klübile Arnavutköy spor klübü arasındaki futbol maçı 9 Teşrinievvel cuma günü Arna- vatköyünde (İstanbul Terbiyeibedeni ye) spor klübü ile (Arnavutköy rum spor klübü) arasındaki futbol maçı çok heyecanlı olmuş ve neticede Ter- biyelbedeniye klübü galip gelmiştir. İstanbul Terbiyeibedeniye takımı sahaya şu şekilde çıktı; Arif Manol, Hasan Niko, Namık, Haşim, Faruk, Salim, Riza, Mustafa, Ta. Birinci devre Terbiyeibedeniye ta- kımının hakimiyeti altında geçti. Bu devrede (4) gol yapan Terbiyeibede- “niye takım ikinci devrede iki gol da» ha yaparak galip gelmiştir. Rumlar ancak ikinci devrede bir gol yapmı! ya muvaffak oldular. “Gollerin iki- sini Riza attı. Diğer sayıları ise Fa ruk, Salim, Mustafa, Tarık beyler atmışlardır. Gençleri tebrik ederiz. Gençler temaşa grubunun senelik içtima: 16 teşrinierel cuma günü (Gençler temaşa grubu) azası Sultanahmette- ki merkezde toplanarak yeni sene faaliyetleri hakkında uzun münaka- şalardan sonra heyet; idareyi inti- hap etmiştir. Geçen sene yapılan faliyetler hakkında eski heyeti ida re izahat vermiştir. (Yarım saat is tirahatten sonra (yeni heyeti idare ilk kararını vermiştir. 1 — Şeker bayramında birkaç tem- sil vermek Üzere Bursaya gidecek ©- Tani grup arife günü sabahleyin Yi. Yura tirikile (Bursüya gidecek Ve bayramın dördüncü günü avdet e decektir. Yol ve iaşe masraf: heyeti idare. ye (10) gün evvel teslim edilecektir. Seyahati idare edecek zatı heyeti ida- re intihap edecektir. Heyeti idare şöyle intihap edilmiş- tir: 1 — Reis: Avni bey. 2 — Muavin: Alâettin bey. 3 — Muhasip: Recai bey. 4 — Harici ve dahili işler müdürü Necmettin bey. Yeni heyeti idareye muvaffakıyet-i ler dileriz. Çırçır spor klübünün müsameresi Haber aldığımıza göre Çırçır por klübü cümhuriyet bayramında bir müsamere verecektir. o Müsamerede Vedat Nedim beyin (Kör) ismindeki iç perdelik piyesi oynanacaktır. Öğle geçmişti. Topçu karargâh kumandanlığına geldik. Genç bir am bizi karşıladı. Kısaca be. ni isticvap ettikten sonra karargâh kumandanlığının hakkımda iyi fikri olmadığını bildirdi. Ben itiraz kabi dinden buraya erkânı harbiyenin da- vetile, (okonferans vermeye gel « miş olduğumu anlatmak istedim, fa- kat kaymakamdan “Böyle bir sey mümkün değiliğdr, cevabını aldrm. Topçu karargâh kumandanlığı hiç bir Alman zabitinin (hudut hattmı geçmesine müsaade etmemiş İmiş. Geçtiğim Rus siperleri dünden İti- baren başka bir kolordu kumandanı- nm emrine verilmiş bulunuyor. Bu haberi işittiğim zaman yıldırımla vu- rulmuşa döndüm. Korktuğum feli- kete uğramıştım. Dünden itibaren bu siperlere gelen dördüncü topçu ne mal olduğunu çoktan bi- Hyordum. Hudut boyunda, mensubi- Gençlik Haberleri | istanbul terbiyei bedeniye sporiHaliç idman klübünün boks ve larını matbaamızdan alacaklardır. mİ İle temasa gelemediğimiz & yalnız bu alay idi. Hatta bir kaç defa bu futbol takımları çarşamba ak- şamı Eskişehire hareket etti Birkaç maç yapmak için Haliç Id. man klübünün futbol takımı ile (10) Doksür çarşamba günü Eskişehire ha- reket etmiştir. (Seyahat bir hafta kadar devam edecektir. Galatasaray lisesinde tenis maçları başadı Galatasaray lisesinde (1991 - 1932) tenis maçlarına başlanmıştır, Maçla- ra muallim muavinleri ile talebe işti- rak (oeylemektedir. £ Sporculardan Semih ve Rasim beyler bu maçlara iştirak edeceklerdir. Gençler temaşa grubunun müsameresi 29 teşrinievel cümhuriyet bayra- mında (Gençler temaşa grubu) 1951 1992 kış temsillerine başlıyacaktır. Cümhuriyet bayramı şerefine bir resmi kabul yapıldıktan sonra (Kör) piyesi temsil edilecektir. Türk gençler birliğinde insan sarrafı Komedi 2 perde 16 teşrinievel cuma günü Türk gençler birliği (İnsan sarrafı) nı oynadı. Eser nasıl oynandı? Gençler ne derece muvaffak oldu? diye sorarsa- nız size şu cevabı verebilirim. — Gençler eserj oynamadılar.. Bize okudular. oOEseri kurtaran ve bu o- kuma tarzından dışar çıkaran iki kişi vardı, Biri Mevlâ, (Şurulla) diğeri ter- zi (Musa) dır. Molla ve terzi eseri kurtarabildi- ler. Fakat bu gençler bazı fazla mübalâğu ediyorlardı. Uşak rolünü oyniyan (Muhlis) rolüne hiç ehemmiyet vermedi. Bir uşaktan ziyade bir beye benziyordu. O kadar ki efendinin karşısında el. leri cebinde dolaşıyor. Ve ona bir arkadaş gibi hitap ediyordu. Za- ten o rol hiç tipine uymuyor. O gün yerlerde en fenâ oynıyan amatör (Muhlis) tir. Dekorcu mecemiz Beş harfli bir hayvan ismi bulu nuz bu kelimenin son üç harfi göl manasına gelsin. (Baştan üç harfi hakaret ifade etsin! Doğru halledenler takdir varaka. husus için teşebbüste bulunduğumuz zaman âteşle mukabele görmüştük. Ordu erkânı harbiyesine geldiği. miz zaman © gece olmuştu. Baron (Gilgenkamp) ın benimle görüşmek istediği bildirildi. Kır saçlı jeneral le karşı karşıya idim. Bir O kelime konuşmadan beni mütenddit defalar baştan aşağı süzdü. Nihayet elinde ki kamçı ile çizmelerine vurduktan sonra“ Buraya One muksatla geldi-i niz?,, Diye yüksek sesle sormaya baş- ladı. “Askerlere inkdâp fikri aşıla- mak istiyorsunuz öyle mi?. Fakat buna muvaffak olamıyacaksınız!. ” Hiddetle baktıktan sonra “Sizi astı. rTacağım!.., Bu son elimle ile hiddeti- ni teskin etti. İki dakikalık bir sü. küttan sonra gene galeyana gel mişti “Siz bir asker olduğunuzu söylü- yorsunuz öyle mi? Fakat siz bir in.i kılâpçı, bir casus, bir domuzsunuz?...| , Cevap vermek sırası bana gelmiş. ti, ben daha ağzımı açmadan iki a$- Midilli önlerinde Hava kararmağa başlamıştı. Se- mada sanki sıkmtıdan (o takallüs et- miş parça parça esmer bulut küm leri diyar diyar gezmeğe çıkmış ser- gibi gittikçe Omücadele (şiddetini kaybediyor; O geminin bordalarını, hafif okşayıp sakinleşiyordu. (Kara burnu) geçmiştik, (Gülce mal) sahile müvazi bir istikamet ta- kip ederek (o (Miğilji) min açıklarım. dan geçiyordu. Güverte derin bir sessizlik kuyusuna düşmüş #ibiydi; çıt çıkmıyordu. o Herkesin gözü sabit bir noktaya ( dikilmiş, için için bir hasret © acısı göğüsleri sıkıştırıyor; bunaltıyordu. Geminin denizi yarar» ken çıkardığı sağır gürültüler mut- tarit bir ahenkle bu hazin (o süküta tempo tutuyordu. ". Küpeşteye dayanmış (Midilli) nin küzük çam ormanlarını yeşil bir yap- rak deryası gibi uzanan bağlarını, sahile sarkmış gümüşü zeytin ağaçlar. rmı, o seyrediyordum, Uzaklardan adanın kasabası gözükmeye başladı. Muntazam © bahçecikler içinde gayet beyaz küçük köşkler, (deniz kenar; na sıralanmış (o büyük mor Yalılar gözlerimin önünden birer birer gesi- yorlardı. İki tepenin arasından gü neş taze bir bakır kızıllığı ile denizin morlaşmış sathma gkgederek (Midil- li) yi karanlıkların kucağıma bırak yordu. » ". Vapur biraz daha ilerlemişti. Sa- hilin yalçın kayalıklarına abanmış| müdevver burçlarıyla, yıkılmış mâ gallarıyla, altı yüz senelik bir ma zinin ağırlığı altında çökmüş (Mi dilli) kaleleri | gözükmeye başladı. Bu kahramanlık ve ölüm abidelerinin korkunç enkazı içinde, ( aslancasına çarpışan o uzun kövuklu, sırma çep- kenli, pala bıyıklı, İğri keskin kt lıçlı, Türklerin hayallerini görür gibi oluyorum. — İste daha ötelerde yıldırım süratile giden yüzlerce sipa- hinin (Midilli) ye doğru kahramanca! at koşturdukları gözlerimin önün- de bir serap gibi canlanıyor... ... Diyetini vermeyip kesilen kolunu yaşlı gözlerile seyreden betbaht bir mücrim gibiydim. Asırlarca Türkle- rin sıcak nefeslerile £stnan (Midilli) benden gittikçe hissiz ve ketum w- zaklaşıyor; o arkamızda bir yığm sie! yah dağ kütlesinden başka bir sey kalmadı. gözlerime ağır bir yaş per- kerin zorlle dışarı çıkarılmıştı, ni yan tarafta bir binaya soktular. Bina iki odadan ibaret iği, Odanm! birisinde ben hapsedilmiştim. Nöbet gilerin çerkes oldukları kıyafe; den belli idi, Hepsi de uzun boylu, siyah mantolu sakin, muti adamlar dı. Bunlardan hiç birisi beni tahkir! âmiz bir kelime söylemedi. Bulun- duğum odada portatif bir karyola vardı. Biraz sonra bir masa İle bir de sandalye, bir de mum getirdiler. Bir köşede demir soba vardı amma havanın müthiş soğuk olmasına rağ- men içerisinde ateş yoktu, Nöbetçi lerin çavuşu benim © hapis bulundu. gum odada kaldı. Müthiş, Susuzluk ve açlık hissetmeye başladım. Fakat kumandanm emri Üzerine (Obana ne su ve ne de bir parça ekmek verme diler. Saatlerdenberi ağzıma bir şey koymamıştım. Üzerinde Rus asker. lerine vermek üzere getirdiğim kâğrt- lar bulunuyordu. Bunun için müt- hiş surette (içim sıkılıyordu. Dar olan bu odada gezinmeye başladım. Propaganda kâğıtlarını o vücuduma sarmıştım. Şimdiye kadar üzerimi aramadılar, her dakikada bu kâğıt- Jarı yakalamaları ihtimali var, Bu e, e > Mr — “rad | Gençlerin Fikirleri | 5 — VAKTT 20 Teşrinevvel 1931-5 La i (7 Talebe birliği ne halde? Geçen sene yüksek tahsilin dokuz şubesini temsil eden murahhasların iştirak ettikleri milli Türk Talebe birliği kongresi; mütaddit içtimalar- dan sonra vazifesini yapmış idare he yetini intihap ederek birliğin ihyasın- da ilk hamleyi atmıştı. Bu ilk ham- lenih neticesiz ve boş bir gayretten ibaret olduğu hakkında gençlikte te hassül eden kanaatin umumi bir şekil almaya doğru temayülü ve birlik ida- re heyetinin hakikaten sessiz ve âtıl vaziyeti bugün gençlik sütununda bi- zi bu mesele ile alâkadar kılmaya sevketmiştir. Bugün talebe birliğinin ismi var <ismi yok bir müessese halinde kal- masının ne gibi zararlara sebep oldu- ğunu basit bir müşahede derhal mey- dana çıkarır, Ağustosta Bükreşte (beynelmilel talebe kongresi toplandığı halde ne yazık ki Türk talebesini temsil eden bir şahsiyet bulunamadı. Londra daki beynelmilel talebe konfederas- yonu beş altı ay evvel müracat ede- rek vize ve sair hususatta talebenin teshilâta mazhar olması için talebe birliğinin karne usulünü tanzim et- mesini istiyor. Gerek Avrupada se- yahat edecek Türk talebesinin, ge- rekse Türkiyeye gelecek ecnebi tale-; benin mütekabilen bu kolaylıktan İs- tifadeleri için bazı teklifatta bulunu- yordu. İçtima edecek bir odası bile bulun- mıyan ve mevcudiyeti bazı merasim- lerde bir iki kişinin bulunması ve a- rasıra gazetelerde çıkan tebrik ve ta- ziyetlerle malüm olan birlik idaresi faaliyet progtamını çizmek şöyle dursun hâlâ vazifelerin taksimi gibi incir çekirdeğini doldurmıyan mese lelerle uğraşa uğraşa bir çıkmaza sü; rüklendi ve hâlâ da sürükleniyor. Kongre murahhaslarının vazifele- rini bihakkın ifa etmedikleri iddia edilemez. Mevcut şeraitin icap ettir- diği ahval dahilinde ellerinden gele- ni yaptılar ve ortaya bir idare heye- ti çıkararak bütün işleri onlara tev. di ettiler. İdare heyetinin ademi mu- vaffakıyetini hazırlıyan (o sebeplerin bir kısmı dahili, bir kısmı! da harlej- dir. Birineisi vazifelerin taksimin. de ki müşkülâti. Kabinenin teşkili ile uğraşıyormuş gibi günlerce, aylar. ca konuşmalar devam etti, Bittabi bunlar heyet arasındaki tesanüdün desi indi. yaşlıydı, gönüllerimiz y mahzun, mısramın derin izlerini ruhumda duyar gibi oldum. kâğıtları diye düşünüyordum. Uyumak zama- nı geldiğini bildirdiler, benim odam- daki çavuş uyumaya başlamıştı. El lerimi pantolonumun cebine sokarak o| turduğum yerde titremeye başladım. Bu suretle çok soğuk olduğunu bil dirmek istiyordum. o Nöbetçilerden birisi merhamete gelmişti, üzerinde. ki Çerkes paltosunu üzerime örttü. Kendisi kapıdan dışarı gecenin yıl dızlı semasmı seyre koyuldu. Vü- cuduma sarılı kâğıtları elime deste-| ledim, bir aralık sobaya starak mum- ne suretle mahvedebilirim! Ja yakmaya muvaffak oldum. Müt- hiş bir belâdan kurtulmuştum. Kâfi derecede ısınmış gibi nöbetçiye pal tosunu iade ettim. Gecenin müteba- ki saatlerini odada dolaşmakla geçir. dim. Çok korkunç fikirler hatırıma geliyordu. Firar etmeyi de düşün düm İikin civarı tanrmıyordum, ya. nımda silâhım da yoktu. Ne tarafa gidebilirdim? Sabah erkenden ellerim kelepçeli, İki atlı bir köylü arabasma bindi. rildim. Araba, fena döşenmiş gose üzerinde sarsildıkça (aklım başım. dan ayrılır gibi azap duyuyordum. A. rabada benden başka genç bir zabi tamamen bozulmasma değilse bile e« hemmiyetli surette sarsılmasına badi oldu. Heyet azası kendilerine tevdi olunan işi müttehiden başarmaya uğ» raşacaklarına kabahati birbirlerinin Üzerine atarak hepsi bir tarafa çekil diler. Harici sebeplere gelince: Bunlar da bu teşevvüşün devamında mühim rol oynamışlardır. Heyet hariçten müavenet görmek şöyle dursun maa lesef mütaddit mesailde müteaddit müşkülâtla karşılaştı. Eski heyeti idare zamanından kalmış (1900) lira gibi mühim bir parayı alamadı. Bina meselesindeki teşebbüs de bir netice vermedi. Bu suretle tetkik edilecek olursa bugünkü vaziyeti doğuran âmillerin biraz muğlâk olduğu görülür. Fakat bu halin ilelebet devamı asla eaiz de- ğildir. Yapılacak şey basittir: Bir lik; bu âciz vaziyeti ile âciz bir mües- sese olarak kalmaktansa, temini za- ruri bir ihtiyacım mahsulü olmadığı nr itiraf ederek dağılmalıdır.. Eğer ihtiyaç böyle bir müessese nin yaşamasını Âmir ise, eğer yüks sek tahsil gençliği böyle bir konfede- rasyonun lüzumunu bihakkın arzu ediyorsa o zamanın idare heyetinin çalışması espabı kongrede taharri 0- lunabilir. Fakat hakiki vaziyet oldu- fu gibi tetkik edilecek olursa bu şekil dahilinde devamm faydası mazarratı davet etmekten başka bir şeye yar mıyacağı âşikârdır. A.Ş. Oyun yeri Adanada gençler için çok istifadeli bir yer Adana muhabirimiz yarıyor: Altı sene evvel açılan oyun yeri, Adana gençliğinin her gün okuma ve beden ihtiyaçlarını tatmin eden bir yerdir, müdavimlerinin ekserisi mek tepli gençlerdir. e Mektep tatilinden sonra her genç derhal oyun yerine koşar ve bütün gün yorulan dimağmı her nevi jimnaz talimlerile dinlendi. rir. Oyun yeri; müdavimlerinin ekseriyetini mektepliler teşkil etti. ini bildiği için © açılma saatleri de ona göre hesap edilmiştir. Her gün saat üçten altıya kadar ve cuma gün“ leri de sabahtan öğleye kadar açık. tır. Herkes oyun yerine — usul vd nizamına riayet etmek şartile — gir- mekte serbesttir. (o Oyun yerinde da ha sıkı bir disiplin temini için ilkmek- tep talebeleri (o ile diğer küçük ço- cuklar haftanm üç gününde, büyük- Lütfen sayıfayı çeviriniz birkaç da müsellâh asker vardı. Ara- banm etrafmı saran muhafız süvari. lerle arabadaki askerlerin miktarı on iki kişi idi. Hiç kimse benimle ko- huşmaya mezun değildi. Yalnız genç mülâzim her on beş dakikada bir kere bileklerimdeki kelepçeyi yokluyordu. Öğle olmuştu, küçük bir çiftlikle mola verildi. Atlara yem verildi, as» kerler de yiyeceklerini yemişlerdi. Açlıktan susuzluktan kıvranıyor. dum. Hiçbirisi benm halimi sormu. yordu. Yalnız bunlardan bir çerkes, zabitin uzaklaştığını gördüğü zaman mâtrasından bir yudum su verdi. E- lindeki sigarasını dudaklarımm ara. sına sıkıştırdı. Bu adam bana gece paltosunu veren çerkesti, > Yolumuz ormanlardan geçtikten sonra akşam olmuştu. o Küçük bir köye geldik. Nobetçilerin ortasmda otlardan Ya- prlmış bir yatakta bana da yer veril mişti. İlk defa olarak bu gece ufak- lıklarla teşerrüf ettim, o Açlık ve sü suzlukla beraber bu müz'iç hayvan lar da beni rahatsız etmeye başladı. lar, Açlık müthiş bir baş ağrısı ile son şiddetini gösterdi. (Bitmedi)