7. VAKIT 9 Ağustos 1930 — Yeni Muhalif Fırka LÜst tarafı 1 inci sayıfada) mi ideallerinin tahakkuku uğrunda elinden gelen hizmeti ferağat ile yapmağı en kıymetli bir vazife bi- len (Vakıt) ın bir hadimi sıfatile hakkımda lütfen gösterdikleri te- veccühten istifade ederek serbest- çe hareket ettim ve yanlarına git- tim. Burada duyduğum sözler gaze- tecilik hayatımın en mühim bir ha- disesi olarak ebediyen hafızamda yaşıyacaktır. Çünkü bu sözler mem İeketimizin umumi hayatında yep- yeni bir ufuk açılmak üzere oldu- ğunu bana göstermiştir. Burada duyduğum sözlerden mülhem ola- rak sualler sordum ve gayet açık,! ve çok samimi cevaplar aldım. Bu- rada duyduğum ve öğrendiğim şey İeri meleketin mukadderatı ile âlâ- kadar olan (Vakıt) karilerine hu- lâsa etmeği bir vazife telâkki edi- yorum, Benim işittiklerim ve ibti- saslarım kat'i bir bilgi olarak bura- ya ; yazilmaktadır. o Binaenaleyh © (bunların mevsukiyetini her suretle © temin edebilirim. Şu kadar var ki © benim yazdrklarımdan fazlası ba- na bu malümatı verenlerin kat'i ve'aleni ifadelerinden sonra geniş- liyecektir. İşte bu tarihi gecede Yalova “balosu arasında duyduklarımın ve işittiklerimin hulâsası şudur: Paris büyük elçimiz Fethi! Beyefendi şimdiki vazife- siden çekilerek dahili po- litikava avdet etmek niye- tindedir. Müşarünielyh da-! hili politikayı bizzat teşkil edeceği bir fırka ile faalâ- ne ve müistekilen takip e-| decektir, Fethi Beyefendi- nin fırkası cümhuriyetçi- likte, ve lâyiklikte tıpkı Halk fırkasınm esaslarını! esas kabul etmiştir. Bu da pek tabiidir. Çünkü fikir ve içtihatta Gazinin kadim fikir ve içtihat arkadaşı! olan Fethi Beyefendiden za! Fethi Beyefendinin teşebbüsünün o Reisictim- hur Hz.lerince tabii, makul ve Cümhuriyetin salim te- zahüratından addedilmesi ve lüzumlu olarak karşılan masıdır. İsmet Paşa Hz. Fethi Beyefendinin muka- icraatını ve noktai nazar- ların daha semereli ola- cağını ve çok tecrübeli ka- dim bir arkadaşının ve fir- kasının tenkit ve müraka- besinden müstefit olacağı» nı ifade etmiştir, Mehmet Asım *.. Haşiye: Gazetemiz dün sabah ikinci tabı yaptı ve yukarda tafsi- lâtını arzettiğimiz malümatın esa- sını kısaca muhterem okuyucuları” na bildirdi. Akşam refiklerimizden biri gazetemizin elde ettiği bu ma- lümatı kendine maletmiş ve bazı cümleleri altederek ikinci tabı ya-! ıp neşreylemiştir. Bilhassa böyle| mühim bir havadisin nereden ikti- bas edildiğini tasrih etmek lâzım iken buna riayet edilmemiştir. Bu- gün bunun tekrar edilmemesini ri- ca ederiz. Eğer havadisimiz alına- cak ise (Vakıt) ın ismi de yazılma- lıdır. Bundan başka diğer bir rica- mız vardır. Refikimiz dünkü nüş- hasında (VAKIT) m verdiği ha- beri altüst ederken yanlışlık yapıl- mış, haberin esas ve mahiyeti kül- bil faaliyeti ile hükümetin! | YAKUT ın TELGRAF “Fevzi Pş.Hz. Şark seyahatini tehir ettiler Ankara, 8 (Telefon) — Teftiş için bugün şarka hareketi mu- karrer olan Büyük Erkânı Har- biye reisi Fevzi Pş. Hz. bu se- etmiştir. —— e ——— Etabli vesikaları Bitaraf âza turafından dağıtılacak Atina, 8 ( A po) — Ankara Yunan sefirmden bügün gelen telgrafta etabli vesikalarının tar- nı tevzii meselesinin esaslı bir surette halledildiği bildirilmiştir. Etabli Rumları listeleri polisçe tanzim edilerek mübadele komis- onuna verilecek, tanzim edilecek vesikalar da bitaraf âza tarafın- dan alâkadarlara dağıtılacaktır. Irak kıralı Faysal Almanyada Londra, 8 (A.A) — Irak kıralı Faysal Almanyaya hareket eder- ken istasyonda, İngiltere ile Irak arasındaki muallâk meselelerin yahatini bir müddet için tehir | liyen değişmiştir. a ei şudur: Parisi ik elimi ii vo imiz ethi Bey güya teb- N Labar İva ! Arsen Löpen macerala- nna alt bu mühim ve çok meraklı sergüzeşt romanını yakında neşre mek tasavvurunda imiş. Hakikat böyle değildir. Paris sefiri Fethi Beyin tebdili hakkında hükümet- çe hiç bir tasavvur sebkat etme- miştir. Fethi B. kendisi vazifesin- den çekilerek dahili politikaya av- ten başka bir şeye intizar! olunamaz. Fakat Fethi Be-! . yefendi idari, iktisadi, ve| siyasi nazariyat ve bunun! tatbikatında oCümhuriyet Halk fırkasından ve hükü-| metinden farklı bir prog-! ramın tatbikına sâi olacağı ve bu itibarla hükümete karşı münekkit bir» cephe-! de buulnabileceğini tah- min ediyoruz. Sayanı mem-| nuniyet olan mokefa VAKITı ın tefrikas Küy Ti mlei 1 ii ile vi Niyazi Ef., bunu makul bulma-| ; — Hele bir bak öndeki göbeğe !| Buna iki okka rakı vız gelir, geçen! » gün Beşiktaşta tramvaya binerken yere düşmüştü. Eczaneye götürdü- ler, merak ederek ben de gittim. © Eczacı pansuman yapıyordu. Ya- nında idim. Şakağından akan kan rakı kokuyordu. Alimallah rakı he- , rifin iliklerine, kanına kadar iş- lemiş. .. i Haubuki Husrev Bey, mahalle! kahvesinde aleyhinde dönen bu! > dedi kodulardan uzak, gönlü mün-| » şerih evine doğru geliyordu. © Nasuhi Ef.ile kapı önünde bir iki hoşbeşten sonra Rüştüye rasgele- rek selâmlaştı. Sonra cebinden cı- , paketini çıkararak Rüştüye atti: © — Buy r komşu... dedi. Cıgara — her kederi dağıtır. Onu mahallede kimsenin sev- memesine rağmen Rüştü, Husrev! Beyden çok hazederdi. Ve herkes hakkında bu kadar iyi düşünen hiç bir fukarayı sadakasız çevirmiyen, mümkün olduğu kadar herkesin ODA MALL. EZ azam <2 zem Ram RE MUHARRIRI: SELAHATTİN ENİS İkendisininkine benziyordu. det etmek ve yeni bir fırka teşkil etmek kararmı vermiştir. Bu kara- rını da alâkadar yüksek makama bildirmiştir. Zannediyoruz ki iki havadis arasındaki mana farkı çok büyüktür, İkinci yanlışlık şuradadır: Bi-idir: Fethi Beyin fırkası yalnız zim malümatımızı iktibas eden re-| Cümhuriyet ve lâyiklik esaslarında fikimiz Fethi Beyin teşkil edeceği) Cümhuriyet Halk fırkasınm ayni fırkanın esas prensipleri Halk fır- olacak, fakat idari, siyasi ve iktr- kasının prensiplerinden ayrı olmı-İsadi nazariyat ve bunların tatbika- yacağını, iki fırka arasındaki far-Itında biribirlerinden farkl bulu- kın daha ziyade tatbikatta ve ik-İnacaktır. Zannediyoruz ki bu iki tısadi ve idari sahada bulunacağı-|tarzı ifade arasındaki mühim me- nı yazmıştır. Halbuki işin hakikati! safe çok açıktır. bizim yukarıda yazdığımız gibi- (VAKIT) çocukların babaları vardı. Ve bu adamlar akşamları elleri paketler- le dolu geliyorlardı. Küçük Feyzi biliyordu ki bu paketlerin içinde türlü türlü, acayip acayip oyuncak- lar çıkacaktı. Kendisinin bunlara işine koşan bu iyi kalpli adamı ma-|sahip olması şöyle dursun kendisi hallelinin niçin sevmediğini bir|onları karşıdan görmek imkânına türlü anlıyamazdı. bile malik değildi. Rüştü, ertesi günü öğleye doğru| (o Babası acaba nasıl bir adamdı? uyandı. Mahalle kahvesinde bir Küçük Feyzi mini mini kafasile ve kahve içtikten sonra cıgara almak|mahalledeki babaları da düşüne-| için aktar Burhanettin Efendiyejrek kendisine bir baba tahayyül gitti, ediyordu. a Dükkânda Veysi çavuşa rasgel-| (o Ah esirlik te ne zaman bitecek- di. Rüştü, ne zaman bu adamı gör-|ti? Bir babası gelse, ona nasıl sa- #e, kalbinin acı acı sızladığını du-|nlacak, onu nasıl sevecekti? yardı. O zaman diğer çocuklar gibi o Bu bir insan değil, bir ıstrrap veda akşamları kapı önünde babası- elem heykeli idi: Hazin bir acele bekliyecekti. Hayır, hayır! kapı camı vardı. Bu serencam biraz da|önünde değil, hatta daha ilerde ta sokağın köşesinden onu karşılıya» Kendisi harbe giderken altı ay-|caktı. Babasını köşeden dönerken lık, Veysi çavuş ise iki yaşında bir) gördüğü zaman iki kollarını aça- çocuk bırakmıştı. Eğer yaşıyorsa|rak ona doğru koşacak, ona sarıla- Turhan altı yaşında idi. Veysi ça-jrak: vuşun oğlu Feyzi ise, sekiz yaşının o — Babacığım.... içindeydi. idiyecekti, Turhan harpten sonra babasını; (Elbette diğer babalar gibi ken- görmemişti. Küçük Feyzi ise baba-idi babası da ona paketler içinde! sının harbe gittiğini hatırlamıyor,oyuncaklar getirecekti. yalnız annesinin sözlerinden baba: (Meselâ bugün babası yerine an- sının harpte esir olduğunu biliyor. nesi olsun kendisine oyuncak ala- babacığım! ltilâf | Tahkimnameler i Adalet divanında | Divan, meseleyi kışın tetkik edecek Ankara, 8 (Telefen) — Hükü- metimizle Italya arasındaki Kas- tellorizo adaları ibtilâfına dair İ tahkimnameler 20 ağustosta | Lahi adalet divanına verilecektir. Bu suretle davadan resmen haberdar edilen Adalet divanı tahminen kış iptidalarında meas- eleyi tetkike başlıyacaktır. Adliye vekili Mahmut Esat B. Türk murahhısı sıfatile o zaman Lahiye gidecektir. Bununla beraber bu meselenin iki memleket arasında dostane mükâlemelerle halledilmesi için ciddi o teşebbüsler yapılmış bulunmaktadır. Cemil Pş. zadeler Memleket haricine kaçtı- lar, yeni bir fesat çevirmek istiyorlar Ankara, 8 (Telefon) — Diyarı- bekir isiyanile alâkadar görünen ve o zaman istiklâl mahkeme- sinde muhakeme edilen Cemil Pş. zadeleler memleketin harici- ne kaçmışlardır. Onların âni firarı bu hadisede de rol aldık- larmı göstermektedir. Bu suretle asilerin dahilde de teşkilâtı olduğu anlaşılmaktadır. Hindistanda yeni kargaşalıklar Karaşi , 8 (A.A) — Bu sabah Sukkurda yeniden zühur eden kargaşalıklar esnasında iki kişi ölmüş, yedi kişi de yaralanmıştır. Yağma ve şekavet vak'alarının tekerrür ettiği ve bu hareketlerin şimal havalisine doğru sirayet eylediği bildiriliyor . işlik Harp manevraları Londra, 8 (A.A) — Gelecek hafta 350 tayyare harp manev- riki eve giderek tahta silip, çam şır yıkıyor, böylece bir kaç para alıyordu. Böyle bir kadınm nasıl parası olurdu? Parası olmıyan bir ve TELEFON HABERLERİ Adliye Vekili Pazar günü teftişe başlıyor Ankara, 8 (Telefon) — Adliye Vekili Mahmut Esat B. teftiş seyahatine pazar günü başlıya- caktır. Kendisine refakat ede- cek olan temyiz başmüddei umu- misi Nihat B. buraya gelmiştir. T. Rüştü B, Papanastasyoya bir mektup gönderdi Atina, 8 (Apo) — Türkiye se- firi Enis B. dün Cümburiyet bir- liği fırkası reisi M. Papanastas- yoyu ziyaret ederek o Tevfik Rüştü B, in bir mektubunu tevdi etmiştir. Tevfik Rüştü B. bu mektubunda Türk - Yunan itilâ- İ fının teatisi münasebetile vaki olan tebrikâtına beyanı teşek- kür ettikten sonra Balkan millet- leri arasında dostluk ve teşriki mesai fikrini inkişaf ettirmek için Türkiye de bir heyet teşkil edildiğini ve Teşrinievvelde Ati- Dada toplanacak olan Balkanlar konferansında müşahit sıfatile bulunmak için Atinadaki Türkis ye sefirini memur ettiğini bildir- miştir. Atina matbuatı, Tevfik Rüştü B. in bu mektubundan bahseder- ken Türkiyenin Balkan milletleri arasında dostluk ve teşriki me- sai fikrini kuvvetlendirmek için sarfettiği meşkür mesaiden tak» dirle bahsediyor. ——————— Efgan sefiri geliyor Ankara, 8 (Telefon) — Efgan sefiri ekspresle Istanbula hare- ket etti. Başvekilimiz Yakında Ankaraya gidiyor Haber aldığımıza göre Yalo- vada bulunan Başvekilimiz İsmet Pş. Hz. bugünlerde Ankaraya gidecek ve orada bazı mühim me- İeseleri hallettikten sonra İstan- bula avdet edecektir. öre kendisini görmüyordu. ite kim bundan dolayıdır ki geldiği gün kendisini göğsüne bastırmış, sonra ellerini uzun uzun saçları üs» kadın nasıl oyuncak alabilirdi? Lâkin şu muharebeye giderek «sir olan baba bir gelse... Her hal de baba olduğuna göre © zengin bir adam olacaktı. Komşuları sucu Mehmet ağa da bir baba idi, ama her nedense zengin değildi. Fakat kendi babasının her halde ve mu- hakkak zengin bir adam olacağına emindi. Küçük Feyzinin hülyaları, bir şekilde tahakkuk etmişti. Muharebede esarette olan baba- sı gelmişti! Fakat bu adam, hiç te küçük Feyzinin kafasındaki baba- sınm hayaline benzemiyordu. Bir gün bir asker elinden tutarak onu! evlerine getirip bırakmıştı. Üstünde eski bir asker elbisesi vardı. Annesi kendisine: — Feyzi, bak, oğlum baban geldi.,.. Feyzi, iki gözleri kör olan ve elindeki deyneği basacağı yerlere sürerek yürüyen bu adamı, kapıla- rından ekmek istemeğe gelmiş bir! dilenci sanacaktı. Aslan gibi iri yapılı bir adamdı. Ne müzel bir yüzü vardı. Ne olur! acı | | du. bilirdi. Lâkin zavallı kadının para- Evet, mahallelerindeki ekserisi yoktu ki... Mahallede öteki be- ” bu babanın da gözleri olsaydı.... Bu babanın gözleri olmadığına tünde ve yüzünde gezdirerek kep» disine: — Oğlum! Demişti. Kendisi de ona: — Babacığım!... Diye cevap vermişti. Varsın ba- bası kör olsun, ne olacaktı? En ni- hayet babası idi, ya.... En niha- yet kendisinin de “babacığım,, di- ye çağıracağı bir kimsesi bulunu- yordu ya. ... Yalnız ne olurdu baş- ka babalar gibi şu babanın da göz- leri olsaydı da kendisini görseydi. Şu sokakları, şu evleri ve şu denizi görseydi..., Annesinin sözüne bakılırsa ba- bası, tam altı senedenberi İstanbul haricinde bulunuyordu. o Babası, harbe giderken kendisi kucakta bir çocukmuş. Halbuki şimdi işte koca bir delikanlı olmuştu. Bu baba el- bette kucakta bıraktığı çocuğunun sekiz yaşında koca bir delikanlı olduğunu görmek isterdi. Ne olurdu, hiç olmazsa onun bir gözü olsaydı.... Bu kadarma da razı idi. Babası o gece ne müthiş “şey- lerden bahsetmişti: O, anlattıkça küçük Feyzinin gözleri önünde si» / i (Gitmedi) ,