m e > —— —.. Kömür mü — Mazol m $ Türkiyede mazot da vardır 8000 otomobilimiz, motörbollarımız, tayyarelerimi. donan- mâmız vesair kuvvei muharrikemiz için satın aldığımız senede on memi ie liralık benzin, etimizde istihsal etmeliyiz petrol ve mazotu Yazan : Elektrik mühendisi Hasan Halet Türkiyede petrol; şarki ve sarbi| | Anadoluda mevcuttur. Bilhassa Van, Bitlis ve Erzurum havalisinde müte- addit zamanlarda yapılan jeolojik tetkikat neticesinde, lâakel, (dir mil. yar türk lirası) petrol mevcut oldu.' ğu anlaşılmıştır. Bu petrol damarla. rı Kafkasya ve İranın şimalindeki a-| na damarların şuabatını teşkil etmek te ve Türkiye dahilinde 360 kilomet- re uzunluğunda İimtidat etmektedir. Bu havalide altı nontada petrol bulunmuştur: 1) Van havalisi; Van şehrinin alir kilometre şimali şarkisinde Korzotta ve Naftiroz yay. Tâsında petrol damarları bulunmuş. tur. Ve büyük bir arazide imtidat et. mektedir. Bunlarm inkişafı şimendi. fer hatlarının buraya kadar uzanma- sina tâbi bulunmaktadır. : 2) Katranlı havalisi: Erzurumun 40 kilometre cenubun- da Şeytanderesi kenarında, Katran- bda petrol bulunmuştur. Petrol bir dağın eteğinden bu dereye akmakta- dır. 1917 senesinde (o günde 200 kilo kadar mazot elde edecek bir kuyu Açılmıştır. Bu mazotun rengi ga- yet berraktır, 8) Divane Hüseyin havalisi: Kuşkalede, kömür dağı silsilesi im tidadınca Mafalişo - ve Divane Hü. seyin köyleri arasında mızot mevcut- tar. Bu havali altmış kilometre w Zunluğunda ve yirmi metre genişli- Zinde imtidat etmektedir. Burada en derini üç metre olmak üzereon iki kadar kuyu açılmış ve mazot elde e- dilmiştir. 4) Naftik havalisi: Kömür dağının cenubunda, Naf - tik köyünün civarında, açılan bir ilâ İki metre derinliğinde kuyulardan, daha aşağı tabakada mühim miktar. da petrol bulunduğu anlaşılmıştır. 4) Peltek havalisi; Peltek kasabasınm dört kilometre şimalinde Mamahatun kasabasmdan| 32 kilometre mesafede açılan kuyular yevmiye 95 kilo kadar iyi cinsten ma- Zot vermiştir. 6) Hasankale havalisi: Burada açılan kuyularda bulunan petrol analizi, berveçhiatidir. Yüzde 0,74 nzot, yüzde 54 müvel ldülma, yüzde 58,57 karbon. yüzde 8,50 kül, yüzde 0,25 kükürt ve yüzde 2746 müvellidülhumuza bundan baş ka burada on beş metre derinliğinde zift bulunmuştur. 7) Zako havalisi: Bitlis vilâyetinde Elcezire hudu- dunda Zakoda pek zengir petrol ku- yuları vardır. 8) Kastamonu havalisi: Kızılırmak kenarında, mühim pet- yol membaları keşfedilmiştir. Jeole- Jik tetkikat henüz natamamdır. İ rabzonda Sürmenede, Antalyada, Ya- 9) Trakya: 2) Gi Ku Bahçe kapısı açıktı. İçeri girdim, çiz. melerimi elime aldım. Nöbetçi hâlâ uyuyordu. Hücreme çekildikten son-i ra kapınm sürgülerini eski vaziyeti ne getirdim. Bunlar bittikten sonra duvarı içerden yumruklamıya başla. dım. Nöbetçi uyanmıştı. Süküt etme- mi söylüyordu. Müteakiben bir mülâ. zim birkaç asker ile hücreme girdiler, Ben zihiren derince uyuyordum. Za- bit nöbetçiye küfrediyordu: — it oğlu it bu Almanı niçin dışa. m 'bıraktın?. Biz onu İyice tanıdık! Almandan başkası değildi! Nöbetçi, mülâzimi aptal aptal süz. dü, sonra mukaddes ruhlar üzerine yemin ederek gözünü kapamadığını anlattı. Mülâzim de gördüğüne şüphe edi- yordu. Nöbetçiye diyordu ki; — Sana yalnız dikkat etmeni tavsi- ye ederim. Eğer kaçacak olursa o- nun yerine bugün erkenden seni aynı noktada kurşuna dizerler! veler içind Nihayet zabit ve askerler gittiler,| adam? malinde mazot vardır. Bu havalide T. English tarafmdan yapılan son- daj ameliyatından şu netayiç elde e- dilmiştir: Sondaj ameliyatı, Keşan 65 kilometre cenubuşarkisinde Deli Osman nehrile Milâs çayı arasında deniz sathından yüz on metre yük - seklikte, yüz metre derinliğe kadar! yapılmış ve iyi miktarda “ petrol bu! lunmuştur. Mazotun kesnfeti (0,525) tir. Ve yüzde on parafin mevcuttur. Petrol damarları Şarköy ile Ganos arasında yirm; dört kilometre kadar imtidat etmekte ve 300 metre derin. liğinde bulunmaktadır. Keza şimali şarkiye doğru Mangra kassbüsina ka- dar imtidat etmektedir. 10) Diğer havali: Konyanın cenubunda ( Kavakta, Kuşadası köşesi dahilinde Muğlada Marmaranın cenubuşarkisinde İznik gölü civarmda, Sinop yakınında, Tı. nartaş yakınında mazot meventtur, Petrol kuyularını niçin ve nasil iş- Tetmeliyiz? Bugünkü istalistikler, memleketi. mizde 5600 otomobil ile birkaç bin iraktöriin ve motörbotların mevcut olduğunu gösteriyor. Ulak sanayi er- babının petrol ve mazot yakarak kuk landığı dahili fhtirak motörleri ve di- zeller (29,218) beygire baliğ oluyor. (15,245) beygir kuvvetindeki dizeller de otuz iki şehrin elektrik santralle rinde elektrik istihsali için kullanıl maktadır. 14 milyon nüfusumuzdan, ancak üç milyonu elektrik © ziyasile yaşamakta ve mütebaki 11 milyon nü. fusumuz petrol lâmbası kullanmak- tadır. Bütün bu işler için senede on milyon liramız yani on senede yüz milyon liramız dışarıya gidiyor. Bu hakikat müvacehesinde artık, mevcut zengin petrol kuyularımızı inkişaf et. tirmek zamanı geldiğine &ani olmalı. yız. Amerika, inkişafını, Kaliforni. yadaki petrol kuyularma ziyadesi - le medyundur. Biz de petrol kuyu. ları işleten memleketlerden sondaj| âletleri ile beraber mütehassıslar ge. tirtmeli ve çalışkan ve sermâyedar) münevverlerimiz de petrol kuyuları. na akın ederek hem kendilerini Zen. gin etmeye ve hem de memleketimizi iktesnden yükseltmeye çalışmalıdır. A| merikanm ilk inkişafında, binleree genç ve ihtiyarın petrol ve altın ara» mak için garbe koştuklarını hatırlı. yalım bu canlı misalin bize de, ciddi gayretlerin, havaya fışkıran petrol damarlarını memleketimizin her kö. | Harp malülleri | Cemiyet neler y istiyor? Mütekait harp malülleri cemiyeti- merekzi umumlisj beş senelik bir me- sai proğramı hazırlamıştır. Bu prog- ram yakında yapılacak olan umümi bir içtimada müzakere edilecek, icap ederse bazi maddeleri değiştirilecek- tir. Program elli maddeyi ihtiva et. mektedir. Bunlardan bazıları şunlar. dir; 1 — Malâllerin ve aileleri efradı- nın doktora, ilâca, doğum ve hasta. neye olan İhtiyaçlarını temin etmek, 2 — Kimsesiz malöllerle muhtac muavenet olanlarm ailelerile beraber ikamet, iaşe, melbuşat gibi ihtiyaçla. rını tatmin edebilecek bir yurdun (Malüller sarayı) nın bir an evvel te- Türkiyede halk olmalıdır ? Halk terbiyesi; bir o asırdan! fazla bir zaman var ki, yük. selmek istiyen milletlerin en çok meş- gul oldukları bir şeydir. Geri millet. lerin, iktısadi, sıhhi, medeni seviyele- rini yükseltmek hiç şüphe yoktur ki, o kitleyi teşkil eden cemaati hareke- te getirmek ile mümkün olabilir. Ge ri bir milletin her sahada yükselmesi! mutlaka cemiyetin hars heyetin; teş kil eden birkaç münevver ile mümkün olabileceğini hiç bir kimse hatırdan bile geçiremez. Pinleri hepimiz bili- 5— riz, Beyaz zanbaklar memleketini okuyan herkes için bu çalışkan mille tin hayatı bizim gibi milletlere büyük bir örnek olabilir. Finlerin asırlar süren esareti muhakkak ki, münev- verlerin el ele vererek bütün Fin kitlesini harekete getirmeleri ile ni- hayet bulmuştu. Geçende, Maarif vekâleti müzeler müdürü Hâmit Zübeyir bey, geçirdi- ğimiz kış eski Türk ocağı binasında halk terbiyesine dair vermiş olduğu konferansları, bir kitap içinde topla- dı. Hâmit beyin bu çok kıymeti; ese rinden de anlıyoruz ki, halk terbiye si meselesi, öyle zannedildiği kadar basit ve az ehemmiyetle kendiliğin. den olacak bir iş değildir. Hâmit be-i razatta buluna, arı muhtekirle- yin kitabında Finleri görüyoruz. Ma- rin ellerinden yk e İ carları görüyoruz. Gayelerinin ta- 8 — Müteşebbis ye ciddi malüllere "Takkuku için, ne gibi vasıtalara mü- asgari faizle ticari prensipler hududu! racaat edilmek icap ediyorsa, hepsi- sisine çalışmak, 3 — Malöllere fennin en son terak.| kiyatmna göre sun'i aza yaptırmak ve her sene diğer memleketlerdeki bü gibi tekâmülütı takip etmek. 4 — Malüliyetleri Avrupada teda:| vilerini icap ettiren malülleri ecnebi memleketlere göndermek. 5 — Çocuk doğması, hastalık, ee naze gibi mübrem ihtiyaçlarda malâül- lere ve karılarile çocuklarıma nakten dahi yardım etmek, 6 — Malâl çocuklarını meccani mekteplere yerleştirmek, icabında Av rupada tahsillerini mümkün kılwak, 7 — Teavüin sandığı tesisile malül lere mütekabil kefalet ve maaş cüz danlarına mukabil asgari faizle ik dahilinde ikrazatta bulunmak VE Ole) vecamamaman ların teşebbüslerini ciddi ve kati bir alâka ile daima himaye ve bu meyan- da muvaffak olanları beray! takdir hediyeler ve ikramiyelerle taltif et- mek, gibi sakatlıkları derecesine göre ma: üllere san'at öğretmek ve onları ata- letten kurtarıp fagliyete geçirmek,| malül gaziler iş yurdu tesis etmek. 10 — Henüz arazi #lamıyan malül lere azami bir sene zarfında Muva fık yerlerde arazilerinin verilmesini katT surette temin etmek. 11 — Malöllerin şiddetli ihtiyaçla” rını tatmin için ikmali zaruri olan kanunları neşrettirmek, 12 — Malüllere meccani tramvay.i vapur, şimendifer, otobüs gibi nakli- yat şirketlerile malüllerin lehine an-| laşmak, 13 — Tramvaylarda ve diğer nakli- yat vesaltinde malül gazilere otura * cuk yer verilmesini Ye bunların ayak- ta kalmamalarını temine çalışmak, 14 — Harp malülü oldukları halde harp zamanına sit Vesaik ve kuyu datın bazı mahallerde Zİyaa uğrama sından dolayı malöliyetleri makama- tı sidesince (tevsik edilmiyenlerin haklarının alınması İçin şayanı kabul vasıtaları ihzar ve İhdas etmek, şesine sevkedebilmekliğimiz için me darı teşvik olmasını temenni ediyoruz. burada candan eden: i Doğan | Yıldız e kendi kendine söyleniyor. — Bu işe şeytanın da aklı yet. mez. Mülâzim benden ne istiyor?.. İşte Kermansk; burada, heri me güzel de uyuyor?.. Bana dönerek; — Ya sen niçin duvarı yumraklı. yordun?.. Omuzlarımı silktim, vam ediyordu: — Yoksa dışarı çıkmıya muvaffak oldun mu?.. Dedim ki: — İyisi mi sen bu kadar fazla soracağına biraz uyu! anladım mı?. m uzun baktı, hakikati anlamış. Nöbetçi de. Sigaralarından bir tane verdik- ten sonra elimi sıkarak; — Sana çok teşekkür ederim, dedi. — Sabah karanlığmda.. Mülâzim öyle demişti ya şüphesiz Şaşırdı be. ni de sabah karanlığında kurşuna dizecekler?.. Şuşkin ne de acul bir! Ya Şuşkin benim yerimde| 15 — Malül gazilerin cenaze ala; larında ordu efrat ve zabitanı hak- kında cari olan merasimi ifa etmek, Ölen harp malâllerinin bırak: olsaydı?.. Saçma ve gülünç fikirler. Yalnızlıktan sikılıyordum, Ka: pıyı yumrukladım. — d istiyorsun?- uyusana1.. — İçeri gel. dedim, Bunu a söylemiştim. Öyle ya. tiyatro ei makta mana kalmamıştı, Devam ediyordüm; anlat!. Nöbetçi şaşırdı: — Ben zannediyordum ki sen rusça bilmiyorsun?.. dedi, — Ben de zannediyordum ki sen be- ni höcreden dışarı biraktım,. — Sus. Öyle gürültülü söylemeli konuştuklarımızı o kimse işitmesin. Ben burada bekliyeyim, Sizin memle- ketlerden anlat. BiZ işidiyoruz ki A manlar ağnç talaşından ekmek yapı yorlarmış?” . “Ağaç talaşı mükemmel bir gıda- dır. Hem lezzeti de çok iyidir.” “Evet, evet, siz çok kurnaz millet siniz fakat biz cahiliz. Beni niçin idam etmek istedikle rini sordu, Cevaben Rus zabitlerinin sulh yapmak istemediklerin; benim de açık bulundurulacağını muhterem 9 — Ecnebi memleketlerde olduğu pe Etablisman Orozdi - Bak Bugün mağazalarının bütün gün müşterilerinin nazarı ıttılana arz Müdiriyet tıklar dul ve yetimlerin hayatlarını dikkat ve kayıt altına alarak bunları sefaletten kurtaracak kanunlar neş- rine çalışmak. 17 — Malüller için resmi ve kanuni bir gün tayinine çalışmak ve bu gün- de malâllerin menafiine ve memleke- tn her tarafında rozetler dağıtmak. 18 — Malöller menfaatine pul bas- turmak ve bunları resmi günlerde tel- graf ve mektuplarla diğer nıuameleli evraka ilsak ettirmek. 19 — Malüllere ait bilcümle mua- meleler, müsamere, balo, tombala, kayık yarışlarında bilümum harç ve vergilerin alınmamasını temine çalış. mak, 20 — Güzel bir alâmeti farika intihap! ve bunları imaj ettirerek asli ve fahri azalara dağıtmak, 21 — Avrupaya tetkikat ve nemle! ket dahilinde seyahatler tertip eyle. mek. 22 — Cemiyetin nizamnamesini ta- dil etmek, cemiyetin unvanını (Türki. ye eümhuriyeti malül gaziler cemiye- ti umumi merkezi) şeklinde tesbit et- mek ve hayri cemiyetler hakkındaki tiğimi anlattım. “Lâkin bize diyorlar ki: Alman imparatoru İle ceneral Hindenbürg sulha razi olmıyorlarmış. Fakat her ne olursa olsun biz inkılâp yapaca. ğız, Çari memleketten koğacağız, hat. ta bazı İnkrlâp taraftarları yakalana- rak hapse girdiler, Bu iptidat (Omübahase uzun sür. müştü. Nöbetçinin © tebdili zamanı gelmişti. Ayrılırken : — Senin için dua edeceğim! dedi. Korkma. İş çabuk biter. Sen dahan tüfeklerin sesini işitmeden kendini cennette bulursun! Siyaset meydaaıa doğru Tedriet surette odam aydınlan- maya başladı. Beş günden beri ilk defa yıkandım. Bir parça kara ck mekle çay getirdiler. Bunlara hiç dokunmadım. Açlıktan ve susuzluk- tan eser hissetmiyordum. Karşımda duran bir zabit emredi. yordu: — Haydi kalkınız, hazırlanmız!,, Ayağa kalkmak istedim, fakat dizlerimde kuvvet kalmamıştı. Üzeri. me baygınlık geliyor gibiydi, Düşme. mek İçin bir ağaç paraesma tutunun - sıçak | ş İ ettirmeye tahsis ediyordu. İstibd asker dizilmişti, Ön sıra VAKIL 77 teşrmevven x3ı — | k terbiyesi