4 —v 27 Temmuz 1936 mere © YAA EZ : Meselenin halli : çaresi i Büyük reisimiz Gazi Hz.nin Türkiye eümhuriyeti ile İran devleti arasındaki! samimi münasebatı izah için yeni Tah» ran sefirimiz Hüsrev Beye söyledikleri! yüksek ve açık sözler siyasi vaziyeti : tamamile tenvir etmiştir. Şark hudut larımızda vukubulan hâdiselerin iki memleket arasındaki dostluğu zerre kadar ihlâl edecek mahiyette olmadığı anlaşılmıştır. Bu cihet şüphesiz hepi- miz için büyük bir ferahlık verecek bir noktadır. Bununla beraber şunu da kabul etmek lâzımdır ki Ağrıdağı hâdisesi ve onun neticesi Türkiye * ile Iran arasında müştereken halledilecek Dertler ve çareler ji gün evvel, Ankarada bir verem inin açıl: okudum. Bu telgraf haberi be- nim içimde dalgın yatan başka bir varlığı uyandırdı, İstanbu- hun da veremle uğraşan bir ifriti boğmıya çalışan bir cemiyeti vardır. Aylarca evvel bu cemi- yete dair geçen sözler fikirleri epiy sarsmış, ondan çok konu- şulmüştu. Dün bir akşam gazetesinde gürdüğüm karikatürün ye'si hâlâ içimdedir. O da gene bu mevzua CENNET FEDAYİLERİ Bis Haldun rica etti: Kardeşim yerine beni öldürünüz | —907- Haldun kutuyu açmağa teşeb- (o — Balebek emiresini görerek büs etmeden evvel Melikeye dön-| ona bir kaç söz söylemek istiyo- dü ve ona bir kaç söz söyledi: rum, — Amcamın kızı!.. Bu kutuyu açmadan sana şunu söylemek iste- 3 Buna imkân yoktur. Çünkü! Balebek emiresi son derece hasta ETE “GÜZEL Sıcağı unutturan bir yazı İstanbul'da sıcaktan bunalan» lara kıymetli âlimimiz Abdülfey- yâz Tevfik Bey, serinlemeleri için gayet pratik (!) bir çare tavsiye ediyor :. Bizim Seyyah Hakkı Sühanın neyini dinliyerek Kutup bhavalisine bir seyyahat etmek. Kenar mahal'elerde ha” nım ninelerimizin gece fenerle- bir hudut meselesi olduğunu göster. riz ki bunların içinden ne çıkarsa çıksın, sakın bundan dolayı zerre kadar müteessir olma ve ya bum- masumsun.|ölmemi kabul etmez. dır. Her dakika ayılıp bayılmak tadır, İstersen kardeşinle görüş! — Hayır, kardeşimle görüşmek! istemem, çünkü onun yerine benim rini yakıp kapı bitişik komşuya misafir gitmeleri kadar kolay ve sade bir seyahat, Nasıl ol- muş da şu sıcak güneş altında — Başka bir diyeceğiniz var miştir. Bu mesele nedir? Ve nasıl hal- Tedilmelidir? Malüâmdur ki Türkiye ile İran ara- sında aktedilmiş bir dostluk ve teş Tiki mesai muahedesi vardır. 22 nisan 926 tarihile Tahranda tanzim edilerek 22 mayıs 926 tarihinde Büyük Millet meclisince kabul ve tasdik edilen bu Mmuahedenamenin (5) inci ve (6) mici maddelerini bugünkü vaziyet içinde bir kere gözden geçirmek çok faydalı- dır. Munhedenin (5) inci maddesi şudu:, “tarafeyni akıdeyn kendi :memeleket- Teri dahilinde tarafı diğer memalikinin emniyet ve asayişini ihlâl ve ya hükü- metini taklip gayesini takip eden teş kilât ve tecemmüatm teşekkül ve ya ikametini ve keza diğer memlekete kar| Şi propaganda ve ya diğer bir vasıta ile mücadele maksadında bulunan eş- has ve tecemmüatın ikametini kabul etmemeği taahhüt ederler. . . i (6) inci madde de şöyledir: “tara feyni akıdeyn hudut mmtakaları aha- lisinin huzur ve emniyetlerini temin edebilmek maksadile hududa civar ara zide bulunan aşiretlerin ihdas edegel- mekte oldukları iki memleket asayişini muhil ef'ali müerimaneye ve tertibata nihayet vermek İçin bilcümle tedabiri| p ey Jzimeyi ittihaz edeceklerdir. Bu teda- “bir tarafeyn hükümetlerince ayrı ayrı ve ya lüzumuna kai! oldukları takdir- de müştereken ittihaz olunacaktır.,, Bundan tam dört sene evvel tanzim ve imza edilmiş olan muahedenin bu maddeleri sanki bugünkü ahval ve ve- kayi içinde hazırlanmış gibidir. O ka- dar ahvalin icabatına tevafuk etmek- tedir. Ancak öyle görülüyor ki muahe- denin 5 inci maddesi her nasılsa İranlı! dostlarımız tarafından tatbik edileme- va miştir. Bunun içindir ki Türkiye eüm- huriyetinin emniyet ve'asayişini ihlâl rayesini takip eden bir takım teşkilât. lar ve tecemmüler İran topraklarmda teşekkül edebilmiş ve bunlarm © faali yetleri neticesi olarak &on hâdiseler vukua gelmiştir. Binaenaleyh şimdi muahedenin (6) mel maddesinin tatbiki mevzuu bahis- tir. Yani İran toprakları dahilinde bü- Junan aşiretlerin Tütkiye aleyhinde vukua getirdikleri ef'ali mücrimaneye ve tertibata nihayet vermek için. müş: tereken tedabir ittihazı lâzım gelecek- ç tir. “iğ Ankaradan son gelen haberler yeni 'Tahran sefiri (Hüsrev) Beyin vazifesi başma gitmek için hareket etmek üze- re olduğunu gösteriyor. Elbette (Hüs- rev) Bey yeni hâdiselerin tevlit ettiği vaziyetin kat'i şekilde've her iki mem- ni Jeketin müşterek menfaatlerini temin edecek surette halli için icap eden ted- birleri hususi bir talimat ile almış bu- Junacaktır. Tahrana vardıktan sonra! ğ bu esaslar üzerinde görüşülecek ve! v güphesiz anlaşılacaktır. > Ancak bize öyle geliyor ki, son hâ- diselerin bir daha Türkiye - İran hu- dudumun herhangi bir noktasmda te 'kerrür etmemesi için en esaslı bir ted- bir İran tarafından Türkiye hudatla. rını tecavüz edecek eşkiyanm hudutlar! dan girmelerine mâni olmağa bizim için imkân verecek bir hudut tayin ve tesbit etmektir. Bunun için icap ederse en esaslı bir tashihi hudut yapmaktır. Mehmet Asım dairdi. Elmacık kemikleri fırla- lamış, gözleri çukurlaşmış bir bir sardalya balığınının. sığabi- leceği bir yalağı gösterip “işte burada yatıp iyi olacakaml,, di- 3 sanıyorum Doktor Fahri canın rakı, şarap gibi keyif masrafalarından “ Ve- rem cemiyeti,, nin küçük bir Verem - hastahaneleri yapa- masa bile o hastanelere bir Kaç yatak “ilâve edecek her fikri herkes tartılmak iptilasına uğra- mıştır. Zayıfı, düşdüm mü? Şiş- manı, arttım mı? Orta halliside acaba. olduğum gibi miyim? Diye tartılıp duruyor. Sokakları dolduran ayarı bozuk teraziler- den, basküllerden bu iptilâ pek güzel anlaşılır. Aile besliyen, yuva geçindiren bu iş daha mü- kemmel bir tarzda cemiyet ta- rafından yapılmaz mı? Idare heyeti, o basküllerini hükümete kabul ettire bilir, On- dan sonra bu alatleri yapan bir fabrika ile bağlanırsa yeni bir varidat kaynağını ele geçirmiş olur. Bu sayede hem imtiyaz ve- ya inhisarların en hayırlısı vucüt bulmuş, hem halkta yanlış tar- tan bozukdüzen kantarlardan kurtulmuş olur. Çareler aranıp bulundukça, dertler tırnaksiz, pencesiz kalarak korkunçlukları- nı kaybederler, Seyyah mı? ü — Müsaade ederseniz, prense sin maiyetinde bulunan Mesrureye! veda etmek isterim... — Buna müsaade edemem, çün kü bu kadma hiç itimadım yoktur. Ben bütün bu işlerin onun tarafın- dan tertip olunduğuna kaniim. Onun için onu prensesin maiyetin- den tardettim. Bu buradan çıkıp gidecektir. Belki de gitmiştir. — Fakat bu kadın size büyük ihizmetler etti... — Bu hizmetler olmasaydı onu sağ birakmazdım... — O halde benim başka bir di: İken kalmadı. Beni siyasetgâ- iniz... — Gidiniz! ğulmuştu. Haldun bağı çözmek ... z İki saat sonra muhafızlar Hal- dunu mevkuf bulunduğu yerden ğı olsaydı düğümü kesecekti. kararak siyasetgâha (götürüyor! e bunu aramış, fakat bu-|la dı. Haldun neşeli sayılacak bir Düğümün çözül meg halde idi. Nedense dünyanın şeru mü Zeydun, kardeşine baka- yarundan kurtulmak ona hoş geli- yordu. Kendisi bir şeye tama etmi- yordu. Hayatı temiz ve günahsız- dı. Masumiyetine “imanı kuvvetli mer idi. Kardeşi se ari e are vi i“İmes'udiyeti yol a hayatını ba koparmış kul etmek ona derin bir zevk veriyor lk ilke kırmış vel du. Bu zevk bir şehidin duyduğu ruhani ve ilâhi tesliyetti. Haldun kuvvetli adımlarla ilerliyor, onun metaneti, ve onun kudretli adımla- Bu MN karşısında Mesru- rını görenler bu gencin ölüme de- yenin yüzüne biraz renk gelmiş, fa-| gil, fakat bir hacleye gittiğini sanı kat Melike kuvvetli bir şevk ile bir yorlardı. ığlık koparmış ve “olmaz, demiş, | Haldün, muhafızlarile birlikte ondan sonra bayılarak yere düş“|Sultanm ikamet ettiği eve mücavir müş, Mesrure yetişerek onu kolla- bir kemere vardı. Burası hükümet > konağı ittihaz olunan yerin içinde idi. Etraf meşalelerle aydınlanmış- — ti. Collât ile adamları burada bek Zeydun bir lâhza için sararmış. |liyorlardı. Haldun içeri girdikten! fakat nihayet o da bu vaziyetin ver|ve her şey hazırlandıktan sonra Onun yere yuvarladığı şey Hay- darın mücevheri idi. diği neşeyi duymakta gecil iş-|bizzat Sultan geldi ve Halduma ba- ti. Zeydun daha sonra kardeşine| karak: bakarak; — Bana vuku bulan itirafın — Beni affet, kardeşim, dedi,lüzerinde israr ediyor musun? fakat harp ve aşkın talihleri böy-) O — Evet, ledir. Bu akşam bütün bu talihi sa- — Pek âlâ, fakat ben prenses na devrediyorum. Melikeyi görmene müsaade ediyo- Dava bitmiş ve içtima kapan-|rum. miştir. Dedi ve adamlarından birine: Akşam yaklaşıyordu. Haldun,| o — Git, Balebek emiresini bura Sultan Salâhattini görüp bir şey söylemek istediğini söylemiş, Sul- kabul etmişti. buram buram terliyen insanlar- dan hiç birisi bu çareyi bula- mamışlar ? Eh, taaccüp etmemelil Bu bir keşiftir ve keşif, malüm ya, da” ima sayılı ilim ve fen adamları tarafından yapılır. © Yalnız müsaade ederse üstada bir sual sorayım : Hakki Süha“ yı bu kutup seferine tatlı ney üflediği ve boş sobpet olduğu için aldılarsa, bendenizi neden kırk yıllık kapıyoldaşından ayır dılar ? nevalar çıkabileceğini telmih et- mek istedilerse kendilerini pro- testo ederim. Üstadın Cümhuriyette çıkan bu makalesinin başına konulan bir serlevha, bu makaleyi oku- yan karilerin sıcaktan kurtula- caklarını söylüyordu. Hakikaten geçen sene müthiş bir kış olaca- ğını haber veren bu fen ve ka- lem sahibi zatın makalesini o- kuyup ta sicakları. unutmamak kabil mi? , * , Kafiye hatırı için... « Geldi kafiye, gitti safiye !» lâkırdısı sinirine dokunacak ka- dar “hayide,, bir söz ama ney- liyeyim ki çok dafa hakikati ifa- de ediyor. Gâvei Zalim evelki gün yazdığı bir omanzumede «Girasonda fındık bayramı varmış!» mısrana Okafiye > olsun diye « Vilâyef halkının “kiyamı “ varmış!» mısraı yazmış. İhtiyar şairis gençliğinde “ ve- zin zarureti,, , “kafiye zarureti, diye bir takım şeyler vardı, bi- liriz. Fakat, hiç bir şair kafiye yapacağım diye bir vilâyet halk kmı kıyam ettirmemiştir. Madem ki böyle manâ hata- tan onu huzuruna — Onun bu manzarayı görme-| larına düşecekti, o da » beğen- Sultan: i mesini tercih ederim. onun için) mediği İngiliz şairi Şekispir gi- — Benden ne İstiyorsun? .. de-onu çağırtmamanız daha iyi olur.| bi - kafiyesiz yazsaydi | di. Sultan bu ricayı kabul etmedi: Haldun cevap verdi: — Hayır, dedi, gelsin ve yaptık- Toplu İğne — Sizden bir istirhamım var. .Jlarını görsün! Şema ya — Nedir? Haldun ricasını tekrar etmiş, fa- görmesine muvafakat ettim — Gurup vakti kar idam|kat sözünü dini işti... Gölgede duran yüzü örtülü ka” edilecek, öyle değil mi? Bir iki dakika sonra Haldun|dın ileriye bir adım atmak imecsiği — Evet, dışarda elbise hışırtısı duydu. Hal-|fakat buna kudret | bulamı — O halde onun yerine beni idam ediniz. — Niçin? — Bunun iki sebebi var... Bi- rini bugün siz de öğrendiniz. incisi ir? — Kaçmak tertibatını hazırlı- yan ve zabit Hasanı iğfal edenin dun kafasmı kaldırıp baktı. Köşe-|arkasındaki duvara dayanmıştı. de uzun boöylu yüzü örtülü bir ka-| (o Bu hareket Haldunun gözünden dım duruyordu. Köşe o kadar göl-|kaçmadı. Haldun ona bakarak: geli idi ki meşalelerin ışıkları onun) o — Balebek emiresi, dedi, me“ şahane mücevherlerine (o kuvvetle|tanetinizi kaybederek beni muzta” aksedemiyordu. . . . rip etmeyiniz. Sana ve ime Salâhattin prensesin ( durduğu!veda ediyor ve ikinize mes'udiyet yere bakarak ona şu sözleri söyle-|temenni ediyorum, Mesrureyi gö” benim olmaklığımdır... Onun için istediğiniz cezayı bana veriniz ve kardeşimi birakınız. .. — Demek ki ölmek istiyorsun? Emir Haldun!... — Evet, fakat ölmeden evvel bir kaç vasiyetim vardır... ig F Bunları bana söyliyebilir mi» sin - - di: yeni Ta leyl geçek ser — Emir Zeydunun öleceğinilve en güzel mma imin en tahmin ederek kederden hasta düş| hararetli temennilerini tebliğ edi- tüğünü haber almıştım. Senin ke-İniz. Son dakikalarımda ondan baf derinden ben de müteessir oldum. ka bir kimseyi düşünmediğimi söy Onun için Emir Haldun bana mü-|leyiniz. Hepinizi severek yaşadığı” racaat ederek asıl suçlunun kendi-'mı ve hepinizi severek öldüğümü si olduğunu haber verince Zeydu- daima hatırlayınız, nu affettim ve asıl suçlunun ceza (Bitmedi)