— 4 — VAKIT 17 Haziran 1730 WAKI Istanbul ve Garbi Trakya Törkiye ile Yunanistan sında akdedilen yeni itilâf- namenin mühim bir neticesi şu dur; İstanbuldaki Rumlar ile Garbi oTrakyadaki Türk ve Müslümanların vaziyetlerine vü- zuh ve sarahat gelmiş olması, (Lozan) da imza ediliş olan mübadele mukavelesi mucibince İstanbuldaki Ortodoks Rumlar Garbi Trakyadaki Türk ve Müs- İümanlara mukabil etabli addedi- lerek mübadeleden istisna edi mişler idi. Ancak esasen İstan- bullu olmayıp buraya 1917 senesinden sonra gelmiş olan yabancı Rumların diğer Anadolu | ve Şarki Trakya Rumları gibi mübadeleye tabi tutulması esası da kabul olunmuş idi. Istanbulda bulunan Rumların bu tarzda bir tasnife tabi tutularak bir kısmı- üm möbadil, diğer kısmının gayri mübadil addedilmesi mu- kavelenin (tatbikatı (sırasında büyük müşkülâtı mucip olmuştur. Çünkü Istanbulda bulunan Rum- ların mübim bir kısmı kendileri- nin etabli olduklarını iddia etmekle beraber yerli olduklarına dair vesaik göstermemişlerdir. Hatta yirmi, yirmi beş seneden- beri İstanbulda dükkân ve tica- rethane sahibi olanlardan ba- zıları Türk kanunları ahkâmina tevfikan kendilerinin Istanbulda yerleşmiş olduklarım isbat ede- *memişlerdir. Bu vaziyet bir çok şikâyet- leri davet etmiştir. Türkiye hü- | kümeti ile Yunan hükümeti ara- sında bir çok münakaşalara ze- min olmuştur. İstanbul Rumları içinde hakikaten mübadeleden müstesna olanlar ile 0'miyan ları tefrik etmekteki müşkülât dolayısile böyle bir tefrik mua- melesinin yapılmasına intizar hükümet / İstanbuldaki © bütün Rumlara karşı mübadil nazarile bakmak mecburiyetinde kalmış, bunların emlâk alıp satmaları ve memleket dahilinde serbestçe | seyahat etmelerini menetmiştir. Bunun neticesi olarak . Istanbul- daki yabancı Rumlar 'ile beraker bütün yerli Rumlar en mühim medeni o haklarından (mahrum kalmıştır. Diğer taraftan Yunan hükümetinin de Garbi trakyada bulunan Türk 've müslümanların pek çok emval ve emlâkine vazıyet ettikten başka bu zaval- Ilları ölüme hasret bir hale koymuştur. Bunlara ihtiyarları ile Garbi Trakyadan çıkıp gitmegi bile menetmiştir. Tabii olarak bu vaziyetin neticesi yalnız İstanbulda ki Rum- lar ve Garbi dee mek T Türkler A Yarım gur ervelij VAKIT 7) Haziren, 1880 sasarersenireüyesemmnnezasoune0reeseveronsanananazas, 21 Geçende Londrada İngiliz şuereyi benamından Eeyro- nun bir heykeli rekzolun- duğu gibi bu kerre dahi Berlinde Almarya şuara ve üdebeyi meşhuresinden Gö- tenin heykeli, imparator Vilhelm dehi hazır bulunduğu halde küşat olunmuştur. İ hükümeti bırakacak | için şahsi iztırap tevlit etmeğe münhasır kalmıyordu. Umumiyetle Istanbulun ve Garbi Trakyanın iktisadi buhranı da artıyordu. Yeni itilâfname Istanbul rum- larına karşı geniş bir müsaade- kârlık göstermek suretile etabli meselesini esaslı bir surette bal- letmiştir. Yani Istanbulda bug'n mevcut ortodoks rumların kâf- fesi -İstanbula ne vakit ve ne- | reden geldikleri araştırılmaksı- zın- mübadeleden müstesna tu- tulmuştur. Binaenaleyh yeni iti- lâfnamenin Omevkii (omer'iyete dahil olduğu günden itibaren Istanbulda mübadele mukavele- sinin tatbikinden mütevellit gay- rı tabii vaziyet zail olacaktır. Bugüne kadar İstanbuldaki ban- kaların hemen hepsi buradaki rumların vaziyeti gayrı vazih olduğu için kendilerine. kredi açmıyorlardı; bu rumlarn ken- dileri de kendi vaziyetlerinden i emin olmadıkları için herhangi bir iktisadi teşebbüse girişemi- yorlardi. Diğer taraftan İstan- bul rumları hükümetin bir kararı mucibince Anadoluda ve Garbi Trakyada seyahat «edemedikleri gibi memleketin haricine iste- dikleri gibi girip çıkmağa da mezun bulunmıyorlardı. Ve bun- dan bu ahval Istanbulun iktisadi buhranı üzerinde tesir eden avamilden birini teşkil ediyordu. Şimdi “yeni itilâfnamenin mevkii mer'iyete girmesi İstanbuldaki bu gayrı tabii vaziyeti izale ede- ceği. için işlerin açılmasına da hizmet edecektir. Buna mukabil şüphesiz Yu- nan bükümeti de Garbi Trak- ya Türk ve Müslümanları üze- rinde tatbik etmekte olduğu tedhiş ve tazyik siyasetini kal- dıracaktır. Uzun senelerdenberi burada (o hayatlarından bıkmış i olan Türk ve Müsüman kütlesi artık insanca bir bayat yaşa- mak devrine girecektir. Yani Türkiyenin Istanbul rumları hak- kında temin ettiği şeraiti Yunan Garbi o Trakyadaki Türk ve Müslümanlar hakkında temin edecektir. Garbi Trakya Türkleri de serbestçe mal alıp satacaklar, serbestçe o Yunanis- tan dabilinde seyahat edebile- cekler, Yunanistandan o harice serbestçe girip çıkabileceklerdir. Şüphesiz Türkler hakkında tat- bik edilecek bu yeni şeraiti ida- re bütün Garbi Trakyanın ikti- sadi faaliyeti üzerinde feyizli bir tesir husule getirecektir. Bütün bu izahat bülâsatan şunu ifade eder ki İstanbulun Rum seknesi ile Garbi Trakya- nın Müslüman ahalisi hakiki sulh ve sükün devrine yeni itilâfna- menin tatbiki ile girmiş bulu. nacaktır. Mehmet Asım Bir İngiliz tayyaresi çeldi, gitti Evvelki akşam s.at al ıda bir İngiliz tayyaresi şehrimize gelmiş İ vedün sabah, Halep tarikile Hindistana doğru hareket etmiş- tir. Kapten Vilsonun idaresinde bulunan bu tayyare İngiltere - İnsan zenginler Gervetin kalbi altın zırklar içine sakladığı onu merha- met ve şefkate karşı kapali bulun- durduğu pek meşhur bir baki- kattir. Zaman zaman bu hük- mün aksine vak'alar görülmesi kaide ve kanun kuvvetini haiz olmadığı için, hâlâ servetin, zen- gini uyuşturduğunda herkes bir- leşir. Fakat geçen gün okudu- ğum bir haber, bu en eski hük- mün artık son demlerini yaşadı- ğıma beni inandırır gibi oldu. Ajansların bütün dünyaya yay- dığı haber şu idi: Amerikadaki milyarderler, bir kongre yapmışlar ve bir zengin öldükten sonra eğer arkasında para birakırsa, onun namusun- dan hakkile şüphe edileceğine karar vermişler. Onların inan- dıklarma göre, bir zengin, ser- vetini yaşadığı zaman içinde hay» ra sarfedecek ve rahipliği ancak onu insanlığın ıstırabına merhem etmiye münhasır kalacak. Amerikanın her şeyi gibi zen- ginleri de tuhaf adamlardır. Am- ma keşke her tuhaflıkları bu son kararlarındaki gibi o'sa | Mes'eleyi bir şaka şeklinde muhakeme etmemeli. Zaten bir çok misaller bü tarzda düşün- memizm moksanm yüzümüze vurur. Dünyanın ber tara- finda Amerikalı parası, Ameri- kalı vakfı büyük kümeler halin- de yığılmıştır. Rokfeller, Fort ve daha başka atlarını hatırlıya- madığım - tabur tabur /-zöhgin adamlar; mezhep” güyreti- güt- meden müesseseler, : hastaneler, enstitüler, laboratuvarlar açmışlar, yardım yurtları okurmuşlardır. Dünkü gazetelerde yeni bir ilim merkezi için ilk taksit olarak 1000000 isterlin verildiğini oku- duk. Demek kongre kararı, boş bir dava, kuru e iba- ret değil, Hadisenin his tarafı. kadar fikir cephesi de kuvvetli, Kazan- cını yer yüzündeki açlık ve se- faleti (o dindirmiye vakfetmek.. Yirminci asırda azizlerin, evli- yalarım yaşadığını ıspat etmek demek olur. Her gönül, bu yük- sek his buzurunda en derin bürmetiyle iğilir. Fikir tarafına gelince; «Biri yer, biri ba- kar..»ın kopardığı kıyametlere, bu cömertlik önünde eski gayzı ile diş gıçırdatıp içtimai zelzeler yapamıyacak. “Yani tek tek 15- ve rejim felâketleride ilâve edilmiyecek. © Sosyalizmin o ve onun daha azgın istihalelerinin yaptığı memleket baileleri mey- danda dururken başka türlü düşünmek, bilmem kabil olur mu? Seyyah Moskovaya bir heye- timizigidecek Haber aldığımza gö'e on temmuzda Moskcvala insani, baytari, zırai hastalıklar kongresi toplanacaktır. Kongreye hükü- metimizde iştirak edecek ve Aydın meb'usu Mazbar B.in riya- setinde Ali Riza (Aydın) ve İsmail, Pendik baktriyolojihanesi , Hindistan hava hattının tecrübe- | lerini yapan tayyarelerden biri- müdürü Şefik beylerden mü- rekkep bir heyet yakında Mos- kovaya gidecektir. Muharriri : “ Haydi gidiniz, be Şeyh emretti : * Rız? Ömer cennette bekleyiniz! ,, İki adam bir lâhza düşünmeden uçuruma atıldılar Eğ Sinan Melikenin bu cevabın- dan müteessir olmamış gibi idi. Bilâkis lehine bir nutuk irat edilmiş kadar memnun görünü- yordu. Sinan elçilere döndü: — Sizi ebedi seyahata gön- dermeden evvel buradan defo- lunuz. Şayet efendiniz aleyhimde harekete cür'et edecek olursa “o zaman benim fedayilerim onu karşılarlar. (o Efendiniz (o bilsin ki bundan böyle benim kama- larım ve hançerlerim gece gün düz onun başı ucunda dolaşa- caklır. Onun benim elimden kurtulmasına imkân yoktur. Be- nim fedayilerimden birinin öl- yi göndereceğim. Onun en emin muhafızları onun katilleri olacak- lar. Şayet efendiniz bana karşı hareket ederse bunlarla karşı- laşacak ve akıbet mahvolacaktır. Artık kendisi bilir, Elçi cevap verdi: — Bunlar büyük bir katile yakışacak sözlerdir. Sinan ilâve etti: — Bizim sözlerimizi hareket- ler de takip eder. Bizim bütün milletimiz ölüme ant içmiştir. Gülüyor muzunuz?.. O halde seyrediniz... Veli ve Cafer! bu- raya geliniz.Bu mel'un köpekle- re ö'ümden korkmadığınızı isbat ediniz. Haydi ikiniz de gidiniz ve beni cennelte bekleyiniz. Sinanın çâğırdığı iki adam bir kelime söylemeden koşmuş- lar, taraçanın kenarına varmış- lar, ve bir lahze düşünmeden kendilerini uçuruma yuvarlamış- lardı. Bir dakikada olup biten bu hadiseden sonra Sinan elçilere baktı: — Salâhattinin böyle adam- ları var mı?. dedi. Benim bütün tebaam böyledir.” Haydi def- olunuz. İsterseniz bu iki kar- deşi de beraber götürünüzde gördüklerinizi tasdik etsinler... Haldun bemen cevap verdi: tırap çekenlerin matemine belde | — Emredersiniz, tabiidir ki, itaat ederiz, fakat biliyorsu- nuz ki, İ nacak bir davamız var. Oda kaptanla vuku bulacak mübâ- rezemizdir . Bu işi bitirdikten sonra ister sehiz buradan gideriz. Sinan: — Pek âlâdedi, sonra emr etti: — Bu elçilere O hareketlerin- den evvel yiyecek ve içecek veriniz . Fakat etmedi : —Biz katillerin ekmeğini yeme- kabul elçilerin reisi yiz. Onun için hemen yola çıkı- | yoruz. Fakat bir hafta sonra on binlerce kılıç ve mızrakla bizi tekrar göreceksin. Biz buradan dönüyorken senin kellen de bu mızraklardan birine asılı olacak- tır. Size gelince Prenses Hz. şayet bir taarruza uğrarsanız hiç tereddüt etmeden kendinizi öl- mesi mukabilind. ona yüz feda- | | yaptılar. bizim burada hallolu- | dürünüz ve şerefinizi id ediniz. İl melik se” mişler ve dı; oi Dükü giten sonra elile işaret vermiş, meclisi lunanların hepside çıkanağı lamışlardı. Herkesten ee like ile Mesrure çıkmı lar sonra iki kardeş taraçay! mişlerdi. İ Mübareze Zeydun ile Haldun meclisinden çıkıyorken tinin tarafından gelecek *”. leri düşünüyorlardı. Elçilef rına binerek gidiyorlardı iy ba bunların avdetleri $* İkisi de düşüne düşün€ zerinde dolaşıyordu. Hadi? el döndüler ve Melikeden medi. O akşam ziyafet yemek başına geçtikleri zenin vuku bulacağı ye” şamki mülâkat yerini j cek midi... seye çıktılar, gözleri yanın ve ona giden 00) bir müddet dolaştıktan ları iyice öğrendikten oy ber almayı ümit ei i Melikeden hiç bir hi ab diğinden (kardeşlerin di odalarına getirildi. İki Mesrure göründü, ve “all gece atlarma binerek * kadar: gidebileceklerini 5 verdi, sonra bir işaretle # malarını ibtar etti. f Kardeşler | yemekten “ii s ahıra gittiler, atların Si ve muhafızlarıle birlikte # doğru gittiler. Onlar orafi, dıkları zaman Kaptan : larile birlikte dönüyordu. ç şılan oda bu tehlikeli ö üzerinde nasıl hareket € ni denemek için gelmişti” | Haldun Alevin, Zeydati manın üzerinde idiler. çok korkunç köprüye d lediler, İki at sağı solu dıktan sonra tam sürsi mağa başladılar. Haldun rünün ortasında durarak karşıya geldiler, mızr? #f çektiler ve atlarını ilef sürerek “döğüşme t di Şeyhin fedayi “gf cesur gençleri hayretle gi ediyorlardı. Bu kadar ! saha üzerinde ancak cesaret ve bu kadar österilebilirdi . 1 gösterile! / Dera / <2 VAKITIN TAK! Güneşin doğuşu: 4,28 — yi f Ayın doğuşu : 24,38— PMU ——————— Namaz vakitleri Sahah Öğle İktadı Akşam va 4| 225 izıs 1615 196 il Bugünkü bav# Bugün rüzgâr haf: ir” > iyi olacaktır