nasıl ne baş vurüyorlar; millet efradı, münevverler, hükümet ve en nihayet devlet bu gayenin tahakkuku için her türlü maddi ve mânevi fedakârlık ve yardımdan çekinmiyor, ne bahasına olursa olsun, behemehal tahakkuk et. tiriliyor, Hatta Macarlar, halk ter- biyesi işini (tam bir devlet işi) adde- diyorlar. Kitap, sinema, mektep vek hasıl ne gibi vesait varsa hepsinden azami istifade teminine uğraşıyorlar, İtalyanlar başka, İngilizler baş ka, Almanlar başka... Velhasıl millet efradının bize na zaran çok geniş olan münevserliğine - rağmen sistematik bir mesai sarfedi. yorlar. 4 ... a7 Bizde halk terbiyesi meselesi, de nilebilir ki Gazinin üç sene evvel, İs tanbuldan kalkarak Samsuna, ora dan Sıvas, Kayseri tarikile Ankara ya varığı ile başlar. O zaman Gaziyi millete hocalık ederken görüyorduk. O vakit ortada bir alfabe meselesi vardı. Herkes, her smıf millet efra- dı bu yeni meseleyi halle davet edil mişti, Bu meselenin halli için her. | tarafta yer yer faaliyetler baş güs- terdi, mektepler açıldı. Halk terbiye- si işinde en sarih ve müsbet rolü oy- namak vazifesi ile mükellef olan Ma- arif vekâleti bu mektepler için birer talimatname hazırladı. Senelerin verdiği tecrübe üzerine bunlar üzerinde tağilât yapıldı. Bir çok masraflar yaparak, millet halk, münevver, muallim, geceyi gündüze katarak çalıştılar. o Muhakkak ki, memlekette şu Üç sene içinde yazmayı öğrenenlerin adeği - hay arttı. Okuyup yazma öğrenince de biraz da medeni hayatı, sıhhi yaşayış kaideleri, vatan ve memleket bilgile ri üzerinde işlenmek ederdi. O da yapıldı, okuyup yüz v lere tâli bir dersane daha 8 larda da bunlar tahakkuk ettirilmeyi Mn .. di Bugünün mektep telâkkisi basit tir. Mektep, doğrudan doğruya i İ (ha. © yat) kelimesinin mukabilidir. Mekte- bin vazifesi, kendisine koşanları, İç- timaileştirmekten ibarettir. Halbuki dün, mektep, kendisine gelenleri sadece dimileştiriyor ve bü tün gayesini dindar olmayı tahakkul maarifi tamamile böyle idi. Meşrati- yet maarifinin mihveri gene dindar- ikti... Mekteplerde ilk okunan ders din dersi idi Ancak cümhuriyet devri; mektep- leri uhreviyetten kurtardı ve dünya“ ya ve hayata doğru sevketti, Onun içindir ki bugünkü sadece hayattır. Fakat eski mektepçilik neticesj olarak bugün Anadoluda lâ kırk senedenberi mektebi olduğu halde henüz içinde imzasını atacak, (Lütfen sayfayı çeviriniz) göstermeye başlamıştı. Altı süngülü askerin arasında hareket ettik. Zolu- muz hapishanenin bahçesinden geçi yordu. i Bahçe kapısınm hemen yanibaşın- da bir kalabalık gördüm. Oraya yak- laştığımız zaman kalabalık arasında dar ağacmı farketmek mümkündü, Golbayı asmışlar, Ey büyük allahım! Gol'ba idam sehpasmda. Dizlerim titrimeye başla dı. Durmıya mecbur oldum. , — Haydi çabuk olunuz! Kaybede « cek vaktimiz yoktur! eni o tarafa bakmaymız! Meydanlıkta müthiş bir zabit ka. labalığı vardı, Her halde dün salon- dakinden çok fazla, Kalabalıktan yalnız divanharp relsini tanıdım, elinde bir dosya çan tası vardı. Beni meydanda yeni açık mış bir çukurun yanıma götürdüler, , Çukurun ön cephesinde yere dikil. miş iki metre tulünde hir ağaç bulu. nuyordu. İki elimi arkamdan sıkteş bu ağaca bağladılar. Beyaz mendille gözlerimi obağlamak istiyen askeri ittim. Benden on adım ilerde 137 diz çükmilş, (Bitmedi