8 Şubat 1931 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

8 Şubat 1931 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7— VAKIT 8 ŞUBAT 1931 sinema Türk — Yunan siyesi itildfını mite Akip iki memleket arasında san'at mü- elesi de başladı. İtiraf edelim ki bu daha ziyade bizim aleyhimize bir Yunan tiyatro heyeti mukabil Atinaya #ncak ikinci derecede bir saz heyeti Hönderebildik. y ml olmaktan uzaktır. Bu filİmüzakerede bulunan milletlerin bu ne-| meş bize, tiyatro ve vodoli- dimler ancak mahdut sermayelerin Vİ ticeye varmalarına intizaren, Yunan! pe > —. - re mag imkân dahilinde çevrilebilmiş- Dan | filim şirketini bir Balkan filim| berabe: er de gönderdi gir, irketi hali ği ibarettir. Bunlardan birinelsi sessizdi. “Dünye| gi halde niçin bu kadar tutuluyor? |!*4*'i hotine getirmekten ibarettir ? dan uzak, ismi altında Şık ve Alkazar! o Bunun birçok sebepleri (o arasında eki “Balan eli < #inemalarında haftalaçca ayni zaman: şüphesiz er kuvvetli olanı, milliyet mes), anda yapılacağı ? ei da gösterildi. selesi bertaraf, filimlerin mahalli renk:|'ü filimler, filim için her sene Avru Bir Greta Garbo, bir Şövalye filminr| teri gösteren kısımlarında Kendi haya:|P V* Amerikaya milyonlarca. giden den daha fazla değilse de o kadar rağ") çmuzı buluşumuzdur. Balkan parasının hiç olmazsa bu kts- bet kazandı. Kendi âdet ve örflerini sahnede|”* Balkanlara bıraktıracaktır. N İkinci z olarak “Atina Apaşları,. lanmış gören insan iki misli yaşa- Maksat hiç bir zaman ecnebi filim. Ümli sesli bir filmi, Opera — SİNEMASI) Sn, pissetmekten mütevellit bir mem|lerile rekabet değildir. Bu delilik o- gl aray ei daa a Se may rl Şündi, min 5 ederekk, Balkanlarda yep: dü “Dag film, şirketi (A ve (Mark ” i irmekti 5 Pm. şirketi Citere) vet Aİ” nir Yanan şirketi olan Dag filmin)" <9 meydana getirmektir. : $8) isimli bir üçüncü ve dördüncü ” tül daha ilân edi, üphesiz bunlar da istanbuldaki muvaffakiyetinin daha) , Bu sanayin bilâhare mahallileşme- e or: Şüpi er e lük Bir ded. etmesi için) sine hiç bir sebep yoktur. Yalnız, her lara: ni şmul şekil dani : > ig ından memnuniye! hiç bir mâni yoktur. Bunun için yeyd.| $€V€ bir başlangıç lâzımdır. Dag filmin eserleri sinema san'atı|ne yapılacak şey, bugün öir Balkan Fikret Adil | Bir Balkan filim şirketi . hakkında.... itibarile, Avrupa ve Amerika eserleri|federaayonu halinde toplanmak için | , * Gerba teveccüh eden Tü terekkiye, refaha (“The Evening Tribune, ismindeki |bir amerikan gazetesinde intişar eden bu yazları Türkiyede ölrkaç ay yaşa miş olan bir genç kodu yazmışlır. Türkleri, pek az ecnebiye nasip olcn hakiki çehrelerile görmeğe muviflak olan bu gnç kadının müşa'redelerini kısaca naklediyoruz.) Güneş gurup ediyor. Kızıl bir yuvar lak uzakta servi ağaçlarının siyah göl- geleri arkasında İstanbulu terkediyor. Şimdi İstanbul, kubbelerin ve'minnre- lerin bir dantel gibi işlediği semanın altında hülyavi bir beldeyi andırıyor. Galata tepelerinin özerideki bahçesinde oturarak günümün boş sa- telerinde Pierre Leti'nin Aziyade'sini okuyarak vakit geçiriyorum... Türkler umumiyetle temiz, iyi tabi- âtlı ve namuslu adamlardır. Kendi memleketlerindeki yabancıları memnun etmeği pek severler. Burada bulundu- gum müddetçe gerek erkek, gerek ka- dın, bütün misafirlerim şehri gezdirmek için bana arzı hizmet ettiler. Çok misa- firperver ve nazik olan Türkler bütün ikametim esnasında bana azami neza- ket gösterdiler. Sizi memnun etmek,| onlar için bir zevktir. 'Türk kadınlarının hemen hepsi gü- zeldir. İri gözleri ve ufak çehrelerile cidden caziptirler. Hemen bir çoğu el an gözlerine sliirme çekerler ve çarşaf giyerler. Erkeklerin kısmı azamı bir Avrupalı gibi giyinirler. oŞalvarlarla diğer şark usulü elbiselere pek ender olarak kenar mahallelerde tesadüf edi. lir. Şehrin hiçbir yerinde tek bir fes görülemez, eğer tesadüf ederseniz bun- lar muhakkak Mısırlıdır. Türkiyede hayat pahalı değildir. Ve- salti nakliye ücretleir oldukça mütedil- dir. evimin İ Fransada “Milletler Şarkısı,, isimli bir filim yapıldı. Bu filim. de her milletin en güzel seslileri şarkı söylüyorlar. Resmimiz Şakir hammın, filimde şarkı söylediğini gösteriyor. Milletler Şarkısı, yakında Istanbulda gösterilecektir. tekrar ettiren bu sahne, güzel, amma her gön tatlı. Kolin Mor, Majik de Cici Markiz'i oynuyor. illi Dov da - hayranları se- vinsin - “Aşk ölmez,, diye iddia etmektedir. yene Büyük hokkabaz - Gloryada - Büyük ve mahir bir vantrilok (karnından konuşan) olan GABBO (Erih Fon Ştrobaym) ile Neri, fevkalâde geçimsiz bir artist ailesi teşkil etmektedirler. Mütehakkim ve kıskanç olan Gabbo, karısına tahammül olun- maz bir hayat sürdürmektedir. Bir gün yapbğ' ehemmiyetsiz bir sahne hatasından dolayı ka- rısını kovar. Bir kaç sene geçer. Gabbo, meşhur bir arlist olmuştur. Ar- tik o, Gabbo değil, fakat geç tği her yerde alkışlanan büyük Gabbodur. Bir gün, yanında o,un arka- daşı olan bebek bulunduğu halde yemek yediği büyük lokantada Meriye tesadüf eder' Onu garson vasıtasile çağırtır. Ve san'atı olan Vantrlokluğunun yardimile ona Ottonun ağzından birkaç sene evvel yaptığına nadim olduğunu söyler. ikiside ahalinin alkışları arasında Jokantay! terkederler. Tesadüf ber ikisinide ayni muzikholde birleştirmiştir. Meri yeni zevci olan arkadaşile ahali- İ nin çok hoşuna giden bir dans İ numarası yapmaktadır. Bir akşam Gabbo numarasını bitirdikten sonra locasma çekilip | Artistik, Jina Manes ve Alber Prejanın oynadığı Isyan filmini gösteriyor. Son kısmı sözlü, üst tarafı sesli olan bu eserin musiki adaptasyonu fevkalâde güzeldir. Bu kadar muvaffakiyetle mev- Zua tatbik edilmiş musikili filim nadir bulunur. Öldüren Adam filminde Mari Bel, Türkçe bir cümle söylüyor. Bu, arabaya bindiği esnada arabacıya verdiği emirdir: — Arabacı, çabuk Jimana götür. Gibi bir şey. Insan yabancı- fakat nekadar cazip - bir ağız- dan bu sözleri işidince bir tubaf yor. çocuk yüzü ile | Margrit Moreno, ihtiyar, fakat gençliğine doymamış hırçın ka- dınları fevkalâde gülünç hale etiren bu kadın, “Define arar- en,, de olduğu gibi “Şekerim, filminde de yakaladım zannettiği genci elinden kaçırıyor. Ne yazık! Elhamra yarın akşam “Dokto- fan Sırn,, m ifşa edecek. Bu filmde Marsel şantal, Maksut- Yyan'la beraber oynuyor. Fakat niçin bu rejisörler mü- temadiyen Marsel Şantal'ı ağla- tırlar. Bu kadın güzel ağlıyor e, daima bhırçkırtmak mi lâ am ? Zavalı arusu kendi kendini | £ Moreno'nun Pomes yapılmış bir krokisi Margri tarafından İstanbulu kısâcı tâsvir etmek lâzım gelse; saray, müze, sarınç, cami, mina- : Yeni akın — Bu ssfer sahneden filime değil filimden sahneye Son zamanlarda birçok sinema san atkârları, filim âlemini bırakarak sah neye hicret etmeğe başlamışlardır. Son mevsimde Hulburun sahneye hediye| ettiği en kiymetli san'atkârlardan biri Lois Morandır. Resimde 1ois Moran “Nevyork budur!,, unvanlı eserdeki halile görünmektedir, na PE İ ün Lois Moren soyunurken bir mühavere işitir. Kocası, Meriye artistlerin dedi kodusunu mucip olduğundan do- layı Gabbo ile çok görüştüğü için serzinişler etmektedir. O zaman Meri, Gabboyu sevmedi- ğini fakat ona merhamet ettiğini söyler ve numaralarını yapmak üzere ikiside localarından çıka- rak sahneye giderler. O herkesin hakipayı olduğunu zanpeden ve Meri'nin kend sine merbâmeten iltifat hakikattz zevcini sevdiğini anlı- yan Sabbo, büyük Gabko, zih- bini oynatmağa başlar. Mahçubiyet ve kıskünçlığından l eltiğini ve | İbize ikramlarda Bir Amerikalı kadın Türkiye hakkındaki müşahedelerini Amerikada neşrceiti rkiyenin yıldızı onu daima götürecektir. Muharrir re, sur, Abide ve Boğaziçi demek kifa- yet eder, Türkler mezarlıklarını sever, ve çok hürmet ederler. Zaten İstanbulün he- men hemen dört bir tarafı mezarlık- larla çevrilmiştir. Hemen umümiyetle ürkler, bize anlatılanların hilâfma ©- larak, sulhperver bir tabiate maliktir. ler. Ayni zamanda evini ve ailesini sev. mekte hiçbir milletin erkeği bir Türk ile boy ölçüşemez. Türk kelimesi ile (harem) ve (taaddüdü zevcat) mef- hamlarmı çok yakin bulurduk, ve onla- rın hepsini küçük çapta bir Don Juan addederdik. Fakat hakikat böyle değil dir. Yeni Türkiye mevkii iktidara gel meden ve herkesin dörde kadar evlen mesi meşru olduğu günlerde bile ancak pek zenginlerden bir ikisi birden faz- İla evlenirlerdi. Türklerin kadınlara © Jan hürmet ve itibarları da takdire ş1- yandır. İstanbulda Amerikan mektepleri pek mebzuldür. Avrupanın resmi dili olan fransızendan sonra en çok konuşulan lisan ingilizcedir. Türklerde cömertlik çok saridir; en zengininden en fakirine kadar hemen hepsi bir yabancıya hediye vermek ve ikramda bulunmak isterler, Meselâ hir gün, bazı güzide Türk zabitlerinin re- fakatinde olarak, Roğaziçinde bir kır kahvesine gezmeğe gitmiştik. Yediğimiz. içtiğimiz şeyler çin para almayı kat'iy- yen reddettikten manada mütemadiyen bulunuyorlardı. Bir defa da otomobil gezintisi esnasında bir bahçeden Salatalık aldık, fakat muka- bilinde hiçbir şey kabul ettirmek kabil olmadı, Anadollular bugünün ticari zihniyeti ile kabili kıyas olmıyacak kas dar namuslu ve müsteki minsanlardır. Bir abideyi ziyaret ederken çok fakir olan kapıcısına en ufak bir para bile kabul ettiremedim. Bütün israrlarımı bir kıral vakarile reddetti. En fakirle- ri bile içlerinde büyük bir izzeti nefis taşırlar ki ben bu karakteri başka hiç | İ | ibir şark memleketinde görmedim. İn gilterenin Türkiye sefirlerinden biri şöyle demişti: “Türkler, söylendiği gi- bi olmayıp: mağrur, müşfik, nszik ve kendilerine merhamet beslenmesine 3. İ i . nezzül etmiyecek kadar izzeti nofis sa. ı Gevirinizi deli gibi, Meri numarasını yap» tığı esnada sahneye atılarak bas gırmağa başlar, Onu 70'la sahneden çıkarırlar, Müdür kızarak Gabboyu var, kos Böyük Gabbo çıldırmaıştır. Bu mevzuda Şitrohaym, çirkin fakat sanatkârane bir tip yara- tıyor. ; Bu beraber Glorya edavacılar şahı,, olan Mietonu tekrar gösteriyor. Bu ikinci defa görmekten bik- mıyacağınız. Molfon, hakikaten veşesile, maskaralıkları ile insanı sürükleyip götürmektedir, filimle “a

Bu sayıdan diğer sayfalar: