niği a & Su meseles Şirket müdürü, yâpacağımız yeni tesisat Su ihtiyacını tam edemiyecek, diyor Terkos şirketinin şehre gelen su | ala Pİ, çoğaltmak için yeni bazı te- | Mapacağını yazmıştık. Şirketin direktörü O M. Kastelno dün bir muharririmize bu hususta şu Kahetş vermiştir; | | (7 Yeni yapılacak tesisat, şehre Künde şimdikinden 2500 metre mikâbi | azla su gelmesini temin edecektir. Bunun için Terkos gölüyle terşih İ havuzlarını birbirine bağlıyan boru ve , Monların adedi çoğaltılacak ve bir kasının yerlerine kuturları daha bü- Yük boru ve sifonlar konulacaktır. Simdiden sipariş etmiş bulundu - Bumuz malzeme gümrüklerden çabuk Skarılabilirse bu tesisat dört ay son » b tamamlanmış olacak ve gelen su 1 için bazı semtlere müna - gele su vermek usulü kalkacak - Maamafih ilâve etmek isterim ki, du tesisat şehrin © su ihtiyacı nokiai Mazarmdan vazıyetini düzeltecek, fas kat bulun su ihtiyacını tam mina Siyle tatmin edemiyecektir.. Çünkü #hre fazla su gelmesi, terkos boru şe İnİn şehrin şimdiki ihtiyacına gö di Paştanbaşa değiştirilmesiyle kabil- Bünün içinde altı sene evvel bir komisyon tarafından hazırlanan pro- İenin tatbiki ienp eder. O zamandan Şirketimize bu projenin tatbiki i- SİN müsaade verilmişti. Terkos tesisatı ister belediyeye dev Yedilsin, ister bir şiket tarafmdan iş- şehrin su ihtiyaer ergeç bu plâ Aim tatbikiyle kabil olacaktır. | Şimdi yapacağımız tesisat bu pro- İenin ancak bir kısmıdır ve 120 bin Ti. Tâya mal olacaktır. Hükümet, prensip itibariyle tesi - #atımızin satın almak tasavvurunda Olduğunu bize bildirmişti. Fakat sa- İm almıp almmıyacağı ancak sene s0- nunda belli olacaktır. - Satın almak kararı verilecekse tabii mukavele ah - | San'at aleminde i etrafında manasile tatmin kümma göre hareket edilecektir. Son Ankara ziyaretimde yazıldığı gibi tediyat meselesi etrafında bir şey görüşülmemiştir. e Çünkü, söylediğim gibi, henüz takarrür etmiş bir vazıyet yoktur, l Şirketin bir sene sonra satın alına-!. © cağı mevzuu bahsolduğu bir sırada ye niden tesisat yapmamız çok tabiidir. Çünkü şirket satın almırken tabii son yaptığımız tesisatın kıymeti de hesap edilecektir. Ayrıca terkos suyunu otomatik bir sürette taksim için javelizasyon te -||( sisatı yapılacaktır. Bu tesisat için lâzım olan makine: ler gümrüktedir. o Çabuk çıkarılabi - Tirse hir ny sonra islemiye başlıyacak- tar. Yeni tesisattan sonra tarifelerde değişiklik yapılacaktır. Şark musiki Kongresi Rauf Yekta ve Mesut Cemil beyler, Mısırdân döndüler Mısırda toplanan Şark musiki kongresine iştirâk eden Rauf Yekta ve Mesut Cemil beyler, şehrimize dönmüşlerdir. Mısırdan başka diğer Arap milletlerinden her nevi cereyan- ları temsil eden şahsiyetlerle beraber Avrupalı bir çok muzi- koloğ, müsteşrik, tarihçi ve bes- tegârların iştirâk ettiği kongre, üç hafta sürmüştür. Kongre, “Mısır musikis'nin, dolayısiyle diğer şark milletleri- nin inkişaf yolları ne olmalıdır?,, sualine cevabını şöyle hülâsa etmiştir: “Mısır musikisi şimdiki halinde —w 170 mmm, TARİH ET, KİTABI mamaya — Osman Bey —- Ertuğrul bey Anadoluya gelince, Konya Selçuki sultanı (Alâeddin Böyle takım .. Böyle maç ! Macarlara daha fazla sayı ile yenilmemekliğimiz Bayramın ikinc; günü beynelmilel! bir maç daha yaptık ve boyamazn| ölçüsünü bir defa daha aldık. Maçar BR milli takımı olduğu id *| dia edilen üçüncü sınıf bir Macar ta - kımı Türk milli takımını pek de zah - met çekmeden bire karşı İki sayiyle yendi, İ O günkü kötü oyunumuzu düşü - nerek bu neticenin (niçin bu kadar| küçük bir rakamla ifade edildiğini de! ———— — —— ——— bütün unsurlariyle güzel ve ca- ziptir. Her hangi yeni bir üslüp istikbale aittir; mahiyeti biline- mez ve ancak sanatkârların se- zişlerine, kudretlerine terkedil- miştir. Her halde bu mükem- mel musikinin asli unsürlarından biç birini ihmal veya terk et- memek, bunu nesillere emanet etmek lâzımdır., Mi takımımız saheda hayrete değer .. TE X Ri. ZA 1 PRESİ. vok A, hayretle karşılamıyor değiliz... Günlerdenberi hazırlık o yapılıyor, namzetler seçiliyor, meşhur çifte vav W sistemi üzerinde konferanslar ve riliyordu. o Bu kadar faaliyet karşı sında bir şeyler öğrendiğimizi ümit etmek ve sahada yeni bir şeyler gö - receğimizi düşünmek pek aykırı birşey değildi. o Filvakj bir şeyler... gör » mekliğimiz evvelâ sahaya çıkan ta - kımımızı görmekle başladı. Takım şöyle kurulmuştu: Avni — Bürhan, Hüsnü — Mitat, Nihat, Reşat - Hayati, Selâhattin, Ze- ki, Fikret, Rebii. Spor işlerinden (biraz anlıyanlar bile bu takımın, bu kuruluşunda mah. sus düşüklükler olduğunu pek âlâ gö- rebilirdi, Bürhan - Hüsnü müdafaası talim maçlarında bir kere bile tecrübe edil miş değildi. o Takımm en garip tara - ununu TARİH EL KİTABI N tı sağ hücum kısmiydi. o Kendi ta < kımmda pek iyi bir sağ açık olan Ha * yati Bey belki hiç yanyana oynama « dığı Selâhattinin yanma getiriliyor « TR du. z i Niyazi ve hele Leblebi Mehmet du * rurken sağ açık mevkiine Hayati Be» yin getirilmesi milli takım kadar Ha - yati Beyi de müteessir edebilirdi ve netekim bütün maçın devamınca bu « na şahit olduk. |“ Yalmz şu noktayı da kaydedelim ki, takım sadece bu sebepler yüzün « den bocalamış değildir. Takımı bo - zan iyi öğretilmeden, tecrübe edilme. den tatbik edilmek istenilen meşhur W sistemidir. Maçı gören karilerimiz belki hây- retle dudak bükerek: “Hangi sistem, diyeceklerdir. Hakları var. 5 Çünkü ilk beş dakikada iflâs eden bir “sistem,, i görmek, değme keskin görüşlülere bile kısmet olümazdı, İşin tam kırk beş dakika hattâ daha fazla nun neticesi olarak şunları gördük; Birinci haftaym tamamen berbat geçti. (Defansta, sonradan namzet « ler arasına alman Bürhandan haf. ta Mitat ve Nihattan, hücum hat. tında da Fikretle Rebiiden başka ça « ı yoktu. > Kendisie dön çok şeyler beklemek « te haklı olduğumuz Salâhattin meş » hur sisteme icabı geride oynuyor, a « yağına top gelince de ne yapacağını şaşırıyordu. Bu tereddüdü arasında daha çok şaşırıp kaleye, bir iki şüt çekmesini temenni edenler coktu!, ... İkinci haftaym, hepimizin bildiği - (Lütfen sayfayı esviriniz) © İS............scsssssssasseessssssssesmsssssssssssssssssessusesssssssssse 3 171 mam Arazi Has ve Timar namiyle ikiye ayrıldı. Bundan başka arazide vakıf, yurtluk, ocaklık denilen topraklar da vardı. Haslar, hükümdarın hazinesine, hükümdar çocuklarına, askere ku * manda Timar, harplerde yararlıkları Has ve timar usulü Selçuk devresinden evvelki Türk devletlerinde : eden beylere tahsis edildi. / görülenlere veriliyoru. mükemmelen yaşamış olmasıdır. Bu « Keykubat) tan aşireti için iskân edilecek bir yer istedi. Selçuk hükümda" *r Ankara civarında (Karaca dağ) havalisini verdi. Ertuğrul bey bu sw tetle Konya sultanma tâbi (Vassal) bir bey oldu. Ertuğrul bey harplerde metbuuna yardım etti. Bizans imparatorluğuna ait (Sultan önü) ve (Sö - SÜt) ü zaptetti. Kendi zaptettiği bu yerler de kendisine resmen veril - di. Ertuğrul bey Selçuk devletinin Bizans hudutlarında o Uç beyi oldu. 1243 te Selçuk hükümdarı Il inci Keyhusrev İlhanlıların himayesi « etti. o Ve Anadoluda hakimiyetleri bitkin bir hale geldi. İşte bu sukut anında Ertuğrul bey öldü. Yerine 23 yaşındaki küçük oğlu Osman bey aşiret reisi oldu. Osman