27 Nisan 1932 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3

27 Nisan 1932 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

> m Halka ucuz Satabilmek için Belediyenin yeni iktısa müdürü t işler hakkındaki tetkika» 'na devam etmektedir. Bu tet- kikat esnasında Süreyya Asım bey, belediyenin zaruri gıda mad- delerini bugünkü satış fiatına Bazaran halka daba aşagı fiatla Sattırabileceği kanaatini hasıl et- ir. Asım bey bu hususta bir Ptoje hazırlıyarak makama ver- Miştir. Bu raporda şehrimizdeki &r belediye dairesi dahilinde r büyük istihlâk kooperatili tesis teklif olunmaktadır. Bu ko- Operatifiarde halka çok ucuz fiatla yağ, pirinç, fasulye ve em- *ali mevat satılacaktır. ve şeker gibi maddeler için de belediye ticaret müdür. le müştereken bateket ede- tek ucuzluğu temine çalışacak- lardır. Bundan başka toptan ve Perakende gıdai madde satan *anafın sıkı bir konirole tabi da raporda tavsiye tadır. Belediye riyaseti bu raporu ik edecek ondan sonra müs- veya menfi bir karar vere- cektir, Oda meclisi toplanıyor arin ticaret odası meclisi acaktır. Sıhhat yurtlarının odaya kaydı ve borsaların da Yazılma o mecburiyeti usulünün ihdası meseleleri görüşülecektir. Kontenjandan evvel! gelen eşya mbul gümrükleri başmüdür- İğüne 15 teşrrisaniden evvel iş edilip te bu tarihten son- ta gelen eşyaların bedelleri cc- Bebi parası olarak ödenmiyeceği waahkür” edildiği takdirde kon Yan harici olarak ithal edil- emrolunranştar Bu tebliği haber alan tüccar- hemen gümrükle temas et- Mişlerdir. Huamelâta derhal baş- bır 3 — VAKIT 27 Nisan 1932 Sofya darülfünunu emini şehrimizde, Muallimlerden mürekkep Bulgar heyeti bugün Burgaz vapuriyle geliyorlar Bu ziyaret iki dost millet arasındaki fikri anlaşma ve yakınlığı dahâ ziyade kuvvetlendirecek Bir kaç günden beri bekleni « len Bulgar muallim heyeti bu gün Burgaz vapuruyla şehrimize gele” cektir. Bu heyete dahil bulunan Sof- ya darülfünunu rektörü M. Bog dan D, Filov dünkü konvansi yonelle şehrimize gelmiştir. Sofya darülfünunu emini Sir keci istasyonunda Bolu meb'usr Hasan Cemil, maarif müsteşarı Salih Zeki, darülfünun emini Mu ammer Raşit, edebiyat fakültesi reisi Muzaffer, maarif umumi müfettişlerinden Reşat Nuri, Ha- runreşit, Bedri, Ekrem, Erkek mu allim mektebi müdürü Saffet, kız muallim mektebi müdürü Halit Ziya, Galatasaray lisesi müdürü Fethi beylerle muallimlerimiz, er kek muallim mektebi talebelerim den bir grup, Bulgar konsolosu, M. Balamezof, şehrimizdeki Bul gar talebeleri tarafından karşılan mış, Galatasaray lisesine misafiri edilmiştir. l Zevcesiyle birlikte gelen M.| Bogdan aynı zamanda Sofya da-| rülfünunu arkeoloji profesörü ve Bulgar arkeoloji enstitüsü direk” törüdür. “Bulgar san'atı tarihi,, adlı ve ingilzce, almanca ve fran- ye Masrafı indiriliyor Daimi encümen, mezbâbadan kasap dükkânlarına kadar yapı- | lan et nakliyat masrafını indir- | miye, fakat hayvanlardan alınan mezbaba resminin, belediye büt- çesinin bu seneki vaziyeti itiba riyle, bir sens daha aynen ipka- sına karar vermiştir. a | haberin as'ı olmadığını söyle- diye çlrümieri için tesis | İ edilecek hökimlikler Sırf belediye cürümleriyle meş- Bul olmak üzere sulh hökimlik- *ri tesisi kararlaşmıçtı. Bu mah- kemeler haziran birden itibaren İnaliyete geçeceklerdir. byeelediye bu mabkemelerden Yük faydolar beklemekte ve ye yede esnaf üzerinde bele- ie rg tatbik ettirmek- ık göreceğine kani bu- snmaktadır > Di neler birieşmiyecek Son günlerde Cerrabpaşa has- Mesile Hasekinisa hastaneleri- Va birleştirileceği yazılmıştı. Be- ye reisi Muhiddin bey bu Bunu tan m söylemekle beraber bir taraf. koca bir demir mangâla tepele-. Mavi durulmuş kömür ateşini, henüz daya dumanları tüterek, yamakları o Y getirmişlerdi, mada klarmdan Manda Mehmet, sır. Deni Mesin torbayı yere bıraktı .. kan Me a birbirine çarpmasından çı- İişmünçü, tunç sadayla torba yere Meke ortaya koydular. Manda torbağaz 202 Patlatan Hüseyin, meşin kaç, * Etlberi, kıs kerpeten, Böz, saçlı terazi, tırnak! e kil yolan gibi : | Tetlerini i çeşit çeşit işkence derileri tokmakları, kemikleri kırar Kanı, Yüzen ustura, bı ibi bi işler için bıçak gibi bu beşerin icat ettiği eza| Tekinsiz konak) ie Kahvo ihlikârı davasında berasi edenlar Dün sabah Sultan Ahmet Sulh birinci ceza mahkemesinde kah- | ve ihtikârı maznunlarının muha- kemesine devam olunmuştur. Mu- bekemenia dünkü cclsesinde A- mar, İMondiyandi, Salam, Andir- yadı, Aseo efendilerin, ibtikâr yaptıkları tesbit edilmediğinde” beraatlarine karar verilmiştir. Vitali Baroh ve Rafnil Kam diyoti efendilerin muhakemeleri İ dün bitirilmiştir. Mahkeme, bu iki mazoun bakkındaki kararını cumartesi günü saat İl de ve- recekti ve tazip aletlerini birer birer meydana döktüler. Mangalm üzerine yanyana iki saçayağı koydular, Üzerine kıskaç. W tavayı yerleştirdiler. İçine kurşun katranlı zeytinyağını boşalttılar. Ka. ranlık höcrenin havasma mide bulan- duran bir pis koku yayıldı. o Zavallı Mehmet ağa, iki büklüm» olduğu yerde kıvrılmış, hayatla sanki alâkasını kes» mişti, Cetlât Kara Ali, hergün birer tür- Yi ahrete gönderdiği irili, ufaklı, padi- şahtan çobana kadar her mansapta, her mevkideki aadmlarm bir defa yü- züne bakmış değildi. O yalnız idam fermanındaki, höc- cetteki, mühre bakardı. O, bunu bel lemişti, Sofya darüllünnnemin! kendisini ker şılıvanlar arasında | Profesör Bogdan dün bir mu- harririmize şunları söylemiştir: | — Yarın (bugün) gelecek olan hel yetimiz 80 kişidir ve münhasıran Bul- gar liseleri tarih ve çoğrafya munl - limlerinden müteşekkildir. Heyet Ma -| arif umumi müfettişlerinden M. Viad.! mir Nikolof'un ryaseti altındadır, Sof. ya darülfünunu tarih müderrisi M. Zlatarski heyete refakat etmektedir. Seyahatten maksat sekiz müyısa| e SARANEEEREAALNEE ANAKARA KEN EAEAAAYEEENETUE EEE EAAAEAE II EENİSENEEEEA NANE SAEENEİNEAEEEEEEEEN Limon işi Mahkeme tahliye - talebini reddetti Limon kıralı unvaniyle anılan Diyamandı EL. dünkü muhakemede Şehrimizin tanınmış limon tüc- carlarından Diyamandi Ef, nin dün gümrükteki sekizinci ihtisas mahkemesinde < muhakemesine | devam edilmiş, mazmun Diya- Abani kâğıdın üzerindeki mührü tanırdı. o İçindeki yazdan haberi yok tu ve matlâka her öldürdüğü adamım idam höccetini eline alıp ta kuşağın! daki gizli yere koymayınca işine baş -| lamazdı. — İşte onun vicdanını tatmin | eden bu şeydi, Ötesini hiç araştırmaz-| dı. Öldürülecek adama gelince; o kim olursa olsun, sade ona getirip teslim edilmişti, Kâğıdı ve şimdiye kadar öldürdüğü adâmların her birini birer türlü icat! ettiği tazip tarziyle öldürür, kimisini) ani olarak idam eder, kimisine bin bir| eziyet çektirirdi. e Neşeli zamanları en çok eriyet ettiği zamanlardı. Yamakları da ondan aşağı kalmaz: dı. Hele göz patlatanın maharetini, ustası bile takdir ederdi, Çok defa hiddet ettiği bir mahkü ,! mün gözüne, dolu yumruğunu yahya»! rak, bir müşta vururdu. Derhal bu! göz kaşının altındaki; kemikle beraber, İ noda aktarma yapılan üç mav- İ şir, herkes birer tarafa savuşardu. kadar devam edecek olan tatillerden| istifade ederek (Türkiyede tetkikat apmaktır. Fakat asıl göye, Türk muallim mes tekdaşlarımızla tanışmaktır, Bu suretle iki dost millet arasında- ki fikri anlaşma ve yakmlığın bir daha kuvvet bulacağı muhukkaktır. Son zamanlarda Sofyu darülfünu- nunda iki konferans veren mühendir mektebi muatlimlerinden Salih Murat! bey bu hususta biz Bulgarlara örnek olmuştur. Heyet azaları burada tarihi âbide- leri gezecek, bu sırada ben ve profe - sör M. Zlatarski görülen eserler hak- kında konferanslar vereceğiz. Bugün gelecek olan Bulgar mu- allimleri de aynı samimi merasim- le karşılanarak Galatasaray lise - sine misafir edileceklerdir. Misa- firler memleketimizde on beş gün kadar kalacaklar, Bursa ve Edir - neye de gideceklerdir. Hazırlanan o proğrama göre, misafirler bugün Galatasaray li - sesiyle mühendis mektebi ve Dol - mabahçe sarayını ziyaret edecek - ler, yarım Darülfünunu ve dişçi mektebini gezecekler, akşama Bey lerbeyi sarayında şereflerine be - lediye tarafından bir çay ziyafeti verilecektir. Cuma günü de müzeler gezile- cektir. Adliye Vekili Bugün gidiyor Adiiye vekili Yusuf Kemal bey dün de Adliyede müfettişlerle meşgul olmuştur. Öğrendiğimize göre vekil bey bugün Ankarava dönecektir. amam — Mülkiye talebesi Bulgaristanda bir tetkik seyahati yapacak Mülkiye mektebi talebelerin- den yirmi kişilik bir grup mu- sllimleri İbrahim Ali Beyle bir- likte bir haftaya kadar Bulga- ristana gideceklerdir. Talebeler Varna civarmdaki köylerde Bulgar köy teşkilâtını ve köy kanununu tetkik edecek- lerdir. e mandi Ef. tarafından mavnala- nacıyle suçluya atfedilen limon kaçakçılığı (tahkikatın O yapan müfettişler şahit olarak dinlen- mişlerdir. Müddeiumuminin talebi üze- .n€ bazı hususatım Liman şirketin- den istizahı için muhakeme Ni- sanın 28 inci perşembe günü saat on beşe talik edildi. Maz- nun vekilinin tahliye talebi bu defa da heyeti hâkime tarafın- dan reddedilmi dan sonra kafasını keserdi. Bu sebeple kendisine “Göz patla »| tan,, derlerdi. Bu üç adam İstanbulda “mel'un, addedilirdi, Halktan onlara selâm veren kimse bulunmazdı. Bunları bir, gün umumi bir yerde gören olmazdı. Onların geçtiği sokak derhal tenhnla- Şayet bir dükkündan bir şey almak icap etse, hiç birisi gidemezdi. € kü dükkâncı, dükkânını bırakarak kt) çardı. Bunların hangi semtte, hangi ma *| hallede oturduklarımı da bilen yoktu. | Kara Alinin sur etrafında, kimse, siz ıssız bir yerde bir evi bulunduğu