—4—VAKIT 26 Kânunsani 1931 Günün Siyaseti Fransız buhranı Steg kabinesinin istifası ile başlı yan Fransız buhranı kolaylıkla halle- dileceğe benzemiyor. M. (Dormerg) bundan iki ay evelki tecrübelerine tek- rar başlamış ve bu sefer de M. (Laval) i kabine teşkiline memur etmiştir. M. Lavalin bir taraftan radikal sosyalistlerle müzakerala girişeceği ve diğer taraftan (Tardiyö) fırkasından| ve merkez (o cümhuriyetçilerinden hatta daha sağa eğilerek (Maren) gru- pundan istifade bulacağı muhakkak- tır, Maamafih genç âyan azası ne ka .dar gayret sarfetse cümhuriyetin an- cak tehlikeli günlerinde hulülü müm- kün olan umumi bir temerküzü vücu- da getirilmiyecektir. Fransız zihniyı hin icabatından berşey vardır. Franszı lar tehlike karşısında kalınca müda- faâi milliye uğtuna hususi münakaşa- larını o terkederler. Fakat bariz ve kat'i bir tehlike olmayınca (o muhtelif hiziplerin müddealarından firagat © derek siyaseti (Odahiliyenin omuhte- if cereyanları arasında birleşme- İeri imkânı yoktur. Bugün Fransa bazı e şovonistler ne derlerse desinler tehlike karşısında bu; lunmıyor. Ne Almanya, ne de İtalya| garp cümhuriyetlerini tehdit etmemek tedirler. Hitlerin birkaç nutku, ma- zur Almanyanın Versay muahedesine karşı itirazları, M. Musolininin ih- tarları birer harp delili olarak ortaya sürülemezler. Avrupa siyaset muhi- tinde bir miktar gerginlik olduğu mu- hakkak olmakla beraber bu gerginli- Zin yakın bir fırtınanın zuhüruna İşa- ret değildir . Böyle bir vaziyette Fransız sol ce-| nahının en kuvvetli hizbini teşkil © den radikal sosyalistlerin şovonist de-| mokrat ittihadı ile birleşmesini icap ettirecek hiç bir sebep (bulunamaz. Her ne kadar radikal sosyalistler ken- di sollarında mühim bir kütle halinde taazzu eden üçüncü beynelmilelciler:| den de pek hoşlanmamakta iseler de; bu iki hizbin arasında mefküre itiba-| rine bir takım mukarenetler bulundu-| ğu muhakkaktır. Eteg kabinesinin M.| Biluve ve rakiplerinin o müzaheretine mâzhar olması da radikallerin sol ce nah ile birleşebileceklerini ispat €| den mesaildendir. M. Laval Tardiyö hizbi ve Maren grupu ile anlaştığı gün radikal sosya- Tistlerden uzaklaşmağa ve netice iti barile bundan üç ay evel iskat edi Jen Tardiyönün siyasetini aynen tatbik etmeğe mecbur kalacaktır. M. Lavalin bu suretle teşkil ede- ceği bir kabinenin bugün mecliste ha- fif bir ekseriyet kazanması ihtimali yardır. Eteg kabinesinin bazı siyasi tedbirleri radikal sosyalistler arasın- da muvakkat bir inkisam husule ge- tirmiş bulunuyor. Bu vaziyette sol cenah meb'uslarından bir miktarının böyle bir ricat kabinesine rey verme- si hayret edilmiyecek bir keyfiyet o©- Yur. Ancak bu muvakkat Oanlaşmamaz- lık mündefi olunca kabine ile meclis- ler arasındaki eski ihtilâf tekrar baş gösterecektir. Bütçenin en mühim fa- sıllarmın müzakere edileceği birçok kanun projeleri ile istifaların omü © zakere olunacağı bir sırada bu ihtilâ- fm hayırlı neticeler vermiyeceği mus) hakkaktır. İşte Fransiz buhranı bu şekilde bir buhrandır. Halihazırdaki meelisi meb teşri makamını işgal ettikçe bu hranı nönüne geçilmesi ise imkânsız dır. İk Tayyare şehitleri Yarım Fatihte merâsim yapılacak Yarın Fatihte tayyare şehit- leri için bir ihtifal yapılacaktır. Merasim 10,30 da başlıyacak ve 12 de bitecektir. Ye yeti İstanbul şubesinden: ın 27 kanunsani saat on birde Fatih Tayyare abidesi civarında yapılacak ihtifal me- | rasimine (İstanbulda © bulunan meb'usini kiramın iştirak bu- rı tica olunur. Davetli ve) | du. Bilhassa bu yazıda o sahurda ! ta nazaran Senjorj hastahanesi ! hakkındaki neşriyat gayri vasi Gelişi Güzel & İNİ Sütünlarda Seyahat Muallim Lurriyeti Son haftanın «a büyük dedike- dusu, güzellik kıraliçesi meselesi- dir. Bu işin içinde gazeteciliğe, ve kabet meselelerine dayanan nokta İlar belki vardır, belki yoktur. Fa- kat şurası muhakkak, ki bütün bu ikinci, hatta üçüncü plânda kalmı ya mahküm noktalar arasında en mühimmi kıraliçenin bir muallim olması idi. | Hâdisenin her tarafı inceden inceye karıştırıldığı halde bu can alıcı yere kimse parmağını basma! dı. Bu hususta en büyük hassasi-! yeti maarif vekâleti gösterdi. Bir muallimin bu gibi az ciddi mevzu- lara bağlanmasını iyi görmediğini ilân etti. Her ses gibi son resmi mütalea da etrafta geniş bir akis çerçevesi yarattı. Yer yer bir muallimin gü- zellik müsabakasına girmesi doğru mudur, değil midir? Diye müna- kaşalar yapılıyor. Acaba bu münakaşalar beyhu- de yorgunluklar değil midir? Bana öyle geliyor ki e muallimin ne de- Vİmek olduğu, ne yapmakla mükel- lef bulunduğu, etrafının kimlerle kuşatıldığı düşünülmeden, ona ge- lişi güzel her hangi bir vatandaş gibi muhakeme edilmek isteniyor. Eğer maksat lâtife değilse bu şekilde düşünmek acaip olur. Her mesleğin kendi dairesi içinde, öte- kilerden ayrılan hususiyetleri var- dır. Bunların arasında bilhassa mu allimlik daha ince ve daha çabuk kırılan bir maneviyet taşır. Muallim, ancak Omektepteki hürriyeti kadar serbesttir. Mektep hürriyeti ise dünyanın hiçbir ye- rinde hürriyetin umumi manası İ- le başıboş bırakılmış müesseseler değildir. Maârif vekâletinin son kararr- nı, birinci hütriyet bağı (o telâkki edenler, hürriyetin de meslekler a rasında başka başka nasiplerle tak sime uğradığını düşünmiyenlerdir. Bir muallimin: güzellik kıraliçeliği ne imrenip oraya çıkmıya çalışma $ı insani haklarını kullanması de- mek değildir. Böyle bir | isteği o muhterem mesleğin titiz çerçevesi ne sığdırmak kolay olmaz. Çünkü hocalık, bir ideal uğrun da bir nevi târiki dünyalıktır. Ha- ris insanların hiç barınamıyacakla rı bir yer varsa, o da bu aziz mes- Pastırmalı yumurta Pp“ genç bir fıkra muharriri geçen akşam sahur davulu- nun gürültüsü ile uyanmış. Böyle başlıyan bir fıkrayı okuyunca: — Galiba, dedim, bu, davulun aleyhinde bulunacak! Okudum. Aleyhte bir söz yoktu, Ve mu- harrir, bu davul sesile eski ra- mazanları ve sahurları hatırlıyor- İ yenilen yemeklerin öyle bir tas- viri vardı ki oruçlu okuyucuların bunu okurken ağızları sularma- ması imkânsızdı. Yalnız, pek genç olduğu halde, eski zaman sahurlarını o hatırlıyan müubarrir, o sofraya bir de pastırmalı yu- murta kondurmuştu. Bu genç, eğer hakikaten sa- burda pastırmalı yumurta yiyerek oruç tutmuş ve o gün susuzluğa dayanabilmişse aşkolsun. UM d UYAN , Yazan * Salih Murat BİR İĞNE SU ÜZERİNDE YÜZDÜRÜLEBİLİR Mİ? İğneyi yağlayıp yavaşça su sathı- na bırakırsanız yüzer. İğne yağlı oldu undan dolayı su iğneyi ıslatamaz. İğ ne su satlunı yaramayınca sü sathinda yüzer, İğneyi su sathında tutan su sat hındaki ince ve küçücük filmden iba- rettir. Su sathımdaki bu film güya bir lâstik zar varmış gibi iğneyi taşır. SABUN KÜPÜĞÜ NEDEN YUYARŞAKTIR? Muayyen miktardaki havayı asyari miktarda sabun köpüğile çevirmek İs- terseniz. köpüğün alacağı şekil küre olur. Bu köpük her cisimde olduğu gi bi büzülmeğe kendini çekmeğe başlar. Köpük patlıyarak gittikçe küçülür ve içindeki havayı dışarı çıkarır. Nata Vekili —— 931 umumi natia işleri hek- kında beyanatta bulunuyor Nafra vekili Hilmi B. 931. senesi umumi nafıa işleri hakkında şu beya İvereci olarak göstermek, onun siyaset em” YAZAN: Emer Rıza gl — eği Hakemin muvaffakıyetsiz'iğind€ derin sular vardı Burada verdiğimiz bu tarihi izahat, İbirçok tarih kitaplarınm kaydettikleri İrivayetlere tetabuk etmez. Tarih kitap lari, Amrın bu sırada Eş'ariyi aldat tığını ve onu ileri sürerek ona söz söy lettiğini, Eş'ari söz söyliyerek Ali ve Muaviyeyi hal'ettikten sonra ( (Amr) m mimbere çıkarak yalnız (Ali) yi hal ile iktifa ve Muaviyeyi yerinde tes bit ettiğini, bu yüzden hercü merç hâ sıl olduğunu söylerler. Bu noklai nazarı ileri o sürmekten maksat, (Amr ibnil As) ı adi bir dala oyunile işleri bozmak ve kendi davası nı müdafaa etmek istediğini söyle mektedir. Halbuki birçok tarihi hakikatler bu noktai nazarın doğru olmadığını is pat ediyor: Meselâ Sıfin muharebesinin bir ay kadar devam eden mütarekesi esnasın da iki taraf heyetler mübadele etmiş Verdi. Bu heyetlerdeh biri Muaviye ta rafındân Habip bin Müslimin riyaseti altında gönderilmişti. Habip, Muaviye namma şu teklifi dermeyan etmi den şunu istiyorur. Riyas ten çekiliniz ve şuranın yeni bir dev let reisini intihap etmesine imkân ve riniz!,, Bu suretle ümmet arasında ih tilâf kalmaz. Muaviye namına vukubulan bu tek liften Muaviyenin davayı, şuraya mi, İraenatle halle taraftar olduğunu sara! haten anlıyoruz. Hakem de davanın şu| raya bırakılmasma karar over göre Muaviye tarafının buna muhale- fet etmesine mahal yoktu. Sonra Muaviye bu ane kadar ne kendini ne de Aliyi devlet reisi tanımı yordu. Sıffin sahnei harbinde yazılan İtahkimnamede Ali yanında bulunan Iraklıların, ve Muaviye taraftarı olan Şamlıların reisleri sayılıyorlardı. Mu aviye, henüz tiyaset veya hilâfet iddi asında bulunmadığından onun kendisi ni riyasete çıkarmasına imkân yoktu. O halde Amr ibnil Asın Eş'ari ile gu raya müracaat esası üzere birleştikten sonra onun bu karardan sapması için ciddi bir sebep aramak icap eder. Müverrihler, bu ciddi sebebi ar yıp bulmaktansa Amrın adi bir dala- İvere çevirdiğini söylemekle iktifa et ni natta bulunmuştur: — Şimendifer işleri, 931 senesinde taahhüt edilmiş, proğram dairesinde lektir. Çok feragate, nefsi yenme- ğe muhtaç olan bu iş sade mane- yürüyecektir. vi sahada değil maddi vaziyette Bunun haricindeki su, yol, köprü) de insanın bütün varlığını ister. işleri hakkında vekâlet daha uzun se- Muallim de insandır, onun da bir- neler için bir messi proğramı tanzim|$9k ihtiyaçları yem demeyin. etmiştir. Bunun üzerinde çalışılacak- Çünkü bu iddialar enim diy tr. Şimendifer faaliyetimiz Malat,|Sürüten birer delil gibi kullanıla: yadan Erganiye doğru ve Ulukışla hat) tında temerküz edecektir, Yol işlerinde proğram dahilinde ça- lışıyoruz. Maraş, Kayseri oyolunun etüdü bitmiştir. Trabzon — Karakili. se yolu ihale edilecektir. Ankara — İstanbul yolunun etüdünü © yaptırıyo- Tuz. Su işlerine gelince Çubuk paraş, Nilüfer kanalı ve Mendirek - üzerinde çalışılmaktadır. Sıvas Erzurum hatlı bu sene mü- İ 2 nakasaya konacaktır. Ayrı bir grup O mesleğin, bulâsa her tarafı talip olursa konuşuruz. çok dikkatle ihtimamlara muhtaç- Bundan maada Mersin, Samsun,|t” Ereğli limanlarınm etütleri vardır. Talip çıkarsa görüşürüz.,, az. Hoca da bütün beşeri zaafları- na çareler arar. Fakat herkesten daha itinalı bir şekilde. Bir mual- lim sınıfta, payesine hiçbir rütbe nıfta iken kendisinde mahjüklukla yaratıcılığın ( birleştiği bir varlık olur. Çocuklar değil onun fücuru- nu, hoppalığını sezmek hatta kaba ihtiyaçlar için girilen yerlerden çıktığını bile görmemelidirler, Ruhunda bu aşkı taşıyanlar, güzellik tacına bir teneke maşrapa A “ “..”...... İkadar bile ehemmiyet vermezler. Yazılanlar Yanlıştır Fikir hürriyeti, mektep (hürriyeti, anti İhep ayrı ayrı şeylerdir ve asıl hür Sıhhiye müdüriyetinin tehkikatı İriyetsizlik bunların biribirine kar- bu neticeyi veriyor Jıstırılmasından doğar. Galatadaki A “ize hanı yan- gını münasebetile, bazı gazeteler | Senjorj (o hastahanesi hakkında KE RL neşriyatta bulunmuşlardı. Sergiler komisyonu — Sergi- Bu neşriyat üzerine Sıhhiye | ler komisyonu bugün toplanacak müdüriyetinin yapmağa baladığı ! “€ Kolonyada açılacak olan tahkikat henüz ikmal edilmiş beynelmilel sergiye tüccarlarımı- değildir. İ 2 sureti iştiraki tesbit ede- ö P ! cektir. Masmefib yaptığımız. takikika: * Odaya bir müraceat — Bir Norveçli grup ticaret odasına müracaatla memleketimizden mi- mekte ve tahkikatın» | him miktarda maden, bilhassa eyi ği” ya ren la istediği ij ç ia Seyyah | talâkki edil ile erişilemez bir vücuttur. O, sr! mişlerdir. Halbuki hadisat tetebbü olunduğu takdirde hakikat kendini o gösteriyor. İOtki hakem toplanıyor ve bir kara İveriyorlâr, Sonra bu kararı tebliğ İammenin huzuruna çıkıyorlar. Birinei İhakem, ittifak ile verilen kararı anla tıyor, Sonra ikinci hakem ayni kara-| rı tebliğ için kalkıyor. Fakat kararı olduğu gibi tebliğ edeceğine baska bir şey söylüyor. : Bunun sebebi icap etmez mi? Eskidenberi okuduğumuz tarih ki İtapları bu sebebi ihmal ederler. Ve İyalnız Ey'arinin belâhetinden ve Am:| rım dehasından bahis ile işi hallettik) lerine zahip olurlar. Biz de eskidenberi onlar gibi hare; ket ediyor, onların dediklerini tekrar ile iktifa ediyorduk. Fakat muasır! âlimler ve müdekkikler bu mühim nok tayı tenvir etmişlerdir. . Bilhassa pro- fesör Thateher bu noktai mevzuu bah| sederken bu müşkülü halledecek neti- celere varmıştır. Önün tetkikine göre (Eşari) nin hakem tarafından ittifak ile verilen karari tebliği esnasında (o vukubulan hadiselerde bir boşluk vardır. Eş'ari kararı bildirdikten sonra Amr bu kararı aynen tekrar edecekti Fakat arada hir takım 'kargaşalıklar oldu. Karar aleyhinde nümayişler ya Ipıldı. Kararın kabul edilmiyeceği en yük sek sesle söylendi. Hakemler aleyhin de en ağır sözler söylendi. Bunun neticesi olarak vaziyet değiş ti. (Ali) nin tarafı, tahkim muahede- sini nakzetmiş oldu. Muahedeye göre verilecek karar İki tarafça muta ve mer'i olacaktı. Halbuki bir taraf, bu nun aksini iltizam etmişti. Bu vaziyet sında Amr, aktolunan muahedeyi 4 bi İ l olmak ! | 3m “EM vi sebat etmekte ve cevam ederek Ü i hal'etmiş, ve yapılan munhede İİ len kararı müdafaa için de Mi namzet göstererek onu (tesbit tir. Y Garpli müsteşrikin bu mek natını kabul etmemeğe imkân Hadise, bu şekilde tesbit h takdirde haiz olması icap edek ği ciddiyeti muhafaza etmekte, aksi dirde çok gülünç ve çok mami mahiyet almaktadır. 7 Hakem işi bu şekilde nihayet, ” duktan sonra (Ali) tarafmdan Si ret ve şiddetli muhulefet gören ” Mekkeye ilticaya mecbur ol | Me adamları Şama giderek Mo yeni ihraz ettiği vaziyeti vii di. Muaviye, onlarca devlet i muştu. 1 i v ... Leylâ, Davmede bütün bu m#' rı seyrettikten sonra Abbas birlikte Küfeye gitmiş, ve ora reti (Ali) ile birleşmişti. Mak ziyetin alacağı şekli gördükte ra hareket etmek ve orağf yaninda yayamaktı. Ab Tunün Da en getirdiği iy) yi düşündürmüştü. H "i akamete uğrumıstı. O hal bi yenilemek zaruri «idi. Made hakem işi akamete uğramıştı. ri de kandırmak ve onların Y8 dan istifade etmek imkünr da muştu, (AM), irat ettiği hir nutuki# lileri yeniden harekete davet © Şama karşı hareket edecek V€ kılıçla bitirecekle bu nutuktan de bir ; ektup yazd “Hakem olarak kabul etti y damlar, kitaba muhalr”-* ederek Ç di hü i ve heveslerine giti vir on!arf sonra, b vi onun için 3rri etlik, Size bu mektuba varma. Viz) o tarafımıza gelini » düşmazımız” karşı kalkti, miz tahkimmden evvelki . çi Z Si Oi b © Fakat hariciler bu davoti yes j “ordikleri cevapis #7 rlüyorlardı. y eğer kâfir ,? «evbe edörsen o ramı. Jaki davaya bakarız. AKİ gi 'e geninle bir işimiz yoktur.» Onların bu cevabı Aliyi yes wişti. Bunla.. kendi hallri rakmaktan başka çare tie la bilâhare meşgul olmak dahi gf idi, Ali, buna karar verdikten © Küfelileri harekete getirmek is*© , lara irat ettiği hararetli bir MX “Biz şaşırmış, sapmış. adam ew Züşeceğiz. Basralıları davet eğ lecekler siz de toplanınız. N itibaren siz de toplanmağa “ NIZ Alinin bu nutku pek harareti l şılanmamıştı. Fakat Ali, haz ekti? olduğunü vam etti ve Basraya bir m derdi: “Biz Nuhilede karargâh k rekete karar verdik. Siz d€ nız ve emrimi bekleyiniz... (Ali) nin mektubu halks 60,000 asker çıkaran Das (1500) kişi çıkmıştı. / Basra valisi bu vaziyette” | sir olmuş, nutuklar irat etmi harekete teşvik etmiş, fakat 7 ancak iki yüz kişi daha artmis Abbas oğlu uğraşa üç bine cıkırmağa muvaffok (B çi d Kongre encümef LİME AİLE Bugün ilk içtimaların! 2. cikler 7. Ticaret odası kongresi” 29 unda aktedilecektir.' * ff Bunup için yeniden ©, hazırlanmıştır. e Bunlar” mallarımızın kımetlendiri”. balıkçılığın inkişafı ile j risat İçindir. Kongre i ya