4 —VAKIT 12 Hariran 1932 yoldaşla bir mülâkatı Amerikan olan şeye karşı hususi bir hürmetimiz yoktur. Fakat.... a er ihtilâli, ile sosyalizmi Her Ludvig'in Stalin ZLudvig — Bana öyle geliyor ki, Sovyet ittihadı halkından büyük bir kısmı, Sovyet iktidarına karşı bir korku, bir çekingenlik hissi besliyor - Jar ve Sovyet iktidarının istikra - rı muayyen bir dereceye kadar bu kor ku hissi üzerine dayanmaktadır. İktidarın sağlamlaşması menfaa - t#ne olarak, korku telkin etmek lüzumunun, bizzat sizin üzerinizde ne| gibi haleti ruhiye doğurduğunu| öğrenmek isterim. Zira, şüphesiz, dostlarınız ve arkadaşlarınızla siz, halka karş: istimal edilen korku u - sullerinden başka usuller kullanıyor - sunuz. Stalin — Aldanıyorsunuz. İHoş bu Aâldanmada pek te yalnız değilsiniz.! Bir çok kimseler sizin gibi düşünüyor ve aldanıyorlar. On dört sene iktidarı elde tutma - nm ve milyonlarca insanın lâkabı kazanmanın bir tethiş ve korkuu - sulile kabil olucağını kitiyen zanne - diyor musunuz? Hayır, bu kabil de -! ğildir. Dünyada korkutmak usulün - de emsalsiz olan Çar hükümeti idi. Bu hususta da uzun ve büyük bir tee - rübesi vardı. Avrupa Borjuvası ve bilhassa Fransa Borjuvası Çarizme her türlü vasıtalarla halk: tethiş ve ihafe usullerini öğretti. Ru tecrü - be ve Avrupa Borjuvazisinin yardı - mına rağmen tethiş ve ihafe politika - #1, Çarizmi İnkiraza götürmüştü. Ludvig — Fakat Romanof'lar üç yüz sene hüküm sürdüler. Stalin — Fakat bu müddet içinde — Kaç ihtilâl oldu. Stenkn Raziu, Emil - - yan Pugaçov ihtilâlleri, Dekabrist - 1905, 1917 Şubat vel Teşrinieyvel ihtilâlleri, Şunu da say -| mıyorum ki, bugünkü mmeleketin si - o yasi ve harsi şersiti cezri birsu- — rette o zamankinden çok farklıdır. O zamanlar harssızik, cehalet, hal - kın itaat ve siyasi kabiliyet ve © Kuvvetsizliği, iş başmda olanların u 1 zunca müddet orada kalmasma yar - dım ediyorlardı. © Sovyet ittihadı halkı, amele ve köy - © Jüsü ise, zannettiğinizden daha az muti, daha az korkak, daha az w5- Judur. Avrupada bir çok kimseler, © Sovyet halkının muti ve tembel kim - seler olduğunu zannediyorlar. Bu es - ki ve tamamen yanlış bir zihni - yettir. Bu zihniyet, Rus büyük arazi sahip Terinin, Paris halkından çaldıkları paraları yemeğe, tembel tembel vakit geçirmiye, geldikleri zamandan kal - mıştır. Bunlar şüphesiz lüzumsuz, iradesiz. kimselerdi. Bunun için bütün Rus'ların ismi tembele çıkmıştı. Fakat bu neticeye, daima hayatını » kendi sây ile kazanmış ve elin kazan - makta olan Rus işçi ve köylüsü - me ait değildir. Kısa bir zamanda üç ihtilâl yapıp 'Çarlığı ve bir ihtilâli devirmiş olan ve bugün de muvaffak bir mesai tarzı bina etmekte olan Rus işçi ve köylüsüne tembel ve muti demek bir haylı gariptir. : Bana demin biz de, işler hakkında : bir tek adamın karar sahibi olup ol - madığını sormuştunuz. Bugün hiç bir şerait altında işçilerimiz bir tek kişinin iktidarını kabul etmezler. Biz! de ey kuvvetli otorite ve iktıdar sahip! — leri, işçi kütlesinin itimadını kaybe - der etmez, onunla teması keser kes - mez erirler, — Rusya ve Amerika © Lardvig — Sovyet, Asyada, Ameri - kaya karşı hususi bir hürmet, hattâ ; Amerikaya yani Dolar memleketine , dünyanm en kapitalist memleketine k n âdetâ tes'it görüyorum. Bu his k © İşçi sınıfmızda da varmı ve alelâ- , mum Amerikalılara değil de sadece! — pulluk ve otomobillere mi ait? Bunu nasıl izah edersiniz? Stalin — Mübalâğa ediyorsunuz. Amerikan olan şeye bag ama — bir hürmetimiz yoktur. Fakat Ame A 3 rikalıların bütün sahada, sanayi veya teknikte, edebiyatta, olsun, hakiki bir “müessiriyet,, sahibi oluşlarına hay - ranız. Amerikanın kuvvetli bir su - rette teşekkül ve tekâmül etmiş k pitalist bir memleket olmüsına rağ - men, orada, sanayi ahlakı, istih - salât âdetleri demokratik bir şey muhafaza etmektedir. Halbuki bunu kendilerinde patron ve derebeyi aristokrat hisleri kalmış olan Avrnpa kapitalistleri için söyliyemeyiz. Ludwig — Ne kadar haklı olduğu - nuzun farkında değilsiniz. Stalin — Kimbilir? belki de far - kındayım. Derebeylik içtimai olarak Avrupadan, çoktanberi kaldırılmış olmakla beraber, âdetler de ve hayat ta onun mühim eserlerini hâlâ gör - mekteyiz. Derebeylik muhiti, bir çok teknik mütehassısları, âlimler, mu - harrirler yetiştirmekte devam ediyor ve bunlar sanayi, ilim ve edebiyata derebeylik âdetlerini aşılıyorlar, De - rebeylik anâneleri tamamen kal - dırılmış değildir. Bunu serbest müstemlekeciler mem- leketi olan, aristokrati ve mal sa- hibi olmıyan Amerika için söyliyeme- yiz. Amerikalıların istihsaldeki kuv- veti ve nisbeten âdetlerinin sadeliği buradan doğmuştur. Amerikada ya- şamış olan amele iktısatcılarımız der- hal bunun farkma varmışlardır, ve hayretle anlatmışlardır ki, Amerika- da istihsalât içinde, bir mühendisi bir ameleden farketmek güçtür. Ve pek tabii bu da hoşlarına git - miştir. Halbuki Avrupada bu, tama - mile başkadır. Rusya ile Polonya ve Almanya Ludvig — Bu son günlerde bazı si - yasi Alman şahsiyetleri, Almanlar i - se, Rus'lar arasındaki ânünevi dostluk siyaselinin geri bir plâna atıla- cağmdan endişe İzhar ettiler. Bu en - dişeler, Polonya'lılarla müzakereye girmenizle başlamıştır. Eğer bu mü - zakere neticesinde Rusya, Polonya - nm hali hazır hudutlarını katiyen ta - nıyacak olursa Sovyet Rusya'yı hâlâ Versay sistemi aleyhine mücadele e - diyor telâkki eden ve bu sistemi ta - nmıyacağını zanneden Alman milleti için, bu, büyük bir inkisar olacaktır. Stalin — Bana kalırsa, bu endişe - ler yerinde değildir. Biz daima, her hangi bir devletle ademi tecavüz misakı aktetmiye hazır olduğumuzu! söyledik. Ve bu vadide bir çok devletlerle bir çok misaklar yaptık. Polonya ile de böyle bir misak yap - mıya hazır olduğumuzu açıkça ilân et tik. Eğer Polonya ile bir ademi tecavüz misakı yapmıya amade oldu - ğumuzu beyan ettikse, bu, sadece, bir söz söylemiş olmak için değil, fa - kat hakikaten bir misak imzalamak içindi. İsterseniz, bizim için, hususi bir tarz kullanan siyasetçi diyebilir - siniz. Hali hazırda, bugün vâdet- dikleri şeyleri yarm unutup, hattâ yüzleri kızarmadan tekzip eden siya - siler var. Biz, böyle hareket edeme - yiz. (Sonu yarın) Ankaradan Istanbula otomobille Italya sefareti müsteşarı M. Koch ve sefaretin ticaret ateşe- si M. Arriva Benne Ankaradan şehrimize kadar otomobille gel- mişler, hususi (o otomobillerile yaptıkları bu seyahat 18 saat sörmüştür. Müsteşar seyahati © üzerinde düşündüklerini söylemiş, köylü- leri çok çalışkan, manzaraların pek lâtif olduğunu, eğer yollar daha asri bir şekle kalbolunursa bu havalinin obir çok seyyah celbetmesi mümkün O olduğunu anlatmıştır, iç üne Adliyede: Esrarkeşler hapse Mahküm edildiler Geçen martın dokuzunda sa- bıkalı Petronun evinde başta Petro olduğu halde Bahaettin, Burhan, Kemal, Ligor, Mustafa, Avni, Abmet isimlerini taşıyan sekiz esrarkeş, esrar içerlerken cürmü meşhut halinde yakalan- mişlardı. Sekiz maznunun ağır cezada görülen muhakemeleri dün bitirilmiş ve esrarkeşler mah- küm edilmişlerdir. Verilen karara göre, gene es- rar işinden 2 ay 15 gün kadar bir mabkümiyeti olan Petro 7 ay hapis yatacak, 105 lira para cezası verecektir. Bahaetlinin mücrimiyeti 6 ay sürecek ve kendisinden 100 lira para cezası alınacaktır. Yaşı çok küçük olan Burhana bir ay, on sekiz yaşlarıni doldur- mıyan Kemal, Ahmet ve Ligora birer ay 20 şer gün, Mustafa ve Avniye ikişer ay hapis cezası verilmiştir. Asayişi ihlâl eden Iki kişi mahküm edildi Yemiş iskelesi ve tütün güm- rüğü civarında, tabanca tehdidile esnafı haraca kesdiğinden dolayı möddeiumumiliğe Hüseyin ve Haydar isminde iki şahıs hak- kında 150 imzalı bir mazbata verilmiş ve tahkikat yapan adli- ye Hüseyin ve Haydarın muha- kemesine lüzum görmüştü. Bu iki şahsın ağır cezada gö- rülen davaları dün bitirilmiş ve asayişi ihlâl maddesinden 6 şar ay müddetle hapislerine karar verilmiştir. Iki çürük yumurta bir ölüm Bir müddett evvel, Edirneka- pıda bir hiç yüzünden yumruk- la bir gencin ölümüne sebebi- yet verenlerin o muhakemezine Ağırcezada başlanılmıştır. Ölen Osman isminde bir gençtir. Maznunlardan biri yumurtacı kör Ömer, diğeri Hamdi ismini taşı- maktadırlar, Muhakeme safaha- tına göre hâdise şu şekilde ce- reyan etmiştir ; Osman, kör Ömerden iki yu- murta satın almıştır. Fakat evde yumurtalar bozuk çıkmış ve Os- man bunları geri vermek için kör Ömerin yanına dönmüştür. Ömer yumurtaları değiştirmiye- ceğini söylemiş, alıcı ile satıcı için İ arasında münakaşa başlamıştır, pek azsonra ağız kavgası küfre çevrilmiş ve iş yumruğa binmiş- tir. O sırada oradan geçmekte olan kör Ömerin arkadaşı Ham- di de bir aralık kavgaya karış- mıştır. kör Ömerle Hamdi, el birliğile Osmanı yumruklamışlar ve baygın bir halde yere yuvar- lamışlardır. Kanlar içinde ecza- babeye kaldırılan zavallı genç ölmüştür. Cesedi muayene eden doktorun raporuna göre Osman- da (Timos) hastalığı vardır. Fa- kat dövmek fili ölüm üzerinde müessir olmuştur. Muhakemenin ilk celsesinde şahitler dinlenilmiştir. Önümüz- deki ikinci celsede ise müdafaa şahitleri dinlenilecektir. Kibrit şirketi direktörü M. Hofman yarın Ankaradan şehri- mize gelecektir. Kadıköy Süreyya Tiyatrosunda #RTUĞRUL SADETTIN Çarşamba akşamı saat 22 de görülmemiş muazzam bir proğramla (Ertuğ- i rul Sadettinin gala & suvaresil. o Yerler şimdiden satılmaktadır. vw. ARKADAŞLARI GOBI çöllerindek Türkçer e çeviren ÖMER RIZA Yazan: SVEN HEDİN i YOLA ÇIKIŞ Çin galeyan içinde... Koca memleket intikal devrinin buhran larını geçitiyor. Hankoul, Şangay, Nankin'de gürültüler ve arbedeler eksik değil. Pekin'de, İsveç sefarethanesindeki © damdan türlü türlü kavğalara şahit oluyor, Çin kumandanları arasındaki döğüşmelerin vücuda getirdiği buhranları takip edi” yorum , . Nihayet Pekin'de son günümüzü geçiriyoruz. Benimle be raber gidecek heyetin bütün azasından yanımda yalnız doktor Hummel kalmıştı, Her şeyimiz hazırdı. Herkesle vede” laşmıştık, Mongolistan'ın meşhur kâşifi Roy Çapman Andreuv$ ile bir saat kadar görüşerek, ondan çok büyük istifa” deler temin ettim. Kendisi, 65 devesini de bize sattı. İsveç sefareti, Çin hükümeli nezdinde teşebbüslerde bulunarak bizi her türlü kolaylıktan müstefit etti. Hareket saatimiz yaklaşıyor. 