beyden itibaren bu aşiret Osmanlı adını aldı. Osmanlı devletinin teessüs senesi kat'i olarak malüm değildir. Bazı Müverrihler (1299) senesini kabul ederler. , , Osman bey az zamanda etrafındaki Tekfurlarla döğüşe, döğüşe ara- Zisini genişletti. e Bazan da onları biribirlerine düşürerek arazi elde et - Miye muvaffak oldu. & Eskişehir civarında Karacahisar, İnegöl, Bilecik Ye Yarhisarı zaptetti, ye Osmanlı beyliğinin süratle genişlemesinin sebebi yalnız muhariplik Bizans tereddiye uğramıştı. Tekfurlar üzerinde artık hüküm süremi - Yordu. Tekfurlar istedikleri gibi hareket ediyorlar, ahaliye son derece iyorlardı. e Çok fazla vergiler alıyorlardı. Osman bey vergileri azami derecede indirdi. İnsanlara daha müsait tartlar gösteriyordu. Bunun için Osmanlı beyliği süratle inkişaf ediyordu. ilk devlet teşkilâtı : ge Osman bey 1326 de öldü, Oğlu Orhan bey Bursayı bu esnada zap * yı payitaht yaptı. Bu devirde devlet teşkilâtı vücude getirildi. Orhan beyin kardeşi Alâeddini kendine vezir intihap etti. Alâettin paşa devri büyük filozofu Çandarlı Kara Halille müzakere ederek devletin tanzimi vazifesini üstüne aldr. da Alâeddinin himmetiyle 1328 de ilk Osmanlı parasını bastırdı. On - sonra askeri teşkilâta ehemmiyet verildi. O zamana kadar Osmanlı teş ancak gayri muntazam süvarileri vardı. Yaya denilen piyade vücude getirildi. Arazi meselesi i ii ,Oeman bey zamanında Patriyarkal bir halde bulunan bir aşiret vardı. yeni teşekkül eden devlet için yeni içtimai teşekküllere ihtiyaç his olunmuyordu. Bilhassa arazi meselesi balledildi çi de vardı. Bu usullere göre has ve tümar sahibi olan arazinin mülki“ yetine değil, onun varidatından bir kısmına sahip oluyordu. Timar ve has sahipleri mahsulden onda bir alıyorlar, ve kendi has ve timarları için- deki arazinin alınıp satılmasmdan bir miktar harç alıyorlardı. Buna mu kabil has ve timar sahipleri de sahip oldukları has ve timara göre harp- te maiyetlerinde (süvari askeri bulundurmıya ve harba iştirak etmiye mecburdular. Bu sınıf askere (Timarlı sipahisi) denirdi. Ken BR şehir idaresi : Osman bey, ilk zaptettiği (Karacahisar) a bir kadı tayin etti yani, tek hakimli bir mahkeme tesis etti. Aynı zamanda şehrin intizamını, in- zıbalını temin için subaşı tayin etti, va : R Yeni fütuhat : Alâeddin Paşaya Çandarlı Kara Halille devletin işlerini tanzim € - derken Orhan bey Aydos, İzmit, Hereke kalelerini, Gemlik kasabasını © zaman mühim bir sanayi merkezi olan İznik şehrini zaptetti. Orhan bey İstanbula yakın (Kartal) a kadar bütün Marmara havza»; sını zaptetmişti. lari, ! Orhan bey aynı zamanda Anadolu beyliklerini de birleştirmiye baş- lamış bunun birinci kademesi olmak üzere Karesi bevliğini Osmanlı ara: zisine ilhak etmişti. — Osmanlıların zuhuru esnasında Avrupa— . Osmanlılar o Bursa ve Marmara havzasında gözüktüğü zaman Av » rupanın vaziyeti şu şekildeydi: > A) Bi a Bir EE Balkanlarda, bir parçası Anadoluda olan Bizans imparatorluğu bir taraftan Türklerin, | bir taraftan Balkanlardaki Türklerin ve İslâvların . ve emi eye rar B) Bulgar kırallığı — Orta İtil havzasından gelip yerlöşen * Bulgar Türkleri İslâvlarla karışamşlar, ortodoks hıristiyanlığı kabul ettikten son- ra Türk teşkilâtını terkederek Bizans siyasi ve idari teşkilâtı aynen al- mışlar, lisanları da bazı türkçe kelimeler ve Türk lisanı kavaidi mahfuz kalmak üzere İslavlaşmışlar ve bugünkü bulgar lisanı hâsıl olmuştur. Bulgarlar bir kaç defa Bizansa taarruz etmişlerdir. Onuncu asırda Bulgar devleti çok genişlemiş ve la bir çok kısımlarına hükmet- miştir. bax | garibi iflâs eden bu sistemin ruhunun çi ğ