— 4—VAKIT 6 Teşrinevvel 1931 — ingiltere, yaptığı hataların cezasını çekiyor ! Bir Fransız muharriri isterlinin sükutun- dan evvel yazdığı bir makalede muhteşem komşularının hattı hareketini şiddetle tenkit etmişti Bundan bir ay evel, M. Caillaux, Pariste çık liğgue) gazetesinde, ve bir asırdanberi ve ayni zamanda vergiler cihe- inden her türlü mecburi borçları zaltıp, yükü hafifliyecek olan sa ayii (o bir kısım taahhüdatından , kurtarmak ve ona vesaitini yenile- ve mevzuu Zziraatin, -İmek fırsatını vermekti. | in ve daha sonra maliyeciliğin rüc-| . Kendilerine (tavsiye edilen bu haniyeti olan bir makale ne usulü, hükümet adamları tatbik işti. bugü, -letmek istemediler. Onlar da, eğer külâtm halline yegâne çare olaraklM. Poincarâ oilk telâkkilerinden İngiliz lirasının, altın 5 -İvazgeçmek akıllılığını o gösterme- dan daha aşağı bir miktard. seydi, obizde almmak istenilen rar ettirilmesi ve bunun bir an evel|tedbiri yaptılar, İngiliz lirasmı al- ve bir mecburiyet karsısmda Kal-ltın mikyasında bıraktılar. madan yapılması lüzumundan bah! Şüphesiz parasmı (hafifleterek! İlngiltere imperatorluğunu o düşür-| sediyordu. i Bu tedbirin almmasını bugünkülmekten korktular. Dolar, yegâne müstakar mübadele vasıtası ola- hadiseler mecburi kılmış ve çok! gayri müsait şartlara baslı ola-'rak görünebilirdi ve her halde ba- zı (dominion) lar, Amerika o ca- rak mecburi kılmıştır. Bu ihtibarla hadiselerin doğruluğunu bizzat is-İzibesine mukavemet edemezlerdi; İve her halde para hakimiyetinin pat eden bu makaledeki fikirleri nakletmeyi çok faydalı bulduk. o Jen kıymetli hakimiyet ve İngiltere Bir asır kadar evel komşumuz|imparatorluğuna en büyük istifade iktısadi bir ihtilâl yapıyor, yavaşlmenbaı olduğu düşünüldü. yavaş gümrük tarifelerini kaldıra-| Her ne olursa olsun, dört yol ağ- rak, İngiltereyi, sanayi lehine vezında kalan ve sanayi ile maliye- cilikten birisini intihap vaziyetin- ziraat aleyhine olarak, serbest bir ithalât memleketi haline sokuyor-İde bulunan 1925 teki İngiliz ricali <cdatlarının da vaktile ziraate sa- du. Bu tedbir, o zamanlar için bes-İnayii tercih ederek o zaman için aldanmayışları gibi, sanayie mali lenilen ümitlere tam bir cevap ve- rebiliyordu. Bir sürü adli bağlar- yeciliği tercih ettiler. Artık, Londra, mümtaz bir va- dan kurtulan O İngiltere, tabiatin kendisine vermiş olduğu © kömür/ziyet alıyor, fevkalâde müazzam madenleri sayesinde ve birinci si-|bir sigorta teşkilâtınm girdiği ve mıf patronlar, usta başıların delâ- bilhassa dünya kredilerinin büyük leti ile büyük babalarımız: hayran|bir kısmını temin ederek kazan- bırakan sinai bir inkişafa malik ol| dığı para ile, İngiltereyi . besle- mek ve hassaten, büyük sigorta muştu. Kime bu dünya bir dolaptır;| yrimleri vererek zarardide olan öner. sanayiin zararını ödemek mecbu- Daha 1890 senesinde İngilteze siyettare kalıyordu. Bu Ya alâmetleri! primlerinin, işsizlete verilen taz» minat olduğu malümdur. Bu $is tem muhakkak ki fena idi ve de- magoji ile malüldu. Fakat kaçııl maz bir fedakârlık idi de Şimdi artık Londranın kârı ku- rursa, ingiliz lirası düşerse bunun bütün İngilterenin felâketi olduğu anlaşılıyor mu? Ve hatta şüpheli görünen bu fe- lâket ihtimali, Komşumuzu, dağı nık bulunan Okuvvetlerin / itti- hadını aramağa sevketti. En kısa yolu tercih ederek, ancak bütün partilerin fevkinde teşekkül ede- cek olan bir kabinenin, bütçe in- tizamını ve çekilerek paraların kıymetini sarsan sermayelerin tek- rar gelmesini temin edeceğini dü- şündüler. Şunu da geçerken söyli- yelim ki, harpten ve neticelerin- den doğan bu serseri sermayelerin çekilip tekrar gelmesi ve bugün- den yarma bütün iktısadiyatı fe- na halde sarsması pek müthiştir!. Bununla beraber, İngiliz ricali, bu tedbirin muazzam bir işin baş- langıcı olduğunu bilecek kadar ma hirdiler. Eğer bu tedbir, İngiliz sanayii- « iktısadiyatmda sukut görünmeğe başladı, ve bu, Alman ları rekabet sahasına © girmesile şiddetlendi. Bundan otuz sene (kadar evel, tıpkı (Marx) gibi (Ricardo) nun talebesi olan ihtiyar İngiliz avuka- tımın bana söylediklerini hatırlıyo- rum... Tıpkı benim gibi Alman it- halâtının seri terakkisini ve İngil- tere istihsalâtının nispi azalmasını gören bu zat, © vatandaşlarından bahsederken bana diyordu ki: — Uyuyorlar, ve her gün biraz! daba derin uyuyorlar. Bugün bile onların hâlâ uyanma dıklarını görmek mecburiyetinde- iZ. Ni 1890 dan 1914 e kadar sadece “made in Germany) markası olan Alman mallarını takip ve tezyif et- mekle iktifa ettiler. Belki de, muhakkak surette ol- masmı istemedikleri (fakat kendi ellerinde olmadan patlıyan harbin bu rahatsızlık veren rakipten ken- dilerini kurtaracağını ümit etmiş- lerdir. Buna rağmen (İngiliz sanayii, düşmekte devam etti. Buna sebep sadece kambiyo yüksekliği müna-| ? sebetile yeni yeni memleketlerde(nin yenibaştan canlanmasına yar- açılan fabrikalar değil, (Ricardo) dım etmezse, boş ve neticesiz nun talebesinin sözlerinin akissiziBelki de fazla söyledik amma, kalmış olmasıdır. ret etmeden geçemiyeceğiz, hiç Mazideki zaferlerinden magrur,|zaman , plânını çizmek cüretini kendi yüksekliklerine emin olan|kendimizde görmediğimiz. İngiliz komşumuz, yeni sanayi vasıtaları|sanaytinin yeniden yapılması g nr benimsemeği kâfi miktarda a- ciktirilmesi caiz olmıyan bir iştir. ramadılar. Bilhassa mübalâğa e-İZira, kömür devri bitmek üzere- dilmiş hayat tarzlarını, patronun dir. da amele kadar hoşlandığı tatil za-| Muhakkak ki bu iş muazzam bir manlarını tadil etmeği düşünme-listir. Bu başarılana kadar İngilte diler, buna razı olmadılar. renin yaşaması, (o İneiliz lirası ile Boş yerine (o ana sanayie tatbik|yasaması lâzımdır. Bir bankanm edilen bir himayecilik sistemininserveti müşterilerinin — servetine vaziyeti ıslah edeceğini ümit etti-İbağlı değil midir? ler. Bir şey olmadı ve hiç bir şeyi O halde Londra, nasıl olur da olmak şöyle dursun, İngiltereyi İkendisine vâsi krediler vermiş ol- besliyen ihracat, bundan mütees-İduğu Orta Avrupa © buhranmdan sir bile oldu. müteessir olmaz? İngiltereye bir tek çare kalryor-| Bu suretle dünyada hüküm sü- du. Bu da altın mikyasından aşa-İren karısıklığı o nazarı itibara al- Adliye Haberleri Rakı içirerek Bir gencin ölümüne sebep olmak İkinci cezada bir davanın rüyetine başlandı istanbul ikinci ceza mahbkeme- sinde, bir rakı içirmek suretile ölüme sebep olmak davasının ruiyetine başlanmıştır. Dava edilen, marangoz Mus- tafa efendidir. Ölen, Nusret efendi isminde on altı yaşında bir gençmiş. Davanın mahkemeye sevk şekline göre, Mustafa efen- di, Mehmet Ali efendi isminde bir arkadaşı da yanında bulun- duğu halde, Nusret efendiye Üsküdarda bir dükkânda rakı içirmiş. Sonra, Nusret efendiyi almış, Beyoğluna götürmüş ve nihayet Beyazıda gelmişler. Be- yazıtta Parmakkapı sokağındaki evinde, ertesi sabah Nusret efendi yattığı odada ölmüş ola- rak bulunmuş, derhal polise haber verilmiş, tahkikat yapılmış. Gencin rakıdan öldüğü, rakıyıda Mustafa efendinin içirdiği neti- cesine varılmış .On sekiz yaşın. dan küçük olanlara rakı içirmek, ceza kanunundaki bir madde ile cürüm olarak tesbit edildiği gibi, bu harakete, dolayısile ölümün de inzimamı noktesından, Mus- tafa efendi mahkemeye verilmiş. Mahkemede, ölenin amucası, davacı mevkiinde bulunuyor ve Nusret efendinin ölümüne maz- nunun sebep olduğunda israrla, ona ceza Verilmesini (istiyor. Mustafa efendiye gelince, o, rakı içirdiğini inkâr ediyor ve arka- daşı Mehmet Ali efendinin şimdi nerede olduğunu bilmediğini söyliyor, Mahkemede Şahit ib- rahim. ve polis Seyfi efendiler, dinlenilmiş; - Üsküdarda “köfteci Ahmet ve polis Hulusi efendile- rinde şahit sıfatile celbleri için, muhakeme beş teşrini sani saat on dörde bırakılmıştır. ——— mn. Bir meyve enstitüsü tesis ediliyor Vilâyetin, meyvecilik ve fidan- ciliğa ehemmiyet vererek Avru- padan bir mütehassıs ve osta başı getirttiğini yazmıştık. Bir müddettenberi şehrimizin muh- telif muntakalarında O tetkikat yapmakta olan mütehassıslar tetkiklerini bitirmişlerdir.. Yeni bahçe, Sarayburnu, Büyükdere, Beykoz, Paşabahçe gibi yerlerde sondaj yapan mütehassıslar, ni- bayet Paşabahçe ile Sultaniye Çayırı arasında meyve ve fidan- cılık için çok müsait bir erazi bulmuşlardır. Vilâyet burada derhal bir enstitü tesisine (başlayacaktır, Meyvecilik enstitüsünün, meyve cinslerini islâh büsusunda temin edeceği faideler (o düşünülerek bir an evvel tesisine çalışıla- caktı istihsalâtı sarfiyatla tevzin et- tikleri takdirde geçilebileceğini bil! mek mecburiyetindeyiz. Büyük ve gayet zengin bir nem leketi Osarsan bu hadise, in- sanlarm cehaleti, ihtirasları, de- liliği yüzünden dünyanın düştüğü bu vaziyetin bütün tehlikesini bize ölçüverebilecek mi? Nihayet her yerde ve bilhassa belâhet içinde uyuyan ve yarın acı tecrübelerle gözlerini açacak olan bizim memlekette anlaşılacak mı ki artık parti, hatta millet kavgala rının zamanı değil, bütün mesele medeniyeti kurtarmaktan ibaret- tir? Bütün mevcudiyetimizle, ( ihti- lâflarımızı unutarak Oo mesaimizi, bu temsili gemiyi kurtarmağa sar- ğı bir derecede paralarını istikrarlmak ve bunun önüne ancak bütün ettirmek ve bu suretle (o mi'letinimilletlerin, icap eden © tasfiveyi medfuatını hafifleterek binneticeiyapmak üzere birleştitkleri, bilhas) fetmeğe karar vermiyecek miyiz? Joseph CATLLAUX (Vakıt) ım Tefrikası No.: 66 diyor, Kendi takdim olunan ve hay- vanlardan seçilen kurbanlari ka- bul etmek istemiyen allahları bu çeşit kurbanlardan daha çok büyük fedakârlıklar istiyordu. Onu memnun eden yalmz bir şey vardı! O'da insanın aziz tanıdığı her şeyden feragat et- mesi, anasını, babasını, çocuk- larını bırakması, mallarını, evle- rini, tarlalarını terketmesi, hatta mev'ut araziyi bile feda eyleme- si, insanın hane berduş bir be- devi olduğunu ifade eden Salip işaretini takması, halâskârın pe- şinden hürriyet yurdu olan çole çıkması ve bu suretle Romanın hükmüne tabi olan meskün ara- ziden hicret etmesi idi. isada taraftarlarından ve ta- raftarı olmıyanlardan bunu isli- yordu. Bunların hepsi bu şekil- de hareket edecekler her şey- den feragat edecekler, mal, mülk, ana, baba, evlât tanımı- yacaklar ve onunla birlikte çöle çıkacaklardı. Eski Yahudiler, esaret yurdu olan Misri bırakıp çikmışlar ve rehberlerinin kumandası al- tında bareket ederek hürriyete kavuşmuşlardı. Yahudilerin gene bundan baş- ka halâs çareleri yoktu. Yegâne çare muhaceretti. Bu muhaceret, şüpbesiz bir isyan değildi. Bu ancak, tahammül edilmez zulüm- den firardı. Mademki zulümden kurtulmak için, firardan başka çare yoktu. Yapılacak iş, bir an evvel kaçmak ve hakiki kurtu- laş yoluna dökülmekti. Yahudiler bayram münasebe- tile akın akın Kudöse geliyor- lardı. Bu fırsattan istifade ede- rek onlari mubaceret ve firara davet etmek Jâzımdı. Bu dave- tin vukuile hicret başlıyacak ve isa, güzide arkadaşlârile, havari- lerile ve bütün yeni ve hakiki israil oğullarile çöle çıkacaktı. isanın maiyetindeki müfritler, ve eski asiler, onun bu teşebbü- sünden zerre kadar örkmediler. Fakat bunlar bu sulhcuyane teşebbüsün harp ile neticelene- ceğini biliyorlardı. Onların başın- da bulunan “San Şalom,, yani “Sulh ve müsalemet emiri,, Ku- düse bir merkep Sırtında gire- cek ve bu yoldan çöle çıkacaktı. Fakat bu yol çölden evvel har- be çıkardı. İsanın taraftarları, Mısırdan mubaceret eden eski cetleri gi bi, harp için silâhlandılar ve Fi- listinden çıkmayı kararlaştırdı- lar. Silâhlanmak zaruri idi. Çün- kü yol tehlikeli idi. Isa bu za- rureti takdir etmekle beraber canı istemiyerek arkadaşlarına i kılıçlar satın almayı emretti. Fa- ! kat onun arkadaşları daha eYel bu lüzumu hissetmişler ve silâh- lanmışlardı. İsa, onlara silâhlan- mayı emreder etmez, onların her biri elini koynuna koymuş ve ikişer hançer çıkarmıştı. Bunun üzerine Kudüse doğru İ hareket edildi. Simon (Celil) in Nakleden ömer Rıza Semavi saltanata doğru... Isa Kuduse “yaklaşırken öleceğini hisse- ancak kavmini hayatını fedadan çekinmeyordu kurtarmak için şimalindeki Hermon dağının te- pelerine çadırlarını kurmayı dü- şünmüş ve muhaceret davetinin buradan ilânını istemişti. Fakat isa ile cemaati, burada kalmak- tan sa Kudüse hareketi tercih ettiler ve yola döküldüler. isa bu sıralarda son derece muztaripti. Kendisi esir düşece- ğini, meşakkatlere uğriyacağını, nihayet ölüm ile karşılaşacağını hissediyor ve son derece üzülü- yordu. Bununla beraber ona te- selli veren gizli bir ümit vardı. isa, ilâhi bir mucizenin vukuunu ve bu mucize ile ber şeyin yola girmesini bekliyordu. Fakat gizli ümit, onu en mahrem arkadaş- larına, hakiki hislerini anlatmak- tan menetmiyordu, Kendisi bu sırdaşlarına, ölüme doğru yürü- düğünü, “Yahuva,, nın bir kulu olmak sıfatile bütün kavminin günahını yüklenerek öleceğini söylemekte idi. Zaten israilin günabını başka kim yüklenirdi. Bunu ancak onun öz hükümdarı ve onun müntehip başkâhini ya- par, ve semavi halâsı temin için kendini feda ederdi. (Bitmedi) Fırkada: Recep, Ali, Hakkı Tarık B. ler Ankaraya “gitier Gümhuriyet H, F, umumi kâ- tibi Recep bey, idare heyeti azasından Afyon meb'usu Ali ve Giresun meb'usu Hakkı Ta- nk beyler dün Ankaraya gitmiş- lerdir. Fırka umumi idare heyeti Ankarada bugün bir toplantı ya- pacaktır. Recep bey perşembe (günü şehrimize dönecek ve evvelce yazdığımız gibi fırkanın progra- mı hakkındaki konferansını ve recektir. Polis Haberleri Ağır yaralama vak'ası Evvelki cece saat 11 de Sa- matyada âğır bir yaralama vak- ası olmuştur. Sütçü hatun ma- hallesinde Manav sokağında evi- ne gitmekte olan meyhaneci Ga- libin önüne oyuncakçı Halit çık- mış ve ufak bir kavgadan sonra taşıdığı bıçakla Galibi göbeğin- den ağır surette ( yaralamıştır. Vak'a mahalline yetişen polis memurları yerde yatan (Galibi Cerrahpaşa hastanesine ( götür- müşler, kaçan Halidin takibine başlamışlardır. Galip henüz ya- kalanmamıştır. Hadiseye iki şah- sın arasındaki eski bir duşmanlık sebep olmuştur. Darülbedayi Temsilleri Ea saa 2180 da NAMus (İSTAN gelEgesi Yalnız muallim ve talebeye mahsws || Alı yasından aça- | | ml 2x. ln Yazan:Sudermann Tercüme eden: Seniha Bedri tiyatroya kabul e- Gilemezler,