— 4 —VAKIT. 22 Temmuz 1936 Günün Boş kalan “kaide,, ler #6 Jurnal dö jönev,, son nüsha- larından birinde muhabirle- rinden birinin “ Şleşvig ,, e olan seyahatinden bahsediyor ve şun- ları işaretliyor: “Bizmarkın ölümünün ferda- sında Şleşvig Almanları, “Open- rat,,şimalinde“demirden başvekilin,, heykelini rekzetmeğe karar ver- miş ve heykel için müdepdep bir kaide inşa etmişlerdi. Bunun zerinde Bizmarkın muazzam bir beykeli rekzedildi. Ancak 1919 da “Şleşvig,, ehalisinin plebisıst usulü ile Almanya ve ya Dani- “'markadan birini ihtiyar etmesi kararlaştırılınca Almanlar hemen Bizmarkın Okeykelini indirerek “Kiyl,e gönderdiler. Kaide boş kaldı, bu sene “Şleşvig,, Alman- ları “Ren,, tahliyesinden dolayı yaptıkları (o şenlikleri koru bir kaide karşısında yaptılar... Avrupanm vaziyeti hazırası hakkında ne kadar nikbin olunsa, M. Briyan tarafından ortaya atı- lan Avrupa ittihadı mes'elesinin üzerine heykel * rekzedilmiyecek boş bir kaideden ibaret kalacağı neticesine vartbamak mümkün değildir. Bugün Briyan teklifi bütün Avrupa devletlerine tebliğ edil miş Okâfesinden “ Kedorse,, ““guai d'Orsay,,e cevap; gönde- rilmiştir. Devletlerin verdikleri cevaplar hülâsası şu suretle tel- his oluna bilir; İngiltere: Teklif güzeldir. Fakat İngilterenin kabuli domin- yonların kabüline yeni Avrupa ittibadi yerine “Avrupa ve Do- minyonlar,, ittihadinin husulüne mütevakkiıftır. Hem de Cemiyeti Akvam varken onun kadar şü- mullü olmıyan Avrupa ittihadinin tesisine ne lüzum vardır? Almanya Macaristan © ve Avusturya: Teklif gayet eyi- dir. Fakat böyle bir ittihat teş- kiline teşebbüs etmeden evvel Versay muahedesinin tadili icap eder. İtalya : Teklif caziptir. Fakat böyle | bir ittihat teşkili | için Türkiye ve Rusyanın da iştirak etmeleri ve Versay muahedesi- nin tadil olunması lâzımdır. İspanya: Teklif hemen ka- bul edilmeli, Fakaf müstemlikâ- tın siyaneti için aynca kuyut kabul edilmesi lâzım gelir. Yunanistan : Teklif (o gayet eyidir. Fakat böyle bir ittihada Türkiyenin de iştiraki lâzım gelir. Belçika, danimarka ve küçük itilâf devletleri, Lehistan: Teklif aynen kabul edilmeli. Görüldü- ğü veçhile Fransanın peyki ola- rak geçinen küçük itilâf ve Bel- çika ile Şleşvig plebisitinden müs- tefit olan Danimarka hariç olarak hiç bir hükümet Briyan teklifini aynen kabule yanaşmamaktadır. Ola''e Briyyan teklifini Biz- markın heykelsiz kaidesine ben- zetmek doğru olmaz mı? Avrupa ittihadı teklifine karşı İtalya ve İngilterenin © vermiş oldukları cevaplar o kadar açık- tır ki bunların reddine imkân görülemez. Esasen Cemiyeti Ak- vam ve Kelloğ misakı harbe karşı alınmış tedbirlerdir. Bun- lara birde Avrupa itthadı ted- birinin ilâvesi sulhü müsalemeti cıhanı neden daha ziyade kâfil olsun? Bu sual her iki devletin cevabında tebell5: ediyor. Ve Fransanın müsalemeti cihanı te- siyaseti : ERİTEN SE A Belediyeden evvel! Hs birimizin kurtulamadığı bir derdimiz var. Herne sebeple olursa olsun belediye- ye, hükümete çatmaktan zevk alır, bunu yaptık mı bütün işimizi bitirmiş gibi ferahlarız. Yol bo- zulur : “bu memlekette belediye yok mu?,, diye