DÜŞ KÜNLER: 3 Oğul Yazan : Sadrı Etem Dünkü kısmın bülâsası: | Madam Neri anlatmak istediği şeyi anlatmıya başladı * — Bu son zamanlarda bir Sakallı İtalyan peyda oldu. İşlerimize mani olu- yor. Maskara herifin “haddini bildirin. Diye aça ağzım, yumdu gözünü söyledi, söyledi, söyledi sonra tekrar sinirleri totti, ellerini acayıp yerlerde dolaşmıya başladı, Ben dans edenleri seyrediyorum.) Dönenlerden biri başile selâm | serdi. Acaba bu kim? Bu kim? İncecik kaşları var.. tanıyaca- ğım.. gözüm ısırıyor. bu'dum, buldum.. Allah müstahakkını versin kör imamın oğlu, bizim lise ar- kadaşlarından hafız Nesip... A- man bu ne aval bir softa idi. bir türlü uçkuru ile mintanınn etekleri şalyardan içeri girmez- di. Hikmet hüda, sanki bir el onun uçkurlarım boyuna dşan çekerdi, Çocuklar 'onun ucu işlemeli uçkurunu sıraya az mi bağar- lardı delişmen hafizı şimdi daha iyi hatırhyorum o öğle'eri mey- zinlik eder bahçede güleşir, yan- dan çekme potinlerinden çıkar- dığı lâstiklerle öteye beriye kâ- âsi parçası atar. püskul ve yumurta dövüşt“rürdü. Az daha unutuyordum. Onun bir itiyadı daha vardı. Kâğıtları çiğneyp, çiğneyip tavana yapıştırmak... Onun derdi günü bu idi.. mü- eccel bir memuryete kayrılmış- tı. Aman efendim bir de şimdi görün.. iki dirhem bir çekirdek, çekirdek te lâf mı? Arsa bâlâ üstündeki elbiseler iğreti gibi duruyor. Bir elib gene uçkurları- nı toplar halde; meydana çıkı- erecek diye ödüm koptu.. neyse sfendim.. Çiftler dönüyor, bizim komşu Hacı &fendinin torunu da bura- da. Acay'p şey. Bu kızcağız yedi yaşında iken erkek horoz bile göremezdi. Do- kuz yaşında Hacı baba ona a- rabi okuttu, mızraklıyı hatmet- tirdi. Ben asker olduğum zaman, erik. ağacında bem erik toplar, hem dallı basma entarisinin ete- ğini beline sokar, şarkı söyler gibi sure ezberlerdi.. vay hacı vay; vay Meliha hanım vay. O- nn kınaı mini mini ellerini ba- tırlıyorum. Hem onun ne duman'ı bakışı vardı. Zavallı baştan çıkmasın diye kız mektebine gönderilme- di ama 6 bir trene biner gibi madamm vagonuna bindiriliyor, Hacı efendi acaba ne oldu? Zannederim ki cavlağı çekti, Meliha hanımın ayağında ne de gözel iskarpinler var hemde kırmızı... anladınız ya kırmızı, kıpkırmızı, güvercin kanı gibi iskarpinleri var. Bu bir parola- dır. (1926 için) onu anlıyan an- lar: Melihanm ayaklarına, cici ve muntazam iskârpinlerine bakar- ken aklıma onun penbe güllü takunyaları” geldi. Onunla tıkır da tıkır, nasıl dolaşırdı. İ dam, bir defa başı kabak.. Bize misafırliğe takunya ile gelirdi. Bakka'a çakkala takun- ya ile giderdi. Hatta şöy e bir felekten gâm İ almak için annesi ve büyük am nesi ile birlikte gittikleri deniz kenerına bie. Melihanın ne güzel baldırları varmış © zaman ne diye keşfe- demedim.. Hee kalçaları bir- denbire genişliyor sonra birden- bire darâlıyor, daraliyor adeta eli iki avucuma sığacak gibi bir şey.. sonra göğsü gene kabarı- yor. Gerdanı ağzı yüzünün hat- ları gözleri ne kadar güzel... Dı dakları kıpkırmızı, iki duda- ğının arasından up uzun, ve ip ince bir ağızlık uzanıyor, buram i buram duman... Melha ile tanımıyorum, çok yaşlı, adam bir a- yü- zü bumburuşuk, ve gözleri çipil, üstelik kamburumsu. Madam Neri İtalyan dostları- na İtalyanca uzun mu uzun bir konferans veriyordu. Canım 8 kılmıya başladı. Etrafı seyre danseden Önü 1nümüzdeki masada iki kadın bir erkek oturuyordu. Bunların birmi çok iyi tanı- rım, Kıpkirizi O köstümler içinde bir nar çiçeği gibi, bir karanfil gi görünen kadın Sacidin kız ardeşi idi. Öteki onun mektep arkadaşı Fahamet hanımdı, beriki nasıl göze çarpan, parlak, geveze renkler seçmiş ve kendisini tüy- leri pınl pırıl yanan bir medar kuşu hatine koymuşsa ötekide © kadar koyu renk'er içinde sessiz vücudunun bütün hatların- da zeralet taşıyan minik bir es- merdi. Öyle hissediyorum ki bu ka- dın henüz evle bark sevgili ile nişanlı baş müşteris; ile kalp ve cüzdan yollarının nerede ayrılıp nerelerde (birleştiğini (o benüz öğrenmemişe benziyor. Bu işler- de pek acemi gibi. Barı, ve bar- daki insanları veni bir filim sey- reder gibi süzüyordu. Hikmet bu iki kadının ara sında kâh ikisine de kur yapa- rak kadınlarıb irbirine düşürerek, birbirlerini kıskandırarak kendi- ne rımetmek istiyor. Birinin baldırım sıkarken, ötekinin göz- | ler nin çine da'gın, baygın ade- min Havvaya, Züleyhanın Yusufa, Mecnunun Leylâya, Romeonun ülyete baktığı gbi bakıyor. bi kadının zekâsını çelecek şe- kilde konuşuyor. Bitmedi —-—— » Germencikt- yapilan mektep — Aydının Germencik nahiyesinde 46 bin ira bedelle mütaabbit Hayri bey ubhtesine ihale edilip inşası hitam bulan tam devreli mektebin teşekkül eden heyeti fenniye tarafından tetkikatı yapılmış, projesine mu- vafık bır şekilde inşa edildiği tesbit edilmiş; kabul muame esi | icra edilmiştir. Mektep, va'i Hüs- nü beyin mutkanu müteakıp me- rasimle açılmıştır. Muhtelif bina- larua okuyan yavruar yeni bi- naya nakledilmişlerdir. Tokyo Londrayı Giyer (ki müebbet Japonyan: Londrada topla: 77 van bahri tesli- > hatı tahdit kon- ? feransına gön - derdiği murah- hasları başında olan M. Vakat pi suki'nin o Japon- ŞE yada kalan zev cesi ve kayın validesi, Londra konferansıda irat olunan nutukları biihassa, M. Va- katsukinin sözlerini dinlemişlerdir. Birbirinden binlerce mil mesafede olan şehirlerin bu şekilde birbirini dinlemesini temin eden radyo Japonyada pek büyük bir rağbet görmüştür. Amazon nehrinin kenarında Cenubi Amerikanın büyük nehri Amazon üzerinde tetkik seya- hati icra etmekte o'an Amerikalı bir heyet bu muazzam nehrin kenarında son derece tabii bir bayat yaşıyan kabilelere tesadüf etmiştir. Nehrin kenarında oynıyan, çırıl ee maymun'arla arka- dâş oluyor ve çocukların gıpta ile temaşa & sürüyorlar. Heyetin a ŞİR cesimleriea birak ver olduğu resimlerden birini naklediyor. e | Deniz altında zelzele Geçen hafta içinde Avustral- yada garip bir hareketi arz ol muş ve halk oldukça telâşa düşmüştür. Avrupa gazete erine Sidneyden verilen haberlere gö- re hadise şu tarzda geçmiştir. Hafta içinde bir gün akşama doğru deniz üstünde şiddetli bir karışık ık olmuş, gemiler pek E I Memlekette Vakıt leceği serazat bir hayat yüksek dalgalar arasında kal- mışlardır. Biraz sonra deniz sü- künet bulmuştur. Rasatanelerin raporlarına gö- re denizde ani olarak çıkan bu şiddetli dalgalann sebebi bir zelzeledir. O sırada denizin dibi şiddetle sarsılmış ve 4000 kilo- metreden ibaret bir deniz dibi sahası bu zelzelenin tesiri altın- da kalmıştır. © e Parçalanıp yakılan adam Emin çavuşun genç ve güzel karısı Haticeile sevişen hafız Ahmetmiş Men mendeki cinayetin fatileri meydana çıkarıldı M.nemen mubabırim aden: Mene- menin Asarlık köyünde bundan oğlu hafız Ahmet namında bir şahıs kayboluyor. Yapılan tahar- riyata rağmen izine tesadüf edil- miyor; hirkaç gün evvel dağda koyunlarını otlatmakta olan Sa- lib namında bir çoban, yarısı yanmış bir kafa tası ile kol ke- mikleri buluyor. Bu kemiklerin hafız Ahmede aidiyeti hakkında yeniden şüpheler uyanıyor. İşe vazıyet eden adiiye ve zabita hafız Ahmedin bir cinayete kur- ban olduğunu anliyarak tahkı- N İ takriben on beş ay evve! İsmail | kat neticesinde faillerini yakalı- yor. Cinayetin iç yüzü şudur: O köyde Emin çavuş'a genç ve güzel karısı Hatice arasında bir geçimsizlik zuhur etmiş. Emin çavuş karısını boşamak için hukuk mahkemesine müra- caatla boşanma davası ikame etmiş. Buna yegâne sebep te karısı ve maktül İsmail oğlu hafız Ahmet arasmda olan gayri meşru münasebettir. Hatta ka- rısı ile hafız Amedin bir arada çekilmiş © fotografı (o kocasının eline geçmiştir, Kadın aleyhin- de Emin çavuş tarafından ıkame iü, ayine ha lala iğ a 75 rek mahküm | Ortadan kayb dular Neredeler Son gelen Fransız gazel yeni bir karışık meselenin m? kaşasile o meşguldörler, anlatalım: Mestorino isminde gin bir kuyumcu bir evvel karısının âşığı bir adamı öldürmüş ve mi küreğe mahküm edilmişti.” az sonra da Barato isminde kışıklı bir adam da zengin otomobile'yi ve senelerce yanında yaşıyan genç bir ğu öldürmek cürmile ma ye sevkedilmiş, idam olu! yerde jüri heyetinin bir yüzünden müebbet kürek sına mahküm edilmişti. Bu iki kürek mahkümü, zalarını oçekmek için Gi müstemlekesine gönderilmi dir. Lâkın vapur Güyana $ diği zaman Baratoyu j mümkün olamamıştır. Bunu zerine herifin denize di köpek balıkları tarafından çalandığı ileri sürülmüş, avukatı. bu iddianm varit £ EE# 559“E er “P#z gaf MW nun akibeti şüphe'i kalmıştif” Diğer taraftan Güyana çaki tan sonra Paristeki ka .melratma bal li e Bi deren estorino da günün birinde tadan kaybolmuştur. prn İ herifin öldüğünü ileri sördi halde gerek karısı, ksoii katı bu tahminlere itimat miyeceğini kuvvetle söyemeli” Ğ dirler. # Bu adamlar ne oldular? kikaten öldüler mi? Yoksa tarafa savuşup gizlendiler İşte Fransız gazeteleri rarepgiz düğümleri çözmek Sİ retile hararetli surette şaya girişmişlerdir. Esasen yaptıkları muhakemeleri de gi şık safhalar gösteren bu şimdi akibetleri de karli, şık bir şekil almış tadır. ” edilen davada yegâne deil maktül hafız Ahmet, tam kemede dinleneceği gün Yüp ediyor. i wi Beri taraftan Haticenin kardeşi İbrabim ve akra! Mehmet, Ahmet, Ali 1s hıslar boşanma kararını" saline mani olmak için hafız Ahmedi alip dağa £ yorlar ve orada feci bir öldürdükten sonra i rine dönüyorlar. Yapı ve takibat neti ? İbrahim, Ahmet, Ai ve. mişler' cürümlerini rar etmişlerdir, yakinâ* kemeleri yapılacaktı”. â, ed Fade Dir mes wi) Kocaeli vilâyeti e ve Şeyhler nahiyesi mak üzere müneyr” köylülerimiz "tarafınd" kooperatifi » Dam sirket teşkil edilir” ui