İn — 5— VAKITI3 MART 1923 — : e ti “ Niste bir macera 2d Paraşütletayyareden atlama rekoru! az Hollandalı Madamın ger- İngiliz tayyareci az kalsın alete itimat etmemenin cezasını çekecekti Bir tayyareden paraşutla bin iki yüz defa atlamak her kese nasip olur bir iş değildir. Fakat meşbur İngiliz paraşütçülerinden Mister John Tranum hayatında tam bin iki yüz defa paraşütle havadan kendini yere atmıştır. © Mister Tranum havalardan at- ya on bir sene evvel ve pek e istemiyerek başladı. O za manlar Tranum, o zaman için bile eski bir tayyarede pilottu. Bir gün eski tayyaresiyle kal- kacağı zaman, dostlarından bi- risi, yeni icat etmiş olduğu bir Paraşüt getirerek ona verdi. * Tranum paraşütlerin faidesine kani değildi. Fakat dostunun ce- Saretini ve hatırını kırmamak için paraşütü sırtına takdı ve havalandı. Bir yarım saat kadar uçtuktan $obra, tayyarecinin burnuna bir yanık kokusu geldi. Bir az son- ra tayyareyi duman ve alev sa- riyordu Tranum derhal yere in- miye başladı. Fakat tayyaresi | 4000 kadem yükseklikteydi ve âteş inişten daha çabuk bir hız- | la tayyareyi sarıyordu. Bir müd- | det sonra, artık yegâne çare | kendini tayyareden atmaktan İ- bâret kalmıştı. Ve Tranum için dostunun aletini tecrübe için bundan iyi bir fırsat olamazdı. Bununla beraber tereddüt edi- yordu. Fakat tayyarede kalmak | diri diri kebap olmak demek olurdu. Tranum bir an içinde kararını verdi, atladı, ve salimen yere indi. ! .... O gündenberi Tranum, tayya- reden atlayıp paraşütle yere in- menin pek zevkli bir şey oldu- ğuna karar vermiş olacak ki, mütemadiyen, adeta bız tram- vaydan atlarken nasıl zevk du- vuyorsak, o da tayyareden atla- maktan öyle zevk dydu. Bir başka gün Tranum bir kaç arkadaşıyla birlikte “Leed3s,, şebrinde bir paraşüt gösteriş tecrübeleri yapacaklardı. Halk meydana toplanmıştı. Fakat ha- va o kadar bozdu ve öyle müt- hiş bir fırtına çıktı ki tayyare- ciler vaz geçtiler, yalnız Tranum atladı. Tayyareci yedi bin ka- demden atlıyacaktı. Fakat dört bin kademde bir bulut deryası sukuta mâni oldu. Bununla be- raber Tranum adeti veçhile baş aşağı”kendini attı, Fakat bir ce- reyan kendisini kavrıyarak bin kadem kadar aşağı fırlattı, Tra- num ancak paraşütünü açmıya muvaffak olabilmişti, Sonra, ay- nı cereyan, kendisini, ineceği yerden uzağa sürükledi; ve üç dakika devam eden bir doluya tutuldu. Nihayet dolu ve fırtına durdu ve tayyareci, kendisinin bir tren hattına inmek üzere ol- duğunu fark etti. Fakat, bir lo- komotif bütün sür'atile üzerine geliyordu. Tranum müthiş bir aksülamelle kendisini paraşülten kurtarmağa gayret etti, Fakat lokamotif ateş ve gürültü saçarak üzerine geli- yordu, makinistin kömürle siyah- laşmış başı lokomotiften uzan- mıştı, ezilecekti, eziliyordu, Fa- kat şiddetli bir sağnak paraşütü yine kaldırdı, Tiren hattından çe- kip yükseltti ve bir müddet sonra Tranum kendisini, hattın ilerisin- deki küçük gölün ortasında buldu. Bir başka sefer de, Tranumu rüzgâr, Kaliforniya sahilerinde bir nümayiş yaparken aldı ve açık denize sürükledi. Tayyareci, kendisini çözüp, daha uzağa git- meden denize atmayı düşünür- ken ayni rüzgâr aksi istikamete dönüp onu karaya getirdi ve bir inek sürüsünün ortasına bıraktı, Bir gece inişinde de Tranum yaralanmıştı. Bu inişi bir sinema şirketi hesabına yapıyordu. iki elinde manyezyumlu birer meşale vardı. Fakat meşaleler vaktinden | evel yandı, tayyareci bunu hesap- lamadığı için onları bırakmamış» danlığı ne işe yarar ? Niste kış mevsimini geçir | dığını söyliyerek, ahbabı Holan- mekte olan Holandalı Madam Antuanet kırk yaşlarında olma- | sına rağmen, Ögnian Panayotof isimli bir Bulgar genciyle tanış- mış ve sevişmişti. Bulgar, gâyet şıktı ve kendisinin Kahirede tü- tün ticaretiyle meşgul olduğunu, hem buhran devresini geçirmek, hem de istirahat etmek Üzere Nise geldiğini söylüyordu. Bu suretle, oPanayotof, Holândalı madamı, bir baylı osağmıştı. Fakat nihayet, büyük bir meb- lağ almak istiyen Bulgar, Kahi- reden bir telgraf aldığını, der- hal oraya gitmezse mahvolaca- ğını fakat, parası da bulunma: tı, elleri yandı, hemde can acr- sile suğuk kanlılığını kaybederek inerken kalçasını kırdı. Tranum un en heyecanlı hatı- rası şudur ; Bir tayyareci paraşütile atlar- ken tayyaresinin kuyruğuna ta- kılmış ve ağır surette yaralan- mıştı. Tranum tayyaresine bindi ve çok güç bir tarz olan bir hare- ketle, öteki tayyarenin altına girdi, ve uçmakta devam ettiği halde arkadaşını kurtardı. Tranum diyor ki: — Paraşüt, lüzumu olduğu ka- dar kullanılmıyor. Halbuki, in- sanın, gök yüzünden aşağı bir küçük dünya gibi uçarak ve dö- perek inmesi boş bir şeydir. dalıya dert yanmıştır. Tesadüf, zengin Holandalı kadının o ara“ lık üstünde parası yoktu, getirt- mek için de bir kaç gün lâzım- dı. Ne yapsın? Derhal boynun- dan gerdanlığı çıkardı ve dostuna vererek, kol saatiyle beraber rehine koymasını söyle- di. Bu elmasların kıymeti 20,000 frank kadardı. Güzel Bulgar gen- ci, bunları aldı ve döner dön- mez rehinden çıkaracağını vade- derek gitti. Madam Antuanet sevgilisine i bir hizmet yapmaktan mütevellit neşeyle mest olarak ertesi gün gezmiye çıkmıştı. Fakat parkta ne görsün? Dostu Bulgar genci, güzel ve genç bir kızla kol ke- la dolaşıyorlar. Zavalli kadın in- me inmiş gibi dondu kaldı, fakat derhal kendini toparlıyarak po- lise meseleyi haber verdi. Polis müfettişleri, Panayotofu yeni dostuyla yakalamakta ge- cikmediler. Bu yeni dost Ro- manyalı Nubiava Racov isminde bir talebe idi ve Bulgarla yeni tanışmıştı. Kendisinin bigünah olduğu ve onunda bir tuzağa düşürülmek üzre olduğu anlaşı- larak serbest bırakıldı. Bulgarda gerdanlığı 5,000 franka sattığını itiraf etti ve sattığı yeri gös- terdi, Kendisinin zaman zaman bok- sör ve sinema arlisti olduğunu söylüyen Panayotof şimdi, güzel Nisşehrinin hapissriesindedir. —Ç—ç—ğşğ—ş.şş.ş.ş.şş....——.———— e... — 74 mun TARİH EL KİTARI mma büyük şehirlerde hiristiyan propağandası yaptı. Senpiper de İtalyada ay» vazifeyi görüyordu. Senpol ve Senpipiyer Neron tarafndan yapılan hi- ristiyan katliâmmda © öldürüldüler. Maamafih Yunan ve Lâtin lisanları- Din âlem şumül bir hal amış omasıhiristiyanığın intişarına büyük bir ve sie teşkil etti.. Ilk kilise teşkilâtı : Hiristiyanların ilk teşkilâtında yabüdilerin tesiri vardır. Hiristiyanlas rm din meselelerini konuşmak içintoplandıkları ve ibadet ettikleri yere kiliss denirdi. Kilisenin yahüdi teşkilâtından bir farkı vardı. Hiristiyan- lıkta kilise reiseri daimi değildi.. Hiristiyanların adedi çoğaldıkça | her $ehirde bir cemaat ve bir kilise teşekkül etti. Bu kiilseler birbirine merbut idi. Bu kiliseler içinde en mühimmiRoma kilisesi oldu. Hâvariler tarafın dan tesisi edilen İskendeirye, KudüsAntakya kiliseleri reislerine patriyark dendi. o Romadaki en büyük riese yani Senpiyerin baleflerine Papa ünvanı verildi. o Şehirlerdeki rubanireislere (OEvek vilâyetler (O Kilere Arşevek yahut metropolitem denildi.Hiristiyanlık teessüs ettikten © biraz sonra ihtilâflar başladı. Hiristiyanlıkbirinci asırda meçhul kaldı fakat ü- Şüncü asırda bir kuvvet olarak meydana çıktı. Hiristiyanlığı resmen ilk tanıyan Roma imparatoru Kostantindir. — 8 üncü asırda Roma imperatorluğu — İmparator Kommot öldükten sonra Roma karıştı. (Hassa askerleri p Yani (Pretoryen) ler istediklerini imparator ilânediyordu Buaskerlere kim daha çok bahşiş verirse o imparatoroluyordu. o Bu zamandan sonra Af- tikalı Septimsever ondan sonra küçükyiğeni Sürüyeli Helyogabal yahut El #abal imparator oldu. & Cermenlerekarşı hareket ettiği sırada öldürüldü. Bundan sonra 33 sene kadar kargaşalıklar devam etti. O Ana tarafın dan Alân Türklerine © mensup olanMaksimin imparator ilân edidi. Di- der taraftan Afrika vilâyeti isyan ederek Gordiyen ismindeki valiyi im- Parator ilân etti. Gordiyen © ve oğludaha Afrikada iken mahfoldular. Fa kat Gordiyenin küçük oğlu O Senatove hassa askerleri tarafından impa- Tator tanındı Persler yaptığı bir muharebede öldü bundan sonra Arap Filip â a biri Oimparator oldu. Tuna hududunda OGotlarla harbe yerken öldü. Bu zamanda artıkRoma parçalanmıya başlıyordu. Çün ü ötede beride & Romadan ayrılanmüstakil devletler göze çarpıyordu. İlirya ve Tuna omıntıkasına mensup olan imparatorlar zama- Mmda Roma kuvvetini £ tekrar toplamıya başlamıştır. — IV inci asırda Roma imperatorluğu — Dördüncü asrın en mühim vak'ası hiristiyanlığın zaferi Bi *n Kostantiniye ismini almasıdır. İmparator Kostansın ölümü Dürli TARİH EL KİTARI maun 75 me tahta çıkan oğlu birinci Kostantin Romadan hoşlanmıyordu. Bu im- parator hiristiyanlığa da fazla merbuttu. Bizansı merkez yaptı. oKos- tantinden sonra (Jülyen ondan sonra hâlis hiristiyan olan Teodos impa- ratorluğun intizammı iade etti. o Obu büyük imparatorluğun idaresini müşkül buluyordu. & Bunun için im-paratorluğu ikiye böldü. Memleketin bir kısmı Şark imparatorluğu öbür kımsı Garp imparaturluğu adını aldı. Teodosun oğlu Honoriyüs Garp imparatoru Arkadiyüs (Şark impara- toru ilân edildi. e Teodos daha sağiken iki oğlunun da © imparatorlu- ğunu ilân etti. 395 te öldü. . —Garbi Roma imperatorluğunun inkırazı — Şarki ve Garbi Roma imparatorlukları birbirinden ayrıldıktan sonra aralarındaki irtibatlar muhafaza olunamadı. Şarki Roma imparatorlu- ğu Osmanlı imparatorluğunun tecavüzüne kadar devam etti. (Garbi Ro ma imparatorluğu Teodosun ölümünden sonra ancak seksen sene yaşıya- bildi. Roma imparatorluğunu yıkanGotlardan Alârvik, Vandallerden Ge- neserik, Türklerden Attilâ'dır. AlârikTuna boyunda yerleşmiş olan Vizi- gotlara mensuptu. OAlâirik OVizigotları Okumandası altına Otop- ladı. Tasalyeye kadar (o yeldi. Roma hudutlarını geç- ti. Roma imparatorluğu kumandan Sitilikon tarafından kurtarıldı. Ee Fakat kısa bir (o zamansonra Sitilikon imparator tarafından idam edildi. | Bunun üzerine AlârikRomaya kadar geldi. Şehri o zap- teti. (o (410) Sonra cenuba © doğrüyoluna devam etti. Bundan sonra Roma Vandallerin © hücümuna uğradı. & Afrikada yerleşmiş olan Van- daller Geneserik kumandasında Romayı tehdit ediyorlardı. o Vandaller 455 te Romayı yağma ettiler. o Bundan sonra Attilânın taruzu da Roma yı barap etti. Hun Türklerinin başınaşma geçen Attilâ 7 yüz bin kişilik bir orduyla Romaya tecavüz etti. (Attilâ Paris civarında Şalonya kuv- vetlerini yerleştirdi. o Roma kumandanı Aetiyüs de kıtalarına mevzileri ni tayin etti. (o Attilâ taarruz etmedi. Attilâ taarruz bekliyordu. Düş- man da taarruz etmedi. & Attilâ bumuharebeden bir netice alınmıyaca- ğını anladı tekrar hazırlanmak üzereçekildi. (451) (Attilâ bir sene son- ra tekrar İtalyada göründü. & Attilâ muzafferane ilerledi. Aetiyüs mey- dana çıkamadı. (Roma dehşet içinde kaldı. | Romalılar Attilâya rica- cı olarak Papa Leonu gönderdiler. Attilâ Papa ile görüştükten © sonra Italyadan çekildi. Teodosun son hafidi olan Valântiyeni katlettiler. ORo- ma bir müddet Cermen ve Hun reisleri tarafından idare edildi. o Hattâ Attilânın eski kâtiplerinden © Orest 6 yaşındaki oğlu (o Romülüsü Ogüs- tül yani küçük Ogüst adıyla imparator ilân etti. o Fakat Vizikotların kı- ral olan Odeakre Romülüsü halletti.Imparatorluk alâmetlerini Kostanti niyeye gönderdi, (Roma imparatorluğu böyle nihayet buldu. X