22 Eylül 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4

22 Eylül 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ bareketle — 4 — VAKIT 22 Eylül 1930 Karadenizde bahri muvazene “ Yavuz, Rus dretnotlarından da kuvvetlidir, fakat Karadenizde muvazene bozulursa Karadeniz devlet- lerinden ve Yunanistandan başka Akdeniz devlet- leri de bununla alâkadar olurlar. ,, Taymisin bir makalesi Taymis gazetesi Rusyanın ka- ra deniz donanmasını takviye etmesi omünasebetile bir baş makale yazmaktadır. e Taymis, geçen Nisanda oKaradenizden çıkıp geri dönmeleri icap eden Pariskaya Kommuna ile Profin- tern namındaki Rus gemilerinin geri dönmedikten başka Rusya- nın Baltık filosuna mensup üç dridnavutun da Karadenizi ziya- ratlerinin şayi olduzunu kaydet- mekte ve Rusyanın bu şekilde Türkiyenin © Akvam cemiyetine “girmesine, 1931 se- nesi bitamında nihayet bulacak muhadenet ve bitarefiik muahe- desinin yenilememesi ihtimaline karşı siyasi bir oyun oynadığını ilâve etmektedir. Taymis daha sonra “ Yavuz ,, un Rus drednot- larından da çok kuvvetli ve mü- rettebatınn daha çok iyi oldu- ğunu yazıyor ve şü mutaleaları dermeyan ediyor. “Karadenize: yeni Rus barp gemilerinin gelmesi, bu sulardaki bahri muvazeneyi, Türkiye, Ro- manya ve Bulgaristanı da endişe- ye sebebiyet verecek derecede Rusyanın lehine çevirebilir. Bul- garistan sulh muahedesi muci- bince, bir donanma sahibi ola- maz. Romanya şimdiye kadar küçük fakt asri bir torpido do- nanmasile iktifa etti: Romanya hükümetinin, (Köstencede bir üssü bahri inşasına teşebbüsü şüphesiz Ramanyanın Karadeniz kuvvetlerinin artırmasının netice- sidir. Fakat bu teşebbüsün pek bahalıya mal olacağı anlaşılıyor. Türkler de babri bir rekabetin mali ve siyasi neticelerini dü- şünmeğe mecburdurlar. Türkler bu mecburiyetin kendilerine tah- m edilmesinden endişe ediyor- Geçenlerde Istanbul muhabi- rimızin dediği gibi, sovyet dip- lomasını, Türkiyede yeni bir fırkanın © teşkilinden memnun olmadı ve bunun sebebi türk münevverlerinden büyük bir kısmın, İsmet paşa hukümetini Rusya kaşa memnun et- mekte ileri gitmiş ve garp ile teşriki mesai fırsatlarını ih- mal etmiş telâkki etmeleridir. Karahanın Ankarayı ziyaretin- den sonra Rusyanın kara deniz donanmasını kuvvetlendirmesi ve bunda devam etmesi tehlikesi pek tabii olarak tüak efkâr umumiyesi üzerinde tesir etmiş- tir. İsmet paşa duna karşı, mü- nakkitlerine, Rusya gibi kuvvetli bir komşu ile yapılan dostluk muahedesinin, bahri rekabete karşı sigorta teşkil ettiğini söy- İdur; liyebilir, belkide bunu ei cektir. >» Ismet paşa haklı olabilir, fa- kat onun ve arkadaşları olan vekillerin, Rus Baltık donanma- sınm hareketlerini endişe ile ta kip etmeleri çok muhtemeldir. Çünkü, Türk efkâr umumiyesi halâ Rusyanın niyetlerinden şüp he etmekte ve henüz Lozanda Rus murahhasının Türkiye hü- kümetini, Karadeniz? sahili bu- lunan devletlerden başka, bütün devletlerin donanmalarına karşı seddettirmek için teşebbüslerde bulunduğunu unntmamışlır. O zaman Ankara hükümetinin garp devletlerine Okarşı bhusumetkâr olmasına rağmen, 1883 Çar Ni- kola tarafından takip olunan si- yasetin son derece müşabihi bir | siyaseti müdafaa eden Çiçerinin sözlerini kabul etmemişti. Lort Palmerston, nasıl eski siyasete muhalefet etmiş, onu, yıkmış, ve nihayet Hünkâr iskelesi muahe- desini iptal etmişse Lort Kürzon da Çiçerinin bu siyasetine öyle- ce muhalefet etmişti. Rusyanın karadenizdiki babri siyasetile (Odoğrudan doğruya alâkadar olanlar Türkler, Ro- manyalılar ve bulgarlardır. Fa- kat Türkiye ile babri bir itilâf aktini ümit eden Yunan hükö- meti de, büyük Akdeniz devlet- leri de Karadeniz muvazenesile alâkadardırlar. Burada muvaze- nenin ansızın muhtel olması müthiş bir mesele olan Boğaz- lar meselesinin yeniden mevzuu babs olmasin icap ettirecek mahiyettedir. GELİSLE. EKİM ei Sesli filim Diski sayımızda (meşhur sinema san'atkârı Konrat Vaytın şehrimize geleceği (o ve burada bir sesli filim çevireceği yazılı idi. : Bu haberi okuyan bir zat arkadaşına diyor ki: — Hazır şu makine gelmiş ken ağzından kilit sökülen Sü- reyya Paşanın sesini de sine- maya çekseler! » . 13 kalmak! K: ayri müntahibi sanileri ğa oğlu Ahmet Beye bir telgraf o çekerek ken- disini istifaya davet etmişler. Ağa oğlu istifa etmiyecek ve buna şu şekilde bir sebep gös- terecektir; “Liderimiz Fethi Beyle beraber biz mecliste 14 meb'us oluyo- ruz. Ben istifa edersem 13 kişi kalacağız. Bundan teşeüm ede- rim.,, Toplu İğne Maliye Vekâleti Pake kum- asını dava etti Maliye Vekâleti Pake vapur kumpanyası aleyhine mühim bir dava açmıştır. Davanın esası şu- Geçenlerde Pake kumpanyası- nın bir vapurunda gemi rape batı tarafından şehre sokul zere getirilmiş kaçak Sigara kâğıt. ları elde edilmiştir. Bu sigara kâğıtlarının # kaçak cezası 200,000 lira tutmaktadır.'da Maliye Vekâleti, kumpanya âley-|Paşanın “* SÜTUNLARI İM Zayıflıyorlarmış! joe Selim Sırn bey üstadı- mızın ismi karışan münaka- şanın artık izi bile kalmadı, sa- nıyordum. Aldanmışım. O müna- kaşa, bir tohummuş, asıl şimdi filizleniyor. Dünkü gazeteler, şişman ha- nımların zayıflamak sevdasına düş- tüklerini yazıyor ve bu iştede malüm münakaşa sebebile sıb- hiye vekâletinin verdiği kararın büyük bir hissesi varmış. Doktor Osman Şevkinin kulakları çınla- sın. Şimdi yeni bir salon açılıyor ve balıketinden fazlaya kaçmış olan banımlar orasını dolduru- yorlamış. Gerçi bu balıketi me- selesi de, faslı zor bir davadır. Çünkü bep, denizleri taşıracak kadar şişman kadınların bile kendilerini balıketinde gördük- lerine şahit olmuşumdur. Neyse, Bsladın kısmeti gür olsun, duası boynumuzun borcu- dur. Onu ödedikten sonra kendi fikirlerimize dönebiliriz. Bizde, hatta bütün şarkta şiş- manlık hastalığı var. Muayyen bir yaştan sonra karın büyüyor, mide üstü yağlanıyor, baldırlar şeklini, gözel çizgilerini kaybe- decek kadar doluyor. Güzellikten - ki bence en güç katlanılır bir feragattir - vazge- çilse, davanın estetik tarafı feda edilse bile sıhhat noktasına nasıl göz yumulur? Şişmanlığın zekâ üzerindeki tesirlerinden bahse lüzum görmüyorum. Bunu gene meşhur bir doktorumuz izah etmiş ve kıyametleri ko- parmıştır. i Şimdi, banımlarımız yeni sa- londa idmanlara başlıyarak za” yıfhıyacaklar odemek . Bunlara hak veriyorum. “Buda,, nın meş- hur heykelinden başka hiçbir mabut şişman temsil edilme- miştir. En yüksek fırça ve minkar dehalarının yarattıkları vücutların hangisinde bir dirhem et ve yağ fazlalığı görünür? Müzeleri dol- duran şaheserler işte meydanda.. Evet banımlarmn incelmek gay- retleri pek haklıdır. Onları hem kendileri, kem kendimiz namına alkışlamalıyız. Çünkü fazlalıkla- rını atan hanımlar, sade kendi- lerini lüzumsuz yüklerden kur- tarmış olmıyacaklar, bizede ne- fesetlerini seyrettirmek lütufkâr- lığında bulunacaklardır. Yalnız unutmamalıdır ki şiş- manladıktan sonra zayıflamak hem çok yorucu bir iştir. Mari- fet hiç şişmanlamamaktır. Bu, insanın kendi iradesindedir. İş- leyen vücut yağ bağlamaz. Günde dokuz saat talim ya- pan nizamiye efradından yüz bin kişilik bir ordu içinde birtek şiş- man nefer bulamazsınız, Şu halde şişmanlığı bir nevi tembellik hastalığı sayabiliriz. Ah, şu şark şişmanlıktan bir kur- tulsa ve ben ölmeden memleke- tmde bütün erkeklerimizi tığ gibi, tekmil kadınlarımızı kravat iğnesi gibi görebilsem! Seyyah Süreyya Paşanın Paşalığı B. M. Meclisi (Koridorların- ay meb'usu ine açtığı davada cezayı nakdi- yide» rütbesi besi kaymakamlığa indi- nin tahsilini istemektedir. rildiği halde, kendisine “paşa,, di- Kumpanya mürettebat tarafın- ye hitap ettirmesi münakaşaları mu dan getirilen bu sigara kâğıtların-|cip olmaktadır. B» seferki cetvelde dan haberi olmadığını iddia etmek bunun tashibiue lüzum görülmek- tedir. tedir. Ona atfolunan diğer bir dini bidat ta onun Hac esnasında Sinada iki rekât namaz kılaca- ğına dört rekât kılması idi, Os- | manın düşmanları, bunuda bid- at sayıyorlardı. Halbuki hazreti Osman bunun cevabını bizzat şu şekilde vermişti: “Ben Mekkede mukim bir adamım. Burada müte- ehhilim. Bu itibar ile misafir de- ğilim. Onun için buraya geldiğim zaman, misafir, yani yolcu gibi değil, mukim bir adam gibi ha- reket ediyorum,, demişti.fi) Bu sözler son derece makul sözlerdi. Fakat Hazreti Osman aleybin- de hepsi bir incir çekirdeği dol- durmıyacak olan bu mubalâğalı, bu uydurma propagandaları yap- maktan maksat ne idi? Mısırdan bütün bu propagandayı idare eden, herkesi ist:r istemez, dev- let reisi aleyhinde şüpheye dü şören ötede beride münakaşalara | sebebiyet (veren Sebe oğlunun | asıl hedefi ne idi? Ona göre bu propagandalar iki işe yarardı. Bir kere bunlar siyasi, mezhep, veya başka her hangi sebep yü- zünden gayrı memnun olanları kendi etrafında .toplar,, ve ken- disi harekete geçtiği zaman bir sürü müzabirler bulurdu. Fakat onun tertip edeceği bir kıyam ya muvaffak olur, ya muvaffak olmazdı. Onun için bu harekete başka bir mesnet bulmak lâzım- dı. Onuda ancak bu propagan- dalar hazırlardı. Bu propaganda- lar vözünden fikirlerde teşevvüş hasıl olacak, hiç olmazsa bir kı- sım insanlar o teşevvüşleri izale için yeni bir takım telkinleri ka. bul edeceklerdi. Bu yeni telkin- ler ile yeni ve daimi bir cephe wücude getirmek , bu cephe ile sürekli bir ihtilâf, hatta ardı arası kesilmez bir nizaa sebep olmak mümkündü. Sebe oğlunun bütün maksadı asıl bu ikinci hedefe varmaktı. Onun için Medineye uğradığı ve devletin başlıca merkezlerini zi- yaret ettiği zaman öğrendiği ufak tefek ilirazlardan, izli veya izsiz hâdiselerden bu büyük pro- pagandayı çıkarmiş ve onu yap- mak için bütün gayretile çalış- mıştı. Sebe oğlu bütün progaganda- sını yaparak her muhitte fikir- leri zehirledikten ve yeni telkin- lerini dinleyecek ve onları kabul edecek adamlar bulduğunu an- ladıktan sonra mesaisinin ikinci merhalesine geçmişti. —10— Sebe oğlunun siyasi tahrikât yolunda attığı ikinci adım, bi- rincisinden daha çok mühimdi. Daha doğrusu birinci adım, ikin- ci adımın temeli idi. Taraftar hazırlamak çin, birinci adımı atmak lâzimdi. Bu atıldıktan sonra işin ikinci merbalesine varmak kolaydı. Sebe oğlu, öte- de beride bazreti Osman aley- EE) GÖMLEK Sebe oğlunun bu propagandalar” girişmekten maksadı ne idi ? hine bir aki sözler söylen” sini temin ettikten sonra ada larile yeni bir mesele kof Devlet reisi neden bu lara düşüyor, ne aleybtat >) taraftarlar arasında kalıyordu sualin cevabı gayet basitti. a kü o da nihayet bir inss inaeni da her insan gibi yanılabi re Herhangi o bir bk kesi memnun elmesi er olmadığından onun tarafi ve a'eybtarları bulunmak ye idi Bütün mes'uliyetler ” devlet, hem hükümet reisi bir zat etrafında temerküz ede” se taraftarlıklar aleyhtai ona teveccüh edeceğinden he yoktu. Sebe oğlu da bu cevabi ve doğru buluyordu. Devlet ve yi İ kâmet reisi, herkes gibi ia i adam olursa onun hatadan Ded İ tulmasına imkân yoktu. daf reisliğini deruhte Me masum, yani lâyuhti ( Are münezzeh ) olmalı idi. 7 zaman herşey düzelir, d ge çi miki dünya ve din işleri doğru, rüst bir mecra takip eder, kes memnun olur, ve yer bir cennet olurdu. Acaba insanlar içinde var midi ?.. Ömründe bir işlememiş, ömründe bir bat&”. lemiyecek, hiçbir hareketi ” ahaze edilmiyecek, hiçbir muhalefet görmiyecek ole adam nerede idi? Bu bir muhal degil midi?.. Böyle bir fıtrat nadiresin& kere tesadüf olunduğunu far sek bile oda her insan gibi yaf olacağından bir gün oda İ topraklara (ogömülecek.. gibi masum bir adamı bulup yerine koymak mi olmayacaktı. Kaldı ki bu adamı bir kere bile müşküldü. Belki de imkân: Sebe oğ'u Devlet rei masum bir adama verilmesi ettiğini telkin ettikten onların akıllarına gelecek © şüpheyi izaleye gayret etti. (17 Teni Hambel C. 1, Sa, 62 sö r Italyan tayyare'efi, Cugün Atins yolile memle” lerine dönüyor gaf Şehrimizde bulunmakta ye” Tef La 2 Gi İ di AN Italyan tayyarecileri dün bulu gezmişlerdir. Italyan gazetecileri de kapı sarayını, müzeleri ge” lerdir. Tayyareciler şerefine T: Tepti şındaki İtalyan faşist kulüb' vat dün akşam bir çay ziyafeti miştir. | Filo bu sabah saat altıda si şilköyden hareket edecek rl Atina, Larissa, Drama ge i rine uğrayarak İtalyaya i cektir. İlândan izledi ediniz

Bu sayıdan diğer sayfalar: