2 © —4 — VAKİT II Nisan 1932 Adliye Haberleri Tıpkı masallarda olduğu gibi Tarlabaşındaki mahzende keşfedilen! İsa rakı fabrikasını işletenler Dünkü muhakemelerinde beşer ay hapis cezasına mahküm oldular Mubafaza memurları tarafın- dan geçen ayın 23 ünde Beyoğ- lunda Tarlabaşında büyük bir kaçak rakı imalâthanesi meyda- na çıkarılmış ve taharriyat sıra- sında nasılsa kaçmıya muvaffak olan fabrika sahibi meşhur ka- çakçılardan şoför Tevfik Efendi de iki gün sonra tevkif edilmiş- ti. Tevfik Efendi karakola biz- zat teslim olmakla beraber, ya- nında bir de Onnik isminde birini getirmiş ve O imalâtbane sahibinin asıl bu olduğunu iddia etmişti. Tahkikat hâkimliği ibtı- sas mahkemesine sade şoför Tevfik Efendiyi vermekle kal- mamış, Onniği de sevketmiştir. Biri cürmümü inkâr, diğeri iti- raf eden bu iki kaçakçının mu- hakemesi dün görülmüş ve maz- nunlar mahküm edilmişlerdir. Dava safahatımdan öğrendiği- mize göre hadise şu şekilde cereyan etmiştir. Beyoğlunda, Tarlabaşında, Me- şe sokağındaki on numaralı ev- de, eskidenberi kaçak rakı ya- pıldığından şöpbe edilmektey- miş, Martın yirmi üçünde, müs- kirat Omühafaza O memururları, evde ani ve sıkı bir araştırma yapmıya karar vermişler, yanla- rma kâfi; miktarda polis memu- ru alarak eve gitmişler. Kapı çalınmış, pençereden bir kadın başı uzanmış. Çok geç meden şoför Tevfiğin karısı Agavni. memurlara Bil açmış, memurlar üçe ayrılmışiar: Bir gurup kapida ve sokakta bekle- | miş, ikinci gurup evin üst kalını çıkmış, üçüncü gurup alt katı araştırmış, pek az sonra şolör Tevfik eve gelmiş. Agavni ve kocası Tevfik, her nedense alt kattâ dolaşan gurupa refakat etmişler, araştırma sırası mut- bağa gelince karı kocada bet beniz atmış. Bunun farkına va- yan memurlar, dikkatlerini 'bir o kadar daha arttırmışlar. Muha- faza memurlarındın Ali Rıza bey, ayak seslerinden mutbağın altında bir boşluk bissetmiş, şüp- velenmiş, sormuşlar, “sarnıç, ceva- bını almışlar. Fakat bu cevap memurları tatmin etmemiş, Mut- © bağın tuğlalarından birini kaldıra- «rak sarnıcı iskandil etmiye karar vermişler. Bir ufak tuğla çıka- rılmış, sarnıça bir iki taş atılmış ve kulak kabartılmış, aşağıdan gelen sesler bir teneke sesine > benziyormuş, memurlar şo- ör Tevfiğe gene sormuşlar: — Bu sesler nedir? — Suyun verdiği ses... Ali Rıza B. bir kâğıt yaka- rak aralıktan sarnıça atmış. Ye- re düşen kâğıt alevinin ışığında bir boşluk görülmüş. Bunun üzerine döşemedeki taşları birer birer kaldırmağa (başlamışlar. Bu sırada şoför Tevfik yukarı kata daraçaya çıkınış ve me- murlara görünmeden, damdan dama atlamak suretile vak'a ma- hallinden fırar etmiş.. Altkattaki afile Agavnide beraberlerin- de bülunduğu halde araştırma- ya devam etmiş. Gizli imalât- hanenin meydana çıkmak üzere olduğunu gören Madam Agavni © memurları daha fazla meşgul © etmemek ve mutfağın daha faz- * la tahrip olunmasına sebebiyet vermemek, için bu gizli atelye- nin kapısını kendilerine göstere- ceğini memurlara söylemiş, oca” ğın içinde içi su delu büyük bir kazan varmış. Bir sardalya kutosunun altında gizli, esrarengiz bir satha temas edince bu ağır ve büyük kazın yerinden oyna- mış. Kazanın altında bir değir- men taşı görülmüş. Bir ikinci esrarengiz düğmede koca taşı bir kenara atmış ve meydana bir kapı çıkmış. buradan elle- rinde İâmba ile içeri giren me- murlar büyük bir kaçak rakı fabrikasile (karşılaşmışlar. 350 kiloluk bakır kazan, bir bakır müberrit 950 kiloluk üzüm sa- lamurası; boru'rr, fıçılar ve irili ufaklı kazanlar bulmuşlar, Kaçakcı şoför, isticvabında şunları söylemiştir: — Memurlar eve geldiği za man ben evde değildim. Bilâhe re geldim. Memurlar kaçak rakı aradıklarını söylediler. Kendile- rine yardım ettim. Bir aralık ben evin asıl sahibi Onniktir bir az bekleyinde çağırayım! diye çiktım.. — Onniği çağırmak için da- raçaya çıkıp damdan dama at- lamak icap eder mi? w Ben kaçmadım reis bey efendi. Onniği çağırmıya gitmiş- tim... — : Orsiği vak'adan iki gün sonra getirmişsin... — Efendim, o gün getirdim.. Fakat biz eve geldiğimiz zaman memurlar gitmiş bulunuyordu. O akşam merkeze gittik, “Sa- bahleyin gelin de İsticvap ede- lim.,, dediler. Onnik te şöyle ifade vermiş" tir; — Meşe sokâgındaki on nu- maralı evde bir buçuk seaedir oturuyorum. Evin öst katındaki bir odayı şoför Tevfik Efendiye ta İ kiralainıştım. Evvelce kaçakçılık | ei Ea yaptığım için mutfağın altında bulunan imalâthane bana aittir. Şoför Tevfiğin bunlarla hiç bir alâkası yoktur.. — Bir buçuk senedir o ma- hallede oturduğunu söylüyorsun, Ama seni orada gören, o evde oturduğunu bilen'yor.. — Rica ederim reis Beyfendi beni orada herkes tanır. Mahal- lede kaydım bile vardır. — Fakat bu kaydı şoför Tev- fikle beraber vak'adan üç güv evvel yaptırmışsın. Maznun buna cevap vermemiş- tir. Müteakiben kaçakcılığı mey. dana çıkaran muhafaza ve polis memurlarının ifadeleri okunmuş- tur. Fakat her iki maznunda bu ifadeleri kabul etmemişler. — Efendim hepsi sözleşerek bu ifadede bu'umuşlar demiş lerdir. Neticede mahkeme, kaçakçılık yaptıkları sabıt olduğundan, fi- lin bir şebeke halinde işlenme- sini de nazarı itibara alarak Tevfik ve Onniğin on beşer ay hapisle mahkümiyetlerine karar vermiştir. Şoför Tevliğin karısı Ağavni bu unamadığından ona ait tah- kikat muvakkaten tatil edilmiş- tir, Bunlarda beraet ettiler Rakı kaçakçılığından mazoun Takvim Pazartesi Salı flnisan 12 nisan 5 Zilhicce 6 Zilhicce Gün doğuşu sal 52 batşi 1844 1245 namazi 432 432 1215 1215 1557 1537 1844 12,49 2020 2021 342 34 Yılın geçen günleri 100 101 » (Kalan 267 266 Hava — Dün sıcaklık azami 9. asgart 5 dereceydi. Burün rÜzgâr şimal den mutedil esecek, hava hafif buludu olucaktır. aaa İSTANBUL — 15 den 15 a kadar gra- mefon — 19,80 dan 28,30 « kadar Medihs Riza banımın İştirekile sar — 28,80 dan 31 e kadar Celti bev tarsfımdan Çiktmat ve tasarraf hakkımda kanferama) — 21 den $2 ye kadar Belkis hanımın iştirelüie sax — 22 den 22.38 orkestra. VIYANA — 12,30 komser — 13,440 kon - ser — 15 konser —IS kanser — 15.50 ke - man solo — 20,35 musti ds — 2840 konser. HEİLSEERG — 1,30 jimnastik ve kem. ser — 9,50 Jimnastik — 12440 pwusiki der « si — 149 konser —18,55 Çiyan O emusikisi 22,10 konser, BÜEREŞ — 18 plik — 18 orkestra — 10,10 orkestra — 21 Betheven — 2148 &s- ganni — 22,15 iki piyana ila konser. KOMA — 18,30 köman kemeri — 33 konser Tito Şipa tarafından — 23,10 kon- ser. BUDAPEŞTE — 1015 orkestra konseri — 13,05 Balninyka konseri — 18 çizan vi sikisi — 19,15 salon o orkeetram — 2115 yüksek musiki mektebinden makil ve dans masin, OSLO — 18 musiki — *1 şarkı ve im - man — İİİS piyano resitalı, MOSKOVA — 9 den ZI e kadar meşri « yat, VARSOYA — 1910 pltk — 18,86 kom- ser — ?İ öpsret — 2115 orkesirn konser — 23,05 dans. YARİS — 28 radyo komser — 74 kon - ser, Yarın 12 nisan VİYANA Y İ280 hnmasr — 1840 Ken ser — 18 plâk — 16,30 bellad — 1650 kon ser — 18/85 kanser — Zerkesten Konseri — 1245 Teydu'den pareelar — 13.25 dans, HEİLABERG — 7.30 jimnastik ve mu - siki — S0 immastik, - 12,30 musiki.) İ 1130 komser. BÜKREŞ 13 plâk—18 hafif mwsiki —10,10 maslki — $1 radyo orkestrası — 214,5 sari ve musiki konseri — 22/05 orkestra konsa. LU ROMA — 13 piik — 18445 ses ve mn - siki — 18,88 kanser —31,45 kanser, BUDAPEŞTE — 1015 enlen erkentrasi — 18,5 kanser — 18,30 erkestrn konser — 20,59 opera sonra çizen musikisi, OSLO — 18 konser — 31 senfonik kon: ser, MOSKOVA — 0,49 dan 21 e kadar neşri yat, YARŞOYA — 1310 pk — 18,88 sen - PARİS — 9,45 muslli — 10 haber — 14,23 meuslki — 145 haber — 22,45 radyo orkestrası, 14 nisan perşembe Artisler Gecsi Beyoğlu Eden Salonunda olarak dokuzuncu İhtisas mah- kemesine verilen Yorgi ve ka- rısı Maryamın muhakemeleri dün bitiri'miş, cürüm tesbit oluna madığı cihetle beraetlerine ka- rar verilmiştir. ödemişe günderilenler Ödemiş cinayeti faillerinden Cafer ve Hüseyin isminde iki kişisin Istanubulda yakalandıkla- rm dün yazmıştık.Cafer ve Hü- seyin dün Ödemiş adliyesine sevkolunmuşlerdir. Ihtilâs iddiası Evkaf cedvellerinde tahrifat yaparak 693 lirayı zimmetlerine geçirmekten mazaun suçlu Ha- lil Ibrahim ve Şeref efndilerin muhakemelerine dün de ağır ce- zada devam o'unmuştur. Dünkü celsede maznun vekillerinin tale- bi üzerine tahkikat yapan mü- fettişin Beyoğlu, Yeniköy, Has- köy şubeleri memurlarının şabit sıfatiyle celplerine karar verik miş ve muhakeme 8 mayısa bi: | Kalpte İğne — Çok.. Bir defada bir Cey- | lân leşi gördüm. Zavallının yav- rusu bile yoktu. Herhalde suya kazara düşmüş olmalı. — Evet. Hayvanlar da insan- lar gibi kazaya uğrarlar. — Fakat en mübim ve bir türlü sebebini izah edemediğim hadise şu.. Bakınız.. Birkaç gün evvel, gene bürada oturuyordum. Nehrin ortasından, dimdik bir değnek ilerliyordu. Bazan batı- yor, batan da çıkıyordu. Suyun sathından ancak yirmi otuz san- tim yüksekte gidiyordu. İşin ga- ribi, akıntının aksine ilerlemtsiy- di. Eğer sandalım burada olsaydı gidip bakacaktım.. — Hakikaten dikkate şayan.. Sonra ne oldu? — Gözlerimi takip ettim. Karşı sıhile daha yakın bir yerde kayboldu. Franoy, adamla bir müddet daha konüştu., Sonra, döndüler, Polis bafiyesi, memnun görünü- yordu, Fakat, mühendise bir tek kelime söylemedi. Düşünüyotdu. Mühendisi evinin önünde bira- kirken, Franoy: Yarın, dedi, gezintimize bugün bıraktığımız noktadan başlıya- cağız. Franoy kapıda kendisini bek- liyen Karısını kucaklarken de: — Canım, dedi, yakaladım. Daha doğrusu, artık elimden kurtulamıyacaklarım zannediyo. rum, — Kat'i bir şey mi keşfettin? — Bötün esrarı öğrendim. Yani şatoya kimseye görünme- den nasıl . girildiğini biliyorum, Onun-için-bu seferde kurtulur İarsa, şaşarım. — Peki ama nasıl Miciyerler- mış? — Gayet bast. Bir Bilgiç elbisesiyle bir priskop kullana- rak giriyorlarmış. Pek tabii gözcüler bir şey göremezlerdi.. — Aman yarabbi! — Gayet kolay bir şey de- gil mi? Niçin daba evvel aklıma gelmedi? Doğtusu bende öteki- ler kadar aptalmışım. Eğer bir köylü, O gevezelik (o etmeseydi, aklıma da geleceği yoktu. Ya, böyle işte... Dalgıç elbisesini giyen katil, nehrin dibinden yürü- yor, Peris kopile etrafı tet- kik ederek, şatoya, kayıkhane- den giriyordu. — Peki amma onu nasıl bu- lacaksın? — Çalışacağım. Hem bu mes- ele hoşuma gitmeye başladı, bem de Lartig'e yardım ediyo- rum.. Bir taşla iki kuş.. Ertesi gün mühtadıs, muay- yen saatten evvel gelmişti. Fra- nuyun kendisine “bir şey söyle- memiş olmasına rağmem bir şeylerden şüpheteniyordu. Binaenaleyb, gez'nirken, Fra- no#'un, her gördüğü ve rasla- dığı adâma: — Bugünlerde, suyun sathın- dan yirmi otuz santimetre yük- sekte bir deyneğin batıp çıktı- ğını gördünüzmü ? “O gön, iki kilometre kadar yörüdüler ve kırk beş, elli ki- şiye ayni suali sordular. İçlerin- den biri deyneği görmüşlü. Polis o hafiyesi, o memnundu. Mütemadiyen sigâre Üslüne:si- gara yakarak ilerliyordu. Birden- bire; — Önümüzde iki günümüz kaldı. Nakleden : fa, Dedi. Mühendis artık bir söylemiyor, bir sual sormıyordü. Her şey, Franoyun aradığı bi esraengiz deyneğin ucuna bağ” lıyıdı. Verilen izahata ve şabit* lerin gösterdikleri yerlere istin den ilerliyor ve bu ilerleyiş on ları, karşıki sahilin ormanlıkla” rna doğru götürüyordu. Polis hafiyesi, mühendise: — İşte, dedi, yannda bu noktadan itibaren aramıya beğ lıyacağız. Dönmeden evvel Franoy, © cıvardan bir sandal kiralar kabil olup olmıyacağını araştırdı ve bu noktadan emin olduktan sonra döndüler, Mühendis, sordu: — Aradığınız deynek bir pres kop, değil mi? — Evet. — Peki ama sahibi kim? — Bilmiyor musunuz ? ( başını. kaldırarak) adeta bir yarışa işti" rak etmiş gibi değil miyiz? Kim, muvasalat çizgisine dahs| evvel gelirse, o kazanacak. Ya- rın, bir günümüz kalmış oluyo Fakat emin olunuz, artık neti- ceye vardık. — Ya, bu son günde bekle- mediğimiz bir hadise olursa? — Kader böyleymiş der, ge çeriz. Ne yapalım. Ertesi günü, iki arkadaş 8 de buluştular, ve yürümiye başladılar. Polis hafiyesinin usu- lü veçhile rasgeldiklerine hep: malüm suali soruyorlardı. Öğle- ye kadar müsbet bir cevap ala- madılar. Franoyun canı sıkıl- maşa: — Hareket noktamıza dönüp “sandalı kiralıyayım. — Karşı sahili mi aramak is- tiyorsunuz ? l — Evet. o tarafa Deynek, doğru gidiyormuş. Bilmem, dik» kat ettiniz mi? | Herkes bu noktada müttefik hem görenler, deyneği, son ka- saların çalındığı gün öğleye ya- kın görmüşler. Pek gre e hırsızlıklar o gece m. ru kimse bir şey serin — Karşı tarafta hiç bir ev filân yok.. Sadece av arazisi ve ormanlık. Ben başka bir şeyler göremedim. — Evet. Fakat bazen sabilin | girintili, çıkınlıı yerleri varki bir sandal filân saklanabilir. Bir kaç yerde de küçük ırmakların nehre döküldüğünü gördüm. Evet, Franoy, o otomobilinden bir çuval aldı ve sandala yerleşti. Çuvalda bir takım aletler olduğu anlaşılıyordu. Karşı sahile zorla geçtiler. Akıntı pek kuvvetliydi. Ancak ağaçlara iuluna luluna sandalı yürütebiliyorlardı. Nihayet ya” rım saat uğraşdıktan sonra ilk irmağa yetişebildiler. Bu ırmak altı metre genişliğindeydi Fev- kalâde şairane ağaçlıklar ara” sında sakin sakit akıyordu. Burada bir şey bulamadılar. Üçyüz metre kadar ileride olan ikinci ırmak, nebire dökül“ düğü yerden biraz içerde, bir” denbire bükülüp kayboluyordü. (Bitmedi) Fransız tivatrosund Beyoğlu Raşit Rıza Tiyatrosu san'atkârları Bu atşam. 2130 da OTELLO Trejadi $ Perde 2 Tablo (Çekspir. |