Iktısat! geçen kış, Salamon, bir oda gösterdi: — Yirmi? — Ne fark var? Salamon bir dakika sonra karar verdi: —ğ Intikam! — Kocacığım.. — Ne var? sene oluyor.. — Ala... — Bir hindi keselim mi? alalım ! Çimdik — Yahu; senin boyun benden uzun, balona di zi ğ j, ca derler, de il mi? daha akıl İsmini okuyuversene 1... . makama A A — — Derler ta -—... etelçiesesseesiidümüüsedesd. e sese je iğ ne Mi Sinir Sevinç Horlama! Karıkoca arasındat Salamonla Mişon karşılaştılar: Iki arkadaş, otelde bir odada — Havım.. — Bonjor Salamon.. yalıyorlardı. — Buyur.. — Bonjor Mişonaçı.. — Ahmet. — Annem haber yollamış, bu — Nereden böyle? — Ahmet. gün bize gelip bir bafla kadar — Sorma... Hamamdan! — Hey... Ahmet be. * misafir kalacakmış.. — Ne?.. Hamamdan mı?.. Sa- pellet, — Gene mi?.. bih mi? — Horlamal — Aman karıcığım, insaf et. Şimdiye kadar annem bizde hiç misafir kaldımıki “Genemi? diye şikâyet ediyorsun? — Yok, yani “genemi gel mek bahsini açtı..,, demek isti- yorum! alir Aksilik —Hav, hav, hav, hav! — Yahu, ne bakıp duru yor- sun, çağırsan a şu mendebur pöpeği... Bak üstümü başımı parçalıyacak.. Çağıracağım birader, ça- Şıracağım ama... — E, ne çağırmıyorsun? — Köpeğin ismini unuttum ! — Şimdi size Şopen'in dua. sini çalacağım.. — Peki.. Siz çalmaya başla- yiniz, biz de biraz bahçede do- laşalım, bitinceye kadar geliriz! — Biri güneş görür, biri görmez ! düşündükten — On beş Tiralığı tutuyorum.. Zaten şimdi kış, nasıl olsa güneş görünmez! — Yarın seninle evleneli tam on — Neden karıcığım ?... Biçare hay- vapın ne günahı varki, ondan intikam AKBABA : Beyoğlunda bir oda arıyordu. Ev sahibi kadın ona — Burasının aylığı on beş lira... — Peki, karşıki odanın aylığı?.. isaliikmeeiüniike; Siki sikkmminiinhinmlziiimınmn e ERA EMARE EEEAASMEME ORANDA SOU S0UOAEEEESSE SASA EEE AE Ea A — Yaptım... Tünele biniyordüm, karşıma bir kız çıktı, Kirpikleri kıvırcık, saçları kıvırcıktı.. Tünele biniyordum, karşıma bir kız çıktı! Bir parça sağa gittik, bir parça sola saptık, Nikâh memurluğuna uzanan yola saptık! Eski gibi değil, hem de kol kola saptık! Tünele biniyordum, karşıma bir kız çıktı! - Vallahi! — Nereden aklına yeldi be? — Efendim, bu sabah evden çıkar çıkmaz, yolda bir cüzdan bulmayım mi?., — E... Sonra? — Efendim, bendeniz bir mu- — Sonra birde açtım ki, için- cidim.. de yitmiş sikiz papel... Anlıyor- — Ya... Ne icat ettiniz baka- hım? sun ya, artık ne yaptığımı bik miyorum... Sevinçten hamama bile yittim! — Henüz bir şey icat etme- ! dim.. Ariyorum! am, |—— ——— irat! Tebrik Genç kızla delikanlı arasında : Kız babasıyla tâlip arasında : — Hanımefendi. Hanımefen- — Iradın ne kadar? — Ayda üç yüz lira... di... -- Iyi. Kızımın da eüç yz | O — Buyurunuz efendim. lira iradi var. Demek ki.. — Size... Şey.x İzdivaç teklif —Şey.. o Bendniz onu hesaba | ediyoruı.. dahil ettim efendim! — Manlesef kabul edemiye. Mn. ceğim Beyefendi. Fakat sizi özet tebrik ederim.. — Neden dolayı? — Hüsnü intihabınızdan do- Iki genç kız arasında: — Hayatta yegâne arrum, bir yat sahibi olmaktır. layı! — Ben şimdilik bir kaptana pi da razıyım! ağ Var kıyas et Kadın huyu! — Birader, ortalık çok pa- — Yahu geçmiş olsun. Sizin | bali“ ö hanım hasta imiş.. — Oyle. — Sorma birader.. — lösan varıdatıyla geçine- — Nesi var? miyor.. — Hakkın var.. — Sen ne yapıyorsun? — İştihasizlık.. — Hiç bir şey yimeyormi? — Hiç birşey... Hatta dokto- — Çok şükür ben rahatım.. run menettiği yemekleri bile — Ya... Nasıl? yemiyor! — Varidatım vokl, 0 Kada iş edam» — Bu otomobili aldın alalı, hiç yanlış manevra yapan mı?... Bir kere yolda kaynanamı çiğnemek üzere iken çiğnemedir -........... Yüzanirenar varana eaname seen 20n00 ee 0nrveaea La Cw li bir kız çıktı! ) Hem sevimli, bem güzel, bem şık, hem ufacıktı, — Horlamıyorum.. “Nasıl horlamıyorsun?.. Boru gibi ötüyorsun be! — Sana öyle gelmiş.. Benim buorlamak adetim yoktur.. — Nesine iddia edersin? © — Nesine istersen! — Iki lirasına. — Kabul.., Ertesi sabah, iki arkadaş ya- taklarında tekrar bu bahsi açtılar; — Nasıl, horladım mı? — Hayır.. şaştım vallahi.. Hiç horlamadım ! — Allah kahretsin seni.. — Neden? — Neden olacak, uyuyorken i horlayup horlamadığımı arilamak için sabaha kadar uyanık dur- dum, iz Saatın ayarı! Küçük Turhan Cuma günü | babasiyle gezmeğe gidiyorlardı. | köprüye geldiler. Babasi saata baktı, sonra yeleğinin cebini yoklıyarak teessüfle dedi ki ; — Eyvah saatimi evde bırak- mışım. Şimdi ayar edecektim. Tam dokuzu çeyrek geçiyor. Turhan babasını memnun et- miye çalıştı: — Ziyani yok baba. Dokuzu çeyrek geçiyor değil mi? Hiç unutmam eve gidince sana söy- lerim, Sen de saati ayar edersin. Mi l ” KE gz Sİ Sİ a lk tired bike A, —— Sayıfa:7 Kabahat kimde? Ii kişi arasında: : — Yahu, Cevdeti yanma kâtip alır | yormuşsun, öyle mi? — Evet. — Eb. Şöyle böyle! — Doğru söyle.. biliyorsun ? — Şey.. Biraz eli uzundur da... — Ne söylüyorsun yabu?.. — Maalesef böyle... bizim evden de bir şey çaldı. — Yok canım... Neydi çaldığı? — Pek mühim bir şey değil ama. i Üç dört sene evvel ertesi gün iade| i edilmek Üzere bana şemsiyesini ariyet i vermişti. İşte onu çaldı! — Bir ay mezuniyet aldım. — Ne yapacaksın? — Büyükadaya gideceğim. — İstirahat etmek için mi?.. — Hayır. .....2000200..... — Şimdi bizi burada yalnız görenler i mek hala bulan olmamış! Nasıl gençtir ? Bir fenalığını mi; Geçenlerde m. Niçin? Karımla beraber gider Elin ağzı torba değil ya Gaip arânıyor! Baba ile oğul arasında: — Ahmet... — Efendim... p — Öyle demindenberi ne şönüp duruyorsun? 4 müştereki o âzi — Kasım arıyorum... Adamcağız o bayretle salladı; — Allah, Allah.. Kırk evvel, bizede aratmışlardı. V pe mi Çocuğun anlayışı Küçük Selmaya “Ağusto ceği ile karınca,, hikâyesini lattılar ve Ağustos be mümkün o'duğu kadar göslemek için neler söylemeöi” Şimdi küçüğün bir netice Çı masam istiyerek sordular: — Söyle bakalım bu bikö”” den ne anladın? çe — Bu karınca ne kadar dansızmış | 1 | Ee id | ( — Ayol, bak, bu mağ sahibi bana otuz yaşında nüyorsunuz, dedi.. — Ayol karıcığım, bak! kapının üstünde yüzde diğ zilât yanıyor!