rivayet olunurdu. Kara Al, kol kalınlığında bir de miri svuçları içinde iki büklüm eder, en cüsseli bir veziri bir yumrukla ye- re çökertirdi. Çok defi kendisiyle, boğuşan maktülleri yamaklarına tut “| i patlar, zavallının beyni dağılırdı. On-) İ“Rikir öm hayatı Türk lisan Ve edebiyatı İstanbul radyosunda bu mevzu Üzerinş konferanslara başland Refik Ahmet Bey tarafından | tanbul radyosunda Türk lisan ve edebiyatı tarihine alt bir sıra konferans verilmesine baş- lanılmıştır. İlk konferans dün akşam verilmiştir. Bu mevay ürerinde ayrı ayrı bahisler teş- kil edecek ve bir kaç hafta devam edecek olan bu konfe- ransların birincisinde Refik Ah- met Bey, “ Edebiyat insanlara fikirce yükselmesi, rahca olguo laşması, hislerinin incelmesi ne- ticesidir. Onun içindir ki edebis yat medeniyettir, diyoruz. Çün- kü medeniyet insan kabiliyetinin hasılasıdır. Büyük bir medeniyet sahibi olan Türkler, büyük bir edebiyatın da sahibidirler, Bu edebiyat, devir devir, yer yüzünün dört bucağına bilgi ve medeniyet ışığı götüren Türkles rip kemal ve irfan aydasıdır. Onun içindir ki bu edebiyatın tarihini tetkik etmek biraz da Türk medeniyetinin tarihini göz“ den geçirmek demektir. ,, diye” rek başlamış, “Türk, yer yüzünü kaplıyan, zaman zaman, başka başka isimler alan, fakat daima ve her yerde aynı yüksek in- sanlık : kabiliyetini üstün tutan bir zekâ ve medeniyet panıltısı- nın ismidir. Türkiyede, Türkis- tanda, Maveraünnehirde, Kırım» da, Kazakta, Kırgızda, Kaf kasta, Hintte, Çinde, İranda, Irakta Türk birdir, demiş ve Türklerin anayurtlarını, dünyaya yayılışlarını, kurdukları devletle- ri, vücude getirdikleri medeni- yeti anlatriştik” “0. Konferansçı, £ sözlerini -“eski Türk medeniyetinin fikir ve fel- sefe sahasındaki gile Türk dini ismini aldığını ve ilk edebi eserlere de bu dine ait âyinler arasında tesadüf edildi- ğini söyliyerek bitirmiştir. Gele- cek salı günü akşamı verilecek olan ikinci konferansın mevzuu “eski Türk dini ve ilk edebi eserleirimir,, dir. Amiral Vasıf Pş.nın ziyafeti Bugazlar komisyonu reisi Ami- ral Vasıf Pş. komisyonun ecnebi murahhasları şerefine dün bir ziyafet vermiştir. Her sene verilmesi mutat olan bu ziyafette komisyondaki ecue- bi murahhaslarından başka şeh- rimizde bulunan sefirler ve 8€- faretler erkânı hazır bulunmuş, Türk musikisinin seçilmiş eserleri tanınmış san'atkârlar tarafından çalınmıştır. turmaz, bizzat karm: tamamlamak için can havliyle uğraşan mahkümla adeti güteşirdi... , Tevekkül, miskinlik, mütavaat gös teren malıkömlara kızardı. e Onları eza ve cefa ederek öldürürdü, Bilâkis kendisiyle uğraşmış olanları en kısa yoldan ahrete gönderirdi, Bu suretle, o iyiliketmiş olduğuna : kani olurdu. Yaldızlı Mehmet ağayı yerde bü « zülmüş görünce hiddetlendi. Kara A - linin gülerek, arkasın sıvazlıyarak Söz söyleyişi yamakların biribiri- sa yan yan bakmasını, icap ettiriyor. u: — Dost kızdı. — Öyleyse bize iş yok, Kara Ali, karanlığa gözü alışık 2- damdı, Bütün işleri hep böyle ka - ranlık mahzenlerde, alurlarda, kapı altlarında, zindan içinde © görürdü. Hatta odasmda kandil yakmak adeti değildi, (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: