Bir ramazan mama Keyfi Cehenneme giden! Ir tramvay !. Bir kaç gün evvel a'şam üs | tü Galatada tramvaya binen bir adamın bir az sonra gene tek- tar inip diğer bir tramvaya bin diği görülmüştür. vava Bebeğe git miş, fakat biletçi için kendisinin Bebek tramvay Yerine Aksaray tarafına gidece tramvaya bind ğini görünce ya Baldığını haber vermiştir. Fakat İn tuhaf ciheti ikinci tramvay da gene Bebek tramvayı değil di. Bu defa da Fatite tramvaya binmişti O ikinci defa olarak bile tarıyla iramvaydan miştir, Maamafin bu suretle Ee beğe gitmek için tramvaydan Men, diğer.ne binen, sonrada Oradan inerek me yapacağım şa- dam, İstanbulun yabancısı . Sadece keyf erlatından olduğu için akşam üstü işinden Çıktıktan sonra bir mikdar rakı Şakışlırmıştı. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. | Adımlarını atarken zamın zâmen sendelis | Yordu. Nihayet Bebek O tramvayım bir törlü bulamıyan bu keşf ebiinin hali yol ortasında yanın- das geçen iki kişinin nazarı dikkatini celbetmişti. Bunlar işi anlayınca kendisini Galatadan aimış'ar. Birlikte Köprüyü geçir- Mmişler. Sonra Köprünün Istanbul m tram İ ek üzere bin- vermek yidecek un çin | cihetinde duran Bebek tramva- Yına bindirmişlerdir. Fakat bu suretle sarlıoşa reh- berlik eden iki kişiden biri Be- bek. semtine gidiyordu. Onun için o daarkadaşıyla selamlaştık- tam sölra-sırtrsyunur vrru1gr Tray vaya girmişti. Bebek yo cusunun tramvaydaki hal ve hareketlerini takip ediyordu. Sarhoş Bebek yolcusu gari bir tesadüf eseri olarak sakal bir ihtiyarın yanına oturmuştu, ihtiyar zatın da ber balinden Oruçlu olduğu belli oluyordu. Elindeki tesbihi çekere Poliste: ——— Şüpheli Bir ..... o.um heli bir ölüm vakası olmuştur. isminde 48 yaş- e ve Salim efendi larında biri, cadd düşmüş ka'dın'arak Beyoğlu hastanesine götürülmü -se de müştür. Olünün başmda görülen yarayı belediye doktoru şüpheli ş ve hadseyi müddeümu- miliğe bildirmiştir. Müdde:umu- milik tahkikata başlamıştır. Ve- rilân malümata göre, Salim efen- di bundan bir müddet evvel Be- yoğ'u basianesinde tedavi o'ün- muş, bilâhare hastaneyi terket- miş zayıf bünyeli bir adamdır. Bir çocuk kayboldu Beşi! taşta Yenimahallede Ze- bir bey namında bir zatın kızı Şirine hanım zabılaya verilen ma'âmata göre bir kaç gündür kayıptır. Diğer taraftan Niyazi isminde 18 yaşlarında bir çocuk- ta bir haftadır meydanda yok- tur. Zabıta kaybolan iki çocuğu yürürken birdenbire derhal hastanede Öl-- bulm aramaktadır. ——————————— zamanını beklediği anlaşınyordu. Bebekli yo'cu tramvayda bir müddet sızar gibi durcu, Fakat yanındaki ihtiyar galiba ağzının kokusundan, kendisinin sızar gi- bi bir vazıyette oluşundan ken disinin sarhoş olduğunu anladığı için arasıra hoşmutsuz'uğa delâ- let eder bir tavur alıyor, yangöz- le yanındakine bakıyordu. Bir aralık biyıklı yolcu uyku- dan uyanır gibi olmuş, başını çevirerek ihtiyara: Efendi hazretleri, bu tramvay nereye-gidiyor? Diya. İ den alime Bddelleğen rü zat ters bir cevap vermiş: — Cehenneme, Demiştir, Fakat bu cevap ü- zerine sarhoş ihtiyara kızmamış bilâkis kendi haline can; sıkıl- mış: , < Eyvah, gene yanlış binmi- şi Demiştir ... O 1 A AV DG YA DE A Son Yemen Valisi | Mahmut Nedim)| Bey ersemmamın anons se. soranssame sane sranu0e sunameenan sanan 30 Senelik Siyasi Esrarı ifşa Ediyor! KEMALE ULEN Tefriko; $ MUM İmamla karşı karşıya gelince az da bu adamın na kadar sar « Miniş olduğunu derhal farkettim. O, hiç mukaddimeye lüzum görme. den, heyecanla: — Ne vapncağız? Dedi. — Ne mi yapacağız, hiç bir şey Yâbacak değiliz, her şey olduğu gibi edecek..... Benim vaziyetin vehametini bil İğimi zanneder bir halle izah et- isterken, sözünü kestim: — Hepsini biliyorum. — > halde?.. “— işte tekrar ediyorum, değişmi İğiyecek bir şey yoktur. N — Ya mütareke, ya İngilizler? > Ne mütarekeyi, ne de İngiliz » veniyorum! € karşıda tepedeki bayrağımızı Böntererek w : ya Bu bayrak burda kalacak. Ve bir yere gitmiyeceğim! ki ŞAM hâlâ” endişedeydi, belliydi dudaklara kadı Jen deminki Yoaj N radar gelen dem > nim bu kat" iifadem karşısme *rar ödemiyordu: — Ya mütareke... ya İngilizler. et ya İstanbul? i Ve Kim bilir, belki de o anda şuurum dan şüphe ediyordu. Öyle bir bakışı vardı ki... Onu teskin ve kararımı daha kat'i surette İfham için devam ettim: — İmam hazretleri, dedim, müts- reke telgraflarm bildirdikleri şeki. de aktedilmiş olabilir, Babsâli bunu imza ve kabul etmiş olabilir, İngilz - ler her ne pahasına olursa olsun Ye- mene taallük eden maddeyi tatbik etmiye ahtetmiş olabilir, yalnız böys le bir mütarekeyi benim kabul etme - me, her me suretle olursa olsun bu | şekilde Yemeni teslim etmeme imkân! tasavur edilemez... İşte bu olamaz! İ İmamın yüzü birdenbire değişti, deminki mütereddit ve solgun çehre! canlanıyor, diriliyor, uyanır gibi olu yordu. Birer yudum kahve aldık, ben des! vam ediyordum: — Hayır.. Anlıyor musunuz. Fa: yır, ben bu mütarekeyi kabil etmiyo. rum ve bunu söylerken vazıyetin ve bametini, nezaketini, kararrmın tev «| it erlehMeceği metayiç ve avakıbini rihayet Yemeni, sizi, Yemenlileri dü gühmüyer da değilim, Her geyi kaç ük vü imi İ dünün Haberleri Üsküdarda t | Dün ağaç dikme Evvelki gün lophanede şüp- İ merasimi yapı dı İ Dün Üsküdarda mevkiinde ağaç dikme merasimi yapılmıştır. Vali ve Beledive rei- si Mabittin, Belediye yazı işleri müdürü Te'ât Mithat Beylerle Belediye erkâm ve sair davetli ler Köprüden kalkan 14,45 va- puzile Üsküdara geçmişler, iske. lede Üsküdar kaymakamı İzzet- tin B, vesnir zevat tarafından karşılanmışlardır. Bundan sonra otomobillerle İhsaniyeye gidil- miş, ağaç dikilen yerler geyil- miştir. Davetliler burada Üskü- dar orta mektep talebesinden bir gürüp tarafından karşılan. mıştır. Mektep müdürü Feridun bey vali Muhittin beye — Bizim Üsküdarda Adaya mi benzetmek istiyorsunuz. Di- ye sormuş ve teşekkür etmiştir. Taşık bir balde bulunan Ih- saniye bâyırına kaymakam İz- zettin B. kendisi için hazırlanan çam ağacını kend: elile dikmiş ve üzerine kendi elile toprak atmıştır. Bu iş bittikten sonra Muhittin B. ağaçlara iyi bakıl masını” çünkü emeği olduğunu söylemiştir. Daha sonra bahçevanlara mabsus mahalde hazırlanan bü- fede davetlilere çay ikram edil miş ve saat 4,30 da Istanbula dönülmüştür, Ağaç dikilen sahanın sulan- ması için İâzim gelen tertibat alınmış, mus'uklar ve ho:tumlar hazırlanmıştır. Bu bayırdan baş- ka Havdarpaşadaki. lagiliz.-me- zarlığına kadar sahil boyunun da ağaçlandırılması kararlaştırıl mıştır. İhsaniye bayırından iske- leye inen sahanın bazı kısımları» nında istimlâk edilerek yolun | uzatılması da mevzuu bahistir. ihsaniye Kısa haberler , Belediye mahkemeleri — Ne zaman teşekkül edeceği hakkında adliye- de henüz bir malâmat yoktur. gündür ve kaç gecedir teferruatına kadar en ince noktasına kadar uzun uzadıya düşündüm, ve öyle karar verdim: Yemeni düşmana teslim et» miyeceğim! Odada oikimizden başka kimse yoktu, iki buçuk milyon insanım mu- kadderatını tayin eden iki bay.. Baş ka kimse yok... İmam ellerimi tüttu. Ellerim he- yecandan titriyen iki zayıf el içinde sıkıldı, sıkıldı... Ve bu sanki bir ye. mindi, İ Sessiz, sesini kaybetmiş bir yemin?! Sonra, bir müddet sonra dudak- ları kıpırdadı: — Allah senden razı olsun! Ve daha titrek bir sesle: — 'Bu kararını ben de kabul edis yorum.. Sonuna kadar!. İ — Evet, dedim, Babrâli umumi vas! zyet İtibariyle mecbur kalmış ve bu! mütarekeyi aktetmişse.. (Biz kabul etmiyeceğiz, Nihayet bana âsi bir va- Mi diyecekler, işte o kadar. Fakat İn gilizler ne yapacaklar. Ne yapabilir ler... Ve içime birden İman ve ümitle: i — Türk milleti oObu haealet ver, vazıyeti kabul eder mi sanıyorsunuz? Bir lâhza düşününüz. Ve yerimden! frladım, hayır, hayır. Bin kere ha- yır diye bağırdım. Imâm dikkatle bakıyordu, bende! ve sesimde her vakit alıştığı hal ve! ahenk yoktu, — Mütareke... Ve nihayet bir mü- tareke işi Milealâha değil ya buy; bekliyeceğir. Türkü gâh boğaz boğaza döğüşe, doğan yeni bir) Maarifte: Gazetecilik Mektebi Darülfünun emini Raşit bey, okendisile görüşen bir muharririmize (o gazetecilik mektebi hakkında şunları söy- lemiştir : “Gazetecilik mektebinin esas- ları hazırlanmıştır. Bütün mesele divanın kararma bağlıdır.,, Ecnebi memleketlerde oku- yan ecnebi çoculkarı ve Türkçe Maarif vekâleti ecnebi mek- teplerine yeni kir tamim gör dermiştir. Ecnebi mekteplere de- vam eden ecnebi tabiiyetindeki talebelere Türkçe ders'eri oku- tulmasının ihtiyari olduğu bildi- rilmiştir. Bundan sonra ecnebi tabiiyetindeki tolebeler arzu et- tikleri takdirde Türkçe dersi o- kuyacaklardır. Hariçlen getirilen talebe şapkaları meselesi Bir müddet evvel Harbiyede Notrdam Dösyon Fransız lise- sinde talebelerin şapkalarının Fransadan getirtildiği yazılmıştı. Bunun üzerine tahkikata başlı” yan baş müffettişlik mektepte böyle hadise olmadığı neticesine varmıştır. Ancak bu şapkanın mektepte bazı hizmetçiler.n ço- cukları oyalamak için: Şapkala- rıniz gümrüktedir. Henüz çık- madı.,, yolunda söyledik'eri söz- lerden çıktığı anlaşıleıştır. Ma- mafih, baş müfettişlik meseleyi Gümrük © idaresinden de sor- muştur. Oradan gelecek cevap vaz veti iyi Muammer Layipzig panayirıne iştirak edeceğiz Mart ayı içinde Layipzigde açılacak (beynelmilel Opanayire resmen iştirak edilmesine hükü- metçe karar verilmiştir. Almanyada Türk ticaret odası tarafından tertip edilen tetkik seyahati hakkındaki program ©- dadan vekâlete gönderilmiş ol- duğundan ihracat ofisi bu seya- hate iştirak edecek tüccar ve müesseseleri tesbit ederek vskâ- | lete bildirecektir. rek, gâh kucak kucağa o sarılışarak! her havada ve her türlü tanımış olan| bu zeki adam ruhunu sarmış olan te. reddütten bir anda sıyrılmıştı. » — Ben de, Türk milletinin daima harikalar yaratacak bir kabiliyet ve teymette olduğunu bilirim ve işte bu iman ve ümitledir ki seninle berabe rimi, İmamdan ayrıldıktan senra odam! da yalnız kalmak istedim, Hizmetçi ! ye içeri kimseyi almamalarını emret- tim, bir aşağı bir yukarı dolaşarak düştünüyordüm: Neye güveniyordum? Yemendekj ordu başkumandanlık.! tan aldığı emir Üzerine çekilmek izes' reydi. Lahiç'te Ali Sait Paşa kuman- dasındaki kıtaat (OAden kumandanı Jenera!| (Stvart) a teslim olmak ha- zırlığındaydı, öteki kuvvetler de ne “redeyse gideceklerdi. Ben ana vatan- dan kilometrelerle uzak, maddi rabi- tası tamamiyle kesilmiş bu memeket te otrafımdalk; bir kaç arkadaşımla yalnız kalıyordum. Sağımızda İdris senelerle bol İngiliz parası, İngiliz silâhı, İngiliz malzeme ve levazımiyle teçhiz edilmiş bir düşman, solümuz» da artık bilhassa kuvvei maneviyesi| ve gururu taşmış bir başka baba düş- man... İngilizler. Deniz yolu tamamiyle kapalı. Yemenin iskelesi Hudeydeden &l 7 dığım telgraflar her dakika birbirin-. dan fena. birbirinden ye'aâver ha J berler getiriyor. Para yoktu. Mahsur bir varıyetteydik, | Ordu kuvvetinden korkarak, ya 1 3—VAKI' 15 Kânurusanil 93 Zem Günün —Meselelerinden Belediye cezaları Ve esnaf Dostlarımızdan o biri geçen gün Ankaraya gitmiş. Orada bir gün otomobile binmiş. İşi acele olduğu için şoföre * — Yahu, biraz fazla sürat veremez misin ?,, Demiş. Şoför bu söze karşı ne dese beyenirsiniz? Derhal: Aman efendim, ay başı- dır; Belediye daha maaş vermedi!,, diye mukabele etmiş! Bu söz, hem Belediye memur- ları, hemde şoförler için haki- katen üzerinde tevakkuf edile- cek derecede manalıdır: Çünkü bu söz şunu ifade ediyorki şo förler nizamnameye riayet et- mek için değil, sadece Belediye cezasından korktukları için oto- mobillerine fazla sürat vermiyor. Belediye memurlarına gelince, onlarda nizama riayet etmek için değil, sadece ay başlarında şolörlere ceza kesip Belediyeye varidat temin etmek için o'o- mobillerin (o süraliyle (alâkadar oluyor! Ankarada bir şolörün söyle- diği bu söz, dikkat edilirse 1s- tanbulda bile şoförlerin ağzında» dır. Hemde yalnız şoförlere münhasır da değildir. Diğer bir çok esnafın aynı hükümde iştirak ettiği görülmektedir. Acaba belediye memurlarının mürakabesi altında olan esnafı bu yolda bir hüküm vermiye sevketmiye sebep nedir? Mu- hakkaktır ki belediye memurla- nom vazifelerini muntazam su- rette yapmakta olması, Meselâ günün birinde şurada bir vak'a oluyor. Bir otomobil kazası, Her tarafta otomobillerin sür'atlerinden şikâyet geliyor. Bir emir: Belediye memurları otomobillerin sür'atlerine dikkat in. O vakıt derhal bir faaliyet iyor. Cezalar kesiliyor. Fa- kat bu bir kaç günden fazla devam etmiyor, gene dünya eski devrini buluyor. Sonra ara sitahadissler üze- (Lütfen sayfayı çeviriniz) hat galip bir Osmanlı İmparatorluğu hayalinden ürkerek - muti görünen bazı kabail vardı ki zaf hissettikleri dakikada ayakinnabilirlerdi. - İmamı sevmiyen , hatta düşman tanıyan rüs esa vardı ki tamamen onun hükmü ve riyaseli altma gireceklerini zan « nettikleri anda muhakkak silâha sarı Urlardı. Ve nihav İngiltere âleme karşı işi bir haysiyet ve izzeti nefis meselesi yaparak, bilhassa galibiyet sarhoşluğuyla şiddetli tedbirlere te. yessül edebilirdi. o Diğer cephelerde yükü hafiflediğ; için şimdi bunu ya» pabilecek takatı de vardı. Ve beni padişaha, hükümetine İs yan etmiş bir vali diye teşhir ederek nüfuzumu da kırabilirlerdi.. Ne ta- rafa baksam biraz (o gülümsiyen bir nokta yok!. O halde... O halde neye güveniyordum? Şöyle düşünüyordum: Yemenden bir kere tamamiyle çis kar ve burasıyla büsbütün alâkamızı kesersek bir daha avdet etmek mu haldır, Buras ne İstanbul, ne BE zurum, ne de Suriyedir.. Yemenin hiç bir tarafla kıyas kabul etmez bir hususiyeti vardır. tarihse bize milta. | reke denen şeylerin kıymet ve kür» vetini bildirmiştir. Kaç defa bir mü tarekenin altına mağlüp mevkiinde imza koyan, bu vesikayı galip has - mın suratına fırlatmıştır. Vakın bu defa vaz'yet çok fena görünüyor, bü yükün mucizeye bağlıdır. Fakat harika, mw cize Türk milletine has denecek ka « dar mal olmus bir haslet değil midir? (Bilmedi) sltından kalkabilmemiz bir |