haykırırız. Bula- şık hastalık çıkar; “Sıhhiye ve- kâleti uyuyor mu?, feryadı ile kıyametleri koparırız. Bir türlü düşünmek istemeyiz ki belediyeden evvel belde, ahali gelir ve hükümetten peşin millet vardır. Bir millet ki fertleri arasında doğru yol dururken, kestirme olsun diye caddeyi bozan, yapı- lan koprülerin parmaklıkların aşıran, sokakların her tarafını kirleten insanlar taşır, onun şi- kâyet dili kısa olmak lâzımgelir. Sâri hastalıklardan hükümeti tedbirs'zlikle (itham © ederken, halkın içinde tıbba inanmıyan, ilâcı istihfaf edenlerin varlığını düşünmeliyiz. Gösterilmeyen bir yarayı hekim nerden bilecek, | Şehrin temizliği de şehirlilerin titizliğile uygun olur. Dünyanın €n titiz adamını şehremini yap- sak, bizde bu pasaklılık varken netice gene bugünkünün ayni | olur. Meselâ, geçenlerde bir gün plâjlardan birisine uğramıştım, orada gördüzüm şeyler, hâlâ | gözümün önüne geldikçe, bulan- tılar geçiriyorum. Tuzlu su, kızgın kum ve güneş vücudun üç esaslı gıdasıdır. İnsan ömrüne kıymet verilen yerlerde bu üç şey için neler yapılmıyor!.. Bizde zaten az olan, ihtiyaca yetmiyen bu yerler berbat edili- yor. Konserve, sardalya kutuları, hıyar, mısır, ceviz kabukları, yağlı kâğıtlar, ekmek parçaları, zeytin çekirdekleri orasını bir çöp tenekesine döndürmüştür. Halbuki bir az ilerde ya şeh- remanetinin, yahnt plâj sahibinin, bu gibi şeylerin atılması için koydurduğu sandıklar bomboş duruyordu. Eh, şimdi insafla söyleyin, kimseye bir şey demiye hakkımız var mi? Biz kendimiz kusurlardan ka- çınıp, kurtulmalıyız ki şurada burada hata görünce, isyanla haykırmak hem kakkımız, hem vazifemiz olsun. Sakın bu söz- lerimle hükümeti ibraya çalıştığı- ma bükmedilmesin. Hayır, öyle gay- retler peşinde koşmak âdetim değildir. Yalnız söylediğim vakit kuvvetli olmak, mülzim konuş- mak istediğim için böyle diyorum. Seyyah — —— M. Mübadelede M. Mübadele komisyonu bu gün bir hey'eti umumiye içti- ması aktedecektir. Bu içtimada komisyonun müs- takbel mesaisi hususunda bita- raflar noktai nazarlarını bildire- ceklerdir. Dün üçüncü ve dördüncü bürolar mütat içtimalarını yap- mışlardır. mine bu kadar haheş gösterin ber tarafta adeta endişe uyan- dırıyor. Kedorseye gönderilen cevapların kısmı azamında bu en- dişe ve taaccübün asarni gör- mekteyiz. | GELİSİ GÜZEL Fena usul değil! pomsdı intişar eden Üma- nite gazetesi okuyucularına hitaben bir beyanname neşre- derek bir aya kadar 500 bin Frank toplamalarını rica etmiş. Fransalı okuyucular bu parayı toplıyacaklar mı, toplamıyacak- lar mı bilmem. Fakat bu usul, itiraf edeyim ki, hoşuma gitti. Medeniyet diyarında çıkan bir gazetenin açtığı bu çığırı biz de taklit ve tatbika başlasak, ne iyi olur! O zaman, gazeteler de bu yol- da beyannameler Nizamettin Na- zifin tefrikaları gibi uzar, gider, * Çıplak vücutlar Almanya hatıralarını, bilhas- sa bu memleketteki Spor bayatını Selim Sırn Beyin ağır nın suyunu akıtacak bir tarzda yazan Abidin Daver B. dünkü yazısında 60,000 kişinin toplan- dığı bir plâjdan bahsettikten sonra şu cümleyi kullanıyordu: “Bu kadar çok çıplak vücudü İ belki bir daha, ancak mahşerde görebilirim. Acaba mahşerde hepimizri çırıl çıplak mı başredecekler? Bunu yazmadan bir defa Hafız Necip Efendiye sormalı mıdır? Emniyeti ümumiye mü» dürü tevkif edildi Peşteden bildiriliyor: Macar Emniyeti umumiye mü- dürü bir haftadir mevkuf bulun- maktadır. | Macar (Emniyeti umumiye müdürünün Peşte tev- kifhanesine sevkine sebep olan mesele bir sui istimal (işidir. Mecar Emniyeti umumiye müdürü devlete ait inşaat işlerine kar- deşini müteahhit sıfatile ortaya çıkarmış ve usul, ve teamül harici olarak İnşaatın vücuda getirilmesi kardeşine ihale edil miştir. Mesele: bu kadarla kalmıyor ehemmiyetle dikkati celbeden bir cihet daha meydana çıkıyot. O cihet şudur. Emniyeti umumi- ye müdürü Macar Dahiliye na- zırının pek Sıkı ve mahremi esrarı olan bir dostudur. Bu sujistimal © meselesinde dolayı Nazırın da alâkadar ol duğu zanceci mektedir. Vakıa Dahiliye nazırı henüz hiç bir suretle bir suale maruz kalma- mışsa da bazı meseler gzik- redilerek Nazırın bu işle alâka- dâr olduğu kanaatı kuvvetlen- dirilor. Bundan evvel de ayni Nazirm adamlarından olan O Eniniyeti umumiye müdürünün halefi ayni şekilde inşaat meselesinden do- layı suistimale ittiham edilmişti. Maznunun bu nevi meselelerle alâkası o zamandan itibaren şayi olmuştur. Gayrimübadilier Yalovaya bir tezimat heyeti gönderdiler Gayrimübadiller cemiyeti namına reis Hüseyyin ve birinci reis vekili Celâl Beyler dün Yalovaya, Gazi Hz. ne arm tazimata git- mişlerdir. FEDAYİLERİ — CENNET — Yazen:Ömer uza Ez m aa m Mesrure temin etti.. “Bundan sonrası çok kolay, G- gi Sayda şehirinin istihlâsın dan | sonra sıra Sur şehrine gelmiş, buradaki ehli salip şehri bıraka- rak Trablusa hareket etmişler, fakat her şehirden çıkan frenk- ler Sur şehrine gittiklerinden ; burada toplananlar mukavemete karar vermişler, şehrin etrafında hendekler kazmışlar şehrin sur- larını yeniden tahkim etmişler, Sultan burasile meşgul olmıya- rak Askalâne hareket ve onu | muhasara etmişti. Askalân çok mühim bir şehirdi. Çünkü bu şehir Mısır yolu üzerinde idi. Burasının frenkler elinde kalma- sı vilâyetlerin birbirile muttasıl olmâsınâ mani oluyordu. Onun | için Askalân ile Küdusü bir an evvel ele geçirmek icap ediyor du. Askalân şehri bunun için | muhasara olunmuştu. Askalân şehrinin muhasarası akşamı ortalık Oo kapkaranlıktı. | Şiddetli bir kasırganın şimşek» lerinden başka ışık veren bir şey yoktu. Şimşeklerin ani ışık- ları altında şehrin haricinde ku- rulan binlerce çadır görülüyordu. Şehrin muhafızları surlar üzerin- de dolaşıyorlardı. İlerde, tepe- leri karlı Lübnan dağları göze çarpıyordu. Daha ilerde denizin kuvvetli göğsü kabarıyordu. Şeh- rin dışındaki küçük bir evde ikisi de simsiyah abalara bürü- nen bir erkek ile bir kadın ko- nuşuyorlardı. Bunlar bizim Hal- dun ile Mesrure idi. Haldun soruyordu: — Nasıl Mesrure her şey ha- nr mı?.. Mesrure cevap veriyordu: — Evet ber şey hazır. — Nasıl?... — Yarın akşam Askalân üze- tedilse bile karargâh geceleyin nakledilmiyecek. Bu sıralarda | uzaklaşmış © olacağız. Arap amcamın kabilesi içinde bif müddet gizli yaşadıktan sonr# bir gün sahile inerek bir gemiy? atlıyacağız ve sizin memleketi" nize gideceği. Bu plânda” memnun musunuz Pİ... Haldun biraz betbin cevsp verdi: — Pek âlâ1.... — Bütün bu iş için vereceği” miz bir rüşvet var. Zabit Hasan bu işi ancak Haydarın bize he“ diye ettiği mücevherini almak mukabilinde yapacak. Ben de onu ona vadettim. Siz ne der” siniz?!.. — Zeydun bunu itiraz etmez. Onu ben ondan alır sana verifim. — Hayır, ben sana onun hs“ sıl verileceğini o haber ve receğim. Yalnız onu bu akşam | İvermek lâzım! Ben geri döndüğü zaman Zabit Hasanı sana göm deririm, sen onu çadırına alır ve onunla görüşürsün. Korkma! bu adam mücevheri alırsa onun be- delini ödyeecektir, Aksi takdirde o mücevher onun başına beli olur! — Prenses Melike bu plandan haberdar mi ve onu tasvip edi- yor mu?, — Onu ber şeyden haberdar etmek isterdim. Fakat buna li zum görmedim. — — Prenses bizimle beraber gitmekten memnun mu ?.. Bura- da onun haiz olduğu saltanat | kolay kolay bırakılır şey değil | dir. Prenses bunları gönül nza- sile bırakıyor mu?.. — Prenses hepimizden fazla gitmeğe habişkâr.. Bütün düşün- düğü bu meseledir. Fakat ben ona planımızın tafsilâtını söyle- medim, hiç olmazsa onun bu işte | rine hücüm edilecek, şehir, zap- | masum kalmasını istedim, Çünkü İ ele düşecek olursak netice va- | himdir. Balabek emiresi zabit Hasanın muhafazası altında bulunacak, bir| az rahatsız olan Hasan askerle- rinin birer birer sıvışarak Aska- lânın fethine iştirak etmelerine müsaade edecek, güneş gurup ediyorken prensesin yanında yal- nız bir harem ağası bulunacak. Bu ağa Sürurdur. Ben bu adamın derin bir uy- kuya dalması için bir çare bula- cağım. Zabit Hasan prensesi bu evin bahçesine gelirecek ve he- pimiz burada birleşeceğiz. Haldun bir sual daha sordu: — Bundan sonra ne olacak?.. Mesrure devam etti: — Bundan sonra gayetle kolay. Size Alev ile Dumanı getiren arabı bhalırlarsınız. Bu adam sana evvelce söylediğim gibi benim akrabamdır. Ben onu çağırttım. O da geldi. Kendisine geçirdiğimiz maceraları anlattım. Alev ile Dumanın yaptıklarından ve kazandıkları muvaffakiyetler- den son derece memnun oldu. Bu bahçenin eteğinde bir ma- ğara var. Burası bir zaman bir kabirdi. Burada dört at bula- cağız. Benim amcam olan arap ta bizi orada bekliyecek. Sa- bahleyin buradan yüz fersah — Netice ölümdür. Değil mi Mesrure?.. — Evet, öyledir. — Sen bu tehlikeyi göze-alıs | İ yor musun?,. | — Tabii! — Neden ?.. Bunu bana an- latabilir misin ?.. (Bizmedi) F , kulesi Renin tahliyesi münasebetile Ren mıntakâsının Fransızlar tarafından tahliyesi Almanyada yeni hareketlere vesile vermiştir. Son gelen Alman gazeteletinde okuduğumuza göre Mayans aha- isi Renin serbestisini kazandığına maddi bir işaret almak Üzere Almanca serbest manasına «Frayn» kelimesinin ilk harfi olan “F, şeklinde bir kule yap” mıya karar (o vermiştir. Kule Mayansta yapılacaktır. Proje kabul edildi Yalova ile İstanbul ve Anka- raya otomatik telefon yapılması için hazırlanan proje posta ida- resinde tetkik ve kabul edilmiş- tir. Yakında icap eden ameliyata başlanacaktır,