<> 4 — VAKIT 7 Nisan 1930 WAS Yolumuzu şaşırmıyalım as stibdat idaresi Türk milletin- den aldığı vergileri yedik- ten başka hariçten yüzlerce mik yon altın liralık istikrazlar aktet- miş, fakat kendi kendine bir tek kilometrelik demiryolu yaptırmayı düşünmemiştir. Bütün beraber hududu Tunaları tutan bir vatanın yarısını ecnebi istilâsına uğratmıştır. Bundan sonra 10 temmüz in- kılâbı oldu. Saltanat idaresi meşruti bir şekle kalbedildi. Maalesef bu idare de memleket için salim bir mali siyaset takip edemedi. Bilhassa birbirini mü- teakip aktedilen istikrazları hep gayri müsmir yollara sarfetti. Üzün zaman memurların mâa$- larını bile bu istikrazlarla tediye etti, Fazla olarak bu idare de evvelâ Trablus ve Balkan, sonra Harbı umumi neticesinde bütün vatanı en elim bir inkıraz uçu- rumuna attı, Ortada mabvolan şey yalnız vatan değildi; bizzat Türk mille- tinin mevcudiyeti ölüm tehlikesi- ne düşmüştü. Büyük mücadelei milliye ile bu Türk vatanını, bu Türk mil- letini muhakkak ölümden kurta- ran 'cümburiyet idaresi olmuştur. Bununla beraber gene bu idare son dört sene içinde 30 milyon altın, yani 300 milyon Türk lirası kıymetinde geniş bir şimendifer şebekesini kısmen yeniden yap- mak, kısmen salın almak süre- tile Türk devletine maletmiştir. Bir haldeki bugün hükümet is- temiş olsa ve memleketin mali ve iktısadi menfeatlerine muha- Mf olmasa bu şimendiferler mu kabilinde 30 mülyon altını hükü- mete defaten sayacak ecnebi şirketler vardır. Bununla bers- ber hükümetin bugüne kadar him farkı göstermeğe kâfi gelir ve gene zânnediyoruz ki üç bu- çuk, dört seneden beri hükü- mette bulunan İsmet Pşa heye- tinin bu muvaffakiyetten ken- disi için bir iftihar hissesi alma» ğa hakkı vardır. Fakat burada bir noktanın yanlış anlaşılma" ması lâzımdır: İsmet Paşa hükümetinin şi- mendifer siyasetini esas itibarı ile tasvip etmeyen kimse yoktur. Yalnız bu şimendiferlerin ec- nebi sermayesi ile (o yaplırılıp Yarım asir ceceli ; VAKIT 7 NİSAN 1880 Felemenk ve İsveç devlei. ieri nezdinde devleti aliye sefiri seadetlü Murat Efendi Hazretlerinin Selimi Salis tarihi o Osma- iyen (o istn'den (o kaleme almış olduğu trajediyenin Felemenkte vaki Lid şehri darülfünunu edebiyat kulü- bünde oOkıraat o olunduğu Taymis gazetesinde muhar- rerdir. unvanile uzun taksitlerle ödenmesi yolü varken şimdiye kadar bütün şimendifer hatlarının bütçeden ayrılmış tahsisatlarla yaptınlma- sma veya stın alınmasına itiraz edenler eksik değildir. Bu yolda yapılan itirazlar meselehin ya hakiki vaziyetini bilmemekten, yahut bililtizam bilmez görünmekten neşet edi- yor. İsmet Paşa hükümeti şimen- difer yapmak için müsait şart- larla bir istikraz akti mümkün olursa bunun faidesini hiç bir vakit inkâr etmemiştir. Fakat filiyat sahasında şimdiye kadar mem'eketimize müsait şartlarla istikraz teklif eden ciddi bir grup çıkmamıştır. Filhbakika zaman zaman şimen- diferlerimizi yapmak üzere mü- radaatta bülunan baz; ecnebi sermayedar grupları olmuştur. Ancak üzün zaman müzakere- lerden sonra bu gibi müracaat- çıların kimisi ecnebi bir devlet hesabına şimendiferlerimizi yap- mak değil, onların yapılmasına mani olmak için hükümeti oya- lamak maksadını takip ettikler,, yabut elde edecekleri bir imti- yazı başkalarına devrederek ha- vadan milyonlar kazanmak iste- dikleri an'aşılmıştır. “Bundan dolayı nihayet hükt- met memleketin hem iktisadi inkişafı, hem milli müdafaası için zaruri gördüğü hatları za- Mehmet Asım Furugi Han üm alime İktisat nazırı oldu Tahrandan Taymise verilen malü- meta göre İrinm (sabık başvekillerin. | den Türkiye sefri Mirza Muhammet Ak Hen Furugi, İranda milli iktisat Bazırlığına tayin olunmuştur. İranda iktımt nezareti yeni ihdas | olunmuştur. Hedefi mili merabiin | inkişalımı temin etmektir. zaretinin o ihdasından sonra Nalliâ ne- zareti, muvasalat nezareti namm al mıştır ve demiryollarına, yollara, seyrü- sefere, ve İlmanlara alt işlerle meşgul dacaktır. | ide TUNLA İ » dei | Reva mı bu? İ Gi geçmiyor ki gazetelerde acı bir şikâyet feryadının yükseldiğini duymuıyalım. Bunlar bazan şuna bazan da buna âittir. Okur ve alâkadarlar tarafından görülmesine düa eder geçeriz. Fakat bu şiküyetler içinde bir tanesi var ki, onu dinlerken, tüylerimiz ürperiyor. Hem işin asıl açı noktası, bu pek ıstıraplı feryadın bütün öteki şikâyet- lerden daha çok olması, sık sık gözümüze carpmasıdır. Bu bahsettiğim yara, millet yolunda ölmüş wemurların vatan serhatlinde can vermiş asker- lerin bize emanet ettikleri dul ve yetimlerin vücutlarında açı lıyor. Bakıyorsunuz, otuz sene mah- zenlerde çürümüş bir memürün yetimleri: «Bir senedir babamız öldü. Hâlâ maaşımız bağlanma madı.,, Ev eşyanızı sattık artık aç kalmak üzereyiz. Bizi düşü nen hiç kimse yok mudur?» Diye haykırıyorlar. Gene nuz, bir hudut bir haydut Otakibinde düşen bir şehidin genç karısı ayni perişan ses'e inler. Bir maaş emrinin senelerce gelmemesi ne demektir? Küflü dosyalar ve paslı hambarların bu günkü idare şıarında yeri ola- bil r mi? Kâğıt'arın masa ara çi- wilenmiş gibi kaldığı devri çok geride bıraktığımza inanmıştık. Bu imanımızı sarsan vatandaş iniltleri karşısında şiddetli ve keskin kalp ağrıları Bir beş değil, hatta beş yüz değil, bütün işi düşenler hep böyle . ağlaşıyorlar. . Niçin | böyle oluyor? Daha doğrusu niçin böyle olmasına göz vumu luyor? Benim en çok gücüme giden, memur ve şehit dullarile yetim- | lerinin, meslek ve silâh arkadaş- lan ellerile bu hale gelmeleridir. Şimdi bu talisiz insanların kâğıt- lann Omasalannda en küçük bir himmeti esirgiyerek aylarca tutanlar, düşünmüyorlar mı ki, yarın kendi yetimleri ve kendi dulları da ayni akibet içinde ka- Cia b ei €Jiya anı Sergide içkiler üskirat inhisar idaresi de 20 nisan da Ankarada açılacak sergiye iştirak ve yerli içkileri orada teşhir edecekmi; Evelki sene izmirde açılan Eyül sergisinde ben de bulun- muştum. Oradada yaptığı rakı- ları teşhir eden bir zat, gelene, geçene helâlinden birer kadeh sunuyordu, Müskirat inbisarı da aynı usulü tutacak olursa fena etmez; cübmbüş olur. Cinnet sari mi? Dp“ doktorları aralarında, cinnetin sari olup olmadı- ğı hakkında münakaşaya giriş tiler. Allah göstermesin, bir de bu sari olacak olursa halimiz ne olacak! Deli doktorları da sine- ma artisti oluyor, sonra bize kim bakar? TN | BDAĞ HT Sİ ve İflherriri : Örner Ruza Selâhattinin mektubuna cevap! Bedil,gidemem;Melıke, gitmem,dedi Gönderilen hediyelerin haşmet ne rağmen netice menfi idi üne a Cennet fedayilerinin hülâsası: | demek ki ikiside onu kaybedi” | Salâhattin ile beraber harplere giren | yorlardı. Halbu ki bu iki karde$” Bedil büyük bir itikat kazanmışu. Fikst | te onu seviyorlardı. Haldan on bir gön bu adan bükümdann güzel daha terli kardeş teriyei” ti yeğeni Hurrem Şahla beraber kaçtı. En- ee d dilüce gini, Orada evlendiler Bir sene | kat Zeydonun ona merbutiye “nee bir kizları oldo. Faks Huccemşah | daha hararetli idi. Zeydun bu öldü adamı bulüp getirdiğine bit Satâfatn bu kızı istirder içn çalı. | kerre pişiman olmuştu, Keşi siyordu. Aradan 20 sene geçmiş ve ba | bu adamı görmeseydi ve keşkİ kız Bövümüşcür. Salâhattin bu kızı güzel. bu mektup âtidâsının eline Ve” masaydı. Zeydun Şamdan gele İk ve vafut zorla getirmek için bir #abitte bir kaptanı Endülüse yolladı. Bu > taciri boğmak hırsınızı yeniyordü- Fakat Bedil ne cevap vere Never Kösesi bir gemi ile hareket ederek cekti?! Endilüse varmış ve Bedlin evini buluşun, ; Heyetin başında olan Hayder, Bedili Bedil düşünüyor ve dili tutul * ziyaret etti ve Salâhatünin mektubunu i bi öylemiyordu. ve Fediyelefini verdi. Mektupta Bedil ile e Yi e a a ye Yl ii mücadele vide di gimeii il ilin O teessürü i ; iğ si geçite kabul etmeli midi, etmemeli midili Giderse ne ulurdu?... Salâhattit onu affedecekti, ve Salâhattini” sonra Haydar ona evvelâ Salâ- hattinin mektubunu, soüra ge- | sözü sözdü. Fakat onun Şamdi geçireceği her gün onun içi” tirdiği kutuyu ve evrakı teslim bir azap değil midi?.. Ke etti. açıldı ve okundu: Sulâhattini her gördükçe, on Mektup «Salâhattin Yusuf ibni Eyyup- karşı (oyaptığım O hatırlıy o cürmün içini yaktığın duym ten sabık dostu Emir Bedil ibni yacak mıydı?.. Şamın kendisini Cemile selâm!... tanyan ve tanmmıyan ri «Eskiden seni ne kadar sev- diğimi, seni ne kadar taziz etti- bütün Eyyup hanidanı onu istih” faf etmiyecekler midi?.. Elhasi* | ğimi elbette hatırlarsın. Fakat sen benim muhabbet ve hürme- timi sui istimal ederek mertliğe “e cennel gibi Şam “onacehenn: olmiyacak midi?.. Buna mukabi” ne yapacaktı. Melikeyi yalnız m gönderecekti.. Hürremin bu ye Vekeliyen nankörce bir hare gâne hatırasındanda mı mahraf İ kalacaktı?.. Bütün ömrünü vak fettiği Melike de elden gidersf onun için yaşamanın ne mai kalırdı?.. Bedil düşünüyor ve cev vermiyordu. Ortalığı süküt s0” | mıştı, Bedil düşündü, düşündü. nihayet büyük bir mücadelede çıkmış bir adam bitkinliğile vap verdi: N daşıma çok minnettarım. Yalnlf” ömrümü burada geçirmele İÜ yorum. Fakat sen kızım Melik istersen seni annenin ; gönderebilirim. Söz ve arm wi nindir. £. Bütün mazar'ar Melikeye dö” müştü. Düyümü o gözecekti. ! Uikenin önünde babası, ve içe Birmes za i 1 remin öldüğünü haber aldık ve matemini otettuk. Bütün i Eyyup onun hasretile yandı. Fakat onun Melike namında bir yaparsan, emin ol ki, seni affe- derim. Fakat şayet benim dave timi ve sözümü kabul etmez ve gönderdiğim elçiye ret cevabı verirsen © zâman bum sumet başlar. Davetimi kabul ikisi duruyordu. nacaktır. Melikenin annesinden | varis olduğu bütün emlâkin hüccetlerini gönderiyorum. Bun- |i larla beraber kızım Melikeye | küçük bir hediyem vardır. Bunu | ona teslim edersiniz. Vesselâm., | wektup okunduktan sonra her- kes susmuştu. Bedil, Salâhatti- nin yüksek ruhu karşısında ağır || nedametler, vicdanımdan kopan şiddetli muabezelerle eriyordu. Melike hiç görmediği balde rü- yasma gırdiği annesinin amcasını görmek için bir iştiyak hissedi- ani yordu. Haldun ile Zeydunun ne | düşündükleri belli değildi. On- ların fikri bam başka idi. Am- caları Salâhattinin bu davetini | kabul edecek ie kendi kitmese bile Malikeyi göndernüsla ebeibi