3 — VAKIT 15 Temmuz 1930. ur eesi o Sevgililer nerede Londraya iki mürehkesımiz gidecek Temmuzun 22 sinde Londrada | toplanacak olan beynelmilel ta- | vukçuluk kongresine hükümeti- Ankaradan mektup Anakucağını ziyaret Keçiören bağlarının sükünu - hasta çocukların Şükran H. bir rivayete göre Nazilliye kaçmıştır gözlerindeki azap - Atlıkarınca dönerken. Anakucağında bakılan yavrular Ankarada himayei etfal bi- nasını gezdikten sonra himayei etfalin Keçiörendeki çocuk ba- kım yurdunu da görmek istedim. Himayei etfâlin otobüsü sa- bahleyin erkenden beni otelden aldı. Kısa bir zaman sonra şe- hirden çıkmış bulunuyorduk. kısmen Mudanya ile Bursa arasındaki hiyabanı hatırlatan iki tarafı ağaçlı bir yoldan geçtik, bağları, köşkleri ve me- safeleri arkada bırakarak iler liyen — otobüs, Keçiörendeki *s$ocuk bakım yurduna ecza, ilâç Büyük bir bahçe içinde biri yeni biri “5 iki bina, ai doktoru ile esi - merdivenleri ge da a bine iyafci - >ir genç bizi karşıladı. Anakucağı müdürü Ayşe Hanım. zelliği içimde bu uzlet yuvasın- da beyaz elbiseli genç kadın bana bilmem niçin feragati tem- sil eden genç bir rahibe gibi geldi. Eskiden İstanbulda mek- tep (o muallimliği (o ediyormuş, sonra Ankaraya gelmiş, uzun senelerdenberi burada çalışıyor. hanım, sabah muaye- Yazan : $, 5. Van Dayn Hat müstehzi bir tebessümle) güldü: | — Bu iddianın doğruluğunu! tekeffül edemem. Şelik kurşunlar kafataslardan pey- nirmiş gibi geçerler. akat ne delcesede yaklaştı. ondan sonra taa pervaza ka-jrenin ar gidip oraya saplanması içiniizleri vardı. Koltuğ yakından atılmış olması lâzım.|aşağı sarkan iy e ea N albuki yüzbaşmın söylediği me-|maklarını Ii, par safe... Bu sırada salonun kapısı . irin var mı? Hat Markam'a'n Muavini içeri girdiler. Doktor he-|taharri Bimizi teker teker selamladı. (Ha-'rı gibi sıplak soydular, d dı. Zabıta doktoru Darenvus t)a döndü: — Biraz geç kaldım kusura bakmayın dedi. Sonra cesede baktı, ekşiderek söylendi: suratını! Gerçi bu nevijdoktor! yet doğrularak ellerini çıkardığı ipek mendile sildi. m mİ nesine çıktı, biz de müdür hanımla birlikte müesses i i lidik. eyi gezmiye baş- | Anakücağı müdürl Ayşe H. Eski binanın üst katında büyük şocukların yatakhaneleri var, | Çocuklar bahçede oynamakta oldukları için pencereleri açık, bol havalı geniş salonlarda boş karyolalar sıralanıyordu. Eski binanın en alt katında yemek masa ve sıraları var; bir tarafta da bir havuz, , Bahçedeki yeni bina, mima- risinden de belli idiki son se- nelerde yapılmıştır. o Himayei m cemiyeti, burasını geniş ir saha içinde büyük bir eski köşk olarak almış, sonra bir Tİ Nakleden: Ömer Fehmi — Ne olmuş burada kuzum?. İyi at cevap verdi: to,i Dü sen bize anlatacaksın, : Doktor bariz bir lâkaydi ilele Yaraya baktı çeh- Şurasında burasında barutin : büktü, Hat'a dönerek: — Minderin üzerine yatıralım Markam başmı salladı. İki memuru cesedi sırtladıklar) f mindere götürdüler, Çırıl) S Doktor epi meşgul oldu. Niha- cebinden — Kurşun alnm sol tarafından | seviniyorlar, | küçük delikanlı, bisikletle dola- | girmiş, n Buldunuz, değil mi? tamam... miştir sanırım. İmuş... Ne buyurdunuz? mi? Eh hemen hemen sekiz saat kadar var! | miz namına ziraat müsteşarı İhsan Abidin, Himayci etfal reisi Fuat B. lerin iştiraki takarrür etmiştir. Ihsan Abidin B. bugün Anka- radan şehrimize gelecektir. bina daha yaptırmış, şimdi bir bina odaha yaptırıp — mües- seseyi biraz daha tevsi etmek niyetinde, Anakucağında gezdiğimiz. ikin- <i bina mini minilere mahsus, Burada bir salonda hasta kü- çükler yatıyor. Bunlar karyolalarında etrafların- da dolaşan hastabakıcılara, müdür hanıma ve nihayat bu garip ziya» retçiye sessiz bir nazarla sanki bütün dertlerini söylüyorlarmış, | ayni süküt içinde o müthiş kim- sesizliğe mahkümiyet (cevabını alıyorlarmış gibi bakıyorlar. Müdür hanım her birisi için i ayrı ayrı izahat veriyor: Bu yav- | rularn kimisi tamamen metruk kimisinin yalnız annesi varmış, fakat çocuğuna bakacak kudreti | olmadığı için onu getirip buraya bırakmış, kimisi de fakir babası tarafından O muvakkat kaydile getirilmiş; fakat zavallı baba kim bilir nasıl bir sefalet ve âczin ateşten çemberi içinde kısılıp bunalarak bir daha gelip yavru- sunu alamamış. Başka bir salonda sıhhatli, nur topu gibi yavrucuklar yatı- yordu. Bahçeye çıktık, Oyun yeri, Atlıkarınca dönüyor, kenarlarına binmiş, kenarlarına oturmuş kenarlarına asılmış yavrucukl. ein koşuyorlar, gülüyor- lar, Küçükler arka arkaya bir merdi- venden çıkip, bir bir, kendilerini meyilli bir kızaktan (aşağıya bırakıyorlar, seviniyorlar, sevini- yorlor. Iki yaşında, üç yaşında, dört yaşında küçükler, bir küçük topun arkasından, tin tin, ko- şuyorlar, düşüyorlar, kalkıyorlar, daha kabaca bir $iyor, etrafına gururla bakınıyor, seviniyor. Onların hepsine bakıp sevi- niyorum, Oh, yavrular!.. Anakucağına getiren otobüs, ar | beni öğleye doğru oradan ayır- | dı yine soldan çılımış Maktul uyanıkken öldürülmüş- Ne olup bittiğini farketme- lüm çok âni ol müddet ür. Hat sordu: — Şu halde gece yarısından arım saat sonra demek? Doktor saatine baktı. — Evet dedi tam yarımda. — Doktor bugün rapor vere- eksiniz, zannederim? Doktor çantasını urıldandı: — Evet evet akşama doğru uğu kadar sür'atle morga gönde- kapıyarak rin. Sonra alelacele çıktı, gitti. Hat nemurlardan birine döndü: — Burk haydi müdiriyete tele- on et, bunu aldırsınlar buradan. onra gider beni dairede beklersin edi. Burk gitti. Hat bu sefer par- ! parmaklıklar? sağlam. maklıkları muayene eden taharrile| Bir doktorun tavassu Izmir valisi Kâzim pş. nın kızı Şükran hanımın aktör Muammer Ruşen B.le ikinci firarı hadisesi gün geçtikçe esrarlı bir şekil almaktadır. Bu hususta şehrimize gelen haberler biribirini nakzet- mektedir. Bir rivayete göre firar mahi- rane bir plânla tertip olunmuş ve sırf bu iş için İstanbuldan İzmire bazı zevat gitmiş, gizlice Şükran H. la görüşmeğe muvaf- fak olmuşlardır. Şükran H. bir gece kıyafetini değiştirerek Muammer B. in ar- kadaşlarından doktor M. B. le geraber evden çıkmış ve bir otomobille (Nazilli) ye gitmiştir. Ikinci (orivayete (göre de 'İstiktaz teklifi Hükümetimiz Alman gru- punun teklifini ehemmi- yetle tetkik ediyor Bir Alman grupunun hükü- mete 20 milyon lira kıymetinde demiryolu (malzemesi vermek suretile ikraz teklif ettiğini ev- velee yazmıştık. Ankaradan gelen malümata göre grupun bu teklifi ehemmi- yetle tetkik olunmakta ve müza- kerat cereyan etmektedir. Diğer taraftan demiryol inşaatı memleketin her tarafında dev adımlarile yürümekte ve hatlarm bir an evvel küşadına çalışılmak» tadır. Bu cümleden olarak Kü- tahya - Balıkesir hattı kânunu- evvelde açı Tsta Şeytan bile içeriye gire-| mez. — iyi haydi artık gidin! — Onlar da uzaklaştr. Şömine- nin yanındaki melon şapkalı me- mur bize doğru geldi. o Masanın üstüne iki cıgara izmariti bıraktı. Heyecansız, sönük bir sesle: — Şöminedeki gaz borularının üstünde buldum. Ehemmiyetli de- ğil ama başka bir şey de yok, dedi. Hat isteksiz isteksiz söylendi: —Ne yapalım Emeri! Sen bizi bekleme, dairede buluşuruz. Emeri'yi Hagedon takip etti. — Ben gidiyorum dedi. Kurşu- nu saklıyacağım. Üzerinde şaya- nı dikkat şeyler var. Size lâzım değildir, değil mi? Hat alay etti: — Saklayın, saklaym. Aman kuzum kaybolmasın! Yüzbaşı maki sadı anlıyamadı. Gayet ciddi: — Müsterih olun! dedi ve hiç! birimize bakmadan, hattâ selam bile vermeğe lüzum görmeden çık- ti gitti. Herkes şaşalamıştı. Vansm onu takip ettiğini gördüm. Koridorda| tundan da behsediliyor Şükran H. pazar günü ale'in- den habersizce ( Gülcemal ) İs şehrimize (kaçmış, Muammer B.le burada buluşmuştur. Bu su- retle üç aylık bir ayrılıktan sonr tekrar kavuşan çiftlerin Eco; çinin tenha bir köyünde & saatler yaşadıkları söylenmek- tedir. Diğer taraftan Kâzım paşa ailesinin bu hadise münasebe'i- le kızlarını evlâtlıktan reddetmiş bulundukları kuvvetle iddia e dilmektedir. Şükran H. hakkında ailece verilen bu karar kanuni mera- simle de ikmal edilmiş ve genç kız aile ünvanile her türlü mi- ras hakkından mahrum bırakıl: mıştır. Kontratsız evler Emanetle Emvali mettüke arasında ihtilâf çıktı Emvali metrüke idaresi uhdesinde ki bazı evleri kontrntsız olarak kiraya vermiş ve emanet bundan dolayı em vali metrükeden ceza istemiştir. Em vali metrüke idaresi ceza vermiyece ini söylemiş ve iki daire arasındaki İbu mes'ele Dahiliye Vekâletine bildi- rilmiştir, Poliste tayinler Polis üçüncü şube müdürü Hilmi Beyin İstanbul nüfus müdürlüğüne ve sabık polis Şube müdürlerinden Kerim Beyin Hilmi Beyin yerine tayinleri ha- ber alınmıştır. İatya battında da birkaç güne kadar ray ferşiyatına başlana- caktır. Sivasa 15 kilometredeki Kızıl- ırmak köprüsünün ray döşeme mesaiside birkaç güne kadar bitecekt slerini İs şidiyordum ama ne dediklerini an- mâdım. “Mahrek, "namludan huruçtaki sür'at,, “zaviye, “snde- me "inhiraf,, gibi bazı kelimeler duydum. Doğrusu ya Vans'ın bu suallerle ne kazanacağına akıl e>- diremedim. O Hagedon'a teşekkür eder- ken biraz evel dışarı çıkmış olan lis müdürü Obren geri döndü. ans ile Hagedon'un yanımdan geçtikten sonra Vans'a alaycı bir sesle: dedi. Vans'ın cevabını beklemeden Hagedon'a döndü, sordu: — Yüzbaşım, ben mi gidiyorum. Yolunuz ot otomobilimle sizi de bi Markam da söze — Bizim Dinviddi'yi de rebilir misiniz? — Hay hay, aman efendim, &- mir buyurun. Üçü birden Vans, Hat, Markam Vans yemek odas çıktılar Salonda Idık, âdar hi...