofisi malümat verecektir. Amerikaya girecek eşya Müttehit Amerika hükümeti 1 Hazirandan itibaren ithal edi- len eşyaya menşe markası kon- masını mecburi kılmıştır. Bir Ziya Şorit zade Süreyya B. Avrups- dan gelirken yolda vefat elti Ticaret odası ikinci reisi Şerif zade Süreyya Beyin Avrupadan dönerken Atina- da vapurda ve- fat ettiği tes sürle haber alın mıştır. o Merhu- mun Oo cenazesi şehrimize getiri- lerek aile mak- © beresine mera simle defnedile- # cektir. Şerif zade Sü- reyya B. 302 se- Şerif zade Sü- nesinde İzmirde (o reyya B, doğmuş ve lise ve âli tahsilini ikmalden sonra ticaret hayatına atılmıştır. Bilâhare İstanbula ge- lerek zahire ticaretine başlamıştır. On beş senedenberi Istanbul- da ticaret yapmaktaydı. Merhum 931 senesinde ticaret odasının birinci reis vekilliğine ve 932 senesinde de ikinci reisliğe inti- hap edilmişti, Sıhhi vaziyeti dolayısile Ay- rupaya giden Süreyya Beyin ölü- mü bütün ticaret âlemini müte- essir etmiştir. Ailesine ve dost- larına teessürlerimizi beyan ede- riz. Halyan maarif nazırı yarın şehrimizden geçecek Italya hükümeti tarafından Ati- nada tesis edilen Erkeoloji âli mektebinin açılma merasiminde bulunmak üzre Yunanistana gi- den Italyan maarif nazırı M. Bel- lino Dinliano yarın Stella Ditalya vapurile (oşehrimizden geçerek memleketine dönecekti, DAVETLER Temaşa heveskârlarınâ Halkevi Temsil şubesinden # Tiyatro muhibbi, temaşa eseri muharriri, temaşa beveskâr ve san'atkârlarından arzu eden- ler şubeye aza kaydolmak üzere ber gün saat (17,5) tan sonra Gülbane bah- çesi medhalinde Alay köşkündeki wüdü- riyete müracaatları, GOBİ çöllerinde! Türkçeye çeviren ÖMER RIZA 3 Yızın SVEN HEDIN RADA Şimale doğru haraket 2 | Bi Çeteler Yurdu Biz, hakikaten yolumuza girmiş bulunuyoruz, muazzam Asya kıt'ası içinde sonsuz yolculuğumuzun ilk gününü geçirmek” teyiz. Etrafı tetkik ederek birinci haritama kaydettim. Uzun yolumuzu, bütün kıvrıntılarile, bütün yokuşlarile, inişlerile, dağlarile, ovalarile, uçurumlarile, ıwmaklarile, ke" naklarile gösteren binlerce harita daha yapılacak.. Evvelâ yüz elli metrelik bir mesafe tayin ederek devemin bu mesafeyi ne kadar zamanda geçtiğini anladım, bu suretle onun adım larını sayarak geçtiğimiz yolu ölçmek mümkün olacaktı. Hiç bir âlet bu kadar mazbut olamazdı. Benim kıymetli de vem, bizin: geçtiğimiz yolların haritasnı yakmakta bize ne kadar yarıyacağının farkında değil, İlerliyorum.. Arasıra çamurdan yapılma ve yıkılmıya müheyya kulubeli sefil köylere tesadüf ediyoruz. Bunlarm bir kıs mı kâmilen boş. Çünkü buranın betbaht ahalisi, askerler ve eş" kiyalar tarafından sürülmüşlerdi. | Meskün köylerde ise ax hali ile çocuklar paçavralar içindedirler. Arasıra bir çiftçinin demir sapan ve atlar yahut siyah öküzlerle toprağı sürdüğünü görüyoruz. Öğleye doğru Gunhuduk köyüne vardık. Ahali, kulubele" rinin önüne çıkarak bizi seyrediyorlardı. Köyün ortasında bo" zuk bir tayyare motörü duruyor ve Ceneral Feng'un âkibetini anlatıyordu. Develer, tayyarelerin cenazesinden örkmüşler ve idare edilemez bir hale gelmişlerdi. Arkadaşımız Dett* man'ın devesi tuhaf tuhaf sıçramış, Dettman'ı yere yuvarlıyarak yaralamıştı. Fakat Hummel O çantasile (koşmuş Onun yaralarını sarmıştı . Şimali garbideki dağlara yaklaşıyoruz. Soldan biraz ötede bir su ırmağı görünüyor. Garpte beyaz cephesile Kundulung manastıri, çöl içinde"'bir' peri sarayı gibi. Burada yi —z 6 GOBİ ÇÖLLERİNDE m kaç lâma var. Bunların gerisi şimaldeki göçebeler ara" sında , Kafilemizdeki muhafız atlılar, çamurlu birer kapı önüm de durarak atlarından inmişler ve atlarını çözmüşlerdi. Bunlar, burasınm ilk konak yeri olduğunu söylüyor ve gümü$ sandıklarını duvara yakın bir yere indirmemizi tavsiy€ ediyorlardı. Fakat biz ovada konaklıyarak, malımızı gözümü” zün önünde bulundurmağı tercih ettik . Çin'li hizmetçilerimiz, develeri müthiş bir sür'atle çözerek Yükleri indiriyor ve ertesi sabah gene bunları sür'atle tahmil ediyorlardı. Yarım saat içinde 232 devenin yükleri iniyor ve sandıklar âdetâ bir şehir minyatörü teşkil ediyordu. iki Mongol olar Mento ile Matte benim ikametgâhımı hemen kurarak bütün istediğim kutuları yerleştiriyor ve yatağımı yapıyorlardı. Mongol çadırı olan bütün çadırlarımız kurulmuştu. Bum ların üzerinde hayat ve ebediyeti remzeden resimler vardı. B* çadırların bir büyüğü, bizim kulübümüz olacaktı. Beşt* burada toplanarak çaylarımızı içtik . Çinlilerden müteşekkil bir kervan da bizim civarımı# konmuştu. o Çadırlarımıza döner dönmez, şimali garbiden bif fırtına koptu ve karargâhımızın üzerinden bir kırbaç gi! geçti Çadırım, müthiş bir sarsıntı geçiriyordu. Çadırm direği yıkılmak, ipleri kopmak üzere idi. Dışarı çıkmıya imkâf yoktu. Çünkü ayakta durulamaz ve etraftan bir şey rülmez .. En yakın çadır bile görülemiyordu. Hava, kum “9 tozla dolmuştu. İnce toz her tarafa giriyor ve her şeyi kaplıyordü” Kâğrıtlarımı ve bütün eşyamı, hemen sandıklara attım. Çok şükür ki, fırtma bir kaç dakika sonra, ansızın başladığı gibi ansızm nihayet buldu. On altı çadırımızdan dördü yıkılmış” Kulüp çadırı, bunlar arasında idi. Çadırm dış kısımları yırtık mişti . Çadırın enkazı içinde, bizim Mongolya Doku ün' verdiğimiz Larson çıktığı zaman, hepimiz gölmüştük. Akşam üstü develeri topladık ve karargâha getirdik . Çünkü bunlar geceleri görmezler.. Burada nöbetçisiz yatmak eğ” ru değildi. Altı kişi intihap ettik. Askerler, bizim, kat'iye” uzaklaşmamamızı tembih ediyorlardı. Çünkü uzaklaşacak o sak, ya vurulur, ya kaybolurmuşuz. Onun için bende kimsenin karargöhtan çıkmamasını tamim ettim . Sabahleyin erkenden uyanacağımız için saat dokuzda uy duk. Fakat ben, yorğunluk duymadığımdan birdenbi uyuyamadım. Mukadderatımı düşünüyordum. On dokuz kat lik fasıladan sonra tekrar Asya'ya kavuşmuşstum. OF ben, eskiden, yalnız başıma maceralara girişiyordum . Bu sefer l 28 Avrupalı ve Çin'liden müteşekkil bir beyetin başınday; Bunların hepsi âlim ve kültür sahibi adamlardı. ; kitaplarımı okumuşlardı. Şimdi onlar da muhtıralar a iğiğ tuy?”