e m i Darülbedayide bir facianın son per esi kapanmıştı. Hâlâ hınçkırıklar du- Yuluyordu. sağımdaki locadan kulağı” Ma İnce bir iç çekilmesi çalındı. O tx Tafa döndüğüm zaman, küçük bir men Bu haftaki hikâye müsabakamızda talebesinden Yusuf Sabri B. birinci e sek Müsabakası Nerimenin Mezarı e a Galatasaray lisesi gelmiştir sun, gözde olsun, yazın kışı gündüzün Jeyin olsun, bülbüllerin şakıdığı ut ia baykuşların haykırdığı z8- İlanlarda olsun, hep, hep ayni ıslak iyeleri okurlar. Netekim bu tatir | Yeni bir genç kulübü — a Türk Gençler Birliği teessüs Merkezi Fatihte olan Türk Gençler Birliği Kâtibi umumisi Nurullah Kâ- zım Bey kendisi ile görüşen bir muhar- ririmize şunları söylemiştir: Birliğimiz henüz daha yeni teşek- kül etmiştir. Müessisleri bellibaşlı ve faal zevattan müteşekkildir. Bilhassa İstanbulda iV gençlik kulübü. olan tili şehadet parmağı ile gözlerine BAS geşamuz sabahında da onlar yine MUZ | Türk Gençliği tenli teayün cemiyeti fa, m bir genç kız gördüm, yavaş YA” Yaş mendili indirdi, uzun kirpikleri” Din üzerinde hâlâ yaşlar parlıyan bir Gift iri koyu yeşil göz müteessir mi Zarlarla gözlerime baklı sonra zaafım tan utandı hemen başını çevirerek ba- sile konuşmağa başladı. Facindan sonra iki perdelik bir kei medi vardı. Birinei ( perdede © kadar| Büldük ki sahnede ne konuşulduğunu edim. Antrakta ağabeysine en fazla nerelerde güldüğünü anlatıyor” dv. Bir az dikkatle yüzüne baktım şii”. di neşeli idi, ve çok güzeldi. Dalgalı Sarı saçları donuk sar! bir teni vardr. İnce dudakları tebessümle gerilirken Yanaklarında çukurlar hâsıl oluyordu. Lâkin kısık gözlerinden yaşlar do- ak yanaklarına süzülürken bütün vü- Sudü bayıltıcı bir hayalet şekli alıyor- du, birden kendisine dikkatle baktığı Me sezdi, kızardı, gözlerini kaçırdı, bâşka tarafa döndü, parteri dürbünle Seyretti, onun bütün bu sinirli halleri mazarlarınmı daha kuvvetle üzerine çekiyordu nihayet döndü ellerini he-/ wen şeçebildiğim bir istifham hareke dile açarak gözlerime baktı bakışların da bir az sonra şedit bir emir parladı .Sönra istirham alnını gerdi, en nihayet! inkıyatla gözlerini önüne eğdi perde açılmerya kadar asabınım güzelliğine kanmasını bekledi. Ona temsil bi ten sonra kapıda rastladım gözlerime bakarak şapkamın kenirimi tuttum © .da gözlerini kısarak hafifçe başını eğ! UN , . * Yar gelmiş biz de sayfiyeye Güzte- pöye gitmiştik. Orada yazın öğleleri çok can sıkıcıdır. O gün yemekten son ra bir az kitap okuyayım dedim, olma- dı, bir ağacın gölgesinde uyuyayım de dim rahat edemedim, cn nihayet se lâmlığa gittim evimizin en serin yeri oraşı idi sokağa bakan bir pencereyi| açtım kolumu pervasa dayadım ve ora| da iki büklüm uyumağa çalıştım. Tam dalmıştım ki sokaktan gelen bir çok Ayak sesleri “* huçkırıklarla yerim den sıçradım, bir cenaze geçiyordu, bi-| zim evden biraz etrafa bakınca ilk vel çarpan şey Sahrayıcedit mezarlığı ır.) kaç defa onun uzun servileri ei lüm rüyalarına sürüklemişti ei ağır ağır geçen tabuta baktım kurudu, gözlerim yaşardı. b küytu köşesinde bu faniy€ rahmet eylesin,, gönderdin” e butun arkasından hınçlıra bir ihtiyar gözüme iii —— dayide gördüğüm kızın ba m e tutan ağabeysini de farkettim. Thtiyar “zavallı, Te Yavram,, diyordu. Göğsümün ike binlerce kilo ağırlığında bir şey | Müştü, Nefes alamıyordum. Biraz ken! dime hâkim olur olmaz. cenazenin P* Şinden koştum,, namaz! Sahrayıcedit <8 minde kıldık uzaktan cenazenin nere“ Ye gömüldüğünü tarassut ettim son”? €ve döndüm, bir kaç misafirim gelmis ti. Akşama kadar onlarla oturdum £©“ ©€ bir baş ağrısı behane ederek erken den yattım, rüyamda korkunç bir Y” Yan onun yeşil gözlerini yiyor. iri, s0“) lucanlar yüzünü didik didik ediyor! di. Sabahleyin erkenden bahçeye im dim menekşelerden, krizantemlerden büyük bir demet yaptım, mezarlığa um. Mezarlıklarda serviler, baharda ol VAKIT Gençlik ve çocuk sayıfaları Kupon : 8 tarip ilâhiler fısıldaşıyorlardı. Deme- ti mezarın üzerine serptim, o bana gü-i zelliğini beş dakika olsun hasretmişti, kabrinin ayak ucundan bir avuç top- rımla iyice ıslanmasını bekliyordum ki, ince bir ses bana “Siz Nerimeyi ta- nır mıydınız? deği gözlerimi kaldır. dım, karşımda o vardi, korku ile göz- lerimi uyuşturmaya başladım acaba hortlamış mı idi? Lâkin onun da elin- de bir demet çiçek gözlerinde yaşlar vardı, ayni sesle tekrar etti: Siz Ne rimeyi tanıyor mu idiniz? Ben şaşkın: Nerime mi, kim bu. dedim. O “evelki gün ölen ahretliğimiz — göz yaşları b bir kardeş gibi severdim fakat siz ne ye buraya geldiniz, yoksa ben'mi yan- lış geldim? dedi. Ben birden şuuruma hâkim olamıyarak “ben; ben sizi zan- nediyordum!, dedim. Evvelâ hayretle! “nasıl beni mi sandiniz diye sordu, lâ kin mezara bakıp sessiz sessiz ağladığı mı görünce karşıma oturdu, sonbahar! rüzgârı gibi nemli fakat minnettar bir sesle “demek ben de ölseydim arkam- dan ağlıyacak biri vardı!,, dedi. “Elle rini tuttum az bir müddet bıraktı son- ra yavaş, YAY: ırı yana avuçların-. dan keli ar ürdü di o. nun melek ruhuna bir fatiha okuya» ham! dedi, Me Onunla evlendik bazan saadetimi- zin tılısımını bulduğumuz bu mezarın başma otururuz o devrik kirpikli göz! kapaklarını kısar bana uzun uzun şim di çoktan toprak olan bu fani meleğin yak aldım dudaklarıma götürdüm, ben! bu toprağın minnetle dolu göz yaşla- rileşti — daha on iki yaşında idi onu| | vE Kâtibi umum! Nurullah Kâzım B. al âzasından birçok zevat vardır. Bir- liğimiz dört şubeden müteşekkildir: I | i FİKİRLERİ DÜŞÜNELİM Üsküdar orta mektepten Aptullah Ihsan Bey diyor ki: Bu-hafta genç karilerinize gençlik sahifesinde bayramı niçin seviyorsu- nuz diye bir sual soruyorsunuz. Bay- ramı sevip, sevmemek meselesini zik- retmeden bir mukaddeme yapmayı mü nasip buldum. Daha doğrusu benim anketiniz hakkındaki fikirlerim ve mü talealarım, düşüncelerim şu anlatabil-| diğim şeyler de aranabilir: Bayram? Ramazandân sonra gelen bir ay “Şevvali mükerrem,. Bayram? Bir aylık oruçtan sonra iş tiha açan zevkleri, hisleri okşıyan bir; şey. Bayram? Kimisini ağlatan, kimisini sevindiren üç gün. Bayram? Hulâsa, çocukları giydiren, açları sevindiren, ebeveynlerin kese- lerine darı ektiren bir ilâht ak saçlı, nurani yüzlü üç günlük baba. Ben bayrüâmi her nedense artık sev miyorum, Amma neden? Ben büyüdüm ondün mı? acaba hakikaten bayramlar mı tatsız. Fakat ne olursa olsun, bo- GENÇLİK ANKETİ Gençler A ma diyorlarki: Biz bayramları Milli günlerimizi hatırlattığı zaman severiz zacı, — yanıldımsa, ciğerci, paçacı — Arnavut Bayramın yüzü tatsız olur da o şekerli bayram tatsız olmaz. Şu hal de tat bende kalmamış. Küçükten, kıp kırmızı bir fesim vardı — amma şunu arzedeyim ki o sene bizim o kırmızı fes bir çaylak tarafından ciyer zan- nedilerek kapılmıştır — mavi püsküllü olan bu fesi başıma geçirir, yeni, yehi kadifeden elbiseler giyer, kırk bir ke re maşallahlar içinde hacınm Emine Hanıma hacınm Fatma teyzeye nalban dın Aliye ablaya, Sakanm Sümbül kı- zına el öpmiye giderdik te ceplerimiz çil kuruşlarla dolarâr! (Biraz attık, tuttuk amma kusuru- muz af ola) Ben bayramı severim. Elhamdülil- lâh kesem de dolar ağzım da, Her hangi kapıyı çalsam evvelâ $€ ker tabağı, sonra hediye çikar, Babam bayramda bana bir kat elbise alır, süs lenirim, püslenirim, lâkin, fakat'am- ma? Her vakit düşündüğüm, ciddi olarak Spor, musiki, lisan, temaşa. Bilhas» sa lisan kısmına fazla ehemmiyet ver mek İstioruz. Lisan kısmı fransızca, almanca ve ingilizce Jisanları olup bü dersleri vermek için diplomalı ve müte hassıs muallimler seçilmiştir. Spor kıs mımız da Fenerbahçeli Şekip Bey t& - rafindan idare oluludktadır: dan edindiğimiz intibalardan şunu çeşdüşündüğüm kimseler vardır? Futbol takımı Sülermaniyeli €ski| kardık ki kulüpçülük bambâşka bir $€y| * Fakirler. revak eek olma 7 dir. Açılan birçok kulüpler ve cemiyeti o Acaba onlar yırtık pantolonlarla, Hacaktır. kısmımız İçi ler birer birer ölüme mahküm olmu$- yalınayak nasıl bir bayram geçirirler, Bir ayak aramaktayız. Temsil şü) tur, Netekim İstanbulda gençlik İÇİN) iste benim kalbimi sızlatan bir mesele. bemize gelince: sırf bu maksatla açılan ilk kulüp Türk B da, daha doğrusu bunları dü ke- z Temsil şubemizde on on beş sene gençliği teali teavün cemiyeti idi, Bun- Hiyei eğ hayır cemiyetimiz vardır: r amatör sahnelerde oynamış çokldan sonra gençler mahfeli namile bir) e, ayiahmer, & Gençler, size soruyoruz > Tek başına mı yaşamak istersiniz Yoksa cemi- yet halinde mi, sebeplerini söyleyiniz kıymettar arkadaşlar vardır. Bilhassa'çok kulüpler a da bunlar da çılmışsa ni Hadi, Kâmil, Turabi, Muhlis, Mazhar; birer birer idaresizlik yüzünden kapan Şu halde biz sevinç içinde bayram sevinirken, önümüze uzanan 7e- Ecvet, Hüsnü Beyler bunlar meyanıt-| mıştır. İşte bizler bu kulüplerden edin YAPIP t kutusuna birkaç kuruş atmayı unut Arim Skala dadır, diğimiz intibalardan derslerden cesa- 7€' Mongolların arabaları (22) Manda veya Deve ile çekilmekte idi. Asyanın vâsi çöllerini geçerek Mo- golistan ve Çini ilk dolaşan Avrupalı Markopolodur. İarEİŞANA yilan beş yaşımda Ünel Pedi VE aöngi elel Mogol saltanatınm merkezine gitmiş. tir. Seyi sonra Jtalyada Piz şehrine avdet et- miş vE 1798 de bir seyahatname yazmış tır. io İran çöllerini, Bedahşan ve ştlerini, Tutan nehirlerin, ne ii lerini gezmişti. Çinin İMongolistan step! e tini, mamur beldelerini, filoları. İznin nehirlerini, Hindin dinlerini Av. ya tanıtan v€ Madagaskar ile Ja- monyadan “ik bahseden Markopolo ol: ur. ee küpe pe eid “e det kalmıştır. Ka! Xi “Kaan “vasat Hanm te runu da yen , an hakkımda diyor z br boylu, kavi bi ir. İnakları kirmız' ir. yah on yedi sene dolaştıktan ön iri siyah gözleri vardır. Dört zevcesi ve birçok odalığı mevcuttur. Kadınlarının güzelliği ile meşhur bir kabile her se ne Kaan sarayına Yüz kız gönderir. kızlar emin kadınlar tarafından ter biye edilir. “Markopolonun yazdığına göre (Kaan)m postaları gayet seri iş lermiş. Üç yüz bin beygir posta tatar- larının emrine hazır bulunuyormuş: “Şu suretle, diyor, on günlük bir me safeyi bir gün bir gecede kat'eden pos ta tatarları vardır. o Kaana en uzak memleketlerin meyvası taze olarak ge tirilir.,, Mongolların evleri hakkında da şu malümatı veriyor: “Mongolların evleri odairevidir ve hayvan postu örtülü kazıklardan yapıl mıştır. Evin kapısı daima cenuba nazırdır.! i hevaz ya) Arabalarına su girmez. Büyük araba | kl bir burnu/lâr yirmi iki beygir veya deve tarafın; O vakitten beri meçhul olan kesfediliyor. Bunlar arasnda li, ve “Şeytins gölleri de o vardır. dan çekilir... Marko, Kaan ülkesi halkımın gıdası hakkında diyor ki: “Bunlar sütü kurutup bir nevi ha- (SON) Şimdi. açtığımız birçok mektuplar-İret alarak bu birliği açıyoruz. mıyalım, AAA AES AANENE0E A SUREEUNANNEUUUUAAAANUNEAEENNAN YEN EESAYSAS ANE sa a SV z Yeni Bilmecemiz Yeni hilmecemiz şudur: İki baba iki oğul ava çıkmışlar, Üç kuş vurmuşlar halbuki herbirine birer kuş isabet etmiş. Bu taksimi nasi yapı mışlar?.. Bilenler arasında kur'a ile elli kişi ye muhtelif o hediyeler ve diğerlerine birer kart postal verilecektir. GEÇEN HAFTAKİ BİLME Geçen haftaki bilmecemiz “Balat, idi. Çekilen kur'a neticesinde kazanan ların isimleri şunlardır: BİRER ABONE KAZANANLAR 1 — 16 iner ilkmektep 3£ M. Nuret. tin H, 2 — Gedikpaşada $ numarada Ekrem B, 3 — Hüsnütabiat matbaasm da Daktilo Üftade TI, 4 — Çarşamba Mehmet ağa çıkmazı Müfide H; 5 — Ga Tatasaraydan 687 T .Tevfik Bey, BİRER KOLONYA KAZANANLAR 1 — Erenköy No 6 Neriman H,2 — mur haline koyuyor ve seferde yanlar) Altr yol ağzı No 3 Meliha H, 3 — İş. rında götürüyorlar. Lâzım olunca bu|tanbul Un hamuru suya koyup ısıtıyorlar.,, kapanı Süt H, 4 —« Erenköy fırın sokağı No. 24 Türkân Böylece daha o zamanda Türk ka-|Halit H, 5 — Kadıköy Hasırcıbaşı do- bileleri (teksif edilmiş) süt yupmasınılkak No 45 Kadriye H, 6 — Tündetk biliyorlarmış demektir. | Bilmece halli : VAKIT Gençlik sayıfası müsabaka kuponu 1 mart 1931 İLütfen fayfayı çeviriniz)