hayırhah Dostlarımız | Moskova sevabati perde, Ni İtirazlara hedef oluyor. Hiraz rel, İN? Türkiyenin makineleşip, ma- (cmesi meselesini dikketle takip | e tie lenen sözlerin lâf tarafını bir kö- lim, dava, halâ on sekizinci asrın Kh; rd bırakılan yerde oduyor Ter sanki Türkiye (OXİX neu enden bir alev silindiri gibi löstz ay Partu) muhzrririnin de werak *i, 97 Türkiyenin makineleşmesi me İYİYE eler enable Str en al İster Türklere çok dost olsunlar, tky Rözü ilimden ve dostluktan evvel tu #eyler görür. Onların portföylerir. deg klar ikinci kafaları vardır. Ona şleri için kullandıkları kafalarım Sebil a Vee Nasıl Klod Farer Is- Relince kırmızı fes giyer. çölde ne İaşırsa, alimler o İTüriüyeye UN ir ilim kılıklarını, bıyaferle- Dig tirirler. Gerçi dünyada iki fiz- iğ, tar. Insanların midesi hep aym Pi EZA Fransıya giderseniz iyesinin şehedetnamesini ta- va İnkar Bransada değil, Fransız kolo- adi tebabet yapabilecek adamlara Ka, edersiniz. : ty anç dünyası müsbet tebabeti bile İn işi dire ikiye bölerken tek ia, n, tek iktsat mazariyesinden, tek Pkta, Plâninden bahsetmenin imikâzı Ma kere gelen bayı.hah eenebiler, na” Bakikari daima kendilerine göre, Bir, Tr ağ fktised! menfaatlerise , ahyada öruk bir Sorbon ilmi yok in borun temellerini tutan, Sorbonu Pina, dünya münevverlerinin başına bir Z takkesi gibi geçirmek istiyen Ne T vardır Bu gö:üş bangerin. tab ti, "ün görüşünün daha efendicesi, N Üslübu haklmaneyle söylenmiş şek- akika #udur ; : b ürkiye Osmanlı İmparatorluğunda AS iktısadı tempoyu tutmalı ! Mi nl imparata.luğu açık bir pazar ı zan açık pazara siyasi bir kilit Lozan, sulhü “esnasında Liyon Mvrikatörlerinin Türkiyedeki İktısadi İç, “#yonların kaldırılmaması isin el Vaziyet ne müthiş şeydi il m'dan sonra adım, adım sanayi iç, Marekeri kuvvetlendi.. Bu esnada ?$ Olanlar, alimler bu sözü daha ilade ermek istediler: iy, > Bir ziraat memleket kalımz de- Dak iel İki Sene olmadı. Istanbulda sa “sİsariyfe meşgul olan bir müesse- N ig Düm müdürü aynı şekilde şun- Te irordu ; Si iye bir ziraat memleketidir, «a- İn Fakıt bunu söyliyen şirket ie halâ Türkiyenin en çok kâr te bir müessesesinin başındadır. Li Memleket sade zirest memleketi Memek, A ahali siz müstemleke olunuz ŞSEKE İ | Demiryollarında IMemurlararasında İ İ İ > Bunu söylirenler, yeni Türki- R tensikat yapılacak Ankaradan gelen baberlere göre devlet demiryollarının 932 bütçesi gelecek hafta mecliste müzakere edilecektir. Bütçe en- cümeni hazırladığı esbabı muci- be lâyihasında idarenin işletme umurunun ağır masraflar içinde bulunduğuna işaret etmiştir. Lâyihaya bağlanan yeni kad- roya göre 943 memur açıkta kalmaktadır. Bunlar kad- ro tatbik edilmeden tasfiyeye tâbi tutulacaklardır. Lâyihada çikarır, kendi memleketlerinde, | Pu memurlar çıkarıldıktan sonra kalacak memurlarla yeni. açıla- cak hatları bile idare etmek mümkün olduğu kaydedilmek- tedir. Açıkta kalacak memurlara ve- rilecek tazminat için bütçeye 50 bin lira tahsisat konmuştur. Bu sene idareye umumi mü- dür salâhiyetiyle bir ecnebi mü- tehassısı getirilmesine karar ve- rilmiştir. İdareye ait matbaanın kapatılması kararlaştırılmış ve mabrukat faslından 250 bin li- rak bir tasarruf o yapılmıştır. Meccanen veya tenzilâtlı ücretle seyahatler tahdit edilmiştir. Şehrimizde zelzele Evvelki gün öğleden sonra şebrimizde bir zelzele olmuştur. Halkın çoğu bu saatte işleriyle meşgul bulunduğundan zelzele pek bis edilmemiştir.. Kandilli Rasathanesi zelzele hakkında şu izabatı vermiştir: Şehrimizde dün 12 yi S1 daki- ka 55 saniye geçe ancak istira- hat ve sökün halinde ku'unan kimseler tarafından bis olunacak hafif bir baraketi arz vuknbul- muş, İ0 saniye devam etmiştir. Hareketi arz Cenubu garbider gelmiş ve merkezinin şehrimiz- den ancak 70-80 kilometre uzak- ta bulunduğu tahmin edilmiştir. Ipekiş bugün açılıyor Türkiye Iş bankasının tesis ettiği “lpekiş, in Beyoğlu mu- vakkat salış mağazası bugün sa- at 17 de açılacaktır. Açılma me- rasimine birçok kimseler davetli- dirler. po anan aneen sase yenin hayırhahı değildir. Bunu söyliyen, ilim sözü söyliyen adam (değildir. Kimyayı (o zehirli gaz için kullanan emperyalist gibi bir istildcıdır. Yazan : Yusuf Ziya am es OSMAN ayd, dört kişi ayrı ayn ng sarsıldılar. Mebrure Ha- ko, “Mdi sarardı, Fahamet bir aba gibi kızardı, Cemal hafif tey leşti ye Şeker Osman renk- Söze girdi... a kinliğın verdiği kısa bir Mg aktan sonra, Mebrure Ha- b Yaya boğazında kuru bir Sp sarsıldı; b. me hiç hatırıma getirme” meleri. ğ üncü kısım ka caddesi, baştan başa KN bususi otomobillerle Mig Ahmetin düğünü, ma- Bay düğaş vediğimiz peri kızı- ,, Sününden farksız. Hanımefendi, kayna" | na olmanın acısını, renkler, ışık- lar, kokular ve kabkabalar ara- sında unutmak için ne muhteşem bir ziyafet hazırlamış. | Talebe arâsında | l Veda müsameres ve sergiler Robert kollej mühendis şubes talebe birliği tarafından tertip edilen, mühendisliğin muhtelif şubelerine ait makina, alât ve edevat segisi dün merasimle a- çılmıştır. Sergide talebelerin ve muallimlerin yapmış olduğu bir çok eserler de vardır. Resmimiz sergide alınmıştır. Kabataş lisesinde Rabataş lisesi son sınıf talebe- si tarafından dün bir veda mü- sameresi verilmiştir, Müsamereye saat 14 te İstiklâl marşiyle baş- lanmış, müteakiben taleben bir genç kısa bir nutuk söylemiştir. Nutuktan sonra “ bem ziyaret, bem ticaret,, adlı üçer perdelik şarkılı bir fantezi, bir perdelik “mahcuplar,, komdisi temsil edil- miş ve “ tablosu gösterilmiştir. . Piyes'er arasında talebe tarafından bazı parçalar; ,çalnmiş,,-, me'onoğlar söylenilmiştir. Vefa lisesinde Vefa orta mektebi son sınıf talebesi de dün öğleden sonra erkek muallimi mektebinin “kon- ferans . salonunda senelik veda müsamerelerini vermişlerdir. Ge- lenler çok olmuş ve geç kalan- lara salonda zorlukla yer temin edilebilmiştir. Müsamereye talebe tarafından söylenen İstiklâl marşıyla başlan- mış ve ayakta dinlenmiştir. İstik- lâl marşını, gene talebe tarafın- dan söylenen milli bir marş ta kip etmiş ve bundan sonra da Fütübat isminde: bir Hanım kız bazı şarkılar söylemiştir. Sesi çok müsait, istikbal için büyük ümitler veren Fütühat Hanım çok alkışlanmış ve söylediği şar- kılar tekrar ettirilmiştir. Hikmet Bey de söylediği monoloğlarda | muvaffak olmuştur. Bundan baş- Üç büyük salondan birinin kö- | şesinde büfe, birinin köşesinde Zenci cazbandı.. Hiçbir ziyafette su, bu ziya fetteki şampanya kadar mebzul değildir. Kordon rujlar, durma- dan patlıyan mantarlariyle etrafı bir neş'e mitralyözünün ateşi al- tında tarıyor... Cazbant, sansar görmüş kü- mes hayvanları gibi vahşi çığ- lıklar koparıyor ve siyah yüzle- rinde, hadekası kaybolmuş be- yaz gözleriyle dudaksız ağızla- rmda beyaz disleri parlıyan caz- ları, sari bir neş'eyle durdukları yerde oynatıyor... Fahamet, alnmı pırlanta dam- lalarıyla saran tac, kulakların- dan süzülmüş iki pırlanta dam- lası küpeleri ve beyaz ipekler, tüller içnde kıyrılan taze vücu- duyle nadide bir çiçek, nadide bir kuş. k lik dansı Cemalle yaptığı za- mat, ortadan bir kaç kız ve bir kaç delikanlı kayboldu.. Bunla- rm arasında, sap sarı kesilmiş çebresi, asabi hareketlerle dok- tor Refik Suat te vardı: — Dünya tersine döndü Os- mawcığım, haydi ben seni dansa kaldırayım.. - Annemden sonra, hatta bazı işlerde annemden ev- vel, bütün nâzlarımı, üzüntüleri- mi seh çektin. Kocam müstesna, ilk dansı seninle etmek isterim! Şeker Osman, hafif bir baş dönmesi © içindeydi. Kendinde, “ yolun uğurlu olsun , | ünün Haberleri kolları, bacakları, baş- | Güzel eserler Müze, tamir edi!- i melerini istiyor | Müzeler müdüriyeti son gün- lerde İstanbuldaki bilümum ta- rihi eserlerin umumi bir listesini tanzimiyle meşguldür. ! Tarihi binalar, çeşmeler, med. reseler veya köprülerden tamire muhtaç olanlar belediye vaşıta- siyle tamir edilecektir. Derhal tamiri lâzım gelen eser- lerin başında Ahmet Salis dev- rinin en güzel eserlerinden Top- hanedeki Kılınç Ali pışa çeş- mesiyle Unkapanında Azsp ka- pısı meydanındaki çeşme var- dır. Belediye müzeler müdüriyeti- nin müracaatına benüz bir cevap vermemiştir. Profesör Malş ve Darülfünun Darülfünun hakkında mütalea- sı alınmak üzere şehrimizde meş- gul olan profesör Malş tetkika- tın bitirmiştir. o Hazırlamakta olduğu raporunu ay sonunda Ankaraya götürecektir. M. Malş beyanatta bu'unarak | Darülfünun için ne iyi ve ne de fena diyemiyeceğini, Darülfünu- nun inkişafı için lisan derslerine çon ehemmiyet verilmesi lâzım üeldiğini söylem'ş ve müderris- lerin vazıyetine geçerek Darül- fünunda üç türlü hoca bu'un- duğunu, bunun hiç doğru o'ma- dığını iâve etmiştir Anadolu hattı tari- | fesi değişiyor Anadolu demiryolları trenle- rinin haraket saatlerinde bazı değiş klikler yapılmıştır. Eu Çar- şamba gününden itibaren tatbik edilecek olan yeni hareket tari- fesine göre şimdiye kadar 15,30 da| kalkan Toros ekspresi 10,40 da eskiden 9 da kalkan Adana pos- tası 11,50 de, eskiden 21:45 de kalkan Ankara mubtelit katarı İ 19,25te hareket edecektir, Ankara! ekspresi eskiden olduğu gibi 18 zi beş geçe kalkacaktır. ka 2 perde (Hasbehçel, 1 perde | Hizmetçi eğleniyor | komedile- riyle İ perde (Gömdüğüm o ci- han) fac'ası talebe tarafından muyaffakiyetle temsil edilmiş ve alkışlanmışlardır. Bu p yes'erde bilhassa Alâettin, Cemal, Kerim, Hasan Bedrittin ve Mitat Beyler | rollerinde muvaffak olmuşlardır. © hasta olduğu gecenin ilk bub- ranına benzer alâmetler bel'ri- yordu.. Gözlerinde bir c'nnet başlangıcının ışıkları yanıp sönü- yor, soluk alnında ince ter dam- laları sıralanırken etleri, ayakları üşüyordu... Karşısında tatlı bir tebessüm. le bekliyen Fahametin neler söylediğini, yarı uyku arasında | duyu'an sözlerin müphemliğiyle anlamıştı. Bir msdyum itaaliyle kalktı ve çiftlerin arasına karış- tılar... Şeker Osman, kollarının ara” sındaki bu taze vücudun bavzs: içinde büsbütün bir yeni rüyaya dalmıştı. Ne yaptığını bilmiyor- dü. Yalnız ayakları, salonun pa- rekeleri üzerinde döne döve, yıldız'ı bir yaz gecesine açılan balkona doğru gidiyordu Birkaç dakika sonra, balkonun bütün gürültülere kulak tıkamış | sağır karanlıı icinde valnızdılar, . i Dünyanın en güzel l i mıştır. di ELM Pe 3 — VAKIT 21 MAYIS 1932 — Şehrimizde maz Ecnebiler kadınları nerede ? The Fisk Tire Export. adlı bir Amerikan kumpaayası hesabına ticari tetkikat yapmak üzere se- yahate çıkan Mr, A. Altaya A“ ferika ve Asyada çok uzun bir do aşmadan sonra memleketine gitmek Üzere şehrimize gel- * miştir. Evvelce PFoston darülfünunu | ecnebi iktısadiyatı profesörü olan | Mr. Attaya Aferika seyaha- tipe Fastan başlamış ve Kapa kadar gilerek fil dişi ve altın sahillerini, Sudanı ve Liberya cümhuriyetini baştan başa gez- miştir, Mr. Attaya bu seyahattinden Amerikaya zengin hatıralarla dönmektedir. Dün kendisiyle gö rüşen bir mu'tarririmize seyahati hakkında haylı meraklı izahat vermiş, birço: yerlerde insan sırtında seyahat ettiğini anlat- Bu zatın anlattığına gö- re Afrikada Fernandepo'da esir ticareti bâlâ devam etmektedir. Amerikalı seyyah Fransız müs- temlekesi Ankor'da gördüğü çu- kulata renginden biraz daba açık bir renkte olan kadınlarm | fevkalâde gürelliğinden hararetle bahsetmekte ve “dünyanın en güze! kadınları, muhakkak bunlardır.,, demektedir. Mr. Attaya insan yiyen vahşi Afrikalılar oup olmadığı suali üzerine de şunları söylemiştir : » Afrkada insan yiyen vahşi kabi- lelete balâ tesadüf ediliyor. Fakat bunlâr, zannedildiği gibi, rast geldikleri yabancı insanları derbal yemiyor iki vahşr kabile arasında çıkan bir barpte bir ta“ ral aldığı esirleri yiyor ve bunu bir kahramanlık addediyor, Yalmz nadiren olmak üzöre ellerine güzel bir beyaz ka- dın geçirirlerse bürün kabile halkının huzurunda merssimi mshsusayla pişirerek yiyo lar. Faks: böyle vakalar pek azak Me İğ iri m ir mıştır. Çünkü şidderli takibat yapılmakta ve insan eti yiyen kabileler ceza gör- mektedirler Sörp Agop mezarlığı Sörp Agop mezarlığının Beya- zıt Ve'i vakfına ait olup olmadır ğını tetkik eden heyet Evkaf müdüriyetinde toplanmıştır. Bu içtimada müderris Ahmet Refik Bek, Taksim belediye bahçesi yerinin, talimhane meydanının ve Sörp Agosun Beyazıt Veli ! Evkafına ait olduğunu isbat et miştir. Ahmet Refik Bey Alman ve Fransiz elçilerin hatıralarından parçalarda oumuşlur, Heyetin tetkikatı bitmiştir. Bu bususda ki rapor yakında: hazırlanarak mahkemeye verilecektir. yi 1 ni mm e nl Fahamet, yarı ürkmüş bir ses- le sordu: — Niçin susuyorsun Osman?, Benim bu en mesut gecemde. Güzel kız, sözünü tamamlıya- madı. Şeker Osmarı kırık biz ay ışığıyla yarı aydınlanmış yü: zünde :ki sira göz yaşının aktı. ğım bayretle görmüştü. — Ağlıyor musun Osman? A... Niçin?. Niçin ağlıyorsun? Şeker Osman, söz söylemiyor, sade onurlarını sarsan hafif haç kırıklarla cevap veriyordu. Febametin içinde bir boğuşm o'du. Sebebi meçhul bir his, bi terssür, onun da sinirlerini bir kuk'a ipi gibi avvcnaa alm 4 Bir pi il Şıkor mn göğsüne kapanıp ağıadığı yerde bu gece Şeker Os d yor vu... » Parmakları, Osmanın yüzünde, saçlarında Co'aştı, sonra eğildi, iki Kusu dudak iki yaş gözü önlü. dü gi