9 Mayıs sabahı, eşyamı? Vagonli otelinin karşısında yığılı idi. Bu eşya da, gümüş para ile dolu sandıklarımızın üzerine konacaktı. Fakat paralari getirecek araba gecikmişti. Tren 11,50 de hareket ediyordu. Demek ki üç çeyrek saatimiz kalmıştı. Para sandıkları gelmiş ve trene yerleştirilmişti. Son varım saati telâş ve heyecan içinde geçirdik. Bütün arkadaşlarımız trene atladılar. Tren hareket etti. Asya'nm sonu gelmez içlerine gidiyor duk. Yavaş yavaş Pekin görünmez oldu. Yol boyunca köyler, kulübeler, kurşuni duvarlar, yeşillenmiye başlıyan tarlalar, ormanlar uzanıyordu. Nankouv geçidinde, insanı dağ silsile- lerine götüren tabii bir kapı açılmaktadır. Sağdan giden yol, pmazakar Yünslo'nun'bes asırdanberi vattığı Mino mezara gi YOK. . yem ia . GOBİ ÇÖLLERİNDE ZEE2 Birdenbire bir toprak fırtınası kopmuş, eski Çin seddi gö rünmez olmuş, ve vagon içindeki her şey sarı renkli toza bo" yanmıştı. Heyetimizin tabibi Hummel benim yanımda idi. Komşu larımız, üç âsariâtika mütehassısı idiler. Bunlar tarihten evvelki devrelere ait antikaları arıyacaklardı. Çin Darülfünunu müderrislerinden Profesör Hsu - Ping * Cang, iki arkadaşı ile görüşüyor, onun maiyetindeki ta lebe, yiyeceklerini hazrrlıyorlardı. Genç fotoğrafçımız Kinş trenin penceresinden Çin seddinin resmini almıya uğraşıyordu. Daha ileride tabakatiarz mütehassısı Profesör Li beş talebesi ile | birlikte oturuyordu. o Kendisi, m talebesine, hem bize Nankouv vadisinin arzi teşekkülünü izah ediyordu. Profesör Hsu ile Profesör Li, bizim çok sevdiğimiz ve daima soframız# aldığımız iki Çin'li âlimdirler. Ben buraları iyi tanıyorum. Yarın Sui Yuan vilâyetinin merkezine varacağız ve oradan bizim jeolijistimiz doktor Erik Norin'i alacağız, sonra tekrar yolumuza devam edeceği?" Ova, ıssız ıssız uzanıyor. Sarı nehir ikiye kıvrılmıştı. Çiçek” leri açılmış bahçeler, kurşuni köylere biraz renk veriyor. Şii tarafında göz boyunca tepeler uzanmakta, Çin'li arkadaşları” mızın kimi uyuyor, kimi siğara içiyor, kimi mütemadiyef” çay demliyor, ve arkadaşlarına sunuyor. Biz, iki İsveç'li, me6* hul âtimizi ve plânlarımızı konuşuyoruz. Güneş battı. Uzaktan Paotov yaklaşmakta idi, Sasi 7,30 da tren durdu. Heyetimize mensup sekiz Alman bizi bek” liyorlardı. Bizim erkânı harbiye reisimiz sayılacak binbs” şı Hempel, hava rasatları ile meşgul olacak doktor Hod, telsi$ cihazi ile beraber, onların aralarında idi. Âsarıâtika müt©“ hassısımız Folk Bergman; bir Alman kadınile evlendiği içi almancayı müken:mel konuşan tercüman Lsu de orada. Paotov'a vardık ve indik. Orta Asya yolunda kuracağı” mız karargâhların birincisine sahne olacak yere doğru yürüd Herkesin oturacağı yer hazrıdı. Yüzlerce sandık erzak, bir dağ teşkil ediyordu. Bunları, çöllerde deve sırtında taşıms ! her gün develerin sırtına yükleyip indirmek ne müşkül işti Burada, adamlarımız, müdürlerimiz, develerimiz için Y€ ler ayrılmıştı. Doktor Haud, rasada ait bütün alât ve edevi mükemmel bir rasathane kurmuştu. Ben, burasmı teftiş ediyorken, öküz arabaları gümüş pars ile dolu sandıklarımızı getiriyordu. Saat ona doğru yemeğ? çağrıldık. Fakat heyetimiz henüz tamamlanmamıştı. Heyetimizi” sinematoğrafçısı Alman Liebernz, Danimarka'lı Haslund e nüz bize iltihak etmemişlerdi. Bunlar, benim satın aldığın deveyi alarak geleceklerdi. Yemekte bir nutuk irat ederek ler bekliyen vazifeleri anlattım. Çin, dahili harpler ve teşeyvÜl içinde yüzdüğü ve Çin'deki bülün Avrupalılar sahile & ru gittikleri halde, biz Çin'in en uzak vilâyetlerinden birine £ gi diyorduk. Pekin'deki dostlarımız, bizim Çin âlimlerile te bU didi Bİ dali i