20 Ağustos 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

20 Ağustos 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 2. VAKIT 20 Ağustos 1931 sında ,, romanı hakkındaki mü- dafanmı geçen celsede arzettim, Bu roman, bir küldür daba evel cıkan kısımları hakkında müda- faam, daha sonra çıkan kısımları için de varittir. Sonraki kısımlar, evvelki kisimların bir temadisi mahiyetindedir. Mevzu aynı şey, müdafaada tabiatile aynı şeydir. “Cildin cilde tetabıkı,, hikâ- yesine gelince, bu bendenizin bizzat his ettiğim bir şey, bir tahassüstür. Meselâ, bazı kimse- lerin elinin elime, hatta omuzu- ma dokunması, bende hoşmut- suzluk, böyle bir duygu uyandı- rır. Bunu evde annemin, hemşi- remin, senelerce Fransada teteb- büde bulunmuş bir doktor olan eniştemin yanında, hep beraber otururken anlatmıştım. Eniştem, “Bu, sana has bir his değildir. Birçok insan, bu hissin tesiri altındadır.,, dedi. Hatta bu bis- sin Fransada söz haline girdiği ni, bir misil halini aldığını an- lattı. Ben de, bu hissimi yazdı- ğım hikâye de tespit ettim. Bu nun müstehcenlik (neresinde? Reisbeyefendi, ben nezih bir insanım. Buna rağmen, nasıl olu- yorda müstehcen yazılar yazdı- ğım iddiasile altı dava karşısın- da kalıyorum? Hayret ediyorum. Bu Fransız mislini, ilk defa €niştelerinden mi işitmişler? Möddeiumumi muavini Kâmil beyin bu sualine karşı, Vâlâ Nurettin bey, şöyle dedi: — Kendim de Fransızca bili- rim efendim. — Bu mislin Fransada kül hanbeyi lisanında kullanıldığını da biliyorlar mı? — Ben, bunun herkes ara- sında zikri geçebilen alelâde bir misil olduğunu biliyorum. Ve bi- zim aile meclisindede konuşuldu. Ne benim, ne eniştemin, nede ailemden berhangi birisinin kül- hanbeylikle alâkası vardır, efen- dim. Müsaadenizle romana dair de birkaç söz ilâve edeyim Altmış, yetmiş nüsha devam eden roman içinden, yalnız bunlar ortaya konulmuş, heyeti umumiyesi na- zarı dikkate alınmamıştır. Maa- mafib, benim telâkkime göre bunlarda müstecen değildir. Ak tı, . Hayır on senedenberi yanı yazarım. Son altı sene zarfmda günde Üç yazı yaziyorum. Bu kadar zaman zarfında ben nezih bir insan idim de şu son birkaç aylık zamanda mı değiştim VAKITın o Tefrikası ! Jbile dığım yazılardan bir çoğu kıraat kitaplarına, müntehibata geçmiş- tir .Ziya Gök Alp, kitabında beni yeni lisanın banileri arasında saymak gibi bir teveccüh eseri göstermiştir. Benim kalemimden gayri nezih bir yazı çıkmaz. Bu yazıların hiç biri zerre kadar müstehcen değildir. Müddeiumumi muavini Kâmil B., daha evvelki yazılar hakkın- | daki mütaleasını kısaca tekrar | ladı: İ — Bütün yazılar, müstehcen dir. Cürüm, cürmü mütemadidir. Aynı maddelere göre ceza iste- rim. Vekil Haşim Refet B. de, şu müdafaada bulundu: — Bu yeni gelen davalarla vaziyette esaslı bir tebeddül ol- madı, Geçen celsedeki müdaffa- mı tekrar ediyorum. Ne roman- da, ne hikâyede müstehcenlik vardır. Beraet kararı bekliyorum. Reis Hâmit B. Valâ Nurettin Beye kendisinin ilâve edecek bir şeyi olup olmadığını sordu. Valâ Nurettin Bey, — Hayır. Vicdanınıza havale ediyorum. Dedi. iskender Fahrettin bey de “ Söyliyecek bir şeyim yok- tur ,, cevabımı verdi. Mubakemenin bittiği bildirildi. Hâmit, Osmam Abdürrahman Şeref beyler müzakereye çekil- diler. Yarım saat sonra “ Rahip lerle rahibeler arasında ,, roma- nının on Ağustos tarihine kadar olan kısımlarının hey'eti umumi- yesi halkın hissiyatını rencide edecek (mahiyette görülerek, ceza kanununun 427 inci mad- desi delâletile 426 ıncı maddesi Vala i 21 ne göre ve iskender Bey İmin bulunuyor ve her halde öldükten İliş gün sonra (İnsan oğlu) nun dirile- lerin birer ay hapislerine, on be- şer lira para cezasına mahküm edildikleri, neşriyatın mubtelif nushalarda müteselsilen yapıl masından dolayı sekseninci mad- deye göre altıda bir nispetinde zam suretile hapis cezalarının birer ay beşer güne ve para cezalarının on yedişer liraya çı- karıldığı; dava olunanların birin- ci ceza mahkemesince yine neş» riyattan verilmiş katileşmemiş birer mahkümiyetleri bulunması itibarile tecil taleplerinin reddine, “Cildin cilde tetabıkı,, hikâye- sinde müstehcen bir cihet gö- rülmediğinden, o cihetten de beraetlerine, temyizi kabil ol mâk Üzere ittifakla karar ve- rildiği bildirildi. cesaret edememişti. Paşanın o bu hareketine kim ol (Vakırlın tefrikası Ne. 120 Dağdan bir ses “ oğlum ”» Nakleden ömer Rıza işte benim sevgili diyordu isa da kendini değişmiş bir adam olarak telâkki etmiye başlamıştı Bu hikâyeye göre: Samuel bir yağ Şişesi alarak kiral Saulun başma dök- müş, sonra onu öperek şu sözleri söy- lemişti: “Rab, seni kendi mirasa reis ol mâk üzere meshetli... Senin üzerine de rabbın ruhü gelecek, sen dahi onlarla beraber peygamberlik (edeceksin, Ve sen tebeddül ederek başka bir adam 0- lacakâın., Mesihin de mesholunmuş bir hü- kümdar sifatile rabbın ruhunu alarak tebeddiil etmesi (o ve bambaşka bir a- dam olması bekleniyordu. Bu hal Oİsâya Hermon odağında vukubuldu. Orâda evvelâ Musa ile 1- liya göründüler. Musa, ilk bâş haha mı mesheden halâskârdı. İliya da, Beni israji hükümdarı Jehuyu mes. hetmişti. Yahudilerin itikadına göre İliya, tekrar (o gelerek mesihin kim ol duğunu ifşa ve ilân edecekti, Musa ile İliya dağ başında görün dükten sonra (bu Üç #imayı bir bulut sarıyor, ve semadan akseden bir ses: “İşte benim sevgili oğlum... diyordu. Bu menkibe ta eskiden beri İsanın (Erden) de vaftiz edilmesi hadisesile birlikte naklolunmakta idi. İsa, ruhun bu şekilde inmesi ve (Allah oğlu) olarak tanınması ile, es- ki yahudi hükümdarı Saul gibi, derhal değişmiş ve bambaşka bir adam ol- muştu. İsanın tilmizlerinden olan Petro i- le arkadaşları târafından görülen bu rüya, mesihiyetİn en mükemmel de lili idi, İsadâ kendini değişmiş bir adam olarak telâkki ediyordu. Buna rağmen en derin iştiyak İle beklenen mucize vukubulmadıği için, İsa, son mihnetlere uğrıyacağına © teğine derin bir kanaat betliyordu. Isanın vekili Isa, deruhte ettiği iş yolunda öleceğine kani olduktan sonra ortaya şu meselenin (Çıkması gâyet tabif olur: İsa öldükten şonrâ onun tekrar dirilmesine kadar işleri kim idare e- decek, bilhassa yahudilerin çöle hic- retleri esnasında (onlara kim reh- berlikte bulunacaktı? Bu sualin cevabımı (Kâyseri Fili- Pİ) de vukubulan bir hâdise temin edi yor. Bu hadisenin İsanın istırapların dan ve ölümünden bahsetmesile çok alâ kadardır. Bu hâdise esnasında İsanın Sâtimona hitaben irat ettiği bir nutuk vardır . Isanın kendisine bir halife tâyin ettiğini ifade eden bu mutuk, uzun u- zadıya Omünakaşa olutmuştur, Mü- bu manaların kitabı mukaddes “Dağ dağa kayuşmaz ihsân in-lmış; sana kavuşur derler. Ne doğru söz. ler, te nelere işaret ettiğini anlamadan ön- ları tetkik etmişlerdir. İsa, kendisine hem mesih, hem de İsrailin müstakbel hükümdarı olarak biat eden bu telmi- zine şu sözleri söylüyor: “Ey Yunus oğlu Şem'un! Mübarek sin. Çünkü bunu sana kan ve ten de Zil, ancak semavattaki peder ilham et ti, Ben sana derim ki sen kayâsın ve ben bu kaya üzerine sevdiğim cemiyeti bina edeceğim... Sana semavi saltanatın anah tarlarımı vereceğim. Sen yer yüzünde ne bağlâr isen semavatta da bağlan. İmış olacak ve yer yüzünde ne çözer. sen #emavatla da çözülmüş olacak?,, Bu sözleri anlamak için onların nelere işaret ettiklerini bilmek lâzım. dır. Çünkü dülger ve kalfa olan İsa, kendi san'atından istiare ettiği misal lerle söz söylemektedir. İsanın “Sen kayasın ve ben bu ka yanın üzerine sevdiğim evi bina (© deceğim,, (demesinden muradı, el ile yapılan bir ev değil, fakat İsrail evi. dir, yahat (İsrail çadırıdır. (Beyti İsrail) tabirinden bahseden haham. lar, bizim (eemiyet erkânı) dediğimiz tabire işaret ederek (çadır direkleri) derlerdi. Üç büyük peygamber, İbra- him, İshak, ve Yakup, dünyanın ça- dır direkleri idiler. Çünkü (bunlara göre bütün dünya, büyük bir çadır- dan ibaretti. İsrail evi taştan yapılma bir ev ola rak tasavvur olünursa o evin başlıca mümessilleri bütün cemiyetin (temel taşlarıdır. Onun için (Hâkimler) de sözleri okuyoruz: ş “Cemaatin, hated Beni İsrailin bü- tün temel taşları Allah kivminin içti: manda hazır bulundular. (Mülök) ta şu söze tesadüf ediye- ruz: (Saul) dedi ey kavmin temel laş ları. Yaklaşınız!, 7” Zekeriyada şu sözleri vardır: “Rab, kendi sürüsü olan Yahu- da evini ziyaret etti.. Temel taşı ve ça- dır direği ondan gelecektir. Çadır direği diye tanılan Ibrahim, İshak ve Yakup, temel taşları olarak da yadedilirler. Midras o Yelamdenu İsanm yukarıya naklettiğimiz sözleri ne muvazi olan ve (kaya) kelimesini i İzah eden şu sözleri kaydeder: Kayaların tepesinden onu görüyo rum (adat, 9 « 23) dünyanın yaradılı- şından beri gelenleri görüyorum. Bu bir bina yapan hükümdar gibidir. Hü-, kümdar yeri daha derin o kazdırarak temel atmak istiyor. Fakat bataklık. larla karşılaşıyor, onun için başka yer İler kazılıyordu. Nihayet bir kaya | dedi. Allah da dünyayı böyle yarat dünyanın masrafını etmiş- HABERLER Macar kabinesi istifa etti Yeni kabineyi kont Karolyi teşkil ediyor Budapeşte, 19.(A.A.) «- Macar ka binesi istifa etmiştir. Budapeşte, “Saat 14,30, 19 (A.A.) M. Karolyi yeni kabinenin teşkilini kabul etmiştir. Budapeşte, 19 (A.A.) — Yeni kal/ nenin teşekkülüne kadar sabık kabine nin < teşkilini kabul öden Kont Ka- rolyi hariciye nezaretini de muhafaza edecektir, iki yangın —— Ankarada sokak ortasında bir otobüs tutuştu Ankara, 19 (Telefon) — Bu akşam burada garip bir hâdise oldu. İş ban. kasi önünde duran bir otobüsten birdenbire alevler fışkırmaya başladı ve ötobüs tamamen yandı. Nüfus 74 yiatı yoktur, Akdağ madeni adliye dairesi yandı Yozgat, 19 (A.A.) — Akdağ madeni adliye dairesi dün gece tamamen yan- mış, kuyudatın bir kısmı kurtarılmış- tır. Yumurta kadar dolu Yozgat, 19 (A.A.) — Yumurta bü yüklüğünde düşen dolu Karanlıkdere bağlarını oOmühim surette hasara uğ ratmıştır. Zirant mütehassısı İ Ankara, 19 (Telefon) o — Iktisat vekâleti yeni açılan ziraat enstitüleri için Avrupadan mutahassıslar celbine İkarar vermiştir. Ziya Gevher B. şehrimizde Ankara, 19 (Telefon) — Çanakka le meb'usu Ziya Gevher Bey çocukları ile İstanbula hareket etmiştir. siyeeyaaaneze al 11. AYAN, dünyayi gearmtayane dedi, günkü milletlerin (o türe- yerek ona isyan edeceğini düşündü. Fakat (Allah İbrahimi (o gördükten sonra, işte kayayı buldum, buka yanım Üzerinde dünyayı kurar ve te- sis ederim. Onun için Allah, o İbrahi me (kaya) dedi. Ve bundan dolayıdır İki: “Siz kesildiğiniz kayaya bakınız, denildi. (Eşiya 1 - 512). Burada binayı kuracak hükümdar dan maksat, Davattur. Davut, Sah. yundaki mabedi inşa etmek istedi. Da vud, nasıl Sahyon dağındaki zahi- ri mabedi kurdu ise, Davut oğlu me sih de İsrail için yeni bir ev bina ede cekti. Bu İsrail evi çölde (bina e dilecek ve (temel taşı) üzerine kurula» caktı. Rap hilkatin (temel taşı ola- rak İbrahimi seçti ve onun ölü birka ya değil, canlı bir kaya olmasını İste- di ve bu suretle dünyayı helâkten ko rudu, Onun için ancak Allaha inanân nakkitler, İsanın kastettiği omana-ibuldu. Ve binayı buraya kufacağım | kimse, (Bitmedi) dıncağız yolcu., Çocuklarımla bera .. İkincisi delber ben de öksüz kalacağım... O sa el verimi eler na le ış, an; - nl kızı “m şe yı mektupta: “Şeki, d nilen tabansız sel iy la hanemiz halkından her kim selâm Dalları Allâhla ahtim olsun, dö- YAZAN verirse, REŞAT NURİ İnüşte kıtır kıtır keserim, demişti. Bunun üzerine ne Murat, nea- Harbiyede beraber lar, be- yi e okumuş! min gelmeğe casa: lardı. o Caferiret i, Bey namuslu fakat her önüne ge- Şimdi artık bu tehdidin hük- Aradan otuz se- Mola kesın çıkaran gayet aksi birlmü a ir. Onun için Şekip paşanm!nelik ( bir zaman iş bulunu- i rütpesi çabucak büyüdüğü halde ol yordu. o Sonra Cafer be li vadini binbaşıdan yukarıya çıkamamıştı. yerine getirmesine imkân) Cafer Bey paşayı çok sevdiğilda yoktu. o Çünkü yirmi bu kadar halde onunla bile ikide birde kav-| sene evvel Trablusta bir memleket ga ederdi. Nihayet bir gün bir se|ten bir memlekete giderken — kim Murat Şekip paşa ailesinden iyi bir sessiz sedasız bir kızcağızmış.. Bi-|de benim karım değil anam babam şekilde ayrılmamış Olmasına rağ rinciden çocuğu olmadığı haldeldi.. men maziden (büyük bir muhâb- bundan iki çocuğu olmut.. Güzel Murat Bey yüzünü bir iki ke betle bahsediyordu. güzel yaşayıp gidiyorlarmış.. Fa-re buruşturduktan sonra inanılmaz Bir aralık tekrar duvardaki res kat gel gör ki Allah onu da şifasız|bir kolaylıkla ağlıyordu. | me dönerek: bir illete uğratmış... Nadide Hanım şaşırıp kalmış- — Amcam değil mi? dedi. Murat Bey Nadide , Hanımım|tı. Bu göz yaşlarına inanmalı mı Rahmetlinin çehresini halâ unutma| şüphelerini biliyormuş gibi: inanmamalı mı? Bu kocaman adam dım. — Vallahi hanım teyze, diyorhakikaten (içi yanarak ağlıyorsa Resim ev sahibinin büyük ba-|du. Gözünün içine baktım.. Elinilbu mateme hürmet etmek lâzım. bası Asadur Badyan efendinin res-| sıcak sudan | soğuk suya sokturma|Fakat değilse, : ya riyakârlığından miydi. Fakat büyük hanım tafsi-İdım. Öteki merhumeden haylilböyle yapıyorsa? lâta eden: bir para kalmıştı. Hiçbir sıkıntı) O Maamafih öz ağlamayınca — Paşa değil, demekle ikti-lmız yoktu.. Fakat kadere ne (o de-|göz bu kadar ağlar mı? Hem Mu- fa etti. nir? radım ona gösteriş yapmağa ne ih- Murat teyzesine kısaca tercü- Büyük hanım ağır ağır başını|tiyacı var? meihalini anlattı: ladı: Büyük hanım mutasarrıfla iki Birçok seneler ka; — Biliyoruz oğlum.. Tazeciğe| saate yakın konuştu; biribirlerine miş, sonra mutasarrıf olmuş.. An-|bizimle beraber herkes acıyor... Al|bütün dertlerini anlattılar. O Niha- | Kızılcık i ık et | yir yerinde (kadınlara sarkıntılık! bilir yine hangi aksiliği üzerine — nesi on sene evveline kadar #ağ-/lah şifasını versin, dedi. İyet Murat ondan izin istiyerek bir f eden bir yaveri he aye fazla olaldeveci araplar biçareyi et doğrarmış. Aile cihetinden hiç yüzü gül Gayet yüksek (sesle konuşan, kere daha elini öpü. Bu defa ih- rak da Abdülhamide küfretmiş ve| gibi doğramışlar, memiş. İlk karısı annesinin hemisırası geldikçe saygısız & denecek'tiyarkadın da ona sarılmağa mec- Trablusa sürülmüştü. Paşa Caferi çok severdi. Ancak! lardı. | doldurarak (o kuyuya atmış|şerilerinden yaşlıca (o fakat gayetkadar gürültülü bir kahkaha ile gü- bur oldu. Misafirini i mesela ehemmiyetli . sokağa ka- iyi bir ev kadını imiş.. Çok zenginlen Murat Bey büyük hanımın bu dar götürdükten sonra gülümse * olduğu için Büyük hanım vaktile Muradın| olduğu halde evinin bütün işinilson sözleri üzerine derin derin içi-| ye gülümseye geri dönünce kızları süt kardeşine yardım (etmek şöy-)mektebi mülkiyede okuduğunu,İkendi görürmüş. Bir gün hizmet-İni çekti: etrafım alarak alaya (başladı le dursun onun menfasından yazisonra annesile beraber dışarda bir/çi ile beraber tahta silerken merdi — Nerede hanım teyze nere-İlar; dığı bir mektuba cevap © vermeğelmemuriyete gittiğini işitmişti, venden düşerek bel kemiği kırıllde? Doktorun hiç ümidi yok. Ka- (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: