22 Eylül 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

22 Eylül 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tufeyli bir kadın Üvey anne karşısında genç kız . “Üç çocuk annesi” © inuzasile bir kadn o Okuyucumuz mektubu gönderiyor; “Üç çocuğum var, bütün haya- tımı bunları yetiştirmeğe hasret - tim. Bütün idealim budur. Kocamın bir kardeşi, yani benim bir kaynım var (ki bazan uzun müddet bizim semtimize uğ- ramaz. Fakat bazanda bizim e- ve gelir; devamlı surette ağabeysi- çinmek ister, (o Vakıa, bunlar iki kardeştir; fakat kaynımın bü su- retle bizim (sırtımıza yük olması- ni hoş bulmıyorüm. İstemiyorum. Sebebini izah edeyim: Kocamın hayatını okazanma- sında, . işlerini yoluna koymasmda benim de büyük bir ee ol- muştur. Onun için onun bütçesini a binili de büyük hak ve hissem vardır. : Sonra, kayın biraderim, ha- yatında birçok defalar — kendisini Zöngin o edebilecek fırsatlar ele ge çirmiş, ( fakat onlardan istifade etmemiş bir Oadamdır. &Vaktile bunlardan istifade etmeyip de şimdi böyle muztar bir o vaziyete düşmemeliydi. Bütçemizden ayırıp bu adama harcıyacağımız “para, benim ço- cuklarımı tahsil ve refahtan mahrum Wrakabilir. Ben , buna kaniim: fakat, bir defa da sizin fi- kir ve mütaleanızı öğreneyim .de- dim, ne dersiniz? CEVTBIMIZ: Je! : imren ben bu fena şeylerin bile ümit ve- recek bir tarafı ol ilm, Bakın, ben sizin yerinizde ol- saydım, nasıl hareket ederdim: Kayın ( biraderimi bu defa da kabul ve kendine ikram eder, fa- kat münasip (o bir şekilde bunun son olduğunu, artık bu işe imkân bulunmadığını anlatırdım. Bu suretle ne onun gönlü kırıl- mış, ne de çocuklarımızın teessür ve inkisarma yol açılmış olur. Ovey annenin kabri (B.) imzasile genç bir hanım “Ben yetişmiş, genç bir kızım. "Annem, Oben pek küçükken öl- müş, onun üzerine babam bir ka- dınla evlenmiş. Bu övey anne de, bundan iki, üç sene evvel öldü ve babam tekrar evlendi. Bu yeni ka nezaketsiz bize şuj * nin, yani kocamm sırtından ge-| Lokantalar Avrupada da otomatik olmağa başladı Amerikanm otomatik lokanta- ları meşhurdur. Orada bir çok halkın yemeğe sarf edecek va- kitleri de pek az olduğu için oto- matik lokantalara uğrayıp ora- larda karınlarını doyurur, sonra işlerine giderler. Yeni dünyanın karın doyurmak işini bile kısa dakikalarla tahdit eden teşkilâtı son zamanlarda Amerikadan Avrupaya da sirayet etmeğe başlamıştır. Resmimiz, Londrada Mis Sesili Kortniç tarafından açılmış olan ilk otomatik Tokantayı göster mektedir. z Zim için evden çıkmak, gitmek istiyorum. *bu“ “takdirde babam “gücenecek' ve belki ka- vr koca, arasmda görültü çıkacak ievin rahatı, huzuru 'mahvolacak, Bütün “bünlara meydan ver. memek için, acaba, evden gizlice sıvışıp gitsem mi, ne dersiniz? CEVABIMIZ: Yok, her halde evden has bersizce - gizlice (çıkıp gitmeyi- niz. Vaziyeti övey © ânnenize açik” tan açığa, sükünet ve mülâyemet- le anlatınız onunla (münakaşa ediniz. Şayet, o sizin derdinizi veyahut size ters; sert çektiğiniz ıstırabı gidip kalmamış olur. bütün bu halleri ve sizin için için| | Ana 5 Ve Babalarla Hasbihal Çocuklara para hakkında esaslı bir terbiye verilmeli! Böyle bir terbiyenin verilmemesi bugünkü iktısadi buhranın mühim amillerinden birisidir Bugün bütün dünyanın bir para buhranı, iktisadi bir sıkıntı geçirdiği aşikârdır. Buna muka- bil halkın, bir çoğunun tasarruf yapmak hususunda kuvvetli ve esaslı tedbirler alamadığı inkâr edilemez bir hakikattir. Bu vaziyeti doğuran âmiller i arasında en mühimlerinden birisi de çocuklarımıza daha kü- çüklüğünde para hakkında kuv- vetli bir fikir ve terbiye vereme- yişimiz olduğunu unutmamalıyız. Bütün aklı ana ve babaların tâhtı taşdikindedir ki çocuklara bu mevzu Üzerinde zemanında malümat ve terbiye vermek çok zaruridir. Bir çok babalar çocuklarının cep barçlıklarını temdit ettikten sonra kendilerine tasarruf etmek ve parayı çarçur etmemek için birkaç nasihat verdiler, bir par- çacık yol gösterdiler mi vazife- lerini olmuş, bitmiş adlediyorlar. Hele bazı çocuk baba ve ana- ları bu mübim meseleye katiyen ehemmiyet vermemektedirler ki bunun neticesinde” Yer yüzünde. iktisadi ıstırap çekenler artmak- tadır. Halbuki bugün artık çocuğa aşılanâcak para âkidesi, verile- cek para terbiyesi alelâde ku- raşları, metelikleri biriktirmek tavsiyesinden çok ileride ve çok ehemmiyetli olmak gerektir. Geçenlerde tali derecede bir mektep müdürile bu bususu görüştüm. Mektebinde muhtelif sınıflarda üç yüz küsur çocuk okuyan bu zatın talebeleri her ne kadar dek zengin ailelerden gelme değillerse de herhalde rahatları, huzurları" yerinde aile- lerin çocuklarıdırlar. Bu iktisadi ve Sınayi buhran esnasında bir Darülfünuna gir- meğe namzet olan bu çocukların büyük bir ekseriyeti aileleri gayet büyük bir yük olmakta ve onları bir çok fedakârlıklara mecbur etmektedirler. Bu mual- lim ve müdür dedi ki; — Bunlara anlatmakta müş- külât çekiyorum ki bir günde bir sofra üzerinde üç öğün ne- fis yemek sihir kuvvetile hazır- lanmaz onların sarfettikleri para ağaçların üzerinde meyve veya- hut yaprak gibi bitmez. Bu noktanın ehemmiyeti azi- mesi, çocuklar büyüyüp hayata atılmadan, hayatın türlü törlü müşkülâtile yüz yüze gelmeden nasıl istihsal olunduğu, eldeki meşkükâtın ve evrakı nakdiye- nin ne sebebe mebni ve ne su- retle bir mübadele vasıtası itti- haz olunduğu açıkca ve ameli, tatbiki bir tarzda gösterilmeli, öğretilmelidir. Tabii, bu kadar mühim bahis- ler, mefhumlar küçük çocuklar — VAKTI 22 Ağustos 1931 — Ev kadını diyorki: Elmanın renci Elma mevsimindeyiz. (Gerek komposto oyapmak, gerek pasta içinde ve sair hususlarda kullan- mak için birçok elma kere, söyarız. Malüm olduğu veçhile kesilen elma bir müddet sonra rengini kaybeder. Buna mâni olmak ve yapılacak kompostoda elmanın beyaz ren- gini muhafaza edebilmek için bir çare vardır: Elmayı soyar soymaz derhal temiz bir kap içersinde bulunan su içersine atmalı vebu surette bir müddet muhafaza etmelidir. Eldiven yıkamak derisinden yapılış eldivenler, içine bir gece (o evvel rendelenmiş portakal (o kabuğu atılmış bir su ile yıkanırsa rengini kaybetmemiş is Hardal hazırlarken Ekseri evlerde mustarfa yeni hardal toz olarak alınır, sonra ya- pılır. Hardal hazırlarken Oo içine bir tutam tuz da ilâve edilecek olursa lezzeti artar, ağza ek$i gel- mez. Sobanın cilâsı Bazı sobalar ve ocaklar ate- şin, hararetin şiddetinden rengi» ni, ni kaybeder. Bunlara cilâ vurmadan evvel fazla miktarda (yanık olan yerle- ri kesilmiş bir limonla güzelce uğ- malıdır... verilmiş olur. Eğer züppe mürebbiler çocu- ğun almış olduğu bu feyzi, bu tarafından anlaşılamaz, idrak ve ihatası zor olur. Lâkin, onlara; daha küçüklüklerinde bu terbiye ve malümatın esası, temeli ve- rilecek olursa yaşı - ilerledikçe üzerinde işlemek mümkün ve kolay olur. Istırap ve sefalet içinde hayat geçirenlerin, ellerine nadiren para geçen betbabt insanların hayat ve maişetinide çocuklara yakından göstermek, tanıtmak, âna ile babanın, esaslı vazife- lerinden © sayılmalıdır. | Çocuk böylece elde para, evde rahat ve yemek bulmanın tabii bir hal olmadığını, bir çok müşkü- Jâtla elde edilebildiğini görmeli, ö onsuz kalanların va- ziyetini müşahade edebilmelidir. Bu suretle küçük çocuğun e- line, ileride huzur ve saadet ka- pılarını açacak altın bir anahtar terbiyeyi bozmıyacak, olursa, bi, genç cemiyete ve isine mü it olarak yetişmiş olur. Orta yerde bir prensip olarak kabul edilmesi zaruri bir nokta vardır: Bütün neşeler, buzur, is- tirahat ve refah insana mutlaka bir iş, bir hizmet mukabili ola- rak gelmelidir. Para mutlaka alın terile kazanılmalıdır. Bu ka- ideden, bittabi, çok ibtiyarlarla aliller müstesnadır, Çocuğun zihninde para dağıt- mak, lüzumsuz cömertlik gibi şeyler bir meziyet gibiyer tutma- malıdır. Sonra uslu durduğu, iyi olduğu için çocuğa para ver- mek doğru değildir. Bu, onu bir nevi rüşvet almağa alıştırır. Sonra çocuk, kâfi derecede büyüdüğü zaman, artık ana ba- ba kendisine cep harçlığını eski (Lütfen sayfam çeviriniz) emniyetim var, unutma kii karınla (o çocukların elimizde rehi dir. Benimle © yanlış oyuna başlar; san mahvolduğun gündür. Her yer- de her adımda seni takip eden n- hata işliyorlar. Meselâ Mazur gibi casuslukta şöhret almış bir şahsın ve diğer casusların o bizim tarafımız. dan yakalanmasına hiç faaccüp « içeri girdik. Mazurun gözlerindeki; mendili açtılar, Şimdi — karısı ile ço- cukları karşısmda bulunuyorlardı. Mazur ölü gibi | idi olduğu yerde bir kere sendeledi. o D ze) Güz Kamer içinde JE) — Fazlasmı — bilmiyorüm, bu ka. darını yaptığıma sebep de - biliyor- sunuz ya miralay bey siz bana. bir vajtte bulunmuştunuz.. Ümit ederim ki sözünüzde durursunuz. — Tabii değil mi ya Mazur, işte| ailen yan taraftaki odada bulunu- yor. Haydi kendilerine veda et. Ertesi gün Mazur - divan'harpte ölüme mahküm oldu. Kurşuna dizil. mezden evvel kendisile bir (daha irilşmeğe gittiğim zaman bana, binin hizmetimize girdiği takdirde olunmuıyacağın sordu. Kendisine menfi cevap verdim. Çüm- kü düşündüğüm komediyi sonuna kadar oynamak lâzrmgeliyordu. Müâzür ve Kozolovski (için mah- keme işi çok çabuk ikmal olunmuştu. Ölüm kararı kendilerine tefhim olun- duğü zaman ağızlarını açıp da bir ke 16 bile merhamet talep (etmediler. En son ricaları oda bigünah olan ailenin serbest bırakılmasından iba- retti N affolunup Ertesi ogün Mazurun hapsedil.! diği o hücreye girdiğim zaman elleri- mi yakaladı. Kararın infazına kadar kendisini terketmemekliğimi o rica e diyordu. Bunu kendisine ovaadettim. Sevindi, yüzüme (bakıyordu. oAka- binde süngülü birkaç asker hücreye girdiler. Askerlerden birisi Mazu- run gözlerini (bir büyük mendil ile sıkı sıkıya bağladı. İdam mahalli uzak olduğu için otomobil ile nak- etmek lüzrmdı. o Askerler o Mazur dışarı çıkardılar. Bende Mazurla beraber kapalı bir mahküm otomobi. line girdim. İkinci bir otomobil de Kozolovskiyi (omaklediyordu. Bütün yol müddetince Mazur hep süküt et- ti. Yalnız bir kere sordu ki: — Daha çok yolumuz var mi? Şu işi kısaca yapın daha iyi, — Biraz daha yolumuz vat Mazur, dişini sık!, Otomobil durdu. o Önümüze'bir merdiven geldi. Ben Mazurun yanın- karısı — Cesur ol karı dandı. Artık olan oldu, Çocuklara İ yi bak, artık git. git, fazı, mül edemiyeceğim miralay bey beni ne yapacaksanız yapınız. — Pek âlâ Mazur, şimdi bu nihayet verelim. Sana bir kere daha soruyorum? benim hizmetime girmek misin? Süküt ederek bana bakıyordu. rıst söze başladı: — Pavel, Pavel — karışı Mazuru Pavel diye çağırıyordu — Söyle. le.. siz onu kurşuna dizmiyeceksinit. değil mi efendim, söyleyiniz? Kadmecağız yarı ağlıyarak (o yarı gülerek ayaklarıma kapandı. Bir sign ra ile bir bardak su Mazuru cama getirdi. Konuşabiliyordu: — Efendim size sadakatle çalışa- cağım ve hiç bir dakika hayatımı si: ze medyun olduğumu unutmıyacağım. | da, süngülü askerler etrafta binadan) Bu esnada ellerimi öpmeğe başladı. cığım, diye marrl damların mevcut olduğunu da unut- ma! — Allahın huzurunda yemin ederin ki sadık bir surette emrinizde çalışa- cağım. Ailem size rehin olsun. Ayni muamele ve mukavele Gom- ba — Kozlovvski ile de yapıldı. Bu dam £ bilâhare bana sadakatini ölü mü ile ispat ett. — Bunu da başka bir yerde yazacağız. Mazur ve Gomba Alman istihba. ratmn Ol ve 02 rakamları ile kaydo- Tundular. Bunlar bu hizmette benim arkadaşım oldular, Kendileri en teh- likeli . zamanlarda en o tehlikeli mevkilerde o çalışarak Alman istih. baratı o için en doğru ve mükemmel haberler getirdiler. Bu bizim Rus hizmetinde bulunmuş casusları emi rimiz altmda kullanmak için ilk tecrübemizdi. Ben bu heyecanlı istihbarat hiz- metinde kani olmuştum ki, Rus is tihbarat ve casus teşkilâtı © müthiş) dilmemeli, Çünkü Rus istihbaratı lâzımgelen emniyeti ittihaz etmeden casuslarını salveriyor, metice ikti. mamla yetiştirilen (Mazur bile ken. dilerinden yüz çeviriyor, mleyhle- rinde çalışıyordu. Yalnız Âskeri nok- tai nazardan değil ahlâki ve İnsani taraftan da düşünülecek olursa bir casusun hayatını lüzumsuz yere sarfetmek doğru değildir. OOnlatı himaye etmek, onların vazifelerinin ikmaline sühulet (temin etmek 4. zımdır. Velhasıl casusa vazife veren casusun cellâdı olmamak. Ben hep böyle yaptığım İçin hiçbir kere na- dim olmadım hiçbir zaman vicdan #- zabı görmedim. Bunun neticesidir ki Gomba gibi evvelce düşman tar fında çalışmış bir casus kendi ve feda ederek benj ölümden kurtar. 0l — Mazur ilk defa benim tara- fımdan Ruslar içersine | gönderildi. LBitanedü

Bu sayıdan diğer sayfalar: