31 Mart 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

31 Mart 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MART: vD — 4— VAKIT 31 İcünün NN Muhtelit tedrisat : , mes'elesi ; Bir arkadaş bir anket açtı, kızlarla erkeklerin beraber okumaları mudur, değil midir? diye mütehassısla rına soruyor. .Maarif Vekili Esat B. de fırka gru- bunda muhtelit tedrisatın rif siya- setimizde yer tuttuğunu vuzuhla anlat. tı. Muhtelit tedrisatın aleyhinde olan- lar, muhtelit tedrisatı sadece iktısadi! ve mali zaruretlerin neticesi addeden lere tesadüf ediyoruz. Muhtelit tedrisat her şeyden evvel, türk inkılâbının ahlâki mes'elesidir. Türk Inkılâbının belki nazariyeler halinde ortayâ atılmış ahlâk prensiple ri yoktur. Çünkü inkılâbı felsefesini yapmak, türk inkılâbından doğan yeni içtimai kıymetleri sisteme raptetmek istiyen . filozof o henüz meydanda yok. Fakat hayat halinde, akan bir ne hir gibi yeni kıymetleri yaşıyoruz. Bu! 1931 doğru! i ; 5 Rip On yediden yirmi ikiye kadar, mek- tepten izdivaç tarihine kadar, beş sene ilik kısa bir zaman... Kısa fakat o dere ide çalılardan, dikenlerden, biribirine dolaşarak pençinlenmiş (sarmaşıklar. dan her noktasında yığın yığın setler kabaran bir orman karşısında gibiyim. Bunu ayıklamak, elimde şu satırların üzerinden kayan ince kalemle tahattu ru melekâtıma yol açarak, bu kümele- rin altında ayaklarıma dolaşacak uy- kuda yılanlarm üstünden atlıyarak, şurada burada koparılacak bir çiçek varsa ona uğriyarak İlerlemek İâzımge Aile tarihinden bir İzik ce dolgun ki şimdi onun havsalasma!dı; o kadar çok ki günlerimi, geceleri- Jsıkışan şeylere uzaktan bakınca önün-| mi bunların arasında taksim edebil; imek en büyük müşküllerimden biriydi. Bu âlemleri tasnif etmek bile müm- kün değil, Rüştiye arkadaşlarımdan, mahalle komgularımdan bir zümre var dı ki evimizin üç odadan ibaret bana (mahsus bir kısmında haftada hiç olmaz sa bir kere toplanırdı. Benim bü zünr re ile İzmirin dört köşesinde seyranla- kli Gesi lLİr Dolgun bir devre — Kendi alemlerimde — Tiyatro iptilâsı — Cezayir hanı — Muhtelif dersler. Yazan : Halit Ziya eden bir âlemim, daha doğrusu. müte- İnevvi simalardan, muhtelif - geminler- den mürekkep bircok âlemlerim rımız, eğlencelerimiz olurdu. GÜNÜN -—— Od Yü, Akalliyetler ve din Komşumuz Bulgaristan yeni bir in- * İtihabı meb'usan kanunu kaba! etmek üzre bulunuyor. Bu kanunun sebel tan muhakemeler yürütüyorlar, eski kanun ile ekalliyetlerin mecliste temsil edilemediğidir. Yeni kanun âra yı da nazarı itibara alarak ara mikta- Irma göre nisbi intihap yapılmasına im Ikân verecek ve böylece yeni mecliste bü İtün fırkalar temsil edilecektir. Milli ekalliyetlerin hukukunun sıya- neti için cemiyeti akvamea teşebbü. vâr lerin hukukunun muhafazasının da zi man altma alınması şayanı kabul bir fikir olabilir, Ancak garbin asırdide meşruti idarelerince gayet tabif olan böyle bir fikrin tatbikile şarkta gayri muntazar ve istenilmiyen acı gâyelere sevkedilmek tehlikesi olmasa.. zimi hakkında bulgar gazeteleri birçok! Başlıcası! satta bulunulduğu gibi siyasi ekalliyet! Bir ikinel zümre vardı ki onu Antuan ve dostlarile Mekitarist o mektebinden Halden anlamıyan M. Venizelos ile Yunan nazırlarının da hazır bulundukları bir içtimada bir ikonferans veren bir tarih profesörü, isöz arasında Türklere atıp tutmuş Türkün ne olduğunu iyi bilen ve Türk le dost olmaktaki faydayı anlıyan M Venizelos bu herzeleri dinlemek iste memiş ve salondan çıkmış, Anlaşılıyor ki bu tarih profesörü maziyi istediği kadar Iyi bilsin; halden anlamamaktadır. Mesleksizler Yeni intihapta mesleki (temsilde bahseden bir gazete Türkiye nüfusu #* rasında yüzde 60,74 kişinin mesleksiğ İolduğunu yazıyor. Mesleki temsil olursa her halde be mesleksizlerin alargada durması lâzım gelecek, Resimde deri Valâ Nurettin, dünkü fıkrasındı Bulgar bütçesinin mecliste müzake- resi esnasında da şark zihniyetini fazla ca temsil eden bir hâdise cereyan et karikatürist Cemal Nadirle aralarındi “yeni kıymetlerin mevcudiyeti bizi kül-| bir tevarüt olduğundan bahsediyor tür itibarile dünkülerden, dünkü adam! liyor. Wi i b Çılgm demiyeceğim; sira hiçbir 20- bana merbut kalanlar teşkil ederdi. Bu dostlar, ki birineilerden tamamen de lardan ayırıyor. , « Türk inkılâbının kuvvetleri de ruh- lara sinen bu yeni kıymetlerin verdiği hamlelerdedir. , Biz. türk ihtilâlinden doğan ahlâk kiymetlerini inkrulâp senelerinin eser. lerile ölçebiliriz. ! “Minkilâp seneleri bize büyük birharp fen “bahseder. Bu muharibenin kahra. manları, bu muharebenin ölüleri var. > dir, ; * Bu muharebenin kahramanları, bir N fikir için döğüştüler, bu muharebenin| : ölüleri bir fikir için öldüler; İ , Türkiyeyi müsavi İnsanların men:le keti yapmak icin! di “İstiklâl harbinin yegâne mansr bu- dur. Bu ahlâki telâkkinin neticesini biz | ki şekilde gördük. Biri Lozan muahe desi, bizi müsavi haklı cemiyetler ara-| na müsavi hakla soktu. » İkincisi Türkiyede imtiyazlı sınıfla! Tı kaldırdı. Msüavi insanlar hukukunu , teşkil #kisiye kanunile teyit etti Çok canlı'olan inkılâp ahlâkı bir taraf) tan müuahede, bir taraftan kanun hali. ni. aldı. j Dünyanın hangi tarfında bir ahlâk yörleşmeden, bir hukuk tecessüs edibi-, lir? - Müsavi adamların memleketi olar Türkiye müsavi insanlar kütlesini hal. ketmek içim her vasıtaya müracaat et) & * Kanunlarımız kadin hukukunu wü-| savi insanlar zözile tadil etti. »Kanumlarımızın takip ettiği istika- met, cemiyetin iştihasr kadını erkekle müsavi addetmeğe gidiyor. 1 y K ğ- , : «5 Müsavi insanlar halketmek istiyen Türkiye demokrat bir memlekettir. De mokrasinin en kuvvetli kültürü müsbe te inanmaktır. Kadın mes'elesinde ka- dının hayata hazırlanmasında bizim dü şüneceğimiz nokta (totemik) düşünce ler değildir. An'aneye kapılanlar, ma. sıyrılamıyanlar inkılâbı müsbe- tin inkılâbı olarak kübul etmiyenler, inkılâp cephesi içinde geriye yer ver- mek istiyenler, hulâsa gerinin ileri ka- ikiplerin zuhuru üzerine müamelâtını! kip ediyordü. Şimdi silenin şeref namı gâhı vücude gelmiş! man bütün manasile çılgın olmadığı. ma