& i —— 6—VAKIT 15 Kânunuevvel 1931 Italyanın kalbine çevrilen tabanca Korsika adası Fransa ile italyayı birbirile tutuşturacak mı? Korsika hâdiselerine karşı italyanlar korkunç bir — 3s— Moris Löblandaf: “ Artık herşeyı unutmuş olan annâ 0 Fransızların Korsikadaki Yedi se - haydudu tevkif için büyük kuv - vetlerle ve tanklarla Napole nün bu meşhur adasma asker © sevketmeleri! Mtalya ile Fransa arasında şiddetli) bir ihtilâfın meydana çıkmasına se » bebiyet verecektir, Ba ihtilâfın kökü uzak bir mazide- dir. Korsika adası, coğrafi, etnik ve hars noktai nazarından tamamen İtal! yandır. Buna rağmen Fransanın İş- galindedir. Bu adanm tarihine kü. çük bir nazar atfedersek, adanın. Genova hükümet; tarafımdan Fransa. ya satılmış olduğunu görürüz. O zamanlar, İtalya, büyük şehirle Tin arasında dahili harplerle doluy - du. Ba şehirler, yardımlarına ekse- riyetle Alman ve Avusturya kuvvet» Terini çağırırlardı. Genova hükümeti, bir aralik Korsikadaki bir isyanı bas $ırmak için Fransızlardan yardım isi tedi. Fransızlar da. adaya çıkıp, Korsikalıları mağlüp ettiler ve orada yerleştiler. Genova hükümeti bu yar- 'dımın işgal vaziyetine girdiğini gö - rünce yapılacak (yegâne işin, adayı Fransızlara birakmak olduğunu anla dı. Mamafi bundan da istifadeyi dü » Şünerek adayı sattı. Buna hakkı var mıydi? İşte ba suali bir kısım Kor- sikalılar da sordular ve tekrar İsyan milletlere bakarak anlamak ga- yet kolaydır. “Türk tarihinin eski yaprakları- mı biraz karıştırırsak zaferle ne- ticelenen mütevali barplerin ne- rede sınai kabiliyetler üzerin- de mühim tesirler icra ettiği gö- rülür. Fakat © Avrupa sanatının gösterdiği mütemadi terakkiye mukabil yıktığımız imparatorluk Türkiyeyi iktsaden (o batırmıya karar vermiş gibi onu söndür- miye çalışmıştır. | Hele buharın makinelere tatbiki sanayiin sür- atle ilerlemesini mucip (olmuş o sebepledir ki her tarafta re- kabetler başlamıştır. Halbu ki bizde imparatorluk ricalinin az görüşlerinden tevek lüt eden kapitolasyonlar dolayı- sile mevcut yerli (o sanayi bile mahvolmuştur, Memleketin istih- lâk edeceği her şey Avrupadan tabii o olarakta paramız harice akıp gitmiştir. Istildâl harbinin muzaffer kah- ramanı durendiş Gazimiz kaza- nılması zaruri olan daha mühim bir harp olduğunu görmüşler ve iktisat harbi için de o güm denberi memlekette halkın yer- li malına rağbet etmesine çalı. şılmıştır. Bu hareket iktisat haftası na- mile geçen sene başka bir şekil almış ve bu suretle balka kon- feranslar verilecek bir zeman ihzar edilmiştir. Memleketin istikbali bize mev- du bulunduğu cibetle biz mek- tepliler bu bususta en büyük vazifeyi alacağız her hangi bir şey alırken dikkat edeceğimiz bir cihet olacaktır: alacağımız şeyin yerli malı olması. Arka- daşlar muvaffakiyet daima feda- | kârlık mahsulüdür. Bugün giydi- | ğimiz elbise biraz kaba olsada | yatın bizi bekliyen, refaha yetiş- tirecek vasıtanın © olduğunu unutmıyalim, tanıdıklarımıza, ai- | lelerimize yerli malı almanın ik- tısadi olduğu kadar milli bir borç olduğunu hatırlatalım. Bu yolda dabüyük rehberimizi muvaffaki- ,yetle takip edersek muzaffer bir ettiler. O zamandanberi, Korsikada Fransızlar aleyhine bir cereyan var- dır ve bugüne kadar devam edip gel- miştir. Üçüncü Napolyona Yiggetüysy(T #fkaleların wübim bir kısmı Fransaya nakledilmiş ve kendilerine Polis, Tan- darma vazifeleri verilmişti, O günden beri bu meslekler Korsikalılara, ba - badan miras kalır gibi kalmiştir. Bul gün Fransanm Jandarma ve polis kuvvetlerinin yüzde yetmişi Korsika»! lardan ibarettir Bundan başka Fransa ticaret filosunun kaptanlarile iktisat harbi neticesi elde etmek, bekliyeceğimiz en tabit bir şey- dir. Aziz arkadaşlarım, 14 kânunuevvel pazartesi günü öğleden sonra Kadıköy lisesinde orta kısım birinei sınıf talebesi tarafindan (Yaşasiti kumbâra) adlı piyesi temsil edilmiştir. Küçükler piyesin temsilinde muvaffak ol- muşlardır. Selçuk hatunda Dün Çapada Selçuk (Hatun Kız orta mektebinde de tasarruf baftası münasebetile güzel bir müsamere verilmiştir. Müsamerede Selim Sırrı beyin iktimat ve tasarruf mevzuu al- tında alâka uyandıran konferan- sından sonra Azizlik komedisi- le Kumbara piyesi oynanmıştır, Bilhassa güzel bir monoloğ söy- liyen Bedia hanım çok alkışlan- mıştır. Talebeler büyük muvaf- fakiyet göstermişlerdir. R Istanbul lisesinde İstanbul lisesinde dün tasarruf haftası münasebetile öğleden son- ra ve halka iki müsamere veril- miştir. Müsamerede talebe tara- fından Milli iktısat ve tasarruf cemiyetinin gönderdiği bir piyes- le Otello isminde (bir komedi temsil edilmiştir. Temsilden baş- ka musiki parçaları ça'ınmış ve halka tasarruftan bahseden bir hikâye söylenilmiştir. Vefa orta mektebinde Vefa orta mektebinin bütün salonları, sınıfları talebenin yaz- dığı gayet gürel levhalarla süs- lenmişti. Sabah saat sekizde bü- tün talebe, idare ve talim heyeti mektebin taşlığında toplanmış, Türkçe muallimi Ismet B. tasar- rufa ait müessir ve canlı bir nutuk söylemiştir. Cumartesi gü- İ mönden itibaren muallin beyler derslerinde birer vesile bularak yerli malların kullanılmasındaki faideleri izah etmektedir. Pazar- tesi gönü öğleden sonra birinci sınıf talebesi tarafından tasar- rufa ait bir piyes temsil edilmiş manzumeler okunuş ve hitabe- ler irat edilmiştir, skaybetmemek için Fransanm bugün- ! surette süküt ediyorlar uzak müstemleke memurlarının bü- yük bir kısmını da Korsikelılar teşkil etmektedir. Ve bu Fransann kuvve - tidir. Zira, memur olan Korsikalılar,| bu kadar sene hizmetlerine mukabil kazandıkları tekaütlük gibi hakları kü rejimine mecburen taraftardırlar. Halbaki, Korsikalılar gayet Bberal insanlardır ve şahsi o Mirriyellerini çok severler. İki kısma ayrılmış olan | bu halk arasmda her intihabat dev-| resinde mücadeleler olmakta, bir €ök! kereler bu mücadeleler kanlı netlee -! ler vermektedir. Diğer taraftan, Korsika adası, Ak- edenizde Fransız bahriyesi için mü him bir üssülharekedir. İtalyanlarsa, kendi topraklarmdan olan bu adayı (İtalyanın kalpgâhma çevrilmiş bir tabanca) olarak telâkki etmektedir « ler. ».. Son zamanlarda, Korsikada İtal- yanlar lehine büyük bir temayül gö- rülüyor ve Fransızlar, o İtalyanları, Faşizm propagandası yapmakla it - ham ediyorlardı. Haddi zatında bu hareket ve cereyan, Fransanm Al sas — Lören vilâyetlerinde olan cere yandan farksızdır, Nâsıl Alsas ve renliler kendilerinin Fransız değil fakat Alsaslı ve Lörenli olduklarını iddin ederek resmi dairelerinde bile Fransızca kullanmıyordıysalar, Korsikalılar da kendilerinin Frnasız olmadıklarmı, ve görüştükleri lisa - nen Katalan lehçesi olduğunu ileri sü- rüyorlardı. tur. Korsika adasında bir çok batak- lıklar ve malarya hastalığı vardır. Pransa hükümeti buraları kurutmak takirkları Faşist rejimi tamamen ku» rutmuş ve halkın shhatini kurtar »| mıştı. Bunu gören Korsikalılar: — Biz esasen İtalyanız, Fransız - lar bizden sade vergi almasını biliyor- lar, Sardunyada kardeşlerimiz ra | hat yaşarken, biz bu adada sefalet çes kiyoruz, ada zengindir, biz fakiriz. Zengin olanlarsa, Fransız memurla. rm iltimasma nail olanlardır. Diye mırıldanmıya baslamışlardı. Fransızlar, sayısı yedi sekizi geçmi - yen haydutları vesile ittihaz ederek,| bu cereyanı bastırmak istediler, ada- ya kuvvet sevkettiler. Bu kuvvetler,| şimdiye kadar bir tek haydut bile ele geçirmedikleri halde beş yüzden faz- la tevkifat yaptı. Bu tevkif edilenler kimlerdir? Meçhul, Fakat bunların ekserisinin İtalyan oldukları muhak- kaktır. , Meşhur haydut Spadaya gelince, bu adam, hükümetten bir posta hattı al. mışlı ve onu jşletmekle meşgul olu - yordu. Spadanın adada büyük bir nüfuzu vardı ve kendisi de İtalyandı. Esasen bunu, Torino şehrinde çıkan Stampa güzetesinin hususi muhabiri ne de söylece söylüyor: — Ben İtalyanım. Ailem Sardun - ya adasındaki Sassair vilâyetinden » dir. .w Korsika adasr, işte bugün, Svvua vilâyetlerinde olduğu gibi, İtalya ile Fransa arasında (yeni bir ihtilâfın çıkmasına sebep oluyor. Her iki hü“ kümet, görünüşte, susuyorlar. Fakat bu süküt altında büyük bir hakikat saklıdır ki bunun ortaya çıkması Ak. deniz havzasında çok mühim bir ha-) disenin patlak vermesi demek olacak» tır. Fransanın askeri vaziyeti, bugün mali vaziyeti kadar sağlamdır. İtal. yanlar bunu pek âlâ biliyorlar. Fa - kat aleyhlerine yapılan bu kadar açık harekâta susacaklar mı7 Bu sualin cevabını pek yakında elde edeceğiz. i miye Tüzem vok. Ben kızımı bulu. eline tabancasını almış Jerar'ın i odasına gidiyordu. Dedi madam Destol. — Hayır, dedi, onlara haber ver- rum, İ — Peki aziz madam, İ Madam Destol'le Valne otomobile| bindiler ve Rus pansiyonunun önün -! de durdukları zaman saat dördü yir-! mi geçiyordu. Ev karanlıktı. Kapının önünde hiç bir otomobil durmamakla beraber, krs pr aralıktı. Madam Destol bir daki:| ka tereddft etmeden iceri girdi. Val ne onu takip ediyordu. Evin içinde! kimse görünmüyordu, Kapıcınm oda- sı boştu. Fakat birdenbire uzaktan bir! musiki sesi geldi, oraya doğru ilerle diler, ve balonun verildiği salona gel- diler. Orada bir Rus, çalgı çalıyor - du. Madam Destol ona yaklaştı ve sordu: — Burada demin, genç, esmer, şık bir adam gördünüz mü? Çalgı çalan Rus, alkoldan karma| karışık olmuş suratını mada mDestos, le çevirdi. Önce kaha bir cevap ver 1 karışık olmuş suratını madam Desto- un yüzünde gördüğü azim ve iradeden müteessir oldu. — Evet, dedi, görmdüm., Burada idi. — Yalnız mı? — Hayır. Yanında bir kadın vardı. Madam Destol heyecan içinde sor- du: — Genç bir kadın mı? — Evet, genç, hem de güzel. Be» yaz ve dekolte bir elbisesi, kırmızı bir mantosu vardı, pek güzel bir şey. Madam Destol daha fazla dinle - medi: — Odur, odur. Diye haykırmıstı. Ruslardan birisi izahat verdi: — | — Şurada oturuyorlardı. Birbirle. rine kumrular gibi sokulmuşlardı.! Kalkıp dans da ettiler. — Şimdi neredeler? Rus (Bilmem) der gibi bir hare- ket yaptı, Jerarla ettikleri kavgayı anlatmeyordu. Zira beş kişi olarak hücum ettikleri halde bir kişi tara »| fmdan mağlüp edilislerini nek şöref»! li bir hadise olarak hulmuyordu. Sa- dece: — Gittiler, dedi, genç kadm yor - gun gibi görünüyordu. Arkadaşı onu! kucağma akp götürdü. — Ey. Sonra? — Sonrasını bilmiyoruz. Madam Destol israr ediyordu: — Hayır, biliyorsunuz... Bilmeniz Hizm, düşününüz, bulunuz. Ruslardan bir haşkası, ötelülerden daha az sarhoştu. İhtiyar madamın heyecanını görmüştü. oAradıklarma| pek büyük bir ehemmiyet verdikleri anlaşılıyordu. Bu vaziyetten istifade etmek gerekti. Elbet bu kadın, ken- disine verilecek malümatı, müküfat- sız bırakmazdı. Hem intikam için de! bu bir vesile değil mivdi? Binaena « levh yaklaştı: — Madam, dedi, size sövliyehiliriz| ama... Bizim de basımıza bir belâ g- Vebilir.. Halbuki biz fukara adamla - vız. ı Madam Destol anlamıştı. Yalneye! döndü: — Şunlara para veriniz, dedi. Valne cebinden beş yüz frank çi-! kardı ve Rusa verdi. Rus paraları ee- bine atar atmaz: — İşte, dedi, kızı kucağına alınca takip ettim, şu koridorun nihayetir», de kayboldular. Halbuki o koridorun! solunda bir merdiven vardı, bu mer- divenden de onun odasma çıkılır. Madam Destol titredi: — Simdi orada tirdırlar acaba- “lirdi. Jerarın kucağında odasına : a — Şüphesiz.. Hemen önüme düşün geli Rus, arkadaşlarıma: | — Geliniz, şimdi sıra bizim, © ederiz, Diye fısıldıyarak öne geçti. : Madam Destol, Valne ile YAR İZ na gidiyordu. Birdenbire, Valmt gitertr duydu ve madam Destolâ gi dü; — Ne yap'yorsunuz, diye mi | dı? i Madam Destol, elinde küçük DİLİ bancs tutuyordu. Valnenin #88 cevap vermedi. Yüzü, korkunç bİF j de İle gerilmişti. Valne meseleyi “> muıştı. Hiddetinden deli gib; ol lan anne, öldürmiye hazırlan i Ruslar da, bulut gibi sarhoş, d ları kapıyı açmadığı takdirde Kr” kırmıya karar vermiş bir halde © yorlardı. 4 Madam Destol, merdive çıkmıya baslamıstı. Birdenbire sına bir adam çıktı: 11 —“Nereye gidiyorsunuz Bu pansiyonun (sahibi YY. ği Ruslara ve madam Destolle vala i bakarak sualini tekrar etti: — Nereye gidiyorsunuz msi Ve siz, Mösyö? ir Madam Destol silâhım mani ” altıma gizlemişti: “ — Mösyö Jeranı görmiye ruz, dedi, efendiler de yolu a yorlar, müsaade ediniz de gidelif” Yepor, derhal vaziyeti kar Esasen madam Destolün sili görmüştü, deminki dayak yiyen larm vaziyetleri de âşikârdı, raftan Jerarın arzularını tatmin * hiç bir şeyden çekinmiyeceğini de! lettiği kiz, kaçırılmış bir kıza pek ziyordu. Bir facia kopacaktı. i mani olmak lâzımdı. Pansi d böyle kanlı bir hadisenin ol! hic istemiyordu. Bilhassa, i ölümden kurtarmış olan yeri dım etmek de istiyordu. Binaen3! * — Zahmet edeceksiniz, madan” gi | di, Mösyö Jerar yanmdaki gene "4 ğ ancak bes dakika odalarında sonra çıkıp gittiler. Esasen j billeri de kapıda bekliyordu. j Madam Destol bir an bile Yef* fi run sözlerinden şüphe etmemişti * — Eyvah, Diye, az kalsın yıkileverecekti Bu sırada Yegor Ruslara d — Siz burada ne arıyorsu! folünuz bakayım. demişti, Ruslar V İma muzvenete ihtiyaçları olduğ” Ç gordan çekindikleri için, mahçu? düler. '; Madam Destol bir an hal durdu. Gerlimiş sinirleri çözü | mişti: , ) — Ne yapayım, diye me. © zavallı yavrum, zavallı Nelliro$* Valne de müteessirdi, fakat ten soğuk kanlılığını muhafi yordu: 4 | — Yâpacak bir ş9y yok, dedir ğ lim, ğ Sonra madam Destalün kolufi di. ve çıktılar. Dısnrda. safsk &#'miye te Hava huz gibi soğukta. Bt r ziva altnda, mevus, kol kola nin yüzü, yorgunluğun ve Bun da inzmnimile birer dönmüstü. Otomobile bihdik ra Valne: Ekmek fiatı istanbul beledivesinden :« Kİ Bh O altıncı çarşamba güni ren ekmek yedi Kuruş on yaf” y cala on iki kuuştur. lie