101 kişi ile Hoşgörenlerin başı —37 Büytükadada Hristos tepesinde dü güne düşne yürüyor ve bilhassa Heybe-'dir bu san'at te başladı. Varan üç! Bin lerce kilometrelik hatlar yalnız Türk memurların elinde mükemmelen yor. Hem diyebilirim ki ikinci derecede! Avrupa memleketrinden daha temiz,| daha muntazam, daha iyi.... li semtinden batan güneşi seyrediyor- dum. Yalnızdım. Geriden biri ismimi bağırdı. İhtiyar, Mkin tanıdık bir ses. Başımı çevirdim. Bir baba dostu. Eski devirde mutasar. rıftı. Yaşı yetmiş beşten aşağı değil. Biraz da inmeli. Cüz'ice ağır işidiyor. Böyleleri ekseriya tahammülfersa ©- lor. Daima söylenirler. Pek bedbindir- ler. Şiddetli yağmur, dolu ve ya kar yağsa, kuraklık olsa, zelzele bir yeri harap etse mes'ul hükümettir. Sözleri-| ni tekrar ederler ve ekseriya sözlerin- den bir netice çıkmaz. H..... Beyi on küsür senedenberi hiç bir yerde raslamamıştım. Kendisi-| ni Hristesta görünce böyle huysuz bir tipin karşımda bulunduğuma rahip oldum. Meğer fena halde yanılryormuşum. Dereden, tepeden konuştuk, Birlikte tam iki kadeh rakı içtik. H. Beyin dün- Ya ile aTâkası kalmamış. Baki kalan ömrünü havası iyi bir yerde geçirmek istiyor. Adada onun için mukim. Fikirleri mühim: — Türkiyede çok terakki var. — Pek nikbkinsiniz. Bedbinler gelip sizden biraz ders alsalar. — Hiç fena etmezler. Nikbinliğimi delillerle ispat edeceğim. — Buyurunuz, amca Bey. — Dikkat ediniz. Bozçaadalınm za- manmı hatırlarsınız? — Hayhay, bugünkü gibi. — Con paşanın “idarel mahsusası,. M1? Con paşa, yani Karamanlı Avram Oğlu Yuvan nammdaki beni-beşer? — Bugünkü gibi hatırlıyorum. — Vapurların tarifesini? — Evet! Salı kalkacağına iki monra kalkardı. — O vapurlarda yemek yemek müm. kün mü idi? — Hayır, salı — “Selâmet,, vapuru hadisesini der- hatır buyurursunuz? — Süveyş kanalından Rodos adası- ma 55 gühde vardığını mı? — Evet. Hafızanız kuvvetli imiş, Bir devlet karikatürü, bir idare karikatürü. Metruk bir devlet; Haliçte midyelerin wekeli olmuş eski gemilere benziyen! bir hükümet. Pek âlâ! insaf buyuru- Buz. Belki Seyrisefainin yüz kusuru, hin günahı, bir milyon noksanı vardır. İ Tâkin Seyrisefain İdarei mahsusaya kıyasla kaç adımlık bir terakkidir? — Ik yüz adımlık. — Varan bir. Başka bir işe nakli ke- lâm ediyorum. Eski Ziraat Bankasını Unuttunuz mu? — Zerre unutmadım. — Ne idi o? — Mevcudunu hükümetin zaman Yaman siilük gibi çektiği bir müessese, — Türk namma bir bankamız var Midi, mevlâna? — Hiç. — İş Bankası ile Ziraat Bankası r misiniz? — Gereği gibi. — Evet, Büttin tenkitleri dinledim. Bunlar daha iptidal. Daha bu idarele- TİN acemilikleri zall olmamış Lâkin mdilerine banka denilir ya! MM Yunan bankası bir asırlık bir müesse edir. Acaba o banka daha körpe iken, izim İş Bankasının yaşında iken bu Tece kemal göstermiş miydi? Ne ge >r.... Devri Hamidide bir taraftan Tirenkler, öbür taraftan ülema müslü- çok deliller ve miasllerle tezini isabet. le müdafaa etmekteydi: vardı, Bu ordunun Yedi Sekiz Hasan paşa gibi hiç okumak, Yazmak bilmiyen müşürleri, ferikleri.... mülâkat... — İşte, mirim, on beş, on yedi sene- işli. — M. Huguenin'in zamanından iyi. İhtiyar gülümeliyor, ve, daha bir — Dikkat buyurunuz: Bir ordumuz — ss. Çoktu! — Ya hayali, itibari erkânı, ömera- si... Çocuktan ceneraller? — Yani paşazadeler, damatlar, ben- degân, mensubin, v.&.? — Onlardan bahsetmek istiyorum. Gene bedbinleri insafa davet ederim İŞimdi böyle şeyler? , — Mümkün mü? — Mülkiyede de öyle. Eskiden mek- tepsiz valiler, mutasarrıflar, kayma kamlar ekseriyetti. Şimdi bir tek kay-| makam billir misiniz ki mektepli olma- sın? — Hakkınız var, amca Bey. — Tabil. Size bir gey hatırlatacağım. Hafızanızı azacık zorlayınız. Meşruti- yetin ilinmdan dört sene evvel beni şimdi mülkümüzden çıkan nerede gör- dünüz? —Hâ.... Aklıma getirdiniz: Siz ol sıralarda Sümbeki adasında kayma- kam idiniz ve ben bir Yunan vapura İle Rodosa gidiyordum. Vapur beş, altı sanat o adada kalmıştı ve orada görüş müştük. — Eve" 0 memuriyetimi ettirmek indeyim. alan kimdi? — Ali ağa. — Ali ağanın size nisbeti neydi? — Efendim, kısaca anlatayım. Bü- yük annemin siyahi bir cariyesi vardı. alise kalfa. Bu kadm kartlaştı. Ko- caya verilmek iktıza etti. Lâkin Salise| Kalfa: — Ben beyaz, süt beyaz koca olmaz. sa varmam! diyor ve 25 tane nal gibi beşi biryerdelikleri ile iftihar ediyor. du.... Ali isminde sünepe birini buldu. lar. Alinin bir şartı vardı: — Siyahiyi alırım ama şu şartla: derhatır| Sizi vapurdan da onbaşı, çavuş ve mülâzim olacağım, nişan ve madâlya alacağım.,. Vali pas $a (büyük babam) söz verirse Salise kalfayı alırım; vermezse elin marsık gibi geçkin bacısından bana ne? İşte, efendim, mülüzım Ali ağa bu Alidir. — Tercümei halini biliyordum. Dü. şününüz o Ali ağa, yahut Ali Ef, bizi nereye götürdü? Düşündüm ve buldum; — Mahkemeye, — Evet, mhakemeye, Sümbeki ada sınm ceza mahkemesine. Niçin oraya götürdü? Gene düşündüm ve buldum; — Meğer zaptiye mülâzimi mahke. mede hayalen müddei umumilik eder. miş. Ali ağa kendisini müddel umumi makamında bize göstermek için her ikimizi mahkemeye sürükledi. Beyefen. di o sandalyede mülâzim Ali Efendiyi hatırlıyor musunuz? — Mükemmelen: Zabrt kâtibi iddia. nameyi okudu. Ali mülâzime de sonun. daki: Beni zaptiye yazdıracaklar, az zaman-| | Kendi yaptığı tayyare | ile Ankaraya hareket etti Tayyareci © Vecihi B. yaptığı tayyaresile dön saat bir buçukta Yeşilköy meydanından Ankaraya hareket etmiştir. Vecihi B, tayyaresini Kadıkö- yünde bir arkadaşile birlikte imal etmiş ve Yeşilköye kadar muvaffakiyetli bir tecrübe uçuşu yapmıştı. Motöründen başka ber kısmı memleketimizde yapılmış olan tayyare çift satıhlıdır. Yüz yirmi beygir kuvvetinde bir motoru vardır. İrak komiseri Dün Londradan gelip, Ankarayra gitti Irak fevkalâde komiseri Sir Humfriz logilterenin sabık kâbil sefiri ve İrak fevkalâde Komiseri Sir Fransız Humfris dün ekspresle Londradan şebrimize gelmiştir. Komiser bugün Ankaraya gi- decek iki gün sonra tekrar Is- tanbula dönecektir. — mmm — Fevzi Pş' Vanda Vandan gelen haberlere göre Müşir Fevzi Paşa evvelki gün Vana vâsıl olmuştur. Memurlar halk asker ve mek- tepler tarafindan parlak ve sa- mimi O tezabüratila (karşılanan Fevzi Paşanm şerefine Türk. ocağında. bir ziyafet verilmiş, memleket baştan başa donan- mıştır. Gece fener alayları ya- pılmıştır. ——— Neşet Ömer B. Ankarada Avrupadan şebrimize dönen darulfünun emini Neşet Ömer B. dün Ankaraya gitmiştir. Neşet Ömer darülfünun eminliği intihabı hakkında mas- rif vekâletile temasta buluna- caktır. Kadıköyünden | » 3 — VAKIT 5 Teşrinieveel1930 —— Balkan konferansı bugün Atinada toplanıyor Baş murahhasımız beyanatta bu- lundu. Âtina şehri ve Akropol donanmıştır â e Atinadan bir manzara Atina, 4 ( Apuye Matini) — Balkan kongresine iştirak ede- cek olan Türkiye | ve diğer Bal- kan devletleri heyeti murahasa- larının muyasalatı münasebetle Atina şehri ve Akrapol gecele- yin tenvir edilmiştir, Türk heyeti murahasası - reisi Hasan bey konferansın Balkan miltlerini ik- tsadi teşriki mesaisini temine matuf olduğunu ve Türk heyeti murabasasının bu gayeyi temine samimiyetle çalışacağını söylemiş ve demiştir ki: — Türk efkâr umumiyesi, İ feransına iştirak konfrans azası arasında vaki o- | lacak olan temasın Balkan mil- letleri arasında ilk manevi itima- dı temin edeceğine kanidir. Ben şahsan Balkan milletleri- nin daba sıkıbir surette teşriki. için elimden geldiği kadar çalışacağım. Yunan milletinin bize gösterdiği hararetli hüsnükabul- den dolayı minnetdarız.,, Balkan konfeaansı yarın ilk içtimaıı aktedecektir. Yarmki ruz name tanzim edilmiştir. Bugar heyeti muraha: da gelmiştir. Atina matbuatı, Balkan kon- edecek olan Türk heyeti murahasası ile Türk atletlerinin muvasalatını hararet- li bir lisanla selâmlamakta ve bunun iki komşu cümhuriyet âra- sında başlıyecak olan samimi ve dürüstane teştiki mesainin fili bir delili olduğunu yazmaktadır. emirin mea m Mecliste kazandık, intiha- ibatta da kazanacağız B. M. Meclisi reisi Kâzım Pş. Hz. dün Ankaradan geldiler gi m nl “ B, M. meclisi reisi Kâzım Pş. Meclis reisimiz istasyonda ne refakatlarında bulunan zeva- Hz. dün sabah refikaları ile birlikte şehrimize gelmişlerdir. Kâzım paşa Hz. istasyonda vali Muhittin, polis müdürü Ali Rıza | beylerle birkaç zevat tarafından istikbal edilmiş ve trenden inin- ce vali B. & — Intihabat nasıl? Vali bey diye sormuşlardır. — eyidir. efendim, vermiştir. Kâzım paşa Hz. bunun üzeri- ta dönerek: — Mecliste kazandık intiha- battada kazanacağız demişlerdir. Meclis miz rıhtımdan iş motörüne binmiş ve Dolmabahçe sarayma gitmiştir. Kâzım paşo Hz. dün bir muharririmize seya- bati hakkında şu malumatı ver- mişlerdir: m Bi rmezarlık hayat. O zamankisi bir yaşamak bile değildi. Münekkitler pek sabırsız ve betbin! Bir çocuk bile an cak dokuz ay, on Zünde dünyaya geli- yor, ve, yirmi, yirmi iki yaşına basma dan yüksek tahsilini bititemiyor. Os- manlı deyrinde millet henüz teşekkül etmemişti. Daha ne İstiyoruz? Henüz İyeniyiz. Meşrutiyet tecrübesi: 1908. çok, pek çok, gayet çok pürüzlerimiz Yunan devletinin istiklâli ve meşruti- var. Bu pürüzler saymakla tükenmez.|yet faaliyeti: 1590 Bulgaristan beyliği, Fakat Cim karnında bir nokta müşür-İsonra kırallığınmki: 1878... ler, valiler, hâkimler? Sabırsız ve betbin olmuıyalım. Ne çabuk maziyi unutuyoruz... Mil-| sezirk etmiyelim. İlet bir mezarlığın ortasında yaşıyordu.! “İddin ederim!,, kelimelerini söylet. t. Zaten Alinin bütün gayesi bize ken. disinin hâkim olduğunu göstermekti. — İşte, efendim, levhayı ben değil, siz tasvir ettiniz. Şimdi böyle sümmet.i tedarik hâkimler, okumak bilmez me. murlar, imzalarını atamaz müddei u. mumiler var mı? Ve bu bir terakki de. gil mi? İtiraf ve tasdik ederim. Daha Münlar banka açamaz, fayizcilik ede Mez fikrini neşrediyorlardı. Millet Av- Tupalı, rum, çıfıt, ermeni sarraflarm *linde oyuncaktı. Bankamız değil, ban- memurumuz bile yoktu, yetişemi- Yordu. Şimdi, Allah için söyleyiniz, öy- Je mi? Ru cihan buhranında bile çaba-| *Yoruz. Bir sarraf tabakası peyda olu- Yor. Varan iki! Erenler, Peyefendi.... Zayıf Hicaz şimendi- eri tecrübesinden evvel müslümanla- PM, Türklerin uzaktan, yakından de Mir yolculukin ülfet ve münasebetini hatırlıyor musunuz, azizim? — Ben hatırlamıyorum. cevabını — Meclisin tatilinden istifade Hak) » i için geldim. Ayın sonuna doğru Celâi Nari Ankaraya döneceğim,