Agâh Efendi Türk gazeteciliğinin yüzüncü senesini idrak ediyoruz. Türkler gazetecilik aleminde bir asırda ne yaptılar, me ettiler? Bunu etrafile öğrenmek (için Selim Nüzhet beyin yeni neşrettiği ki- tabı alıp okumak kâfidir. Yazılan yazılar ve söylenilen nutuklardan tamamile anlaş mıyan bir nokta var, Şinasi O merbumla (birlikte “Tercümanı Ahval, gazetesini çıkaran Agâh efendi kimdi? Bi- risi diyordu ki: ai — Agâh efendi, Yeni gezetesinin neşriyat mü- dürü M. Agâhın büyük, babası olmasın? Kim ihtira etti? e an bir müddet evvel Son fare, ami Safa ingiltere Ke retbanesindeki müsamerede : olanlarla oraya davet edi- pe ere “Tatlı su Türkü,, ismini yi Bu müsamerenin belli a$1 davetlilerinden birisi olan (Vâ-Na) kısa, fakat okunaklı bir fıkra ile Sefa zadeye cevap ver- di ve onu sıfatlarını kullanmak» ta insaflı olmağa davet etti, Onlar kozlarını kendi arala- rında pay ve ballede dursunlar; m üstat Hüseyin Rahmibe- Yi matbuat sergisinde gördüm. Bana dedi ki — Peyami Safa ile Valâ Nu- rettin tatlı su türkü terkibinin ihtira o beratını pay edemiyor- larmış. Halbu ki kelime tati su Frenginden alınmıştır ve bu ke- lime de senelerce evvel benim tarafımdan © icat edilmiştir, ya- Ziver, Ahçılık ve terzilik Aka Gündüz, bundan beş, on gün evvel ( yazdığı bir fıkrada gazeteci arkadaşlarına artık baş- ka meslekler tutmalarını tasviye etmiş. Maalesef, biraz geç okuduğum bu yazıda Aka, kendisi ahçı olacağını yazdıktan sonra, bana da toplu iğnelikten dikiş iğneli- ğine geçmemi, terzi olmamı tâvsiye ediyor. Kendisi ahçılık bilir belki ina- Mirm, ihtimal ki mercimek ye- mekletinin çeşidini yapabilir. Fa- kat, benim elimden terzilik gel mez, Ayol, ben kendi iki yakamı ee eaiyerun. Nere. 8 mi, 9 mu? | Bir arkadaşımız, Yeni Günde Yazan: İacgues La Guerche Sesil Kolo Maarifte: Yeni muallimler kadrosu Maarif o müdürlüğü, muallim mekteplerinde ikmal imtihanla- rının neticesini nazarı itibara alarak ikinci bir muallim kad- rosunu hazırlamıştır. Bu kadroya nakillerini isteyen bir kısım muallimlerinde idhal idildikleri bu kadro vekâlete tasdika gön- derilmiştir. Darülfünun divanı toplanamadı Darülfünun divanı dün ekse- riyet olmadığı için toplanama- mıştır. Çarşanba günü öğleden sonra toplanacak olan divanda gazetecilik mektebinin bu sene faaliyete geçip geçmiyeceği hak- kında esaslı bir karar verilecektir, mamafi mektebin açılması kuv- vetle muhtemeldir. Ahmet bey müderris Ağaoğlu Ahmet beyin tarihi hukuk müderrisliği tasdiki aliye iktiran etmiş dön darülfünuna teblig edilmiştir. Ruhi bey Üç sene evvel toplu tedris tahsili için Viyanaya giden ilk tedrisat o müfettişlerinden Ruhi bey İstanbul maarif müdürlüğü emirine verilmiştir. Millet mektepleri Dün akşamdan İtibaren derslere başladı Millet mekteplerinde derslere başlanılması dolayısile dün ak- şam vali muavini Fazlı, maarif müdürü Haydar beylerle ilk tedrisat müfettişlerinden bir kıs- mı bir çok semtlerde açılan ders- ve Haydar beylerde hazır bulun. muşlardır. Her kaymakamlıkta bufusuna göre asgari 2 tane ol- mrk üzere bir çok dershâneler açılmışlır. yazdığı bir fıkrada bu Cümhu- riyet bayramını, yeni rejimimi- mizin sekizinci yıl dönümü ol. mak üzere tespit ve 9 uncu yıl dönümüdür diyen gazeteleri ten- kit ediyordu. Bu yazıyı yazmadan evvel An- kara muhabirlerinden Oo birisile müşavere etmek (fena olmazdı. Zira, her halde ondan gelecek cevapta Ankara Kalesinin, üze- rinde her gece kırmızı elektrik ampvilerile tenvir edilen rakka- min8 değil,9 olduğu bildirilir. bir hakikat meydana çıkardı. mp! Nakledeni ta. PE yem — Kocanız kızı uzaklarda arıyor. Fakat ben pek yakmda zannediyo. Yum. — Eğer o kadar güzelse, emin olu. süz bulur. Fakat İstediğini yapmaz. Kardeşinden paraları çeker ve kızla eğlenmeye kalkar. Sesilin gittikçe merakı artıyordu. Birdenbire kadın sordu: — Salın bu ince, uzun, güzel çok sarışın bir kız olmasm? Sesil atıldı: — Tanıyor musunuz? — Nasıl tanımam, kocamı elimden alan odur. — Kabil değil. — O kadar kabil ki, sırf onun için kocam yeni bir yazıhane açtı, | — Her halde aldanıyorrunuz. be - nim tanıdığım genç kız bunu Yapa- maz. — Kuzum, asıl sen onu yanlış tan) hk ği mışsın. Belki de başkasıdır. İsmi ne bakayım? Sesil tereddüt etti. Fakat Korn: | — Sakın Süzan olmasın, dedi, | — Evet. Süzan Darföy, Koranm yüzünde bir tebebbis, görüldü, garsonu çağırarak; — Iki vermut, daha, Dedi. Sesil reddetti; — Ben içmem. — Peki. Suzan ile kotsm öyle an- laşıyor ki kızım, seni de atlattılar, daha haberin bile yok. Garson iki kadehj getirmişti. Ko- ra bir hamlede kendisininkini içti. — Bu mesele, dedi, beni susattı, Sesil sordu: — Arkadaşım her halde o mösyö Brevannın evli olduğunu bilmiyor. — Mösyö' Brevan mı”... Haydi ca- nım.. Evvelâ bu da; yalan, kocamım isinin emer ie iğ nım. ismi mösyö Larsonyedir. Ben| daha geçenlerde Simon ve Sid Şehir Meciisi toplandı Sual sual üstüne !.. Vali, cevap ver mudur, Riyaset divanı ve encümeönler tazim teigrafları çekildi — Vali B.in sıhhatinin sorulması kararlaştırıldı ” Istanbul umumi meclisi dün ikinci içtima senesine başladı. Geçen nisan içtimamdan beri birbirlerini görmi. Şehir meelisiwin iIk içtirmaında sekiz o” sual takriri birden veren Mehmet Ali B. İ yen 'aza, koridorda, encümen odasın. da, kalemde birbirlerile tebessümler, iltifatlar, hatir sormalar, musafaha» lar arasında karşılaşıyorlardı. Salo- na girenler, hemen upiumiyet itibarile | eski yerlerini, eski yera arkadaşlarını bulup yan yana oturuyorlardı, tek| tük başka yerlere, haşka sıralara o- turanlar da görülüyordu. Vali Muhittin bey hasta idiz bele diye reis muavinleri meclisi açabilir. ler mi? Şurada butada hafif sesle münakaşalar oluyordu. Sant on dört bucuk... Valf Muavin; Fazlı bey salo-) na girdi, riyaset kürsüsüne çıktı, a | yakti, meclisi hafif bir iğilişle selâm: l adı: —Muhteremi azayıkiram? Uhdenk-| ze ve uhdemize müterettip en mühim! vazifenin ifası icin buraya şoplanan sizleri hörmetle selâmlarım, Vallmizin vYahatsızlığına mebni meclisi âlinizin küsüdı naçiz uhdeme tevecelih etmiştir, Bu vazifeyi milsa- rünileyhe vekâleten ifa ve kendileri | ne de şifay; cil temenn; €derim, He lediye ve vilâyet kanunlarının * bah- gettiği salâhiyete İstinaden meclisi âlinizin küsat edilmiş olduğunu be yan ederim, Fazlı bey, sözüne oturduğu yerde devam etti: — Ruzaamemize geciyorum: ikin. ci maddeyi rels vekilleriie p ve çocuğum bu İsmi ta har da ettiğimiz yok va. kat bu kiğım. İsmini deği ra yeni yazıhanesine Yen lesitken Dü. mu elzem telâkki etti. yı, ya ismi daha şık da via, muhakkak asıl ismile birçok dnlere ralar yaptı da ondandır, Arkadaşı: nız da bunları bilir, günkü onu har. sonye ismi altında tanıdı, — Belki bu isim değiştirmesi işler! ri için lâzımdı. — İşleri mi? Suzan onun (ne iş! yaptığını bilir, Pek temiz işler değil. Sesil titredi. Kora deyam etti: — Oh. Dedi, geçenlerde: onlara bir oyun oynadım. Daha da görme diler. Eğer bu akşam onları bir bul. saydım, ne söyliyeceğimi biliyordum, dün akşam bu saatlerde buruya gel- miş, fakat bu akşam, onun yerine &i- zi buldum. — Nerede çalıştığını biliyor mu. sunuz? — Bilmiyörum ama, öğreneceğim, neticede kendime göre teşkilâtım var. Sesil ona hayretle haklı; — Ne hay: ediyorsunuz, değil midir ? İçen seneki mecliste verilen temenni ka- miye mecbur intihap olundu — Ankaraya intihabı teşkil ediyor. Rey puslaları| dağıtılacaktır. Yalnız reyleri tâsnif| için bendenize iki arkadaş terfik bu-| vurmanız İâzem, Reylerin tasnifi için Etem Tzzet ve Refik Ahmet beyler intihap olun- dular, Gizli reyler yazıldı, hademeleri dolaştırdığı kilitli küçük sandıklara atıldı, sandıklar açılıp reyler sayıldı. Bu sırada daimi encümen intihabı da ayni suretle yapıldı. Tasnif neticesi sudür: Reis vekilliklerine Sadettin Ferit, Necip Beyler, Riyâset divanı kâtiplik- lerine Ai Rıza, Abdülkadir Ziya, E- tem İzzet, Sadi Beyler seçilmistir. Daimi enelimen azalıklarma Nakiye H, Tevfik Cevdet, Yusuf Ziya, Av-| ni İhsan, Namık, Suphi, ŞeraCettin! beyler seçildiler, Iktmat ehcümenine Hamdi, Necip,| Muammer, Kâmil, Cemal, Mehmet A- li, Ahdül&adir, Cemal beyler seçildi. ler, Tetkiki hesap encümenine Hüsamet- tinr Ps. eŞvket, Satkı, Ali Bican, Sa- lâhattin, Âdil, Tevfik beyler. Maarif encümenine Refik Ahmet, Etem İzzet, Kemal Salih, beylerle Ranâ ve Lâtife hanımlar, Bundan sonra ayrı ayrı sıhhiye, iktısat, nafta, kavanin, mülkiye encü- menlerine de ayrı ayrı azalar intihap edildi, Relsicümhur Hz. ne M. M, Meclisi reisine, Başvekil ve Dahiliye vekiline ikinci sene içtima mümasebetile ta- zim telgrafları çekilmesi kârarlaştı. rldr. Beyoğ'u azası Mehmet Ali beyin verdiği sual takrirleri de okundu. Ge- rarları, stadyum inşası işinin hangi safhaya girdiği, gazetelerin belediye işleri hakkındaki şikâyetlerinin naza. rı itibara alınmadığı, Hfaiyenin isla- hı, Üsküdarda yapılacak hastane, memba suları için hıfzesıhha kantı- nunun emrettiğ takayyüdat, İstanbu- lan muhtelif semtlerindeki çimento fabrikaları ve kömür depolarınm sıh- hi mahzurları hakkındaki suallerin nazarı dikkate almıp alınmadığı so ruluyordu. Riyasetle bulunan vali muavini, kendisinin Muhittin beye vekâlet et- tiğini, esas hakında bir şey söyliye- miyeceğini, Muhittin bey sunllere ce- vap vermemek isterse itiraz ve Şü- rayı devlete müracaat hakkı mahfuz, olmak üzere takrirlerin makama te mankendi. — Ne, şü moda müessesesinde mi? — Evet. Ama artık orada değil. Kora kahkahalarla güldü. — Yalnız, dedi, şimdi başka bir yere gitmiştir, kimbilir he dalevera yapmak için. . — Simon ve Sido dân evvel nere- de idi. — Neo, merak m ediyorsunuz? Sesil mithiş bir surette müteessir olmuştu. Başıyla tasdik etti: — Daha evvel, Grenel mahalle. inde bir ıtrıyat müessesesinde idi. Fakat orada uzun müddet kaldı. Her halde oradaki işi, bir terzihaneden model çalmaktan daha güçtü gali ba ki.. Seshl az kalsin bayılacaktı. Ken. dini zor tuttu: — Nerede oturduğunu biliyor mu- sunüz? — Evet... bir otelde... Müstear bir isimle, Çantasını aldı, açiz, bir kâğıt çı. kardı: - Si — İşte, i kâğıttaki adı Sesil buz gibi donmuştu. Koranın 3 — VAKIT 2 Teşrinsani 1931 ez Adliyede : Papağan beraet etti Istanbul birinci ceza mahke- mesinde, vaktile ( intişar eden “Papağan,, mizah gazetesi aley- hine 1929 senesinde açılmış o- lan müstelicen neşriyat dâvasının rüyeti neticelenmiştir. Dava, “Bir sözde kızım iç ças maşırlarında tekâmül, serlevhalı karikatörden dolayı | açılmıştır. Bu karikatürde, muhtelif sene lerde İç çamaşırlarının göster i diği farklar etrafında, bir muka- yese yapılmıştır. Mahkeme, karikatürü müsteh» cen mahiyette görmemiş, mes'ul müdür Emin Refik beyin bera- etini kararlâştırılınışlır. İki hikâye davasında cumartesi ye karar bildirilecek Istanbnl birinci ceza mahke- mesinde, “Resimli Şark,, me&- muasında çıkân “Sovyet Rusya- da garip bir izdivaç,, ve “Küçük hikâyeler kolleksiyonu,, nda çi kan başka bir hikâyeden dolayı açılan müstehcen neşriyat dava- İ ların mahkemesinde, müddei- umumilik ceza istemişti. Müdafaa yapılmış, mahkeme, kararını bildirmek üzere, mah- kemeyi cumartesi günü saat on İ dörde bırakmıştır. Bir ecza davası Istanbul üçüncü ceza mahke- mesinde, dün bir ecza taciri aley» bine bir ecza deposuna mağşuş ecza verdiği iddiasile açılan da- na rüyet edilmiştir, Eczaneler müfettişi ve hükü-“ met tabibi şahit sıfatile (odinle- nilmiştir. Müddeiümumilik, mu- taleasını bildirmek üzere, evrakı tetkike almıştır. Yeni teşkilât rivayeti Ceza mahkemelerinin ilga ve yerine münferit hâkimlikler tesis edileceğine, tatbikatta bu şekil iyi neticeler verirse, hukuk mah- kemelerinin de münferit hâkim- likler — şeklini alacağına dair bir şayin vardır. Münferit hâkimlikler (şekline kalbolunacak mahkemelerin rei- si ve azaları açıkta kalmıyacak» lar, kısmen münferit hâkim, kıs- men münferit hâkim muavini ola- rak vazifeler gene ( devam ede" Maamafi buradaki alâkadar mehafil, burada bu hususta kati bir malümat mevcut olmadığım beyan etmektedir. Şehir haberlerimizin bir kısmı 4 üncü sayıfadadır. ——— düni kabul ettiğini söyledi. İçtimaz nihayet verildi. da imiş gibi okud Madam Simon Dükla Bolivar Otel, Villido sokak, Sesil ile Kora kolkola girerlerken Brevan pencereye yaklaştı ve onlare gördü. Müthiş bir (asabiyet içinde idi: — Şimdi berbat oldum, dedi. Koranın her şeyi yapacağı- nı biliyordu. İki kadının beraber, Su- zanı bulabilmek ihtimalini düşündü ve? — Kaybedilecek bir dakikam yok, dedi. Kâtibi çağırdı: — Simon, dedi, mühim bir iş için gidiyorum. Eğer beni ararlarse, birkaç gün için yokum. Sen İdare et. — Anladım efendim. Mektupları? — Telefonla sana haber verirdim. Birisini takip ediyorum, Nereye gi- deceğini bilmiyorum. — Peki efendim. Brevan cüzdanına baktı. KAfi pa rast vardı. Çekmeceleri kapadı, © kağa çıktı. Bir otomobil ile bindiz — Bolivan Otel,