İ 24 a — Neler konuşuluyor ?! Dünkü (Vakıt) İzmir belediye meclisinde geçen bir münakaşayı yazıyordu. Gazetem, buna alımlı bir başlık koymuştu. Okuyuculara kurulan bu tuza- ğın güzelliğine ben de kapılıp düş- müştüm. Hiç pişman değilim. Çün kü o başlık, çok defa vaki olduğu gibi, bir başlığa (geçirilmiş süslü bir kapak değildi. Altında bir ha-| kikat vardı ve o hakikat, üstünde durulmağa lâyık bir varlıktı. “Loti,, yi ilhamlara kavuşturan Ayasofya kahvelerinin kıymetle- riâden biri, geniş yapraklı çınar-| ların taze ve serin gölgesi ise hu-| susiyetlerinden biri de garsonların “şekerli bir!.. okkalı (o gel!,, diye bağrışları idi. Halkalanmış marpu- cu, saçaklı başlığı ve billür karnr-| nın fıkırdak çalkanışı ile nargile! sinde bir şark rakkasesi hayalini gören Loti bu kahvelerden, bu garson seslerinden hoşlandığını e- serlerinde sık sık söyler. Meğer İzmir belediye meclisin- deki'bazı aza bufikirde değilmiş. Koca bir içtima zamanını bu “şekerli biiiir!...., narası almış. İştilâ yangınının kap kara izle-| rini beyaz göğsünden henüz silme- Ğ i Menemen Divarı den, zelzele, sel baskınlarına uğrı- yan bu güzel fakat talihsiz ülkede acaba düşünülecek başka şey mi! Kalmamıştı? Münakaşayı okurken zihnimi ilk dolduran şey, işte bu süal 'oldu. Bilmem cemiyetteki aza hanım! ve beyler de münakaşanın harareti geçtikten sonra, düştükleri mevki-| in acayipliğini görüp irkildiler mi? Kahvelerde garsonların sesleri akort edilecek yerde, öyle sanıyo-| rum ki ayni kahvelerde belediyeyi gerçekten alâkadar edecek bir çek| şeyler ve işler vardır. Bu yalnız kahveye âittir. Onun haricinde bin leke Histelerin vücudü ise benim söylememe hacet bırakmıyacak ka- dar açık bir hakikattir. | Yol, ışık, su, itfaiye daha bin tür| lü şehir ihtiyaçları ağızlarını kor- kunç mağara kapıları gibi açmış-| ken, garsonların yüksek sesle ocak- çıya seslenmelerini mesele yapmak! bu boş, bomboş işin etrafında cel- seleri dolduran münakaşalara gi-| pik ancak Amerikada hoşa gi- ecek garabetlerdendir. Şimdiden sonra şehirlerimizde- ki noksanların bir türlü tamam'an- mamasına şaşmıyacağım. O İzmir- de kopan bu münakaşa, muvaffa- di tsizliğimizdeki sırrın anahtarı-| nrvermiş oldu. Deyyak Ticaret âleminde : Iranda tütün inhisarı tesis edildi Ticaret odasına gelen malü- mata göre İran hükümeti bir tütün inbisarı tesis eylemiştir. löhisar Fransız serinayeli bir şirkete verilmiştir. mr araena sara ve v0 1 ai ve saman Bican Efendi ve rüfekası : | Bican Efendi — Ne yapr | vorsun Maruf B. övle? l | Feyzi Beyin gazetede çıkak an- Harbinde Ust ta Zinci sa J Şebekenin elmanlarıda bir takım hocalardan mürekkeptir. Bunların ve din perdesi altında | kadınların göğüslerine yazılar ya- zarak “Sen benim allahımsın,, diye öpen tarikat düşkünlerinin muhakemesine bayramdan sonra başlıyacağız. Balıkesirlilerin muhakemesine gelince, Bahkesirde Istiklâl ga- zetesinede “kaymakam jandarma | tta famızda kumandanlarına ve nahiye mü- dürlerine inanmayınız.,, diye in- tişar eden yazıların bugünkü mubakemeye göre mezkür gaze- te sahibi İbrahim Süruri bey ta- | rafından yazıldığı ve bunların da hükümeti zafa düşürecek vaziyet ihdas ettiği anlaşılmaktadır. Gene anlaşılıyor ki bunlar din ve fırkacılık namı altında siyasi maksatlarını temine çalışmışlar- dır. Idarei örfiyenin temdidine ge- lince İzmir ve İstanbul gazetele- rinden bazılarında idarei örfiye- nin temdit edileceği yazılmıştır. Bu haberleri sureti kat'iyede tek- zip edebilirsiniz. Bütü mubake- meleri, bayramdan sonra başlı- yarak bu ay. nihayetine kadar bitireceğiz.» Şehitler re dediler? Menemen, 16 — Divanı harp bugün saat onda Balıkesirli beş kişinin o muhakemesine devam etmiştir. Balkesirden ( ihzaren | celbedilen şahit Vedat Hilmi ve doktor Nef'i beyler isticvap edil- miş ve muvacehe olunmuşlardır. Şahitler Ibrahim Şüruri bayin fırka işlerinde çalışırken yalnız kendi menfaatini düşündüğünü gayrişuuri ve kanuni hareketler- de bulunduğunu, : gazetesinde devam cden neşriyatile halki tahrik ettiğini söylemişlerdir. Ibrahim Süruri B. kendisinin irtica propagandası yapıp yap- madığının şahitlerden sorulması- ni rica etmiş şahitler yapmadı- ğını söylemişlerdir. Reis İstiklâl gazetesinde Vali- lerle Kaymakamlara inanmayın bu millet sui idareden yılmıştır, benliğini unutmuştur, kadit hali- ne gelmiştir... Onları yazan siz- siniz, (bu yazılarımızın altında imzanız vardır demiştir. Ibrahım Süruri B. hareketlerinin bükü- | met aleyhine değil © Belediye aleyhine olduğunu, Ali Hikmet Pş. Hazretlerinin de kendisinin vaziyeti hakkında malümatı bu- lunduğunu ( söylemiş, Reis te Ali Hikmet Pş. Hazretlerinin | bareketler hakkında raporları vardır, demiştir. Bundan sonra, Reis Abbullah kete cevap meselesi etrafında istiçvapta bulunmuş, Abdullah azı gazetelerin sudan işlerle uğraştığını yazdıkları İstan- kul şehir meclisi, geçen gün- kü içtimanda şebrin sularını şöyle tahlil etti, Bu içtimam za- bıtlarını okuduktan sonra göz- lerinizi kapamadan ve hayal'niz- de binlerce mikrop toplanmadan su içebilirseniz aşkolsun size... Bu münasebetle hatırıma bir B İhikâye geldi: Hint padişahlarından birisi su içtikçe veziri kendisine: — Afiyetler olsun şahım! der, bükümdar sesini çıkarmazmış. Bir gön padişahla vezir ava gitmişler, dönmüşler, dolaşmışlar, avlanmışlar. Fakat hükümdar fena halde susamış. Sağa bakmışlar, sola baş vurmuşlar. Bir damla su yok. Nihayet buluna buluna bir çobanın kırbasında yosunlu, tozlu, berbat bir parça su bu- lunmuş. Ne olsa hararet bu. Padişah o kırbayı ( kaldırmış, dikmiş, Vezir gene mutat cüm- leyi sarfetmiş: — Afiyet olsun şabım! her zaman bü tdmeniye sükütla mukabele etmek istidadında olan hükümdar, bu sefer vezirine uzun uzadıya teşekkür etmiş. Bu hal, vezirin merakını mucip olmuş. Dayanamamış, sormuş: — Şahım, bendeniz her zaman bu duayı Yâpardım efendimiz mukabelede bulunmazdınız. Bu gün bu uzun teşekkür neden icap etti? Padişah, bu suale şu cevabı vermiş: — Herzaman içtiğim billâr sular sen dua etsen de etmesen de afiyet — olurdu. Fakat bu zıkkım duasız afiyet olacağa benzemiyor da ondan! Bu hikâyeyi anlattıktan sonra Istanbul halkına da bir: — Afiyte olsun! ister değil mi, nedersiniz? : Toplu İğne mediğini iddia etmiştir. Fakat Vedat Hilmi B. mekân tayin et- mesi Üzere görüştüklerini ikrar etmiştir. Ikinci celsede Vehbi B. kaldır!- miş, şimdiye (kadar geçirdiği hayatını mufassalan anlatmıştır. Gizli bir cemiyet daha İzmir, 16 — Bahkesirde gizli bir cemiyet meydana çıkarılınış- tır. İzciler ve Menemen gençliği İzmir, 16 — Menemene giden Galatasaray izcileri avdet edi- yorlar, İzciler Menemende genç- lik namına birşey görmediklerini bu cihetten müteessir oldukları- Feyzi bir anket için söz söyle- Maruf B. — Neyaptığımı yemek de #miyor musun? Su içiyorum, fazla vemişim de. nı söylemektedirler. Istanbul Bican EK. —Ne cesaret? Sıhhiye mü dürüş müzakereşinden sonra n beyanatırdan şehir meclisinin inaşallah... YyZAN: Omer Rıza uavive kays ile muharebe etmekten imtina etmişti Maktüller arasında birde genç kadın yardı ki bu bedbaht Leylâ idi Muaviye, Âmir oğlunu bu kuvvete içtinap olunmasını kat'iyetle emret mişti. Âmir oğlunun hareketinden mu- kaddem Muaviye onu yanına çağırmış, onun eline beyaz bir kâğıt vermişti. Bu kâğıdın altmda Muaviyenin müh-| rü duruyordu. Âmir oğlu bu küâğrtla ne yapacağını sormuş, Muaviye şu ceva br vermişti: — Kays, sulhe talip olmazsa, sen - na bu kâğıdı gönder. Ve ona de ki bu mührün-üstüne, istediğin şartları yaz. Muaviye bunların hepsini kabul edi. yor. As oğlu Muaviyeye itiraz etmiş ona: SPOR haberle: Dört Fenerli Dün merkez heyetinde tarziye verdiler Dün Istanbul mmtakası mer- kez heyeti haftalık içtimamı akt ve Fenerbahçeli dört oyuncu hakkında verilen kararı tetkik etmiştir. Malüm geçenlerde ha- ber verdiğimiz gibi, Fenerbahçe birinci takımından Reşat, Rıza, Fikret ve Muzaffer B. ler iki iki, Cuma evvel stadyoma girerlerken kapıda bulunan teşkilât erkânım- dan iki zatla bir dil münakaşası yapmışlar ve bunda o iki zatın İ şikâyeti mucip olacak derecede Ve mıntaka evvel ak- bu dört ileri varmışlardı. merkezi de bundan dettiği bir içtimada oyumcuuun . tecziyeleri kabul etmekle beraber 'evv heyet bozuruna gelip tarziye vermelerini ve bu ikinci tecziye | şıkkının sonradan düşünüleceği- ni kararlaştırmıştır. Dün bu dört oyuncu merkez heyetine gelerek hakaret gören arkadaşlarına alenen tarziye ver- mişler, bunun üzerine heyet de | bunü kâfi görerek oyuncuları ayrıca tecziyeye lüzum görme- miştir. Istanbul güreş heyetinden: İsimleri aşağıda yazılı olan güreş çilerin 19 şubat perşembe — 22 şubat pazar — 26 şubat perşembe — İ mart pazar günü saat 17 den sonra güreş ei- biselerile Haliç İdman klübüne gelm - leri tebliğ olunur. Bu tarihlerde y&- pılacak güreşler 5 martta Istanbalu gelecek olan Yunan takımlarına karşı İçıkacak takımı seçme mahiyetini hi: bulunmaktadır. Bu itibarla rimize bu müsabakalara büy hemmiyetle hazırlanmalarını ve bels- mehal iştiraklerini tavsiye ederiz. Burhan, Kâmil (Harbiye) Abbas, Muzaffer, Münür, Yusuf, Aslan, Mazhar, Ragıp, İsmail, Saim, Şev- Refik. e VEYA O ye RAMEN PA SONA B0 EL TAD m v4 BE BAAR suları Mâruf P sıhhiye m nezle biri mikrop var diyor. dan © Deyanata #rip yok der, devam eder Bem İnanmıyorum. — Bu hareket doğru değildir. İkarşı göndermiş, fakat muharebeden'ile harbet. Muav ayır demişti. Onlarla harp rek onları mağlüp ederken onlar da zim adamlarımızdan birçoklarını recekler. Ben ise harp istemiyol Harp, kat'i bir zaruret olmazsa har mem! Amir oğlu b utalimat ile hareket miş ve Kays ile karşılaşmıştı. Son de ce ümitsiz bir vaziyette olan (Kaysı kuvvetlerinden bir kısmı, hasimla! görür görmez üzerlerine atılmışlar, iki taraftan birkaç maktul düşmü Fakat Amir oğlu muharebenin de na mâni olmuş ve bir elçi (o Yası Kays ile muhabereye girişmişti. Amir oğlunun elçisi, Muaviy: gönderdiği mühürlü senedi taşıyorü! Elçi Kaysa bu senedi vermiş ve 09” — Bu senede istediğinizi yazın Kabul ediyoruz! demişti. Kays maiyetindeki adamların Fi sasmı toplamış, onlardan ne istedi rini sormuş ve senedin üst tarafını di elile yazmıştı. Onların “bütün dikleri, Ali ile teşriki mesai ettikl den, onun safında Muaviye ile döğü tüklerinden tutulmamak ve bu yüzdi takip edilmemekti. ş Senet yazıldıktan sonra gönderi! ui, Muaviye namma bunu Zini söylemiş, ve ortada kalmamıştı. Askerlerin hepsi dağılıyor ve beli kes evine dönüyordu. | Kays hareket etmeden evvel © maktul düşenlerin hüviyetlerini tesb etmeyi ve onları merasimle gömme! emretti, Ölenler, Hana de tüy bitmemişti. Onu bir mıyordu. Kays, ba gence büyük bir ehemmiyf vermiş, onun başı açıldığı zaman w saçları serpilmiş ve onun genç bir W dın olduğu anlaşılmıştı, Bu genç kadın, betbaht Leylâ idi SON Karilerime: Kızıl Gömleğin tefrika edildiği sırf da birçok karilerimden mektuplar dım. Bunların ekserisi, eserin, birçö tarihi vekayii tenvir ettiğini, fakat v8 rin roman şeklinde yazılmış oli mebni tarihi vekayte serpilen ışığın 8 hiyetini anlamak istediklerini söylü yorlardı. Bu noktayı, merek eden bi tün karilerime burada cevap vermek # terim. Eserde mevzuu bahis olan tün tarihi vekayi, uzun bir tetkikin 8) meresidir. Eserin roman şeklinde yi zılmasının sebebi, bazı tarih vesaiki *; rasındaki boşlukları, o vekayiln tes sülünü muhafaza ederek doldurmak! tiyacı idi. Bu itibar le (Kız Gör lek) Sebe oğlu ile arkadaşları tarafi dan teşkil olunan ilk gizli cemiyetif bütün hareketlerini pe | faliyetleri göstermiş ve bunları tam bir sadakafl! canlandırmağa çalışmıştır. Hazreti Alinin şehadetinden son Sehe oğlu ile arkdaaşlarının faliyetle' ne nasıl devam ettiklerini, ve nelf yaptıklarını ilerde yazacağımız bir © serde Izah edeceğiz. Bu suretle KU Gömlek ile onlardan evvel yazılan (8 kat mevzuu bahsettiği tarihi vekâyi İ barile daha muahhar olan * (Ceni Fedaileri) arasındaki “ bütün gizli ** yıkıcı faliyetler, izah ve tenvir edili olacaktır. Gerek (Cennet Fedaileri) nin, gerdi Kızıl Gömleğin kitap şeklinde tab" arzu eden karilerimizin kıymetli te ciühlerine teşekkür ve bu iki eserin kında Kilap şeklinde basılacağını ©” zeğlezim. Bu uzun tarihi tetebbii. esnasın” bizi takip etmek zahmetini ihtiyar ed” bütün dostlarımıza ve bütün, “karikfi mize teşekkür etmeyi bir vazife tai ve onlara şimdilik bı sütunlarda 6” veda eyler Ömer Rıza