—— 4— VAKIT 20 Hariran 130 Hindistanın bugünkü vaziyeti? 2300 sınıf halk, 222 dil varmış Bazı yerler Avrupai, fakat bazı yerler de binlerce sene geri ! Ingiltere hükümetinin Hindis- tan ahvalini tetkik için gönder- diği heyet, iki buçuk'senelik tetkikatın semeresi olan rapo- runun ilk kısmını neşretmiştir. 400 sahifeden müteşekkil olan bu rapor, İngilterenin her fır- kasına mensup mümessiller tara- fından kaleme alınmış ve her meselede bütün mümessiller ara- sında ittifak temin olunmuştur. Raporun ilk kısmı Hindistan hakkında hiç bir tavsiyede bu- lunmıyarak yalnız orasının coğ- rafi, iktisadi, tarihi, ırki bütün ahvalini mufassal bir sürette izah etmektedir. Raporun ileri sürdüğü en mü- bim nokta, İngilterenin, e impe- ratorluk dahilinde kalmak şar- tile, Hindistana ilk fırsatta muh- tariyet * verileceğidir. İngiltere - dükümeti bu siyaset üzere de- vam edecek isede yeni rapora göre, Hindistanın © muhtariyet ihraz etmesine karşı duran bir takım manialar vardır. Raporda bu manialardan bah- solunurken şu sözler söyleniyor: “Bu manialar o kadar müt- hiştir ki bunlara karşı ne yapı- lacağını şimdiden söylemiye im- 'kân yok gibidir. | Buna rağmen İngiltere hükümeeti OHindistana mubtariyet vermeği istihdaf et- mekte devam edeçektir. ,, i Bumu. müteakip Hindistanın rurtariyet ihraz etmesine karşı ren maniaların birkaçı hak- kirda malümat veriliyor. «unların birincisi eski içtimai sistemdir. Bu içtimai sistem Hint- ileri sayısız kastlara iiyireikktn İİ ve onlarm başma brehmenleri geçirerek paryaları en dibe in- dirimektedir. Hindistanda yaşıyan 320 mil- yon insandan 200 milyonu bu sisteme - tâbidir. 30 sene evvel yapılan b'r istatistike göre Hir- distanda 2300 kast vardır. Fakat kastların sayısı bundan ibaret değil, belki daha fazla imiş! Her erkek ve her kadın ne kadar zeki ve ne kadar kıymetli olursa olsun doğduğu kast içinde yaşa- mağa mahkümdur. Bu maniadan sonra Hindistanın istiklâline karşı duran ikinci bir mania Müslümanlarla Hindular arasındaki gerginliktir. Müslü- manlar muvahbhittirler. Buna mu- Yarım asr cevelki: , VAKIT 5. 20 Haziran, 1880 — ersen şaman Ecztöllar encümeni mah- susunun yevmi tesisi dünkü güne müsedif olduğundan eozacı esnafı bir iki vapur -istikra ve muzikalar İstis- hep İlo samdetlü Mavroyanl Efendi Hazretleri ve sair bazı meşahiri etibba bera- ber oldukları halde dünkü gün Bogaziçini geştügüzar ve Büyükderö otelinde bü- yük ziyafet tertibile Idarel ekdahı mesar eylemişlerdir. Mg a kabil Hindular putperestane âyin- “lere tabidirler ve bilhassa inek- lerin kesilmesine muhaliftirler, İki taraf arasında dini bir adavet vardır. Onun için iki taraf ara- sında daima mukateleler vuku bulur. Hindistanda ehemmiyetle na- zarı dikkate alınması icap eden bir mesele memleketin seviye itibarile çok değişik olmasıdır. «Bazi yerler son derece müterak- ki olduğu ve herhangi Avrupa memleketi ile kıyas edilebilece- ği balde bazı yerler binlerce sene geridir. “Bundan sonra lisan meselesi geliyor. Hindistanda: konuşulan lisanlar 222 dir. Bundan başka bir takım lehçeler de vardır. Bü- tön Hindistanda İngilizce konu- şabilenlerin sayısı 2,5 milyor dan ibarettir, Hindistanın Burma bavalisi medeniyet itibarile en yüökseği- dir. Buralarda erkekler arasında okuma yazma bilenler yüzde $İ derecesindedir. Raporda bütün bu cihetler izah olunmakla beraber Hindistanın müstakbel idaresi hakkında bir imada bile bulunulmamış, bu ci- hetler raporun ikinci cildine bırakılmıştır. İkinci cilt Haziranın 20 sinde neşrolunacaktır. “Bununla beraber, ikinel cift” “vükü” bulacak tavsiyelerin OHin- distan milliyet petrverlerini hiç bir veçhile hoşnut etmiyeceği şimdiden tahmin olunmaktadır. gr” e e E İni —1930— bat şanyiyo nisa Daktilo şampiyonluğu mü- sabakasının icra sureti ve ne zaman yapılacağı bu müsabi kayı idare ile iştigal edenhe- £ yet tara'ından kararlaştırılmış- > tır. Kararlaştırılan esasat şun- ; lardır: yy, 1 — Şampiyonluk müsa- bakası Ticaret mektebi âlisin- de icra edilecektir. 2 — Müsabaka temmuzun ilk haftasında yapılacaktır. t 3 — Müsabakaya iştirak 8 edenlerin hangi ar ile azmıya alıştıklarım evvelden kaydettirmeleri lâzımdır. 4 — Müsabaka günü ve saati bilâhare iştirak edenlere bildirilecektir. 5— Müsabakaya erkekler de iştirak edebi Her mi daktilo şampıyonu müsabaka ile anla- şılmıştır Memleketimizde bu- nun tesbiti için ilk teşebbüs eden “ VAKIT ,, şampiyon- luğu kazanacak. olana ve di- öğe muyaffakıyet gösterenlere ) cali kıymettar hatıra vere- 5 Argem ank ktir, yy yg Nafıa müsteşarı Mühendis mektebinin im- fihanlarında bulundu Nafıa müsteşarı Arif B. dün Mühendis mektebinin imtibanla- rında bazır bulunmuştur. Müs- teşar Bey bugün Yalovaya gide- rek yolları teftiş edecek, akşama | avdet edecektir. Arif B. bura- dan Ankaraya gidecektir. Yu gg yg Sebepleri Deli ? Bi gazete: «Evlenenler aza- lıyor, bir taraftan da bo- şanan boşanana!» dedi. Bir baş- kası, muhterem fazılımız Ubey- dullah Efendiye koşarak sormuş. Onun yazdıkları evvelki kadar yalçın değil ama gene tasdike yakin şeyler söylüyor. Evlenme ve boşanma, bir ce- miydtin temel direklerini kurup yıkan varlıklardır. Bunun için- dir ki vak'ayı söyle gelişi güzel karalanmış bir halde görmek, insana ne kanaat, ne de teselli verebiliyor. Halbuki ortaya atı- lan dava, ehemmiyetsiz bir ha- dise değildir. Kendi halinde bı- rakılmâası, yarın korkunç netice- ler verir. Şurası muhakkak ki genç erkekler, evlenmekten ta- mamile yaka silkerek kaçıyorlar. Genç kızlar belki böyle; düşün- müyorlar. Fakat halleri ve hare- ketleriyle etraflarında tehlikeli bir hava, bir samimiyet ve itimat boşluğu derinleştiriyorlar. Genç kız ve delikanlılarımız arasında inandırıcı ümitli bir or- taklık yerleşemiyor. Bu gidişle yerleşeceği de yok. Çünkü yeni sevdalar, bir kibrit aydınlığında görülen manzaralar gibi sürek- siz oluyor. Yanıp sönmesi bu kadar devamsız olan bir ateşten medet umulur mu? Şimdiki er- kek, kadın fendine, aşk alımına karşı çok muhafazalıdır. Güç beyecanlanıyorlar. Sinirleri paslı teller gibidir. Olur olmaz doku- nuşlar, onlardan yanık sesler çıkaramıyor. ve aş ve cey- lin! artık si geride kaldı. Öne! sa- nıyorum ki evlenmelerin azalma” sı ile bu yokluklar arasında çok yakin bağlar var. Mahkemelerde boşanmalar ço- aldı. Bunu sadece Kaydetmek neye yarar? Eğer iyi iş görmek, hayra çalışmak istiyorsak, bu geçimsizliklerin sebeplerini orta- ya koymalıyız. Memleketin her şubesi bunun: sardığı neticeleri bil- dirmelidir. Ruhiyatçılarımız, mahkeme dos: * yaları üstünde çatışarak izdiva- cn hanği mikroplarla çürüdü- günü görür ve çarelerini bula- bilir. Hakikatlar anlaşılınca ter- biyemizde ve hayat telâkkileri- mizde ister istemez iyiye doğru bir değişiklik başlıyacaktır. Fakat bu günkü gibi yalnız neticeler malüm olursa, git gide bu felâketi mukadderat nev'in- den bir şey sayıp boynumuzu bükmekten başka elimizden bir şey gelmiyecek. -Bü nokta etra- fında ciddi bir anketin çok faydalı olacağma inanıyorum. çi Seyyah Aptülkadir B. 22 haziranda Londrada top- lanacak “olan Osmanlı bankası heyeti umumiyesine hükümet na- mina iştirak etmek Üzere Borsa komiseri o Abdülkadir Bey dün Londrâya gitmiştir. Teşekkür Geçirmiş” olduğum kaza dölayısile gerek bizzet gelmek, gerekse: mektupla ve telgrafla sıhhatırm sormak Jöriunda bulunan zevata aym ayrı cevap vermek Imkânını bulamadığımdan teşekkürlerimi Ibltğa vasıta “olmasını “(Vakıt) tan Tic ederim, Operatör Nihat Sizai FEDAYİLERİ EE? Göz yaşları parıldıyordu.. Haldun: “ Sağ kalırsam ayrılmayız, ölür” sem de ölüm bizi ayırmaz. ,dedi ilgi mz Iki kardeş döndüler ve bir kaç adım attılar, sonra geri baktılar. Mesrure onlardan göz lerini ayırmamıştı. Ay, bütün ışığile Oonun yüzünü aydın- latmıştı, Haldun onun gözle- rinden yaşlar aktığını farketti. Haldun ilerliyemedi ve geri döndü. Kardeşi ona refakat etti. Haldun Mesrurenin önünde iyii- di, elini alarak öptü, sonra: — Sağ kalırsam, dedi, ayrıl mayız, ölürsem de ölüm bizi ayı- ramazl Daha sonra iki kardeş dön- düler, çalılar arasından çıktılar, bahçede bir kaç dakika dolaştı- lar, sonra misafirhaneye döndü- Ertesi gün geçmiş, gece ok muştu. Ay bedri tam balinde Masyas kalesinin üzerine asılmış bir avize -gibi idi. Her taraf gü- müş renginde bir aydınlık içinde idi. Zeydun ile Haldun misafir- haneden çıkarak emsalsiz atları- na bindiler. İkisi yan yana gidi- yorlardı, Ay ışıkları onların par- lak zırhlarına aksediyor ve onlara fazla bir mehabet veriyordu. Bir sürü halk onların önlerinden ve arkalarından ilerlemekte idiler. Bütün Merin milleti bu gelmişti. .. Ven alemin en u yerin yegâne şiarı Mi Her gün buradan çıkanlar adam öl- dürmek için çıkarlardı. Ölüm adeta bunların yedikleri ekmek, kokladıkları hava idi. Bu ölüm peşinde koşan, ölüm için yaşıyan fedayilerin ekserisi geri dönmi- yor, belki bunlar ölümü günlerce haftalarca, aylarca hatta sene- lerce bekliyor, nihayet, ya kur- banlarına zehirli kadahları su- narak, yahut kamalarını kulla- narak muvaffak oluyor ve kaçi- yor, yahut yakalanarak cezalarını çekiyor, idam olunuyorlardı. Bu adamları kalelerinin dışmda ö- lâm beklediği gibi muvaffak ol- madıkları takdirde kalelerinin içinde de yalnız ölüm beklerdi. Onların bu habis imamları bile, bir ölüm kılıcından başka birşey değildi, Fedayiler bu adamın arzusunu yerine getirmek için kendilerini uçurumlara yuvarlar- Jar, karılarmı ve çocuklarını onun uğrunda feda ederlerdi, Bunla- rn mükâfatları esrarlı kadehler, şehevi rüyalar, nihayet onların itikatlarınca o mabut cennetti, Bunların hepisi de o mevhum : sahnenin kurbanı idiler. Bu gece cennet fadaileri na- dir gördikleri bir manzarayı temaşa (edeceklerdi. (o Onlara göre hariciler döğüşecek ve onlar haricilerin birbirlerini öl- dürmelerini seyredeceklerdi. İki taraftan birinin veya ikisinin atlarile birlikte daracık köprü üzerinden uçuruma yuvarlanması temâşaya diğer bir şeydi. Onun içn bütün cebel halkı memnun- dular. Sanki bu gece bir bay- ram gecesidi. İki kardeş vekar ve ciddiyet | içinde U ilerliyorlardı. Kalabalık içinde onlara doğru uzanan bir CENNET el, bir mektup verdi. Lr bu mektubu aldı ve 8Y p okudu: “Beni sizinle ki konuştu? onun için bu kâğıt park ze muvaffakıyet temenni ve Allahın sizinle berabef © sını bütün iii Benim namıma hiç endişe)? mi meyiniz, sağ kalsanız da, de sizinle beraber “. emin olunuz!, » Haldun kâğıdı Zeyduns © o da okudu, sonra: p çe ki kardeş köprünün vardılar. Halk küme küm* lanmışlardı. Evlerin pencereleri, surların insanla dolu idi. Kip ; bir yerde ul Cebel * ee oturuy like tepeden tırnağa kat cevherler içinde ve onuü 2 da idi. Muassa bir ride dai ve mi ki etmişlerdi. Zeydun ile Haldun başmdaki kemere kadar * yerek durdular. Ellerindel raklarla etrafı selamlad lar duruyorken ikinci b olkyasa van Memeye me EĞİ kafilesi idi. Kaptan şeyl diği kara atına binmiş, reze sahasına geliyordu. İki kardeşi yan eri kaptan birdenbire baj 7 — Ben yalnız başıma mi mübareze emer. lik bu mudur? Zeydun hemen cevap — Hayır, Hain ki evvelâ benimle, beni deceksin. nefeslerini alan bir adam görüyorum. Kaptan, bu sözleri sonra ilerledi. Hiddet ve onun yüzünde dalgalanıyo” 4 Kaptan ilerledikten sar du. Sinanın tarafına ni ona hitap etti: — Ben sana bu kadar 9” lerde bulundum. Mükâfat ©“ beni bu adamlara atıyorsU”. adamlar ki senin kari alacağın kadının bare aşıklarıdır. 1930 9 vi Güneşin Seretana girm neyin doğuyu: 4,28 — bati # Lİ bati Di doğuşu : 105— Namaz vakitleri “,,/ Sabah Öğle İkindi Akşam Va 223 1218 ane rad 2140 Bugün rüzgâr hafif. 10489” iyi olacıklır .