“gi — 4— VAKIT 22 ŞUBAT 1932 Yalmanlı. | Kaybettiğimiz Vatanperver | Dr. Refet B.in hizmetleri Aramızdan bir hunuk nöbeti neticesinde kalp sektesinden €- bedi ayrılan doktor Refet beyi toprağa gömdükten sonra kab- rinin başı ucunda Sami beyin söylediklerini dinledik altmış bir senelik yaşayışm pek temiz ge- çen safhalarından gençliğine ait intibalarını Sami bey tasvir etti, teessürlerimizi arttırdı. Göz yaş- larımız aktı durdu. Rafet bey otuz kırk sene evvel Üsküdarda toplanan hürriyetperverlerin, is- tibdadı idareyle çarpışan genç- lerin en ileri gelenlerdendi. Dok- tor Şerefettin Mağmumi, Ishak Süküti, doktor Saffet gibi -ateş şin gençlerin Hürriyet yolunda ki gizli faaliyetlerini, onların neş- rettikleri beyannameleri mektep- liler arasında tamime cesurane çalışmıştı. o Merhumun © millet, memleket ve hürriyet için kıs- kanç bir ihtimamla büyük feda- kârlıklarını yakından tanıyanlar- danım. Ondaki irade kuvveti idare meziyeti sarsılmaz bir aki- deyle hürriyete aşk ve alâkası, milli kanaatlei imtisale lâyık nümunelerdendir. Doktor Refet Beyle aşınalı- ğımız İzmirden başlıyan samimi bir muarefeydi. Hürriyet bâba- larnndan Tevfik Nevzat, Seydi şehirli fazılı muhterem Mahmut Esat merhumlarla Şeyhületibba Mustafa Enver gibi simaların feyizlerini, / ilhamlarını (aldığı zaman Refet idadide muit muallimlerindendi. Müteveffâ Yako efendiyle beraber Fran- sızca muallimiydi. Onu biraderi merhum Hakkı B, teşvik ederek askeri tıbbiyeye gönderdi. Drs- ierime devam ederken hürriyet- pe verlerin oOmüv'idi (o mülâkatı ver, bir zattı. Doktor Refet mütevazi mutedil, makul bir meslek takip ederdi. Kabri başında Sami beyin de- diği gibi Yemene giden idarei mahsusa vapurunda zincirbent bir hürriyetperveri kurtardı, Av- rupaya manevrayla kaçırdı. Ar- tık İzmirde tutunamadı Yunanis- | tana kaçtı. gitti, ele geçmedi. Oradan Fransaya, Fass, Ceza- yire gitti, oralarda evlendi. Trab- lusu garba döndü. Mülkiye kay- makamlıklarında bulundu. Basra- ya kadar uzandı. Oralarda mü- temadi (o çarpışmalarla Odaima memleket ve millet aşkına ça- lıştı. Ta son hezimete kadar şu- ur ve seciyeyle uhdesine düşen vazifelerini pek iyi gördü, Ge- çirdi. Düşmanın eline esir düş- medi ailesile birlikte kaçtı. Mu- hitimize geldi. Milli mücadele van tıbbiyede bir taraftan da | ıstipdatla, zulümle O pençeleşti. Mektebi bitirdi, İzmire geldi. Gazetelerde fenni, edil makaleleri, hasbühalleri neşredil- miye başladı. Hele bir aralık moda hükmüne giren Dekadan- hık meselesinde merhum Abdül- halim Memduhla muvafık mua- rız olarak münakaşaları devam etti “Ahenk,, gazetesinde uzun müddet muntazaman yazıları çık- tı. İzmir gençliğine ve hepimize saf ve samimi telkinlerile istifa- deli oldu. Abdülhalim Memduh müstehzi ve ateşin bürriyetper- yeme sea ER YEN ERA eee ibtiyarlamış olmasına mebni, cümhur riyaseti makamının ağır vazifelerinden kendini korumayı tercih etmesi takdirinde ona karşı söylenecek bir söz bulun- - mazdı. Fakat ihtiyar marşalın islem rar i ve varile hissi galebe etmiş, onun için kendisi istirahate çekilmek fik rinden feragat ederek yeniden intihap mücadelesine (girmiye karar vermiştir. EE Geçen on beş gün zarfında milyonlarca Alman, marşa! Hin- denburgun yeniden intihabı için imza vermişler ve bu suretle marşal Hindenburga karşı his- settikleri hürmet ve muhabbeti ifade etmişlerdir. Bu tezahür, Almanyanın ha- ricinde, Almanya & siyasetiyle yakından alâkadar olan devlet- ler üzerinde de iyi tesir yapmış ve mareşalin yeniden intiha; mücadelesine üne” Kia ve Avrupa için de iyi telâkki olunmuştur. Halihazırda bütün emareler, vazıyetin Mareşal Hindenburg lehinde olduğunu ve ekseriyetin Hitler tarafından değil, fakat Hindenburg tarafından kazanı- yağa A i, içtimal başladığı zaman Mihalıççık kay- makamıydı. Eskişehirde toplanan Kuvayı inzibatiyenin Kiraz Ham- disiyle mutasarrif Çolak Hamdi ile çarpışmak üzre karada top- ladığı hamiyetli arkadaşlariyle Eskişehir üzerine yürüdü. Muta- satrif Hilminin lâyık olduğu aki- beti hazırlıyan Refet beydi. Çok şafkatli, pek merhametli bir şabsiyetti. Ancak memlekete hiyanet edenlerin biaman düş- manıydı. Mağdurlara elinden gel- diği kadar bimayetkâr davranır- dı. Cümhuriyet rejimine en kuv- vetli imanla sarılmış, onu candan koruyanlardandı, Milli mücahede- de Isbarta mutasarrıfıydı. Sonra meb'us intihap olundu, son dakikasına kadar vatan bizmetinde bulundu, beyaz saçı, ak alnıyla kendisini tanıyan ta- nımıyan herkesin börmeti arasında yaşadı. Onun aramızdan ayrıl- masını görmek bana pek ağır geldi, yaşamalıydı. Nalbandoğlu Mahmut Hıfzı Güneşten sonra Dün gene kar başladı Hava dün sabah öğleye kadar ilk yazı andırır bir şekilde açık ve güneşli geçmiş ve herkesi ümide düşürmüştür. Fakat bu güzel hava akşam üzerine doğru birdenbire bulutlanmış ve saat yediden sonra kar yağmıya baş- lamış ve saatten saate iştidat et- miştir. Dün hararet derecesi azami 2,5, asgari nakıs 2 ydi. Bugün hava Rasathanenin verdiği malüma- ta göre bugün hava kapalı ola- cak, rüzgâr poyrazdan esecek- tir. Hafif kar yağması ihtimali vardır. Trakya yolu açıldı Trakyada yağan kârlar dola- yısile bir kaç gündenberi gele- miyen ekspres ve konvansiyonel trenleri dün gecikmeyle gelmiş- ire Kapama Saat İri , ekspres de saat deb gelebilmişlerdir. Hattı ri pıyan kar kısmen temizlenmiş- sede Svilengrad'la Uzunköprü — —————— arasındaki bir köprünün üzerin- Bu Çarşamba akşamı: MELEK sinemasında iraesine başlanacak olan Marice Yvain'in canlı ve şeytani musikisi, şen şarkıları, fokstrot ve tangolarile a wg Ağzımdan Değil (Pas sur la bouche) en güzel asri Fransız operetinde Nicolas Rimski, Jean Marny ve Mogador tiyatrosunun yıldızlarını alkışlayacaktır. Yerlerinizi evelden temin ediniz. Günün Muhtırası Takvira — Pazartesi 22 Şubat ? ind ay 1932 15 Şevval 1350 Senenin geçen günleri: 54 kalan günler 310. Güneş — Doğuşu: 6,53 Barşt 17,48 Namaz vakitleri — Sabah: 532 Oğle: 12.20; ikindi 15.26: Akşam; 17,48 Yatsı: 1918 imsak: 5,12 Hava — Dün hararet derecesi azami 25 asgari nakıs 2 idi Bogün hava bu- Tutlu olacak, rüzgir poyrazdan esecek, ve kar yağması muhtemel görülmemektedir. Radyo e Istanbul — (8 den 19 a kadar gramofon 19,30 dan 20,303 kadar birinci kısim alaturka saz, 2030 dan 21 e ka- dar konferans 21 den 22 ye kıdar İkinci kısım alatörka saz, 22 den 2230 a kadar orkestra, Adliyede: Esrar dalgası Maznunlar fiillerini dalga içinde olmalarına rağmen inkâr ettilar Dün ağır ceza mahkemesind. beş esrarkeşin mahkümiyetiyle ne | ticelenen bir dava görülmüştür. Davanın dikkate şayan ciheti esrar içmekten maznun bulunan bu beş kişinin mahkeme huzuru - na çıkarken bile esrar çekiniş ol « maları ve muhakeme cereyan eder ken esrarın dalgasına tutulmuş bulunmalarıdır. Esrarın çekildiği mahal, Sulu kulede Neslişah mahallesinde (E- fe) diye anılan hammal Mehme - din kulübesidir. Bir gün, uzun bir zamandan beri metrük ve ten- ha bir arsada bulunan bu kulübe- de gizlice esrar çekildiği şeklin- de yapılan bir ihbar üzerine, zabı: ta ansızın baskın yapmış ve başta Efe Mehmet olduğu halde, ara - bacı Ahmet, hammel Salih, as yabacı Şükrü, hammal Muzaffer, Süleyman, rençper Apturrahman hammal Mehmet, Tahsin, Hasan, Sait isimlerini taşıyan on bir ki- şiyi cürmü meşhut halinde yakala- mıştır. Dün mahkemede bulunan maz- nunların hepsi de cürümlerini kuv vet ve şiddetle inkâr etmişlerdir. Maamafih dalgın ve mest halleri, esrar çekmeyi bir hayli müddet - ten beri itiyat haline soktuklarma şüphe bırakmamıştır. Netekim iddia makamını işgal| eden Burhanettin bey, zabıt vara- kasının mevcudiyetinden sarfı na- zar, maznunların cürümlerini yüz- lerinden okumanın kâfi olduğunu söylemiş ve ocezalandırılmalarını istemiştir. Neticede Efe Mehmet, esrar - hanenin sahibi olmak sıfatiyle, al- tı ay hapis ve yüz lira ağır para cezasına, diğerleri de ikişer ay hapis beşer lira para cezasına mah küm edilmişlerdir. Ihtısas mahkemeleri işe başlâdı İstanbul ihtisas mahkemeleri için tayin olunan hâkim (Refik, Müddeiumumi Reşit ve Muzaffer, müstantik Hakkı beyler şehrimize gelmişler ve yeni mahkemeler dün işe baslamışlardır. den lokomotifin geçmesi muva- fık görülmemiş ve dün lokomo- tifin birisi köprünün bir başına kadar getirmiş diğer bir loko- motif de diğer taraftan vagon- ları arkasına takarak getirmiştir. Bütün Istanbul halkı — Evet, Oviyak şatosu civarında te sadüf edilen kireçleri yıkamakla iyi ettiniz, Fakat mühendis hep aşk meselesi ne dönmek istiyordu. — Pek yakmda, zannedersem, hem gireniz için otomobilini yıkamak bir hatrradan ibaret kalacak, Yakında bir sürü otomobil ve şoförleri olacak. — Ya, öyle mi? Buna pek memnun) Ya oldum. Fakat bunun ne gibi bir muci- zeyle olacağını da söyler misiniz? — Kont Kartelmeyranla evlendik - ten sonra... — Kız kardeşimin ona varacağını mi zannediyorsunuz?. — Tabii, Sonya güldü. Fakat mühendis bü- tün dikkatine rağmen bu gülüşün şüp he mi, alay mı yoksa itimadı nefis mi olduğunu anlıyamamıştı, oBirbirleri- ne bu kadar bağlı görünen bu iki hem- gire acaba birbirlerini pek yakmda| yaralamıyacaklar mıydı? Jan Lartig! bu sonuncu vazıyeti kabule mütema yildi. Şimdi Sonyanm iri gözleri ona; bakıyordu. Bu gözlerde o kadar derin bir saffet vardı ki, mühendisin hid» detinj uyandırıyor şimdi bir şey söysi lemiyor, sade düşünüyordu: — Gidip Franoyu göreyim. Bana herhalde bir akıl öğretir. O zamana! kadar bunların maskelerini kaldırma» mak daha doğru olur. Sonya ona uzun uzun baktıktan sonra: — Zannedersem, dedi, siz severse- niz çok ciddi seveceksiniz. Kızm maksadı ondan bir itiraf mr koparmaktı? Yoksa bu suretle hare » ket ederek kendisini de susturmak ve geriki cürüm vaziyetine mi sokmak istiyordu?. Veyahut sadece kendi kuvvetini mi denemek istemiyordu. Mühendis şiddetle cevap verdi: — Seversem. Fakat her halde is » tikbalde sevmek istemiyorum. yık olup olmadığından emin değ. dir. Kaç defalar, masum kimseler sev diklerinin sadece cinayet mahkeme « lerine lâyrk imsanlar olduklarmı gör müşlerdir. — Sevgilisini iyi intihap etmek için! insanın zeki olması lâzımdır. Ben böyle düşünüyorum. — Fakat daha zekâ faaliyete geç- meden kalp sevmişse, bu aşkı öldür - mek için İnsan elinden geleni yapma- dır. Hakkınız var.. Geliniz, çiçek ko parmakta devam edelim. Sonya ona mahzun bir bakışla bak tı. Yoksa gene mi dalavere yapıyor- du. Mühendisin sözlerinde bir hü « cum, apaçık bir hücum vardı. Bunun Ta beraber Sonya bir şey söylemedi. Mühendis içer girerek: — Ben Franoy'lara gideceğim. Diye müsaade aldr, Franoy'lar 800 metre kadar ilerde, bir köşkte oturuyordu. Jan Lartig karı kocayr gülüp eğlenirlerken bul - du: — Size, dedi, ihtiyacrm var. — Şu polis işiniz için mi? — Evet. Siz bu hususta benden daha tecrübelisiniz. Franoy karısına bakarak güldü: — Evet, deği, ey oObakalım One var? < — Kastelmeyran meselesi çatalla şıyor. Bu mesele ile, şatoya girip kaybolan hırsız kadın arasında bir n- lâka var. — Hatırlıyorum, evet. — Bir başka mesele de şu ki, şüp helerim.. Nasıl söyliyeyim. Kalbimi kanatacak bir şekilde. — 0.0. Bu fena. Görüyorum ki siz ciddi tahkikata girişmişsiniz ve artık amatör bir polis hafiyesi ol - maktan çıkmışsnız. — Evet. Madam Franoy müdahale etti: — Bu tahkikatı neticelendirmek hakikaten sizi fazla alâkadar ediyor i mu? — Itiraf ediyorum ki öyle. — O halde azizim, dedi, kendis; - ne hakikati söylemek lâzım. Madam Franoy sapsarı saçları vakur bakışlarile pek güzeldi. Fra - moy mühendise; — Madem ki Tülyetin de fikri X dur, size küçük bir sir tevdi o ğim. Pek tabif bunu muhafaz8 ğinizden eminim. Bunür hemi yok. Fakat tatil müddetini . geçirmemiz için lâzım, İşte, disli niz, bundan bir kaç ay evvel, o 5” henüz genç kız olan karım Male adalarmda oturuyordu. Ben de ©” gitmiştim. Avrupa gazeteleri” Singapur esrarı diye isim koydu” Tı meselöye karışmıştım. Lartig yerinden sıçradı: — Okudum, dedi, fakat Framo” mi demek sizin asıl isminiz değil — Affedersiniz dostum, Fıs asıl ismim. Fakat bu meseledeki ismim değildi. — Yani Krapot mu? , — Evet. Vensân EKrapot.. Pek © bil insan amatör bir polis yi veya bir romancı olunca kendi i ortaya çıkarmaz. Halbuki bu möf, simde., Ben, asil ismim; kull Tum. Veyahut bir müddet için mimle yaşamak istiyorum, Lartiz heyecanla tekrar edişorii, — Siz Vensan Krapot musun , 9 halde kurtuldum demektir. er hatlerinizden ve teerlibelerinizde tifade' edeceğim. Ve sizin yardı, Ja da bu işi başaramazsam, art Jah bilir. Her halde bu iki kadın keme kapılarmda süründüreceği” j — Vay vay. Bütün bunlar b? hırsızlık meseleleri için mi? — Evet, i — Birisinden şüphe mi ediy” nuz? — Şüphe değil, ispatlarım v3 — O halde bana ihtiyacımız y” mektir. — Bilâkis, aiz olmasanız beliğ cemice bir hareket yaparım. Madi huzurunda söz söyliyebilir miyif” — Hay hay. — Mevzuu ( bahsolanlar Grezorovna ile kız kardeşidir. Franoy titredi: beli 5 — Yok canım. Bu derik elo — Ne yazık ETEFİİ, Ye işin © na ciheti de şu Mi Sonyayı di seviyorum. — Doğrusu güzel kız ve değe g — Hayır, göreceksiniz ki bu, yık değil. Meseleye baştan başl Irm. Markinin evine giren uzu ve rus şiveli kadını hatırlıyor nuz? — Evet amma marki bu taklit edildiğini söylüyor. — Olsun, Geçen gün olamak bahçede yıkatmak üzere d Td ki bu civar arazide pek az hir dır. Diğer taraftan, markinin y bilin hırsızı alıp gittiğin; gördü — Ya bir yolcu otomobili i#* ser otomobillerin geçmediği bif "i saklanmıştı, Kastelmeyran ii ben otomobil lâstik izlerini — Bu da bir şey ifade etm” duğu yer pis ve kireçli bir 9' gari — Şimdi mesele değişiyor. “ Tabilir. Buna İstinaden Elena kadını itham etmek!. 'Tekerleklerinde kireç vardı. hare, hırsız girdiği gece, bir ' — Hayır. Zira, bu otomobil saklandığı yeri gidip bulduk. ğe” — Belki Fakat otomobilin #5 In beraber, bu bir tesadüf eseri yf cRitmedi). Yarın akşam saat ai 21,30 da giriyi ÇİNDE SONUNDA Komedi 4 perde Tercüme eden Bedia M.Vasfi Rıza ai Tenzilâtlı talebe gecesi Mi Şehzadebaşı Ferah Sinemas” Bu gece halk gecesi urumt koltuk 35 komik dün mall ve Ahmet beyler ti Ve Cümhuriyet tedaileri k97. 4 4 perde. Bu gece 1 biletle masındı da sesli sözlü “filim Tirsiniz.