kailim, fakat gençliğimin bu en dolgun kısmı mektep hayatının zaruri! bir İntizama tâbi olan senelerinde #onra birdenbire tamamen serbest ka- İivermiş bir gencin ne yapacağında mü tehayyir, oradan oraya siçriyan, hevesi ten hevese koşan bir ömür idi. Ve derhal itiraf etmeliyim ki bu beş sene bir mesai devresi o olmaktan ziyade faaliyet kuvvetlerinin, harice i şmak emellerinin usulsüz, — ıttıratsız bir taşkınlık zamanı oldu. Her şeyden evvel kendi vaziyetimi tesbit edebilmek için ailenin hey'eti u mümiyesine icmali bir nazar atmak doğru olacak; Dedemin doksan yaşını zor taşıyan! kuvveti, bir yandan genç çocuklarının terlit ettikleri üzüntülerle, diğer yan- dan halı ticaretinde kavi, zeki, faal al günden süne dahn ziyade tazyik eden ayrı idiler, beni mahiyet itibarile del Burada başlıca tiyatro hayatını redeceğim : bulunurdu; operalarla operetlere sevkederdi; müşküllerle artık aşikâr bir inhitat t nı-şayanı iftihar bir muvaffakıyetle! yükselten babamin küçüğü amca Sadık nakla tabıdar yeni bir bayrak dalgala rulmuştu. | Efradı çok olan bütün ailelerde ol-| duğu gibi bizde de vukuat hiç eksik de-| kit vakit yaptığı tahribat. Tecennün| yahut teverrüm eden genç kızlar, bir kaza neticesinde yanan genç valideler,! küçük yaşta çocuklar öyle mözdehimi| bir matem kütlesi husule getiriyordu hissi tevlit etmiş oldu. Bu his bana çarpacak olan en büyük matemin mü- tekaddim bir korkusu imiş. Bu kalabalık ailenin içinde kendi! kendime uzak bir mevki tayin etmiş ol dum, iltizami bir tebaüt arzusile değil, | İ Tâkolları geri rejimlerin ahlâkile yaşa- mak istiyenler gizli, hapaklı yollardan giderek kadın meselesini ve ahlâk meşe 9hlâkının zaruri bir neticesidir. lesini eski ölçülere göre tetkik etmek isterler. Halbuki biz müspete inanan bir de. mokrasi kurmak istiyoruz. Müspete inanan cemiyette müsavi in sabların müsaviliğine ve işe hürmet vardır. Müspet hayatta çalışan ahlâkir tu feyli ahlâksızdır. Vazifesini yapmıvan| kadın veya erkek ayni şekilde muatep | tir. İ Biz Türkiyede biribirinin müsavili ğine hürmet etmesini bilir insanlar is- tiyoruz. Bir Türkiyede tufeyli değil çalışan — İnsanlar istiyoruz. Bunun için kadm) ve erkek farkını ancak tarihi tabiiye! terkediyoruz. - İş ve cemiyet karşısında kadın ve erkek Şoktur. İnsan vardır. İnsanları © harem ve selâmlığa ayrı, ayrı kapıya- © rak terbiye İstiyenler ya çok es ki rejim adami ır. Yahut ta muhte.! lit tedrisat yapılan r-<kteplere bir de | fa olsun gitmemiş insanlardır. | ği Muhtelit tedrisat bizim için inkılâp| lat ticeyi kabul edemiyenler ruhlarmn ge! riliğine ağlasınlar. | SADRİ ETEM Bican Efendi ve rüfek Maruf Bey — Hazret, intiha- bat işlerinden ne haber ? ma kadar yürüyordum. didi Hakkımda gösterilen müsan ye uğramazdım. nıyorda. Babamın İstanbulda işleri tas| (Bu beş sene içinde gördüğüm piyes- iye olunmuş, İzmirde yeni bir ticaret. leri, dinlediğim opera ve operetleri ta- Mev ve bu suretle serdat etmek mümkün değildir; hele bu) gir haz vet denebilecek derecede değil fakat sonunculardan bütün İtalyan ve Fran: refah dairesinde bir hayat düzeni ku- 97 — rpörtoire —repertuarı bana mek şuf oldu. Bu zemine tekrar avdet için ilerdei Şimdilik burada| bir fırsat bulacağım. ğildi; vukuat ve huzusile ölümün va.|daha ziyade tevakkuf etmiyerek üçün- ti ve hüs İbr glümitie gelmek isterim. Bu üçüncü âlem babamın mağazasıydı, Nihayet kendime bir İş icat etmiş ol bulunursam beni adeta cüce gösterecek | mahsusada tesis ettiği mesai bilhassa biribirini takip ederek giden|mak ve kitaplarımla seyranlarıma pa-İ derecede uzun olan boyunu nereye Sğİdevam ederek ders alırken bir y: büsbütün başka zeminlere sevkederdi. İzmirin vaz ve kış, daha ziyade yaz, İbir tiyatro hayatı vardı ki İtalya ve Fransa ile denizden münasebatı saye sinde İstanbuldakinin hiç dununda de- gildi; hatta belki fevkinde idi.. Buna ibaşlıea «sebep olarak istibdat hükümeti tarafından tiyatrolara karşı tatbik edi- len zecirden İzmirin bir dereceye kâ- İdar vareste kalması gösterilebilir. “Rıhtımda mutlaka bir İtalyan ope- rası, yahut bir Fransz operet kumpau! yası, vakit vakit her iki Jisanda facia İve mudhike trupları biz üç beş dost bunların müpteli mi davimleri idik. Bu sırada bende hâsıl! olan masiki merakı beni daha ziyade! mu hakkak haftada üç beş geceyi buralar- da geçirmek için Yokuş başından rıhtı. had dekârle ğı suiistimal etmiyeceğime büyük bir Beydi. Babasının servet ve ihtişam bay)itimat ihsas etmiş olacağım ki bu tiyat rağı solarken onun elinde taze bir rev.|7o İptilâsına karşı evden bir muahaze. ti. Hükümet yeni bütçede memurların maaşından tenkihat icrasma lüzüm gör müş. Umumi mali buhran var; bundan tabii birşey olamaz. Ancak bu tenkiha tın hafif bir surette rühban kısmını da yoklaması mecliste teessürleri davet et- ti. Bütçe hakkında söz söyliyen nazır rühbanm Bulgaristan olan hadsiz hizmetlerini!! yadettikten sonra bun-! larm maaşından tenkihat icrası değil fakat her halde kendilerinin terfihi i- cap ettiğini söylemiş ve yapılan tenki- hatın herhangi bir surette karşılanara kapatılması temenniyatında bulunmuş. tur. Bu nutuk ve bu nutku icap eden müzakere Bulgarların kara kyvvete karşı ne kadar boyun büktüklerini gös! terir ve şüphesiz bulgar cemiyetinin mü temeddin efkârını temsil etmez. >... Ekalliyetlerin — millet cinsinden ol sun fırka nevinden olsun — temsiline bel bağlıyan memleketler zaif memle- ketlerdir. : Diğer memleketlerde ötseler de kimse aldırmaz. Kara kuvvete karşı beslen& cek hürmete gelince bu hürmetin şim zik. ve levvel de yazdığı bir yazıya (yerli uykt Valânın yazısı da, Cemalin resmi (Hariçten gazel yasaktır) serlevhasın!! taşıyormuş. O karikatürün bulunduğu sayıfay! açtım, baktım. Filhakika böyle bir ka” rikatür vardı, fakat altında Selâmi zet imzasile.. İlâhi Selâmi, resimde de mi? İki serlâvha Osman Cemal Yeni Günde bir makaleye (bir dakika traş) seri hasi koymuş. Dostlarımızdan birisi bu makal yedi, sekiz dakikada okumuş bitirmiş — Serlevhada eksiklik var! dedi. Miri mumaileyh bundan birkaç g ilâcı) ismini vermişti. Bakın o serlevkf yakışık almıştır... i Şişmanlâr , Şişmanlar cemiyeti Almanyaya Fransaya bir seyahat yapacakmış. | Bu hey'et her halde bizden gidi Mewtdileie isinde an ağir basanı' olaGafi Bi Yaşa itibar diye kadar tarihe maledilmiş olması cemiyeti beşeriyenin tealisi noktai na- zarından pek hayırlı olurdu... M. Gayur Babamın ticaretgihında temettünta teşrik ettiği cevval bir zat ile onun bir oğlu vardı ki türkçeye müteallik bü. tün hesabata ve muhaberata bakardı. (Bu gayet uzun boylu, gülünç yüzlü, ve pek güzel sesli bir gençti ki aleyhine atfolunabilecek bir kusurunu tahattur etmiyorum; yalnız ne zaman yanında ra yetiştirmek için babama dedim ki:| dırabileceğinde mütehayyir kalırdı... | — Müsaade ediniz, gelip mağazanızda! Yemiş çarşısında Cezair hanının alt| olan Missirden ingilizceye çalış ki bu, bende daima titriyen bir heras çalışayım. Bana orâda tutulacak def-İkatında işgal olunan mağazadan ve|dum, fakat bunların hepsinden d terler, yazılacak mektuplar verin; hat| depolardan başka üst katta iki oda da hemmiyetli ve daha gürültülü bir ŞE. ta işe müteallik kurslarımızı yapayım:İha kiralanmış idi-ki bunlar öğle tatille) ha icat ettim; ta kaç sene evvel beni ita ki sizden belki haddinden fazla pâ-| rinde istirahat için pek müsait yerler- lünç yapan hadiseden sonra zihnimi ra istiyecek olursam bunu hiç olmazsa) di, Bunlardan birine derhal ben sahip) gal etmekten hali kalmıyan bir kısmen de ödemiş olayım... çıktım. Hakkı Efendinin sesi pek gü-! Mahirane bir siyasete delâlet ede-İzel olduğu gibi musikiye de inlisabı fakat tabintile böyle oldu. Beni işgal|bilecek olan bu teklif, belki biraz öy-İvardı ve haftada birkaç kerre bu oda-İlan musevi genci David Benezrs © sw leydi, fakat esasen hissiyatımın sadık|lardan birinde İzmirin meşhur hanen-| müttefikan temin ettik, | Bu nejbir tercümesiydi. Babama bile yük ol-İdesi Salamondan ders alırdı. Hevesle mamak bence zevkine pâyan olmıyan!rimin nekadar muhtelif cereyanlara ka gürültünün arasında doğdu. Bu bir haz demekti; Antuanın felsefesin-|pıldığına bir misal olarak kaydedeceİyi ayrıca hikâye etmek isterim. o © den mülhem, her halde tab'ıma müva-İğim ki çocukluktan sonra sarahaten Bican Efendi — işler yolunda Namzetlik için her gün Ankaraya yüzlerce mektup gönderiliyor. h 3 ası: Müra — Her gün vagonler dolusu namzet gidiyor, sererserseraasaran ss ananaamda onan. caat akını... İngiliz nazırlarımın en genci 62 şında imiş. Ölekileri yetmişe, sekseff kadar gidiyor. 3 Demek bizim Zaro ağa orada ol e - Ki AŞ 222 ear seraasancenn sera ep 4aaMaE3 pek çirkin olan sesimden utanmiıya! bu meşklere ben de iştirak etmek fs*X dim. Heves bundan ibaret değildi: yandan Tütufkâr hocamın Gül m sinde nişanlısınm evinde bir ka Mı aş bü da arkadaşlarımdan birinin mualli vardı: Mutlaka dans öğrenmek. Bunu da babamin fransızca kâti İşte (Nevruz) risalei mevkutesi Halit Ziya: U, Marul Bey — Anlarışına göre 5 etmek lâzım gelirse derim ki 0 Namzer olmak iştemiyenler, “g gönderseler ba işin daha çev” abnabilirdi L..

Bu sayıdan diğer sayfalar: