24 Haziran 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2

24 Haziran 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—? — VAKIT 24 Haziran 1931 —————mmmm m KT Orta Anadoluda bugün yaşıyan türk kavmi tamamile (beyaz ırk ka- rakterini göstermektedir. Hititlere gelince bunların sami ol. madıkları hakkındaki kanaat umumi. dir. Bu hususta hazırladığım biz raporu geçenlerde hükümetimi temsi- len hazır Obulunduğum (O Portekizile toplanan on beşinci beynelmilel antre- poloji ve arkeloji (o konferansına tak- li mettim. Rapor Hititlerin lisanları ve haya- tı hakkında birçok malümatı ihtiva et- tiğinden büyük bir alâka (o uyandırdı. Zaten gürp âlimleri de enstitümüzle yakından temas etmekte daimi muha- bere ve kran mübadelesi yapılmakta. dır. titümüzün daha tekemmül » edeceğini ve garp Alimlerine yardım edecek neti- «eler alacağımızı ümit ediyoruz. rr amaa FPLESE AREA BU e0 se erman lerinden penbe eldiven !?., li bir ayak zuhur elti ve masadan bir kadeh als-bii surette teşekkül etmiş insanlara ne zaptedebilmiş, ve sellerden rak “eski ve çok aziz dost Bop, un)kadar faik olduğu kanaatini takviye e-|civar köylerde tahkikat imkânmı bu- ağzıma götürdü, bittikten sonra da, masaya getirip bıraktı ve tekrar pele rinin içinde kayboldu. Bütün bu muamele birkaç saniyelhane hayatı yaşadım ve orada ikinci|fazia hasarat olduğu içinde, gayet tabit bir şekikle olup bit:|defa olarak garibelerle temas ettim. (köylüler üzerinde miş, bu garip şahsiyetin yüzünde hay. Pek aziz dostumuz Bop yete delâlet eder hiçbir şey görünme- mişti, Hep şaşırmıştık, biraz da srkıl-! mıştık. Bereket versin, akşamdan be ri bütün dikkati üzerine toplamış © Jan Chesterton imdadımıza yetişti ve anlattı! — “Ha, unutmuştum. Dostum Bop, dünyaya kolsuz gelmek suretile haya tmt adeta yarı yarıya basitleştirmiş- tir, Bu iptidat tedbirle lüzumsuz bir. çok hareketlerden kurtulmuş, ve bizle- Tin elimizi kolumuzu sallamak için bo- şuna sarfettiğimiz vakti, tahayyülüta sarfetmek suretile daha kıymetleştir-! miştir. Elzem hareketlere gelmce. Dostum Bop onlari ayakları ile gayet tabi ve rahat bir surette yapmakta. dır. Hem zannedersem, aziz dostumuz, ayaklarınm meharetini bize göster- mekten çekinmez. Bu sözler üzerine, penbe eldiven. Ti ayaklar tekrar pelerinden zuhur et- tiler. Ayağın biri gidip birisinin ee binden kurşun kalemi çekip (aldı ve mermer mâsanin Üzerine Chestertonun karikatürünü yapmağa başladı. Son. ra, ayak, bir gazete aldı, sahifeleri çevirdi, geçen REŞAT NURİ bahçesinde çıkarırdı. Güzel hava- larda ağaçların oaltımda oturur, kendi kendine şarkılar söyler, sö- kük diker, tırnak keser, çınarların gövdesinden kopardığı kuru kabuk ları evirip çevirerek acaip insan ve şekilleri tahayyül ederdi. Sonra da bol bol uyurdu. Mektebin sade cami avlusun-| dan değil, iki sokak aşırı evlerden işitilen bir gürültüsü vardı. Altmış yetmiş çocuk yüksek sesle derse çalışır, hoca ile kalfanın yaygaraya hâkim olmak için ezan okur gibi bir sesle bağırdıkları du» yulurdu. Bu sesler bazan lâlayı ağır ve mahzun düşüncelere ( daldırırdı: İlmi öğretmek de öğrenmek kadar güç bir meseleydi. Bu adamcağı2-i lar helâl para alıyorlardı doğrusı Allah, iki tarafa da kuvvet versi Mektepte her gün beş altı nö- Hülâsa yakın bir zamanda ens.| ne bir hareketle okşadı, misafirlerden birisinin bozulmuş saçlarını düzeltti. Bu muameleleri yaparken Bop, aptal bir tebessümle sırıtıyordu. Bir kelime ile bütün bunları Iğ- renç buldum. Nihayet, Bop, müsaade istedi ve giderken ayakları ile hepimizin elleri. ni sıktı, ayağının baş parmağı ile şe hadet parmağı arasındâ muharririn verdiği bir kâğıdı sıkıştırdı, sonra bir taban darbesile şapkasını kafasına yerleştirdi. Çıktı, gitti, O akşam yediğim yemeği hatırlıya-. miyorum, ama Chestertonun şu sözle: ri kulağında kaldı: — Size yemin ederim ki dostüm iBop mesuttur, etrafında merak ve a- pasa uyandıran garibeler kadar mes'ut tur. Demin, onun ayaklarını çekingen İçekingen seyredişiniz, kalbini | sevinç ve gururla doldurdu, memnun olarak gitti hem de kendisinin , bizim gibi ta- i İ derek... MÜSYÖ MARSELİN Tam üç hafta, seyyar bir canbaz. Dijon şehrinde, Julius Gleyh sey: yar cambazhanesi numaralarını bitir. mişti, Şimdi, şehri gidip gezmek, gör. mek sırası, artistlere gelmişti. Koca- man çadırda sadece bekçiler, hayvan. lar ve cambazhanenin yegâne hilkat garibesi olan cüce Marselinden başka kimse kalmamıştı. Cüce, o tarihte 40 yaşında idi ve boyu 80 santim idi. Bir ctice için, bu boy, uzum bir boydur. Mösyö Marselin © çocuk- luğundan beri ocambashanede s0y- itarı orolünü yapardı (Oove kim senin nazarı dikkatini celbetmezdi. Ke mik veremine uğramış çocuk vücudü ve kocaman kafası ile seyircilerin şöy-! lece gözüne çarpar, numarasını yapar giderdi. Bütün bu sebeplerden dolayı kendisinin çok betbaht olduğunu zan- nediyordum. Onu teselli için yanına sokuldum : — Mösyö Marselin, şehri ziyarete gitmiyor musunuz? — Gidip de ne yapayım? Bir anda ona lüzumsuz olduğumu hissettim. Hatta, onu rahatsız bile et- tğimi anladım. Esasen o da benim bu halimi anladı ve beni güç bir vaziyet ten kurtardı: — Evet, dedi, gidip de ne yapa yım? Bütün şehirler biribirlerine ben- zerler. Hem sokağa çıkarsam halk be- ni bedava seyreder. Halbuki onlar bur na müstahak değillerdir. On yaşımdan beri beş defa dünyayı dolaştım. Size temin ederim ki bir defa olsun çadır. dan dışarı ayak basmadım. İki defa / Çine, bir defa Amerikaya gittim. Av» rupayı baştan aşağı dolaştım. Bütün bu memleketler hakkında size söyliye- İcek bir tek kelimem yoktur, çünkü gi- dip görmedim. Ben dünyada bir tek güzel şehir bilirim ki o da Belçikada nasıl imkânsızsa sopa vurmadan Uşşakta yağmurlar Hususi muhabirimizden: Uşakın şarkına düşen, Afyon Ka rahisarına yakın Niyaz ovasında; son günlerde yağan şiddetli yağmur ve do lulardan kopan, seller geçtiği yerleri harabezara çevirmiştir. Bilhassa Büyük Oturak köyünde bin beş yüz dönüm buğday, yedi yüz dönüm arpa, yedi yüz dönüm pancar yüz elli dönüm haşhaş, yüz elli adet) koyun ve keçi yedi adet öküz beş hane harap olmuştur. Bir çocuk İle iki kadın telef olmuş- tur, Niyaz havalisine giden tahkikat he yeti ancak bu kadar hasar miktarı dolâyı lamamışlardır. Nahiye ile muhaberat İkâmilen münkati olmuştur. Bu civarda sayılanlardan çok ve bu afetin derin bir teesslir uyandırdığı anlaşılmaktadır. Heri halde afetzedelere hükümetin muave- neti bekleniyor. Rüştü Tar ve heykeller vardır. Zavallı cücenin Mons şehrinde doğduğunu ilâveye bilmem hacet var) mı? Ona, bir sual sordum: — Peki ama Mösyö Marselin, arka. daşlarınız gidip dışarda eğleniyorlar. Siz ne diye eğlenmiyorsunuz?.. Cüce bana, merhametle dolü tebessümle baktı, başını salladı: — Aziz mösyö, dedi, siz bunları anlamazsınız. Arkadaşlarım gidip eğ Teniyorlar diyorsunuz, değil mi? el- bette, bu onların haklarıdır. Çünkü onlar alelâde insanlardır ve birer san- atkârdır. Bir san'at öğrenilebilir. Hal buki, ben, öyle miyim? Benim, başka- lari gibi eğlenmeğe hakkım yok. Bir hilkat garibesiyim, başka bir adamım. Benim san'atım öğrenilmez, Allah ver- gisidir. Bu itibarla arkadaşlarımla çi kıp, herkesin nazar: dikkatini üzerime celbederek onlâra tefevvükümü gös termek İstemem. Ben o kadar hodbin| değilim, zavallıları bırakın eğlensin ler.. Onları ne diye kıskandırayım? Zaten, hepsi beni kıskanıyorlar, Dik- kat ediniz, bakınız, her akşam numa» ramı yaparken cambazlar nasıl kudır ruyorlar, Halk beni alkışlıyor, onları hiç... Ama ben aldırış bile etmem, zaval- lıların kıskanmağa hakkı var, Bu dakikada cüceye ne söyliyece- ğimi şaşırmıştım. Fakat o, mütemadi yen söylüyordu: — Affedersiniz, azizim, gidip yat mam lâzım, Malüm ya, garibeler ca mekânlar gibidir, ne kadar ince ve! İ bir HABERLER Bulgaristanda intihapta hükümet fırkası akalliyette kaldı ————— Kabinenin istitası bekleniyor Sofya, 22 (A.A) — Hükümet blo- kunun muvaffakıyetsizliği o sebebini memleketin geçirmekte olduğu iktısa- di bir buhranda aramak lâzımdır. Bil hassa hububat flatlarının düşmesi köylülerde memnuniyetsizlik (uyan dırmıştır. Diğer taraftan yedi senedenberi ik-! tidar mevkiinde bulunan hükümet fır- kası dün eski başvekil Malinofun ri» yaseti ve Tiberalleri ihtiva eden kuv- vetli muhalefet bloku (ile mücadele- mecburiyetinde bulunuyordu. Muha- lefet bloku intihabatta büyük bir fa- aliyet göstermiş ve fazla rey almıştır. Hükümet fırkası ikinci plâna düşmüş- tür. Diğer partilerin kazandıkları reyler hiç mesabesindedir, Kaç meb'usları olacak? Sofya, 22 (A.A.) — Zannolunduğu- na göre yeni mecliste muhalefet blo- kuna mensup 145 ilâ 150 meb'us, 65 ilâ 70 kadar da hükümet blokuna imen- sup meb'us, Makidonyalıların 8, komü nistlerin 7 meb'usu: bulunacaktır. Bu neticeler hakkında tefsirlerde bulunan nim resmi Svobodna (Recth güzetesi yazıyor: Hükümetin parlâmento oam'aneleri ne tevfikan İstifa etmek İçin (omecli- İsin içtimaa davetini beklemiyeceği ka-| naati vardır. Hükümet, tarihi o bir ehemmiyeti haiz olan (vazifesini ifa etmek ve son intihabatın tam bir ser. besti içinde cereyânını temin eylemek suretile şimdiye kadar yaptığı gibi va- xifesini ifa edecektir. Verilen reyler Sofya, 22 (A.A.) — Verilen reylerin adedi (o 1.243.000 i bulmuştur. Bu reyler beş mühim grup arasın- da tevzi edilmiştir. Milli blok 590.000, hükümet kovalir yonu 417.000, geçen intihapta 530 bin rey almıştır. Komünist müstakil fır. kası 165.000, sosyalist (federasyonu 26.000, sosyalist fırkası 25.000, vilâyet listelerinde tevzi edilen 229 meb'usluk- tan 150 sini muhalefet bloku, 68 ini hükümet kovolizyonu, 6 sını müstakil, amele fırkası ve beşini de sosyalist fe- derasyonu kazanmıştır. Şurası kayde şayandır ki, vilâyet listelerinde hiç! bir mebusluk © alamıyan sosyalistler, merkez listesinde meb'usluk tevziat'na iştirak için lâzım olan haddi asgariyi elde etmiye muvaffak olmuşlardır. Bu suretle yeni mecliste (o birkaç mümessil bulünduracaklardır. Sofya, 22 (A.A.) — İntihabatın ilk neticeleri hakkında yürüttüğü mütale- at arasmda nim resmi Svoboda Retch güzetesi diyor ki: “İntihabatın kati Geceniz hayrol- mam doğru olma; kiymetli iseler, o derece ihtimam et- f (bevab) a yol vermiş olduğu için burası boştu. çocukların kafasma ilim ve edep|Soğuk ve yağışlı havalarda Tahir sokmak da öyle imkânsızdı. Sonlağa bu odada oturuyordu. Hoca zamanlarda maarif dayağı yasak| bundan şikâyet etmek şöyle dursun ettiği için hoca çocuklardan birini bilâkis memnundu. Çünkü arasıra! falakaya yatıracağı zaman. pence-|mektebe uğrıyan çocuk babaları releri, kaman kapatıyor, halvet | Tahir ağayı (bevap) sanıyorlar ve yapıyordu. Lala dayak gürültülerini bir/lik görünmek hocanın O gururunu ilâhi konser gibi, gözleri yarı ka-İokşuyordu. Diğer cihetten İnla palı, adeta huşu içinde dinler velda bir mektep adamı, bir maarif hafifçe gülümserdi: Hay şu hoca-Jmemuru zannedildiği için gizli bir böyle kelli felli bir kapıcıya ma:|mıştı. sun! (Bitmedi) hocasıyım. Sizi fena mı yetiştir-; dim? Ekmeğimi elimden alırsanız haram ederim.. Hem şimdi ben de usulü cedit üze- re okutuyorum. Hoca diye maarif mekteplerine tayin edilen o düdük gibi züppeleri on kere cebimden çı- karırım,, diye kryametleri kopar- hocalık hakkımı Büyük hanım zeki bir kadındı. Gayet iyi bilirdi ki hoca Salihin kü lüstür mektebi nümunelerin tırna- ğına benzemez. Ancak bunu itiraf inın elleri dert görmesin! Ğ. gocuk-İiftihar duyuyordu. ları döğmekle yalnız onları terbiye| | Maamafih Tahir ağanm mekte- etmiyor, ayni zamanda lâlaya et-İbe daha başka hizmetleri de var- İtikleri cefaların da intikamını alı'dı: Gelen Oo gidene kapı (açıyor, iyor demekti, dayaklardan sonra salya sümüfe Gerçi dayağı yiyenler konağın) karışmış bir halde aşağı inen çocuk çocukları değildi? o Hanrmefendi-İların yüzünü yıkıyor, arkadaşları" etmek işine gelmiyordu. Taş mek- tep konağın bir şubesi gibiydi; Na- dide hanım orada istediği gibi hü- küm sürüyordu. Halbuki nümune- ler resmi hükümet mektepleriydi. Oralardaki hocalar hatır saymıya- caklar, konağın nazlı çocuklarını den son derece çekinen (o hocanın|nın sefertasmı karıştıran yahut s0- onlara gül yaprağı ile dokunmağa|kağa kaçmağa çalışan O talebeleri kıyamadığını İsla biliyordu. Fakat| yukarı kovalıyordu ki aylıklı bir ne çıkar? Dayağı yiyen Ali olma-|beyabım yapacağı da aşağı yukarı mış da Veli olmuş; hep bir hesap.'bundan başka bir şey değildi. Konak çocuklarım O yaramazlığı Son nesil okuma çağına erişti- ihtiyar adamı “çocuk milleti, nelği zaman mahalle mektepleri can garez etmişti. Bunun için dayak yi-İçekişiyordu. Damatlar bir aralık ço yen bir çocuğun feryadı onda ade-|cukları yeni açılan maarif nümune- ta marazi intikam hazları uyandı-İlerine vermeğe kalkmışlardı. riyordu. Tahir ağa vasıtası ile bu hava- Mektebin taşlığında bir küçükldisi duyan emektar hoca konağa (bavap) odası vardı. Hoca son se-İkoşmuş: “Çocuklarmızı okutmak öteki haşarat yığınının arasına ka- rıştıracaklardı. Hatta lalanın mek- tepte oturmasına bile müsaade ©- decekleri şüpheliydi. Bu sebepler- den dolayı Nadide Hanım istemi- ye, istemiye Salih hocanın tarafı» nı tutmuş, otuz seneden beri hoca- lar ve kalfalarla düşe kalka maarif hakkında bir çok fikirler edinmiş olan İala da bir taraftan var kuvve tile dayanınca damat beyler çare- siz ağızlarını kapamışlardı. O kış taş mektep bir talebe da- bet de dayak olurdu. Bu lâzımdı.)nelerde mektep bütçesinde bir ta-İbenim hakkımdır. Ben hepinizin|ha kazanıyordu: Gülsüm. | Kıral Feysal Hz Istanbul tarıkile Ankaray? gidecek Ankara, 23 (Telefon) — Kıral Ef zal Hazretleri temmuzun — İlk Has zarfında buraya gelecek ve dl retlerinin misafiri olarak 3 gön gek da kalacaktır. Kıral Hazretleri Halep ( yolile pe mek programını değiştirmiştir. rut, İstanbul tarikile gelmesi W meldir. ——— Sayım vergisi encümende Ankara, 23 (Telefon) — Yüküm heyetleri VE pi müteşekki sayımın köy ihtiyar iliye memurlarmdan İkemisyon tarafmdan yapılmasi jencümence tasvip edilmiyerek ei İlün ipkası takarrür etmiştir. Ea vergi miktarında tenzilât icrâ ui) - | koyun ve keçiden (50), tiftikte domuzdan (200), at ve kısraktan sığır ve öküzden (90) kuruş alm” nı takarrür ettirmiştir. Kıskançlık yüzünden bir cinsi Ankara, 23 (Telefon) — Bu“, burada Soğukkuyuda bir smey muştur. Fuat isminde birisi isminde bir kadını kıskançlık e den ustura ile ağır surette ya! mi tir. Yaralının hayatından ümit miştir. Carih yakalanmıştır. Rüsumat bütçesi # Ankara, 23 (Telefon) — ii elimeni, rüsumatın masraf o bül ş kabul etmiştir. Masraf kayma niden yapılan tasarruf (10) Jin İtecavüz etmemektedir. Encümen, rüsumat kadrosunda memuru açıkta bırakmıştır. Ticaret müsteşarı Şakir Ankara, 23 (A.A.) — İnhilâl Sanayi ve Maadin bankası idare eti azalıklarıma Iktisat vekâleti © ret müsteşarı Şakir, esbak hal /nazırı Asım Turgut Beyler tayin mişlerdir. / /Adliye bütçesindö tebeddül |, Ankara, 23 (Telefon) — Dün g müzakeresi biten adliye (o büti itebeddül yoktur. Encümen ka muhafaza etmiştir. , Kibrit şirketi fabrika yapıydı, | Ankara, 23 (Telefon) — Kibrit Ee İketi Bömentiden Büyükderede bif sa satın alarak fabrika inşasına mıştır, 1 4 neticeleri hükümet İçin gayri wi çıkacak olursa, kabine parlameni? anesine tevfikan (Sobranya madan krala İstifasını verecektir. “Tarihi bir takım eserler vücudüf tirmiş ve son intihapların mutlak bestisini temin etmiş olan kabine # diye kadar olduğu gibi bundan ser” da vazifesini yapmakta kusur etmi” Bu kız pek öyle okuyup cağa benzemi; ama ne ayırt etmi; ne söz vermişti. Bakalım bir tecrübe edilsin. Lala Gülsümü canın elini öpmeğe ü 0 na yakıla nasihatler verdi: ana yok baba yok. Halin bendi beş beter... Aklın varsa biraz oki sun, hiç değilse mevlâtlarda 5 ilâhi okur, beş on para alırsın” ben senin yaşında plani rikkatinden gözleri sulanıyor, k. zı adeta kıskanıyordu. Maamafi, bütün okuma bilenlere az sol set ederdi. Tahir ağanın bu bilen kalfalar ona bir çok re ders vermeyi teklif etmişler, “ği zır mektebe geliyorsun.. san& (4 ders verelim,, demişlerdi. Faks guatrisini Oümitsiz bir ah şişirerek reddetmişti. Her bt bir vaktü zamanı vardı. İnsaf # ve on yaşlar arasında okuyuP “ zarsa ne âlâ.. olmadı mı geçit sun. temsili zemheride ekin © mahsul alır mısın?., bu da öYİ, Hasılı vapuru kaçıran ir dam iskeleden vapura gi: Mr iş r nasıl bakarsa lala da v d tebe girerek okuma öğrenmi: selere öyle bakar ve garipserdir (Bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: