— 4— VAKIT 30 Teşrinsani 1930 - “Kızıl Gömlek YAZAN ; Ömer Rıza iri OPEN IYŞ - Hikâye Yaramaz Çocuk <Çehaf,dan Nekleden ; Hasan Şükrü —75- Hasan babasına | muhalifti ! BEŞAMEL ŞE sa Giğinü, Malüllerin sitemleri nkü elerd - Da aplankarar ŞE j kudum. Gaza meydanlarında de- Genç ve yakışıklı bir erkek, (İvan|kurtaramadilar.. Tehditlerinden elâ| © Ali tomarı aldı ve açtı. Tomarın ü-| larla en cüz'i alâkamz balans” j linmiş yanık bayraklar kadar |fvanyeh Lapkin) ile küçük yasa bujman çekiyorlardı. Onların arkasından| zerinde (Hüaviytden Aliye) yazılı ol diğıma kani olsun. Siz beni di Pp kıymet ve şeref verdiğim bu (rünla ve sevimli bir kız olan (Anna'köpek gibi dolaşır, ve hakkı süküt is- duğu halde iğinde BişBir yazı yoktu. lead; Seni Osm kat , malülleri ömrümün yolu üstünde | Senyonvna) nehrin Kenarındaki sırala terdi.. Hiçbir hediyeden | tamamilel gn ne demekti? ATI, elçiye baktı. * Mr Gi hi gördükçe daima içimde hürmet |7"" birine oturdular. Bulundukları mu| memnust olmazdı. Nihayet sitm bir sa| | Ne var? dedi, linden sonra da size bir söz P duy; bici iikkatle taki hal genç söğüt ağaçlarının gölgelediği|at istedi. Defi belâ kabilinden bunuda) Emniyet gide olduğumu söyledi- ha söylemiş, size demiştim kö K eikğş ği kuytu bir yerdi. Nehrin sularma pek vadettiler. ğiniz İçin arzediyorum. Ben arkamda) SİZ De bahasma olur.a olsun, bi ! öyle YAPİM. yakn idiler. Orada oturan bir kimse) Buhal'ağustesün sihayetine (Lap ncak intika mile hoştnut olâcek bir) halkın bitimi: kabul eteneyini& ü Ne konuştuklarını kongrelerinde | herkesten, gehrin velveleli gürültüsün: kin) in (Anna) ya evlenme teklif etti mitet brraktım, Bella bili “ İden tuzak sakin bir yerde olduğumu his|ği zamana kadar devam etti. - İssderek kalbi bir inşirah duymaması) (Ne güzel; ne mes'ut yöndü 07. kabil değildi. Orada yalniz nehirde oy (Lapkin) Anmamm ebeveynine mese naşan ve parlıyan balıkları görebili.|lepi anlattıktan ve Tızalarını âldikfan yorlardr.. sonra (Kolya)yı aramak için bahçeye Tki âşık balık avına lüzumu olarikoştu. Ve ağaçların arasnda oynarken oltayı, solucan kutularını da beraber|tatta. Kuluğından yakaladı. (Anna) getirmişlerdi. Oturur oturmaz hemen'da onu arıyordu. O da öteki kulağım. oltalarını attılar (Lapkin) etrafına ba-|dan çekti. karak: (Kölya) yalvarirken iki âşıkm yü- — “Yalnız kaldığımıza çok sevin zündeki memnuniyeti kolayca tasavvur dim,, dedi... Sana söyliyeceklerim var.) edebilirsiniz. Hem de pek mühim... Anna ilk gördü-| (o— Çok rica ederim. Yalvarırım size! ğüm zaman beni pek fazla meşgul et-İhir daha yapmıyacağım. Ooh! Ooh be- tin. İşte o zaman niçin yaşadığımın!ni affedin. farkma vardım. Her fki âşık kendilerini o sevgi an- Mabedimin merede olduğunu o za-İlarmda tazip eden bu yarsmaâz Çedu- man hissettim. Namuslu te yorucu ha-İğün kulaklarmı çökerken şimdiye ka- yatımı kime vakfedeceğimi o zaman an|dat tatmadıkları bir ssadet içinde ol- — Kimden intikam?. — Senin böyranun damarlarindei... Geride altmış bin reis var ki hepsi Şâm niesçidinin mimberi üzerinde asir olan Osntanm kanlı gözileği alında ağlıyor. — Osmanın kanme benden eti istiyor. lar, — Evet, senden istiyorlar!.. — Ben Osmanın kanmidan tamami- le müteberrayım. Elçi, tekrar sordu: — Emniyet içinde çıkabilir #iyini? heyetler gelecek ve sisi aray#” caktır, O zaman tam bir emmi yet içinde herkesten biat ahf ve bildiğiniz gibi böreket eder sİnİZ., Hakikatte Hasan, babasınt bunları söylemişti ve onâ bU Keşke okumasa, keşke gör- meseydim. İşte o haberden aldı- ğım ilk his bu oldu. Şimdi, düşündükten sonra a- yıpladığım bu üzücü duygu, ateşe dokanmış bir elin kendiliğinden zehirli mevzular, onları görme- mek, görmemezlikten gelmekle yok olmazlar, Kirli bir süküt Ni sargısı altında yaralar kapanmış İ sayılır mi? Bu gizlemek yola, , kangren yoludur. Kangran ile ölüm arasında ise ancak bir kaç h | | geri çekilmesi gibi bir histi. A, İ »naü nefeslik mesafe vardır. Böyle düşündüğüm içindir ki malüllerin derdini bir kere de ben deşmekten çekinmiyorum. Kürsüye çıkan tek kollu gazi: “İhmal ediliyoruz. Bulgar kralı nazırlarından evvel harp malülle- rinin ellerini sıkmak kadırşinas- lığını gösterdi. Kongremizde bir |Yok- tek devlet adamı bile görmüyo- rum,, demiş. Cümle açıktır. Bu gönül işinde mantığın kifayetsiz çerçevesine sığınıp “devlet ada- mı mı, niçin?,, demek zavahirden ir başka malül, burnu olmi- yan bir yarm şehit, sandıkta Ee kurtaramaz. hık etmeme imkân yok. Uğrunda bu hale geldiğim memleketin mertliğine sığınmış düruyorum.,, demiş. Harp maltlü yalnız rahat bir ömre değil, takdire de lâyık bir ladım. O dakika benim bethaht haya tımda bir dönüm noktasıdır. Anna! seni ilk gördüğüm zaman sevdim. Hem de hakiki bir aşkla ihtirasia sevdim.. Hiç çekinmeden külbimi kıracağını düşünmeden bana hakikati söjle!. Sevgili Anma bara ümit verecek misin. Ah! fakat hayır ben ona lâyık deği lim, Bunu düşünmeğe bile cesaretim Ümit edebilir miyim ki. Ah. çek, çabuk çek! (Anna) suyun içindeki ol- tayı çekti. ve haykırdı. Küçük taze bir Balık havada parlamıştı. — Hani balığı, Çabuk çek. ah, kayı yor. Kaçnenk.. Balık oltadan kurtul mak için kendini yırtıyordu. Çayırla. rın üzerinde sıçraya siçraya suyun İçi ne atladı. (Lapkin) balığı tutmak için koşmuş! muvaffak olamamıştı. Fakat kâzacn Annanm elini yakaladı ve onü düdak- Tartma götürdü. Genç kız elini çekmek istedi. Fakat çok geç kalmıştı. İki âşı- kın dudakları yine kazaen (!) birleşti- ler. Öpüştüler, öpüştüler.. sonra ahit İer, yeminler... mes'ut dakikalar. Fa kat hayatta mutlak ve ebedi bir saadet mevcut değildir.. Sandet denilen şey kahramandır. Onların hayatları bütün vatanın sağlam evlâtlarına ca, kıymetli bir emanettir. Onla- rn memleket taşıyacaktır. Bu koparıp almışlardır. Sakaryada, Çanakkalede, Dicle boyunda, Kanal kıyılarında, i dağlarında vuruşurken sakatla- nanlar hep ayni derecede metli, ayni derecede mübar tirler. Bunlarm arasmda kıymet farkı, büyüklük ayrılığı düşünül- mez, Napolyon bir nutkunda: “Mem- bizatihi bir zehiri, bir acıyı ihtiva etme se bile ona hariçten bir el zehir suna- caktır. Nitekim öyle oldu... İki âşık dudaklarınm, ruhlarınm bi? ce uğramış gibi irkildiler. Küçük bir mektep çocuğu olan (Anna) nin kar deşi (Kolya) suyun İçinde durmuş on- Tara bakıyor ve fena fent gülüyerdü. — Ha... ha. öpüşüyerler. Bak şan: lara. Anmeme söyliyeceğim. Lapkin kızardı. sen namushua bir çocuksun. Namuslu bir adam için hafiyelik çok fena bir şeydir. Yalan söylemek çok â yıptır. — Bana bir şilin verirsen ağzımı ka| part... Namuslu çöcuk işte böyle cevap ver harebesinde bulunmak yeter. İmişti. Demişti. Biz, o döğüşlerden bin kere parlaklarında bulunmak de- ğil harikalar yaratırken düşenle- ri ekmek derdi ile boğaz boğa- za bırakıyoruz. Bu reva mı? Şim- di mühim mevkilerde bulunan zevat, bunların kanlarını erimi leri cephelerin kumandanları lunuyorlardı. Malt gazilerin refaha kavuş- ması için bundan daha şuurlu bir devir olamaz. Unutmuıyalım ki onlara verilen kıymetin yarınki kahramanların yetişmesinde de büyük tesirleri görülür. Düşman silâhlarının açtığı yaraları taşt- yan göğüslerde bir de biz. ihmal yaraları açmıyalım. Çünkü bu türlü yaraları kapatacak merhem benüz bulunmamıştır. Seyyah - Bğer vermezsen söylerimi ha... (Lapkin) çarnaçar cebinden bir şi lim çıkardı ve (Kolya) ya uzattı. Çapkın çocuk parâyı islak avuçla- rında sıksrak suyum içinde kayboldu. Gitti. Ondan sonra genç âşıklar hiç öpüşmediler... Ertesi gün (Lapkin) (Kolya) ya şe- hitden gilzel resimler ve toplar getir. di. Ablası ona boş hap kutularını ver- di, Her iki âşık bir oyuncak hediye etti- Ter.. Yaramaz çocuk bundan nihayet siz derecede memmun oldu fakat hafi. yeliği bırakmadı. Sevgililer nereye git se (Kolya) da orada hazır ve mazırdı. Bir suniye bile peşlerini brrakruyor- du. (Lapkin) dişlerini gıcırdatır, kızar fakat bir şey yapamazdı. — Hayvan!. bu yaşta böyle rezil o Tarsa büyüdüğü zaman kimbilir neler yapacak?.. , Bütün haziran ondan yakalarını; de idare duklarımı biribirine itiraf ettiler. Yunanistan : ———- . i Gemi satışı Yunan Bahriye nezareti kıymet har- biye ve talimiyesi olmıyan gemileri sat. mak hakkındaki kararımi binsen Velos, Smiytoi, Dafni, Tebedis, Amvrakye sefi- nelerini satılığa: çıkarmıştır. Pimyos, Eg- yalya, Titan gibi küçük gemilerin müze yedesi tekrar edilecökcir. Piyasa heli ba- zırda düşkün olduğundan eski ge. miler fasıla ie sanlığa çıkanlicskür. brt manevralar Geçen çarşamba frat filo sefineleri ile tahtelbahir filorhfsı ve tayyare filolurı Saronik körlezinde ciüşterek büt manevra yapmışlardır. Manevrelarda Pahriye nazın Mösyö Boçdris ile tayyare müsteşarı Mösyö Zannis ve bir çok bahriye ve tayyare zebitemi hazır bulunmuşlardır. Manevralardan sonra filo AÂrgolik kör fezlne gitmitir. Burada Heli krovüzürü- nün iştrakile sekiz gün manevra yapi- cektir. K Kanunu medeni Yunan Kanun medenisinin kaleme alınmasına memur komisyon Yunan na- zmn Mösyö Dengas'ın huzurunda toplan- maktadır. Komisyon nikiha mütenllik mevsda gelmiştir Müzskermis Atinz Peskaposu da bulunarak nikâh meselesi ve mevanii baklındı #oktsi nazdeini bildirmektedir. Mösyö Mıhalakopulosu dâvet Nevyork Belediye reiel Mister Con Mrison Yunan Hariciye nüzm Mösyö Minalskopulos'a bir telgraf göndererek kendisinin Amerikaya seyahatinin böyük bir mahzuziyede karşılanacağını bildir. tnişdir. Romanya: Akalliyetlerin vaziyeti Nesmul Romançe güzetesine göre mahalili siyesiyeyi en ziyide işgal eden mesele ( #kalliyetlerin hükümete karşı almiş olduklari vaziyetin. Bunların pır- Himentodaki kararsızlıktan istifnde aderek arilannda uzlaşuktan sonra hükümete karşı muntazam bir muhzlefete geçmeleri ve parikmettoya akalliyetler için vir ke- don tedi İçin İcadı bulunmuları bek- İeniyar. Akalliyetler bürün irrazlermı bildireceklerdir. Eenebi matbusumda da bu bâpte bir münskaşı açılması muhte. eldir, Şimdilik hükümet Döyle bir hi cuma karşı İszım gelen tedsbiri kühaz ile mesgul görünüyor. Dobriç güzetesine göre bu haseketin başinda Almin ve Macar mümessili vardır. Bu güzete Bal- gw meb'uslan da diğerlerile teşriki me- salye devet ediyor. Yo Yeni İran sefiri Belgrat 27 (A.A,) — Yeni iran sefi- ri Begrada muvasalar etmiş ve kıral tara- fından kabul edilerek itimetnamesini ver miştir. Mumaileyb, aynı zamanda Roma, Viyana ve te sefaretbanelerini YL, (Hasan) ım bu ihtarı, Hazreti (Ali) yi. göcendirmişti.. Ali, göz- lerimi oğluna dikerek — Oğlum, sen bana ne dedin de ben seni dinlemedim. Hasan, derhal ceyap verdi: — Hazreti Osman muhasara edildiği zaman size dedimki, bu şehirden çıkıp gidiniz. Bu müf- siler, Osmanı öldürmek istiyor- burada bulunmaydınızda herkes sizin uzaktan yakından bu adam- olsaydı, vaziyet tamamile deği" masına yardım etmiş oluruz. Hazreti Ali, Hasant dinledik” ten sonra başımı kaldırdı ** sordu: # Hasan, dedi, ben si dinlemezsem ne yaparsın? — Ben sizi dinlerim. zırlan! Ordugüh Medineden 9 merhale ilerde olan Rebze 4 kurulacaktır! Hasan ile arkadaşları kalk” rak faaliyete başlamşlardı.. Fakat Medine halkı bu den memnun değildi ve sefef* iştirak etmek istemiyordu. B* sefer herkese ağır geliyord”” ,