28 Ağustos 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

28 Ağustos 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 2- VAKIT 28 Ağustos | tanbula, yahut Anadolunun diğer bir Timanma değil, İzmire bilet (alarak bir vapura binmiştir. Bu vapur İzmi- re geldiği zaman İzmirin Yunanhla dan (kurtarılmış olduğunu görmüş, Gazi Hazretlerini başkumandan olarak burada ordusunun başında bulmuştur! Ve ancak o vakit “İzmire geliniz, şeklindeki o cevabi telgrafın maksat ve manasını anlamıştır. Nitekim yine büyük taarruz hare. keti başladıktan (biraz sonra itilâf dev letleri tarafından mütareke şeraitini görüşmek (Üzere konsoloslarının ne vakit ve nerede mülâkat edebilecekle- ri sorulunca telsiz telgrafla: — 9 eylül 38 de (Nif) tel, Cevabını vermiştir. Ayni zaman- da “beyaz bayrak getirmelerini de w © nutmamalarını,, ihtar etmiştir. Fakat Gazi Hagretlerinin büyük nutuklarında hikâye (ettikleri veçhile kendisi ta- yin ettiği günde (Nif) e varmış fakat mülâkat istiyen konsolosları orada bu lamamıştır! Çünkü Türk orduları İz- mir rıhtımında ilk verdiği hedefe, Ak- denize vâsıl olmuştur! Gazi hazretlerinin gerek mecliste muhalif grup © azasına söylediği söz- ler, gerek Fethi Beye (ve İtilâf der. letleri mümessillerine verdiği bü ce vaplar taarruz plânımızın daha kat'i neticesi alınmadan, (o hatta tatbikatı. na bile başlanmadan muzafferiyet hakkındaki kat'i imanmı ispat eden tarihi delillerdir. Eğer Türk ordusunun Domlup'yar muzafferiyeli mucize nev'inden hir te- sadüf neticesi olsaydı bu zaferin tabii ve hâlâskâr kıymeti milli tarihin ve eki han tarihinin her vakit takdirini mucip olurdu. Türk milleti kendini ölümden ve esâretlen kurtaran (bu askeri mu. yaffakiyeti ebedi surette gene tes'it e derdi. (Fakat yukarda izah ettiği. miz ve delillerini gösterdiğimiz veç. hile Yunan ordusuna karşı elde edi len büyük (zafer hiç de mucize nev- inden bir tesadüf eseri değildir. O- nun için Gazi hazretleri (büyük nu- tuklarında (şöyle demiştir: “Her saf hası düşünülmüş, ihzar, idare ve za.| ferle intaç edilmiş olan bu harekât türk ordusunun, türk zabitan ve ku- manda — heyetinin yüksek O kudret ve kâhramanlığını (tarihte bir daha tes. bit eden muazzam bir eserdir. Ve bu sözleri ile (büyük zalerin herhangi bir hüsnü tali eseri olmadığını, türk ordusunun, türk zabitan ve kumanda heyetinin san'atı, kuvveti, irade ve ihtiyarı o mahsulü olduğunu ifade et- miştir. Bu suretle de büyük zaferin hakiki geref ve kıymetinin derecesini iMude etmiştir. o Çünkü zaferin - bu suretle vukuu nispeten az kuvvet ve noksan teçhizat ile ve en müşkül 931 SON- z den e | Devlet bankası İ Nizamnamenin tetkiki henüz | ikmal edilmedi Ankara 27 ( Telefonla ) Dev- İ let bankası nızamnamesinin son vekiller hey'eti ictimamda tastik edildiği bazı gazetelerde yazıl- mışsada yapdıgım' tahkikata gö- re benüz tasdik edilmemiştir. Nizamname bundan sonra hey- eti vekilenin üç ictimamda mü- zakere edilecektir. Futbolcularımız ———— Harkola muvasalat ettiler Moskova 26 (A. A.) — Türk futbol. Jeuları dün Leningrattan Harkofa ha ireket etmişlerdir. - Türk takımı kap- tanı Zeki Bey Tas ajansı muhabiri ile görüşürken demiştir ki: “Moskova ve Leningrat (spor teşkilâtlarile hakkımızda gösteri len hüsnü kabülden dolayı fevkalâde| mütehassis obulunuyoruz. Moskova | halkı va Lİ Kayseri hastanesi Kayseri (Hususi muhabirimizden) Vilâyetimiz Ohastonesine (hususi bir ehemmiyet atfe. dilmeğe başlanıl mıştır. (60) yatak tan ibaret bulu » nan hastanemi - ze bu sene yeni - den bir zührevi ye dispanseri da ha ilâve edilmiş - fir ki o mütehassıs adedi bu suretle (dahiliye, harici - ye, göz, ( rontken ve — zühreviye) ol mak Ütere beşe ib £oörif Korkut B, Mg edilmiştir. Has tame, yalnız vilâyet dahiline inhisar etmemekte, vilâyet harici kazalardan Boğazliyandan, Avanostan zontken İçin gelenler epey bir yeküna baliğ olmaktadır. lar, sihhiye (o müdürü ve Leningrat takımları büyük bir atıl ganlıği hassasına o ve yenmek azmine malik bulunuyorlar. Teknik itibarile Leningrat takımı Moskova takımından daha zayıftır. e Moskova ve Leningrat maçları iki memleket kençliği arasın- daki dostluğun tezahürüne (vesile ol- muştur. o Moskova ve Leningrat spor mümessillerile yakında Türkspor saha- sında karşılaşacağımızı ümit ediyoruz. İhtikârın önüne geçilecek Ankara, 27 (Telefonla)— An- kara belediyesi sebze ve meyve fiyatlarını tetkik etmektedir. Be- lediye fiyatlarda o ihtikâra mani olmak © üzere esaslı (tedbirler alacaktır. ——————— Hazretlerinin gösterdiği (bu sulhper- verliğin hususi bir kıymet ve ehemmi- yeti bulunduğunu (söylemiştim. Du noktada bir hakikat “üzerine dahi is zarı dikkati celbetmek lâzımdır. . Bu hakikat da O büyük milli reisimizin A- nadolüya geçtiği ve henüz bu toprak- larda teşekkül etmiş (hiç bir kuvvet bulunmadığı sırada sulh için ne gibi| şartlar ileriye sürmüş ise büyük taar- ruza girişmek kararmı verdiği o ve bütün hareket hazırlıklarını ikmal et. tiği bir günde gene ayni şartları tek- rar etmiş olmasıdır. itorluğunun diplomatları ile görüşme-i ge alışmış olan Avrupa devletleri Tür- Mazhar Beylerin çizdikleri o prozra- ma göre her sene bir iki - mütehas- ss İlâvesile has- tanenin dolgun teşkilâtlı bir mü- esese - haline ko- nulması düşünül mektedir. Bu yüz den hastanenin 9900 bütçesi 30 bin küsur lira iken bu sene (34) bin liraya iblağ edilmiştir. Hastanenin lâboratavarında © her sene binlerce ameliyat icra edilmekte! dir. Mütehassisları, kıymetli ellerden yetişmiş zevat teşkil etmektedir. Ser- tabip ve dahiliye şefi (o Ahmet Rasim Bey çok çalışkan bir doktordur, Cerrai hi servisini uzun müddet etfal cerra- hi ve (ortopedi) asistanlığında ve Cer! rahpaşa (o cerrahi ve tedavil şual mua- vinliğinde ve fakültede Orhan bey kli- niğinde (o çalışmış ve iki sene de Al. manyada muhtelif (profesörlerin ya- nında disini Almanyada çok sevdirmiş ope ratör Şerif Korküt Bey idare etmel.te- dir. Mumalleyh, Kayseriye geleli he nüz iki ay olmadığı halde doksana yakın müvaffakıyetli ameliyatlar yap- O zamana kadar Osmanlı İmpara.| miş ve Kayseri muhitine kendisini çoJayda bir defa çıkmaktadır. sevdirmiştir, Rontken makinesi Şubesinde iyi ih- gerait içinde düşmanlara galebe etmek |kiyede sulh ve harp işlerinin pazarlık! tisası olan genç doktorlardan Kasta- alit imkânı yalnız mücize nevinden bir te.| denilen bir usul ile halledildiğini gör.) monulu Ziya Bey çahşmakta ve oçoklcak ki, aleyhimizde yazmıyor. sadüf neticesinde değil, her vakit yo- lunda hareket etmek şartile mümkün olacağını gösterir ve (askerlikte ha. kiki muvaffakiyet ancak her safhası müşlerdi; tabit Anadoluda yeni başlı. yan milli mücadele reisleri ile de ayni zihniyet ile görüşüleceğini (o zannedi- yorlardı. o Bu cihetten (o Türkiyede muvaffakıyetli mesai Sarfetmektedir. Göz ve zührevi mütehassısları da hesap edilerek ve şuur ile idare oluna») değişmiş olan mühim bir şey bulundu-İnun en iyi hastanelerinden birisi hali- rak elde dedir. Büyük taarruza takaddüm eden ahval ve şeraitten bahsederken (Gazi Hazretlerinin Fethi Bey vasıtasile mil M amalimizi sulhen © elde etmek icin teşebbüsata giriştiğine işaret etmiş tim. Ayni zamanda taarruza Oher su retle hazırlanmış olan ve kati su rette muvaffakiyetinden emin bulunan bir baş kumandan olmak sıfatile il VAKITın Tefrikası : 73. eme YAZAN REŞAT NURİ Büyük hanım Murat ile karısı- nın onu methettiklerini işittikçe gü lümsüyor, içinden: “Sarmısağı ge lin etmişler kırk gün kokusu çıkma mış.. hele biraz eskisin de görürüz,, diyordu. v Murat bey ile Karamusallı| süt nine arasındaki dostluk es- rarengiz (bir şekil almağa başla- mıştı. Onlar adeta biribirlerine gizli randevular veriyorlar, oten- ha köşelerde (ağız ağıza konuşur larken O yanlarıma birisi gelecek ©- lursa hemen susuyorlardı. olunan omuvaffakiyetler- İğanu henüz farketmiyorlardı. — Avru pa devletleri bu hakikati ancak büyük zaferden sonra anlamışlardır. o (Le- zan) müzakeratmdan sonra artık Tür- kiyede pazarlık siyasetinin (nihayet bulduğuna kani olmuşlardır. Zaifler için sulhperverlik tabil hir işeydir. Çünkü bu takdirde sulhperver- lik âciz ifadesi demektir. Halbuki asr! sulhperverlik düşmanını o mahvedecek bir kudrete malik olanların gösterecefi| sütninede kadı- ina benzer bir taraf (o kalmış olsay- idı aralarında gizli o bir münasebet a şüphe edilebilir- N Büyük hanım bu sıkı dostlu- ğun sebebini merak ediyor, sütni- nenin ağzını aramak için münasip fırsat arıyordu. Fakat o daha ev- vel söyledi. Bir akşam ortalık kararırken Nadide hanım ile (o Karamusallı isüt nine Murat Beyin © köşkünden Içıkıyorlardı. Caddede otuz yaşla- Irmda eflâtun O yeldirmeli, orta boylu, tıknaz bir kadma tesadüf İettiler. Elindeki Oşemsiye ile yol kenarlarındaki otlara vurarak salı-, na salına yürüyor, l Karamusallı yavaş bir sesle bir şarkı mırıldanıyordu. , Karamusallı (o sütnine bu ka- dına aksi aksi baktı; (Osonra kendi ne girmiş olacaktır. : . ——— ———— ————— Sulhperverliktir. İşte Gazi Hz. büyük ta arruzdan evvel Fethi Beyi Avrupaya göndermek suretile bu sulhperverliğin en parlak bir misalini göstermiştir. Ge ne bu vaziyette sulh şartı olarak Ana- doluya ilk ayak bastığı gün söyledi. &i sözleri tekrar etmekle | Türkiyede Büyük hanım hayretle sordu. damcağızı avlamağa çıkmış... — Adamcağız kim? etmeden dön de bak.. Karı döndü.. çıkasıca dı. Iıyamıyordu; sütnine izah etti: tanır.. Üç kocadan boşanmış bir şıl lıktır.. Bizim Murat Beye göz koy muş.. adamcağıza ( hiç rahal ver- miyor... Çarşıda karşısma çıkar.. kendine söyler gibi: — Gördün mü açık göz şıllığı, dedi, sen o lokmayı zor kaparsın..! İstasyonda yolunu bekler.. akşam- ları böyle kapı önünde piyasa e- der. bilhassa,| Vali Fuat ve! cerrahi tahsil eylemiş ve ken- gelince, Kayseri hastanesi (Ankara ive Sivas hariç olmak üzere Anadolu- millet işlerinde pazarlık devrinin ni- — Ne oluyor sütnine? sen ne- ler söylüyorsun allah aşkına? diye — Ne olacak karı aklı sıra a- — Kim olacak!.. Bizim Murat Bey.. kuzum hanımcığım, belli yine gözleri köşkün penceresinde... Dünya da bir tuhaf oldu canım... Bizim zamanımızda erkekler kadının peşinden koşarlar Büyük hanım hâlâ bir şey an- — Bu kadını Pendikte herkes Muharririmizin Suriyedeki tetkikleri Halepteki yazı yazılmamıştır . 160 liklerin pek çoğu yerleşmiştir. Yunanistanda, yada, Kıbrısta ve Mısırda mıyan hainler Suriyeyi en iyi melce olarak bulmuşlardır. p Fransızlar 150 liklerin birçoğuna Tesmi İş vermişlerdir. Çünkü Fransız lar 150 İiklerle dostturlar!,. Biz burada Suriyeye dökülen 150 liklerin © hepsinden bahsetmiyeceğiz ve birkaç tanmmış isim üzerinde du. racağız. Evvelâ Refik Halit. Refik Halit, milli zafer (üzerine İstanbuldan kaç. tıktan sonra, doğruca Suriyeyi boy. lamış ve orada yerleşip kalmıştır. Refik Halit ilk aylar Berutta ve Lüb- nanda oturmuştur. Sonra, © Halepte türkçe olarak neşredilen © (Doğruyol) gazetesile (© anlaşarak Halebe geli tir. Refik Halit bu gazetede birkaç sene çalışmıştır. Fakat gazeli inin sahibi olan ve işgal zamanında Aymtapta Fransızların polis müdür. lüğünü yapan Celâl Kadri ile geçine memiş, bu defa Suriye meb'usu Nuri Gençle birlikte (Vahdet) i neşre başlamıştır. Refik Halit bu gazetede kendisine müdiri (oedebilik (o payesini tevcih etmiştir, Refik Halitten bahsederken Halep- te intişar o eden bu iki türkçe gazele. nin iç yüzlerini de anlatmak faydalı olacaktır. (Doğruyol) Fransızlarm o organi olarak (Fransiz parasile tesis edilmiş tir. Doğru yoldan evvel Halepte (Şa fak) isimli bir türkçe (Ogazete cıki- yordu. Bu gazete (müilliyetperver bir! Türk genci tarafından © neşredilmek. te idi. Fransızlar hoşlarma gitmiyen bu gazeteyi kapamışlar, yerine Doğru yolu çıkarmağa başlamışlardır. Bu paçavra tam bir hiyanet şebekesi tarafımdan idare (edilmektedir. Refik Halit çekildikten sonra, bir müddet meşriyatını tatil etmişti:. Son zaman larda tekrar intişara başlıyan (Doğru yol), çerkes vahdeti (o cemiyetinin kâ- tibi umumisi olan İsa Nuriyi de kendi Suriyede Roman- tutuna-/ teşkilâtına almakla siyasi rengini ve| mahiyetini büsbütün açığa vurmustur. (Vahdet) e gelince: Bu gazete, sa. tışsızlık yüzünden yirmi günde veya Halbuki haftada iki defa intişar edeceği ilân edilmiştir. Refik Halitartık o uslanmış ola- Doğru yol ile Vahdet, Türkiyerle cereyan (eden her hadiseyi kendi mak satlarıma göre tahrif ve tevil etmekte- dirler. Bundan başka Türkiye aleyhinde yazılmış yazılar bilhassa Doğruyolda devamlı olarak, adeta silsile halinde in tişar etmemektedir. Hiçbir komşu memlekette Türkiye aleyhinde (bu derece küstahça, edep- hayet bulmuş olduğuna da işaret et- miştir. (Bitmedi) İ ve Sinci kısımler evvelki gün ve dünkü nüshalarımızdadır. — Peki ama sen bunları nere- den biliyorsun? — Murat bey kendi canım.. paralı pullu dünya gibi adam kaldı kaldı da bu şa mı kaldı?.. hem sade o d çok kadınlar, kızlar da a söyledi güzeli eğil bir damca- rısı ölecek ya.. belki birimizden bi- İrini alır gibilerde... | Oo —Kadındaha sağken böyle şey düşünülür mü a sütnine? bu ne vicdansızlık. Karamusallr süt nine muamma : bir gülümseme ile başını yana al . — Ey herkes biz değil.. dünya gözü açık oldu.. Murat Bey neler anlatıyör.. Adamcağıza mektuplar mı göndermiyorlarmış? araya a- idamlar mı koymuyorlarmış? — Ayıp şey doğrusu.. — Ayıp ama böyle.. hem doğ- rusunu istersen ohaklarıda var. İyi şeyi kim istemez. kadıncağızın! ğızın peşinde dolaşıyor.. hani ka- çek. gazeteler! Hiçbir komşu memlekette aleyhimizde bu derece edepsizce Fransızla etmesi manidardır! rın buna müsaade sizce (yazı yazıldığı ogörülmemistir. Matbuat: gayet sık: bir kontrola tâhi tutan (o Fransızların, © bü gazeleyi bu kadar alabildiğine serbest bırakma sı çok manidardır. ! Saniyen Riza Tevfik. Umman ma- jarif ve asarı atika nazırlığı, Riza Tes fik için son şatafatlı bir vazife olmuş- tur. Nezaret düşkünü filosof, buna. dığını Umman hükümeti ricalinden de saklıyamaz bir hale gelmiş olacak Xi, kendisine bir müddet evvel yol veril. miş, 20 ingiliz lirası maaşla tekaüde sevkedilmiştir. o Bunun üzerine file sof oLübnanda (Cünye) kasabasına ge lip yerleşmiştir. İki ay evvel Halebe ve Antakyaya giden Riza Tevfik, öte- de beride bir takım uzun traşnameler İrat etmiş, kendisinin bir & vatansız olduğunu söylemiştir. Salisen Ali İlmi. Adananın işgal altında bulunduğu (zamanlar, küvayı milliye aleyhinde çalışarak neşrettiği (Ferda) gazetesile o Fransızların yar- dakçılığını o yapan adam. Bu adam şimdi Antakya lisesinde edebiyat hoca sı ve Fransızların mahbubu (kulübü dur!, Riza Tevfik O Antakyaya gittiği zaman Ali. İlmi tarafımdan karşılan mış, izaz ve ikram edilmiştir. Biraz da firari Abdülkadir Kerim. 1 ve arkadaşlarından bahsedel'm : Abdülkadir Kemali Menemen vak'ası- nı müteakip oSuriyeye kaçmış ve Ân takyaya gitmiştir. Şimdi de orada. dır. Başındaki şapkayı çıkarıp hemen fes giymiştir. Antakya gençleri ken- dişinden nefret etmektedirler. (Allah yok mudur?) diye bir kitap neştetm:'ş ve nüshaları (o satılmadığından elinde kalmıştır. 'i Arkadaşı “olan Kutahya Nafız (Abdülkadir yetmişlik bir ihtiyardır. İAhali fırkasmın kâtibi umumisi olan Nuri de Abdülkadir Kemali ile bera- iberdir. Sabık Ahali fırkasının lideri (1) Adanadan kaçarken kendisine iki şe kerci refakat etmiştir. £ (Abdülkadir Kemalinin fırka ve siyaset arkâdaşla- rına bakın!) Bu adamlar seyyar don» durmacılık ve şekercilik (o yapıyorlar, Bittabi vaziyetleri berbattır. Türkiye- den kaçtıklarına bin defa pişmanlar- mış. Fakat malâm ya.. son pişmanlık faide vermez derler. Abdülkadir Ke İmali, fırka ve siyaset arkadaşları (!) hükümetimize müracaat ederek merile 'ketlerine dönmek müsaadesini İstemiş lerdir. Fakat kendilerine henüz hiç bir cevap verilmemiştir. (Gelecek yazımızda o Suriyenin si- İyasi teşkilâtından, fransız mandasin- İdan ve kıral Alinin Suriye tahtına g6 tirilmesi meselesinden bahsedeceğiz.) Balkan komitesi çalışıyor Balkan komitesi dün öğleden sonra toplanarak Balkan konfe- ransı hazırlıklarına devam etmiş» tir. Komite yarın tekrar topla- £ nacaktır. üç günlük ömrü kaldı... Öldükten sonra çocuklara bakacak.. Hoş sağlığında da onun bir'hayrı dokunmıyordu ya kim kokmu' ne ise... Kadınsız ev olur mu hanı ,mefendiciğim ?.. Murat Bey de el bette ergeç eve bir kadın getire- İ — Aman şütnine.. (e iğreniye- 'rum.. Kadın daha sağ canım.. — Onlar da hemen bugün bi- İzi alsın demiyorlar ya... Üç ay son İra.. beş ay sonra.. şeriatte erkekler için müddet yoktur ama. — Peki Murat ne diyor? — Allah için Murat Bey elımas gibi bir adam.. hiçbirine yüz vermi iyor.. Onun gözü başka yerlerde.. Sütnine sinsi sinsi gülüyordu. — Gözü başka yerlerde mi? ne demek istiyorsun?.. — Hiç.. neme lâzım? (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: