14 Nisan 1930 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

14 Nisan 1930 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜŞKÜNLER: 3 Oğul Yazan : Sadrı Etem Göbekli adam dışarı çıktıktan sonra Sacit masada yalnız kaldı. Anlaşılan Sacidin bu işe deh- şetli surette canı sıkılmıştı. Kaşları çatıldı. Pilanları alt üst olan her insan gibi yerinde duramıyordu. Yüzü çatılıyor, alnı kat, kat oluyordu... Kardeşi gelip te göbekli adamı görmeyince. Şaşırdı : — Nerede... diye sormaya lüzum kalmadan Kardeşinin ha- linden bir şeyler sezdi... Karde- şinin birdenbire çatılan suratına baktı. — Ne oldu da diyemedi... Sacit : “ — Telefon ettiler gitti de- di.. Fakat bu diyiş ağzından ne tuhaf bir ahenkle dökülü- yordu... Hüzün kıza da çöktü... Oda şakaklarını avuçları arasına al- dı. İki kardeş karşılıklı düşünmi- ye başladılar... Sacit dalgın, kardeşi dalgın... Ben de onların hüznünü dü- şünüyordum. Bir koku, keskin bir lâvanta kokusu, podra kokusu, genzi- me çarptı. İhtiyarsızca vaziyetimi değiştirdim. Ve kokunun bir /” rüzgâr gibi estiği tarafa baktım: Sacidin yanma bir delikanlı gelmişti. Bu delikanlı, ince uzun narin bir çocuktu. 17-18 yaşla- rında ya vardı ya yoktu. Delikanlınm uzun favorileri vardı ve o byantinle yatırılmış saçları... Kaşları yontula, yon- tula incecik bir siyah çizgi halini almıştı. Kirpikleri uzun ve kıvrıktı, onun gözleri siyahmı idi? Bir bakışta siyabtı, öyle rünü- yordu.. Yeşilmi idi? bir bakışta da yeşile benziyordu. özleri her bakışta bir renk. Yüzünde henüz çizgiler çoğal- mamış, derisi çok şeffaf... Bu şeffaflık üstünde kalın bir podra tabakası betonlaşmış dudakları kıpkırmızı yalnız dudağı ile bur- nunun bitiştiği yerde bir kızartı.. Bir sıyrık gibi birşey verecekti. Vücudünün bütün hatlarını kıvrıntılarını, girintilerini, çıkın- tılarmı birer birer Siyah «€ketinin yaka düğmesinin yanında beyaz, beyaz küçümen- cik, küçümencik tozlar var, Delikanlı ezilerek, büzülerek vücudünün bütün hatlarını kıv- randıra, kıvrandıra bir küçük hanım gibi, birşeyler söyledi. Çocuk pek yavaş söylediği için neler söylediğini anlıyamadım. Sacit çocuğu dinledikten son- ra elile bir işaret yaptı... Bu işaret insana bir saksofonu ha tırlatırdı.. Galiba Sacit : «— Caz başlasında öyle di- yordu... Hakikaten tahminimde aldan- mamışım. Caz başlayıncıya ka- dar, çocuk durdu. Caz başladı. Herkes ayakta salon tekrar bir © manej yeri halini aldı. gösteriyor. | Deminden beri Sacidin ya- nmda duran çocuğu oturduğu locadan gözetliyen şişman ve kıranta adam Sacide baktı sağ kaşını kaldırdı çocuğu işaret elli sonra sag gözünü tastik mukabilinde kırptı.. Sacit dışarı çıktı, » arkasında.. Ben de biraz sonra dışarı çıkmak için locaların önünden geçiyordum. Demin kıranta ada- mın oturduğu locada geriye çe- kilmiş ve masadaki elektrik am- pulünü söndürmüş iki hayalet vardı... Bu iki hayalet derin derin ve burundan içeri doğru nefes alır çocuk ta yorlardı... — Hıhh.. hıhh.. Hıh... Hıh... Hıh..... Nefes alışları işittikten sonra, deminki işaretlerin, tastiklerin manasını anladım. Malümya, böyle yerlerde ko- kain filan öyle herkese verli- MEZ... Masama dönmek için yürü- meğe başladım. Sacit te geliyordu, uzaktan biri Sacide baktı bir parmağı | ile burnunun ucunu gösterdi, İ Sacit ona şöyle bir baktı: Ağzını, Şİ gözlerini yukarı Ed aldırdı... “Bunun . “hayır, odemek oldu- gunu şüphesiz benim gibi sizde anladınız. Derken bizim hafız Nesip kolumdan tuttu ... Eski şakraklığı ile: , — Sende buralara gelirmi- sin... «— Eh işte düştük.. Şimdiye kadar Ankarada idim... «— Sen ne iş yapıyorsun. “— Sözüm yabana muharrir- lik. “ — Ben de darülacze müfet- tişiyim!.. Maaş çok değil ama neyse geçinip gidiyoruz.. Sine- malara, tiyatrolara, barlara para vermedikten sonra. “— Gayet kârlı bir iş... “— Eh fena değil; allah bin- bin bereket versin!,. İşte biz her akşam böyle işte.. — Sabahlığız... Vazife birader. Ne yaparsın. Bir viski iç yahul. bahtiyar valde aa cildinin, letafetini Pertev çocuk podrası ile temin etmiştir. Ekmek ve francala fiatları Şehremanetinden: Nisanın on beşinei salı gününden itibaren ekmek on dört kuruştur. Fran- m yirmi bir buçuk kuruşta | ipka edilmiştir. Kakfos ağacı Arizona çöllerinde en çok ye- tişen ağaçlar, Kaktos ve Jokka ağaçlarıdır. Bu ağaçlar, yağmur- lu mevsimlerde suları yaprakla- rında depo etmekte ve bu saye- de çiçeklenebilmektedir. Bu ağaçların çiçeklenmesi Sa- yesinde sürü sürü arılar çöle hü- cum etmekte ve rengârenk kuş- lar çöl içinde cıvıldamaktadır. Bu havalide yaşıyan kırmızılar yakın zamana kadar, rakıslı bir | takım ip piya era 9 meki Sari o Bulmaca o Dünkü bulmacamız! hallede- halledilmiş medinizse bugünkü | şekle bakarak yeni bulmacamı- zan SIrrıni meydana çıkarabilirsi- niz. Bunun için aşağıdaki tarife- yi tatbik ederek üç beş dakika meşgu' olmanız kâfidir: 1-23 4846 74910 1 1fö1LME| a ZAMA A BIR 3ju| (a) ZA AİR A:'TliP SİgERİi gUNü GİR il IYNAK 7 İçimi ii BATİ sjT ATM veça oji MA: MHZ 1ojiM İ EN ula iZAM Dünkü bulmacamızın balledilmiş şekli 1234507891011 LE ASR WN — e Bugünkü hir li Soldan sağa: Kaktos ağaçları va <<, & <a | | | | Seşencek gıdayı ha i DED ŞAMLI “MAGAZASİ MALLARININ “TASFİYESİ b KATİ SALLIZ. Bir filme nazaran nasıl techiz edilef İ rini daimi surette dinliyebilecek | eski 49, | gfte kurnalı harüaam kısmı olup yanında çamaşı”. a a. & Be A 1949 senesinde asker| Son zamanlarda çevrilen film- lerden bir tanesi bundan 19 se- ne sonra geçecek bir vak'ayı gös- termektedir, 1949 senesinde olup bitecek hadiseler arasında bir de harp tasavvur eden filim rejisörü o senenin askerlerini resimde gör- düğünüz kıyafette temsil ettir mektedir. Bu askerin silâhı gayet pratik bir hale getirilmiştir. Kulağında telsiz muhaberele- bir kulaklık vardır. Elbise siyah meşindendir ve hepsinden garip bir nokta vardır ki o da arkasında bulunan ku- tuların uzun bir müddet karnını lmasıdır. 1949 da asker Bunlardaki gıdalar birer tablet halinde edilmiştiri Satılık mükemmel koni İstanbul Emvali eytall idaresinden: Sabık feraşet vekili Seyyit İbrahim Esat ve bi Ebüssuut Esat Efendilerin istikraz eyledikleri met mukabilinde idaremiz uhdesinde vefaen mefruğ bul Beşiktaşta, Yeni mahallede posta eaddesi sokağ; 24 yeni 30, 41 numaralı ve 1050 zira rnde maa bahçe bir hane satılıktır. Mezkür konağın iki kapısı olup selâmlık cihetint kapıdan girildikte çini döşeli taşlıktan geçilerek 8” 1 halâ, 1 kahve ocağı, İkiler ve bir mutfak, ikine küçük bir koridordan büyük bir salona geçildikte3oda,*4i üçüncü katla keza bir büyük salon üzerinde üçü b; biri küçük olmak üzere 4 odası olup harem ki geçmek için her bir katla koridorlar vardır. kısmına bahçe kapısından cini döşeli Lışlığa gedik i 4 olda 1 hali, ikinci kata çıkıldıka bir koridordan salona geçilerek 7 oda, 2 halâ, üçüncü * | 1 ! ! : , Mi dl : İ keza br koridor ve br salon üzerinde 7 oda ve İ çe 1 vardır. İkinci katla yan tarafta bir koridorla harem mına geçilir. külhanlı ve 2 halvetli, mermer taş vardır. Hamamın yanında Z oda ve bahçe ayrıca bir odunluk ile cephede ve yan tarafta diğer küç odunluğu vardır. Zemin kalı kâgir olup içi dışı © boyalı, kalemkür işlemeli ve 3170 arşın bahçö, etrafı, yüksek duvarlıdır ki cem'an 32 oda, 4 995 kiler, 2 mutfak 1 hamam, 2 odunluk, 7 halâ ile " 7 suyunu havidir, Talip olanlar ve fazla malümat almak isteyenle” gün saat 156 kadar Adliye binası dahilinde Emvali eytam idaresi acaat elsinler. (7 İntikadt Ia. 6 — Ann gi nota (31. 7— Put (5), volkan nı a 8 — Tarlı küçük kazıdı (6). Y — Dişi horoz (5) 10 — Şikar 12), cezair yanın da bir memleket (3), her şeyin başı (4) Ti — Yana (5), ekmek (3). Yukardan aşağı: 1 Çene saçı (5), avrupa sucuğu (SL 2 — Kaybettirmek 15). 3 Toz papive büver (37, tavuk yatağı 75) 4 — Orur- — Eser (#1 no k (6). — Odun (5 | bir şark vilâyeci (5k İĞ g beğ değil (6), kariyeler wi dei tkam (8). bir nevi bono BE MUNASEBETİLE mi Başlamıştır. İstifade ediniz. ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: