5 —— 4— VAKIT 21 Kânunsan' 1931 le tenevvür etmiyen meselenin | buzün anlaşılacağı tabmin olun- maktadır. Agopyan hanı yangını hakkın- da tahkikat devam ediyor. tahkikatın hedefi birinci de- recede bu yangında kasıt bulu- © mup (bulunmadığını o anlamak « maksadına matuf bulunuyor. “ * b e| TE E C.H. FK. Vilâyet kongresi eri Lİ A SAİT e Sİ LAŞI, IZl ole ( Ust tarah birinci sabıfada | p Ley ğe EZ tarafından okunmuştur. Raporda C. a TR i H. Fırkası İstanbul idare (heyetinin bütçenin müsaadesizliği içinde mukay- yet ve faaliyetinin mahtut kaldığı, si-| İyasi sahadaki mesaiden müsbet netice- ler alındığı, Oo belediye intihabatında re heyeti intihabatıaa geçilmiş, reyle- rin tasnifi neticesinde Cevdet Kerim, Necip, mütekait kaymakam Ali Rıza, Salâh Cimçoz, ticaret mektebi müdü- rü Hüsnü esbak müddel umumi Esat ve Rüknettin Beylerin asli azalığa Sa- fiye Hüseyin Hanımla yüksek mual- İ YAZAN: Ömer Rıza Leylâ, kilisenin zindanına atılmif Bir takım adamların, hükümet tara — Demek orada da sana # Yangının zuhürunda kasıt bu- İsnmasmı hatira getiren sebep- lerden birisi ateş çıkan depulu sinema filimleri idare hanesinin yüz altmış bin lira kadar mü- him bir meblâğa sigorta edilmiş olmasıdır. Bir de yangının elet- firik kontağından çıkmış olması ibtimalının çok zaif görülmesi- dir.. Bundan başka idarebane sahiplerinin belediyeden ruhsat almaksızın motör koymaları ve filim müessesesi açmış olmaları mucibi mes'uliyet addedilmek- tedir. Haber aldığımıza göre yangı- na sebep olan filim ateş aldığı sırada yüksek muallim mekte- binden bir bademe gelmiş, mek- tep talebesine gösterilmek üze- re filim idarehanesinden bir fi- lim almak istemişti, Idarehane sahipleri Emil İstilyanos ile Yorgi de bu filmi (bulmuşlar, hademeye teslim etmezden evvel bozuk yeri olup olmadığını anla- mak ve kusurlarını düzeltmek için filmi bir makaradan diğer bir makaraya sarmak suretile kontrol etmeğe başlamışlardı. Tabii mektep hademesi de bu kontrol (ameliyatı © yapılırken orada bekliyordu. İşte Agopyan yangını hade- meye verilmek üzre hazırlanan “bu filmin her nasılsa ateş alma- sı ve ateşin derhal odadaki di- © ğer filmlere sirayet ederek hep- 4 sini birden yakması neticesinde | © vuku bulmuştur. Binaenaleyh O yangınm zuhüru €snasında filim idarehanesindeki vaziyetin en bitaraf şahidi mu- “alim mektebinden gelmiş olan “hademe olmak tabiidir. Bu | Obarile Agopyan hanı yangınm- “da bir kast bulunup bulunmadı- « ğını tayini noktasında bu hade- menin ifadesi mühim bir kıymeti haiz olacaktır. Bizim tahkikatımıza göre filim idarehanesi açmak için mevcut belediye nizamatında sarih ta- kayyüdat mevcut değildir. Onun | Oo için yangın zubürunda kast sabit olmazsa filim idaresi sahiplerini İzinsiz filim idaresi açmak cihe- tinden mesul etmek mümkün olup olmadığı tetkike muhtaç bir mesele talâkki olunmaktadır. © Ç Eğer hakikat böyle ise buna - hayret etmek lâzımdır. Çünkü sinemalarda film çevrilen daire- - lerin evsafı hakkında bir takım © takayyüdat vardır. Meselâ ope- - ratörün bulunduğu ve filimleri muhafaza ettiği ve çevirdiği yer (Beton) dan olacaktır. Projöktö- rün ziyasını sinema perdesine aksettirmeğe mahsus olan pen- cerede -şayet filim ateş aldığı | taktirde otomatik olarak derhal | o kapatılabilecek surette. demir bir kapak bulunacaktır. © — Halbuki Agopyan hanı yangını © göstermiştir ki sinemalar hakkın- © daki bu nevi tekayyüdatı filim mü- esseseleri ve idareleri ve bahu- sus depoları hakkında tatbik etmek zarureti vardır. Umumiyetle müşteil maddele- rin depo mahalleri hakkındaki tedbirlerin filim idarehanelerine teşmil edilmemesi akıl ve mantık ile kat'iyyen telif edilemez. Zira | barut, gibrit, gaz ve benzin ne | kenar işide müstait ise ilime muvaffak olunduğu diğer sahalardaki mesai arasında fırkanın mali olan tafet apartımanının tamir edildiği, Aksarayda kimsesiz kadınları çalıştır. ma yurdu için asri bir bina yaptırıl. faaliyete geçirildiği zikrolunuyordu. Bundan sonra mali rapor okunmuş tir. Bu arada murahhaslardan bir zat geçen seneki kongrede idare heyetine! muhtelif işler havale olunduğunu, İ- dare heyetinin raporunda bu işlerin yapıp yapmadığına dair İzahat vermesi lâzım gelirken bu ciheti meskât geçme sinin doğru olmadığını söylemiştir. . A- dalar kazası murahhaslarından (Jerant) diye tavsif edilmediğini, eski idare heyeti için yapılması, yapılmış! sa söylenmesi icap eden birçok işler ol-i duğunu söylemiştir. Hatip, bu arada fından kafalarına uygun olmıyan icra- lim mektebi müdürü Hâmit ve Samihjatia bulunması üzerine yeni bir dev. Beylerin yedek azalığa seçildikleri an-İlet kurmayı tasarlamaları için onların laşılmıştır. her halde güvendikleri büyük kuvvet- Müteakiben yeni idare heyeti namı-İler bulunması icap eder. dığı ve yurdun burada tesis edilerek|”* Cevdet Katim B. ayağa -. kalkarak şunları söylemiştir: “Bizi intihap suretile - hakkımızda tan dolayı teşekkür ederim. Istanbul teşkilâtınm çok muhterem mümessillerinin intihap reylerinde ay- ni zamanda kuvvetli bir talebin mün- demiç bulunduğunu kabul ediyoruz. O da bugün adımın! attığımız önümüzde ki mesai senesinde beklediğimiz şamil avi-İve faal hareketi göstermemizdir. Size) © yrarici kat Avni Bey de raporda sayılanların| bu vaitte bulunurken anyi ozamanda|çuyları talebimize mukabil, o şahsiyetinizde mündemiç bulunan teşkilât arkadaşla. rmdan bir talepte bulunyoruz: O da Haricilerin istinat ettikleri kuvvet: ler ne idi? Bunların topu on, on iki bin kişiden ve raporların müzakeresine geçilmiş.) Xö8termiş olduğunuz itimat ve iltifat,|ibarettiler ve bu birkaç bin kişi, pek büyük sahaları işgal eden bir devlete karşı gelecekler onunla döğüşecekler. Ve onu yıkacaklardı. Buna imkân ta- savvur olunamazdı. O halde bunlarm en çok güvendikle ri neydi? yor. lerin reisleri toplanıp konuş- zaman, hep Basradaki arkadaş ları davet etmekten bahsediyorlardı. Demek ki bunların Basrada şubele- ri ve merkezleri vardı. Şube ve merkez! nini teklif etmişlerdi. — Hayır, öyle bir şey — Burada kalmayı kabul göre gel seni hemşirelerin yö türeyim., Leylâ kalkmış ve papası ü. Ikisi de kilisenin bir karak başka bir kanadma Burası rahibelere mahsustW, başrahibeyi çağırtmış, ona dim etmiş, sonra ona yabanci bir takım sözler söylemişti. © Leylâyı alıp götürerek ona bir © Bunu, bize onların bir sözü anlatı.|'9'» onun burada, erimi : ru, odasında yiyip içeceğini, dolaşabileceğini, fakat dışarı $ memnu olduğunu söylemişti. Bu son söz Leylânm nazari ni celbetti, — Fakat ben burada birka$ misafirim! mesai senesi içinde bizi yaln,z brak-İleri bulunmasından dolayı şunu anliyo' ms ge kik Mr mamanız ve her zaman samimi müza-|ruz ki onların icabında birleşmek ve ha ve etmiyenleri mevzubahsetmiş muha- heret ve ikazrmızı ve hatta lüzumunda|rekete geçmek için parolaları vardı. On- lif bir fırkaya intisap edenlerin bu ha- ihtarınızı yapmanızdır. ların maksatları, tahkime mâni olmak- reketinin inkılâp aleyhtarlığı neticesi) (Eğer mesai senesi zarfında bu mü-|tan başka idi. Tahkim, yalnız bir beha- mi, yoksa sadece bir hoşnutsuzluk e-|7aheret ve murakabenizi yapmazsanız|ne idi. Esasen bunların hemen tanışı- seri mi olduğunun eski idare heyetince|zelecek kongrgede bizi tenkit hakkmı- vermelerinden ve biribirlerini hemen tetkik olunarak ona göre tedbirler a-|21 kaybetmiş olursunuz. Size | tekrar|bularak her hareketi plân dairesinde Imması Tâzımken raporda hiç te bu nok|çok teşekkürler ederiz... yapmalarından onların gizli bir teşek- talardan bahsedilmemiş olmasını tah:| (o Bunu müteakip bu seneki büyük/Kül olduklarını anlıyoruz. Bu yeni frr- tie etmiştir. Ayni B. fırkayı temsilen) fırka kongresine murahhas olarak aza|ka gizli bir teşekküle istinat etmemiş) © | diye KAİ muhtelif heyetlerde vazife almış zeva-|intihabı yapılmış, asli murahhaslığa|olsaydı onu takip a imha etmek Sile Ni YAĞ ii dul we tan bu vezifelerini hüsnü ifade taassup) ittifakla Cevdet Kerim ve Selâh Cim-|Peten kolaylaşırdı. Fakat bunların is-|faide yoktu, Bekliyecek o) göstermediklerini, belediye intihaba-|çoz, yedekliğe Sadettin ve Rıza, Fa.|tedikleri anda gizlenmek, istedikleri za)ra dışarda beklemek daha m — Ona ne şüphe . — O halde neden dışarı çit ğım? K' — Burada misafir olduğu detçe bizim usulümüze göre “© etmeniz zaruridir. a — Ona bir gey diyemem. Leylâ, dört beş gün kaldık” ra iyiden iyiye sıkılmıştı. ; tında reye iştirak etmiyen halkı inti- haba alâkadar etmek için alındığı mel- hüz olan tedbirlerin de raporda kay- dolunmadığmı, söylemiştir. Fatih kazası murahhaslarından Dr. Feridun Hikmet B. Avni Beye cevap vererek halkın belediye intihabına lâ- kayt olmadığını, fakat kanunun inti- hap müddeti, sandık adedi gibi hususi lara.ait.. takyidatından dolayı bir kı- sım halkın reyini istimale maddeten imkân bulunmadığını, söylemiştir. Es ki idare heyeti azasından Rüknettin B. itenkitlere cevap vermiş, (müteakiben nizamname mucibince kongrenin deva- mınca çalışarak üç encümen ayrılmış- tır. Bunlardan nizamname encümeni- ne Faruki Suat, Asım, Avni ve Methi Beyler, lâyiha encümenine Asaf, Ab- dülkadir Ziay, Rıfkı, Nail ve Muar- rem Naili Beyler, hesap encümenine de Sadettin Rıza, Kemal, Yusuf Ziya, Aziz ve Cemal Beyler intihap olunmuş tur. Bundan sonra İstanbul vilâyeti ida! ruki Beyler seçilmiştir. Fırkanın reisi umumisi Gazi Hz. ne; reis vekili İsmet Ps. Hz. ne Umumi kâtip Saffet Beye ve Meclis Reisi Kâ- zm Pş. Hz.ne tazimat telgrafları çe kilmesi kabul edilmiştir. C. H. Fırkası vilâyet kongresi ikinci içtimamı aym yirmi ücüncü cuma gü nü aktedecek, kazalardan gelen teklif! ve talepler tetkik ve müzakere oluna» caktır. Bir vitrin parça parça oldu Sirkeci ile Eminönü arasındaki caddede bulunan «Nermin» tu- hafiye mağazası dün oldukça mühim bir kaza atlatmıştır. Yan- İliş manevre nelicesi bir otomo- bil mağazaya çarpmış ve bütün vitrin camlarını parça parça et- tiği gibi vitrinde teşhir edilen eşyaları da kullanılmaz bir hale getirmiştir. Güzellik nedir, güzel kimdir? — Edeple edebiyat alâkadar mı- dır? — Ingiliz asilzadelerinin hayatındaki rezalet. — Piyer Lo- “tinin aşk maceraları — Dünya nereye gidiyor? — Senelerce sırtımızdan nasıl geçindiler?—Üstat Ekremin hayatı, hizmeti, tesirleri, Sinema, tiyatro, mizah, hikâye, şür sayfaları 1 Şubatta bedava takdim edilecek AYLIK VAKIT te GK vin miş, her halde Markücün gelmiş © ler de okadar müsteittir. Diğer taraftan filimlerde iştial tehlike- sinden daha bâşka ve daha bü- yük bir tehlike vardır. Bu da fi- limlerin yandığı zaman boğucu goz neşretmesidir. Netekim Agopyan hanında yananların hemen hepsi de filim- lerin boğucu gaz neşretmesinden dolayı tehlikeye düşmüşlerdir. Filbakika Agopyan hanı tama- men kârgirdir. Depolu filim idarehanesinin bulunduğu oda içinde çıkan ateş diğer dairelere ve katlara sirayet etmemiştir. Bu itibar ile yangın çıktı zaman ban içinden bulunan kimselerin hepsi kendi odalarının kapılarını iyice kapatmış, pencarelerini açmış olsalardı, buradan hava alarak teneffüs etmiş bulunsalardı bem yangın hem de boğulmak tehli- kesinden masun kalacaklardı. Fakat böyle olmamıştır. Yangın çıktığı zaman Agopyan hanının bütün katlarında bulunan herkes odalarından dışarı fırlamışlar, dışarıya çıkmak (istemişlerdir. Halbuki filim idarehanesinin de- posundaki filimler büyük bir sür'atle ateş almıştır. Ayni za- manda bu suretle ateş alan filimlerden hanın içersine ve her tarafma derhal boğucu gaz- ler intişar etmiştir. Binaenaleyh yangın tehlikesinden kurtulmak için odalarından dışarıye fırlıyan- ların birçoğu boğucu gazın içer- sine girmişler, gazın tesirile ken- dilerini kaybederek oldukları yere düşmüşler, boğulmuşlardır. Bu hadise şunu isbat ediyor ki Ayopyan hanı gibi bir yerde filim müessesesi (o açılması hiç doğru olamaz. Hatta hanların içerisinde filim deposu yapmak, benzin ve petrol doldurmaktan daha çok tehlikelidir. — man meydana çıkmak imkânmı haiz olduklarmdan onlarm her şeyden ev- vel ve fazla gizli bir teşekkül oldukla- rma hükmediyoruz. İslâm tarihinde ilk gizli teşekkülü gizli teşekkülü de bazırlamadığımı is- pat edecek bir şey yoktur. Hariciler Küfede toplanarak verdik! leri-kararları birer birer icraya ve Kü- feden gizli gizli çıkmağa başlamışlar- dı. Küfede bu patırtılar yukubuluyor- ken hakemliğe tayin olünan zevat ta toplanmağa hazırlanıyorlardı. Bu bü- yük hadiseyi yakından görmek, neye ka rar verileceğini vak'a mahallinde din- lemek istiyenler birer birer, kafile ka file Davmetül Cendele gidiyorlardı. Burada ne karar verileceğini merak edenlerin arasında Antakyadaki işini bitiren ve Mısıra gitmeden evvel hake- min vereceği kararı anlamak istiyen! (Leylâ) da bulunuyordu. Leylâ, Marküsü görmek üzre Antak yaya gitmeğe karar verdikten sonra (Sıffin) den yola çıkmış, günlerce de- vam eden bir seyahati müteakip Antak yaya varmış, daha evvel ikamet ettiği hana inmişti, Ertesi gün Leylâ, Antakyanın bü. yük kilisesine gitmiş, orada rasgeldiği| adamlardan Marküsü sormuştu. Ada- mun biri onu kilisenin içine alarak bir odaya oturtmuş ve biraz beklemesini söylemiş; Leylâ bu hareketten çok se lacağına hüküm vermişti. Çok geçmeden oraya kerli ferli bir papas girmiş ve Leylâyı uzunca isitntak ederek onun hüviyetini tahkik etmişti. Leylâ, onun bütün suallerine cevap verdikten sonra: — Şimdi, sen de, demişti, baan cevap) ver. Marküs geldi mi? — Bu sualine cevap vermeden evvel sana bir ihtarda bulunacağım. — Sen hıristiyan bir kadının kizism. Gerçi bu kadın müslüman olmuş, fa- kat esir düştüğü için bu yeni dini ka-| bul etmişti. Sonra senin baban da meç hul. Bana kalırsa, senin baban muhak kak huristiyandı. Sen gel burada kal, Seni vaftizliyelim ve sinemize alalım. — Buna imkân yok. — Niçin? — Çünkü ben de müslümanım ve bu dinimden çıkmak istemem. — Buna bir gey demem. Fakat ma- dem ki sen Marküsü arıyorsun. Bürn-| da birkaç gün kal, O gelir gelmez ©- munla konuşursun. — Bunda bir beis görmem, Zaten be Onun için başrahibeyi bulm” na çıkıp gideceğini söylemişti. Başrahibe, onun için müs: ceğini, ve kendisini getiren vücu tiren Sebe e! konuşacağını, biraz bekleme elan e miş, Leylâ onun cevabını bekl Başrahibe geri döndüğü lâ ile uzun uzadıya konuştu — Kızım! demişti, niçin tiyorsun. Burada rahat değil — Rahatım çok iyi, faki değilim. Burası bana bir tesiri vermeğe başladı. M rum. Temiz ve serbest ha mak istiyorum. — Biz de insan ve senin değil miyiz? “ği — Fakat ben sizin yolunü” — Bizim yolumuz fena mi? — Fenadır demem, Fakat gelmiyor. — Neden?. — Ben evleneceğim. Aile 5 cağım! — Bunu bilmiyorduk. Kil neceksin” — Sevdiğim bir adamla. — Onun kim olduğunu sin? — Söylemek istemem. — Fakat başpapas, sizin daha kalmanızı, kendisinin rüşeceğini söyledi. pir) k — Bir iki gün daha kalın fazla kalamam! O akşam, başpapas, rahil k na gelerek Leylânm yanms onunla konuştu: — Leylâ! Seni yeniden 8! ç İmak istiyoruz. Ne dersin? — Istemem. — Israr ediyor musun? — Evet, ısrar ediyorum. — O halde ben senin yolf temin için senin hapsini emi — Bu haydutluktan fa — Peşimden gel! Leylâ, başpapasın üzerine“ tu. Birden bire iki papas İnun elindeki koca asayı kapf fan vaziyeti aldı. Papas, eli Kısa bir mücadeleden sonr gi sımsıkı yakalanmış, eli kolu ve sürüklene sürüklene karanlık bir odaya atılmışti Bu macera hiç te hatıra #-X jlerden değildi. Leylâ, o z .i zindanda geçirmiş, hiddetin€” olarak vaziyetini müşkülleğ"* ni Şamda da kilisede misafir etmişler: di, pişman olmuştu.