RAP lili link sadi , De Pane Şüne tenhalaşıyor' i Olcu adedini arttırmak için Şir- eti hayriye yeni tedbirleralacak Şirket müdürü umumisi Yusuf Ziya beyin beyanatı i Şirket vapurları geçen e, evvelki senelerden “ yolcu eksik fa- (m Şirketi Hayriye idaresinin bir senelik faaliyeti ve önü- , müzdeki yıl için ne gibi tasavvurları bulunduğunu anlamak yen bir muharririmiz Şirket müdürü Yusuf Ziya Beyle görtişmüş lerine şu ceyapları almıştır: n sene neler yapıldı? — Şirketi Hayriyenin kurulduğu tarih bir asra yaklaşıyor. Şim- kadar geçen zaman zarfında idare bütün Boğaziçi halkının | diği büyük teveccüh ve alâka yüzünden kadrosunu tevsi ve | nelerini büyültmüş, her sene vapur kervanına yeni bir kafile ilâve etmiştir. Geçen sene içinde aldığımız Altınkum ve iki vapurla beraber yeni gemilerimizin adedi bugün 20 yi 929 da başta Üsküdar olmak üzere bazı iskeleler tamir ve yapa muvafık olmıyanlar tecdiden inşa edilmiştir. “Bvelki senelerie mukayese | “Fakat bünunla beraber macicsef geçen seneki yolcu adedinin e Boğazişine olan rağbetin çok bariz bir şekilde düşmüş ve ek- mi olduğunu itiraf edeceğim. İnkâr kabul etmez bir hakikettir kımsızlık yüzünden güzel boğazın sakinleri 929 senesinde Ir, Gün geçtikce bu miktarın indiğini de söylemek lâzımdır. 928 Hayv nakliyatımız on milyon sekiz yüz otuz beşbin kişi idi. i geçen sene ancak on milyon. yediyüz yirmi üç bin kişi r. İki sene arasında yüz on iki bin yolcu eksilmiştir.Maa- bunda geçen seneki mevsimsiz soğuğunda bir çok sayfiye erin kaçırmış olması müessirdir. id N tedbirler alınacak! iy ire boğaza rağbeti arttırmak ve sakinleri çoğaltmak için /*e yeni tedbirer düşünmüştür. Bu tedbirleri şu şekilde a za sene tarifelerimizin şeklini boğaz sahillerinde oturanların A tini Mr. dan maada eskiden 3000 kuruştan fazla maaş alan memur- Sing inbaşıdan yukarı zabitan tenzilâttan istifade edemezlerdi. Bu bütün mamurlar ve zabitler nısıf ücretle seyahat edeceklerdir. Nea tarife İktısat vekâletine gönderilmiştir. Yakında tatbik | boğaz iskelelerinden bilet alanlara mühim bir tenzilât , köprüden bilet isteyenler bundan istifade edemiye- iç Şirketimiz Boğaz sabillerinde yeni ev yaptıracak olanların | gibi inşa eşyalarını parasız taşımayı, ve hane sahiplerine 3 © için meccani paso vermeyi taahhüt etmiştir. ”— Altınkum p'âjı büyük bir rağbet görmüş ve yo böy” Bunun için (Sütlüce) ve Kilyosta da en kısa den eks Me *ty,,.* Plâjlar yapmak ve geceleri mehtap seferleri tesis etmek Yeni Tuz. Bu sene elimizdeki vapurlar ibtiyaca kâfi oldi İz, “Pur almıyacağız. Fakat uğraşacağız.. çalışacağız, nin e Yolcuların arttıracağız. © — aaa 0 4 4 e v mama Tü; ia n Ütün kaçakcılığı Kasımpaşada Akifin e- âzalıyo si farla mn Z T 2 — Silivrikapıda yn Hünlerde a, tü- si a 80 defter sigara kâğıdı. İse akçılığı mahsus bir de- Make da “iz 3 — Çarştiçinde bir dük. Ma en ai kânda 60 defter sigara kâğıdı. NK nie çak'ası olurken bu > ere Mi Miz ge ydedilmiştir. Ehem- | da çi tdı, an bu kaçaklarda 5 — Tahlakaleda 14 kadar | : ecnebi sigarası bulunmuştur. Syn düşünerek değiştirdik. Biletler kısım kısım ayrılmıştır, |duruyor:KüplerlOyuncakların bepsi Neidi Ne halde? Lâstik bebekleri otomobillere karşı rekabete çalışan yaldızlı beşikler, aynalı testiler Yazan p“ Mehmet Selim Eyibin oyuncağı, meşhurdur. Hatta fazlaca süslenmiş, boyan- mış Hanımlar için “ Eyip oyun- cağı gibi boyanmış, süslenmiş! » derlerdi. » Bu benzetiş için “ Derlerdi » diyince, Eyip Oyuncağı için de « Meşhurdu » demek daha ye- rinde olacak. Şimdi herhalde o sözü söyliyenle bü oyuncağı bilen, söylemiyen ve bilmeyen- den erdir! * Eyipte şimdi, . biri Rum- beş oyuncakçı var. İskeleden camiye giden yolun sağında, solunda, birbirlerine ( yakın beş dükkân. bunlardan dördünde yalnız oyun- cak satılmıyor. Yiyecek şeyler | V. $. satışı da yapılıyor. İşte, iskeleye en yakın oyun- cakçı dükkânına giriyorum. Ol- dukça geniş bir dükkân. Kapı sında, iç ve dış camekânları önündeki raflarda çeşit çeşit oyuncaklar, Renk: renk, aynalı, aynasız — beşikler, cicili o bicili arabalar, parıl parıl, bir kaçının ortasında ayna bulunan testiler. sonra toprak kumbaralar, kay- nana zırıltısı, çifte değnek ucun- da aşağı, yukarı, baş aşağı, baş yukarı inip çıkan cambaz. Rafların üstünden zilleri sarı sarı ışıldıyan tefler, derisi sım sıkı gergin davullar sarkıyor. Bir köşeye kırmızı, mavi ço- cuk iskemleleri yerleştirilmiş. Çocuklar için en faydalı oyun- cak. Biraz ötede de yalnız an- nelerinin işine yarıyacak şeyler her keseye elverişlisi bulunuyor. Hemen hepsi boy boy, Büyük- çesini istiyen beş on kuruş fazla verecek. Az para harcetmeği düşünen, | küçüğüle iktifa edecek! » Dükkân sahibi Hacı Emin “> Oyüncakçı Hacı Emin Ef. ye dükkânı , Efendi. çok hoş bir zaz. Güler yüzle, tatlı tatlı anlatıyor: — Ben aslan tuzcuyum. Son zamanlarda işi bu yola döktük, E, ne yaparsın, geçim dünyası! Bu yaştan sonra elden başka ne iş gelir? Oyuncak yapıp, çocuklara satıyoruz! — Epi kâr ediyor musunuz bari ? Hacı Emin Efendi, elile saka- ını okşuyor: Oyuncakcı Arif EZ, iç başında — Ne gerer. Oyuncak başına bir kuruş, iki kuruş, yüz para kâr edeceğiz, edebilirsek, Tabii satılan oyuncağın çeşidine, bo- yuna göre. Ama hangisinin sa- tıldığı var ki? Tek tük alişveriş oluyor. Çocuğun aklına tef, da- vul, beşik, kumbara gelecek te para kazanacağız. — Oyuncakları kaça satıyor- sunua? — Sayayım birer birer. Beşik yirmi, araba on iki buçuk, davul on, yirmi, yirmi beş, tef gene boyuna göre onbeş, yirmi beş, otuz kuruş. Şu testiler on ku- ruş. Boyalı, aynalılari yirmi, yir- mi beş kuruş. imi 3. — VAKIT. 14 Mart 1930 — Kumbaraları beş kuruşa, kay- nana zırıltısını beşe, yedi buçu- ğa veriyoruz. Çocuk iskemleleri yirmiye, — Demek oyuncak satışından çok kâr yok. Küp satışı nasıl? Belki ev eşyası olduğu için... Hacı Emin Ef. gülüyor: — Senede ancak on küp sa- tılıyor. Bedeli $ mecidiye tutu: yor! — Hangi oyuncaklar» çocuk- ları en çok hoşuna gidiyor ? En çok satılan... — Biri öbüründen ziyade de- il. Davulu nekadar seviyorlar- sa tef te o kadar hoşlarına gi- diyor. — Meselâ erkek çocuklar davulu, - arabayı, kız çocuklar tefi, beşiği tercih etmiyorlar mı? Böyle bir fark... — E, tabii, Ama çocuk de- gil mi. Hepsi de hepsinden hoşlanıyor, sırasına göre, canım! — Mahalle aralarında bazen seyyar oyuncakçılar dolaşır. On- lar sizden mi ap satarlar? — Yek. Biz yalnız “dükkânı- mız da satarız. — Yeni yeni biçimlerde, da- ha üzerinde oynanmış oyuncak- lar yapmağa teşebbüs etmiyor musunuz? (Meselâ Avrupadan gelenler gibi... — Elbet olandan daha iyisin yapmağı isteriz, elde ama ser- maye olmalı. Onun için makine ister, işletecek adamlar ister, Elimizde, oavucumuzdaki para bu kadar masrafa yetmez, da- yanmaz ki! * Hacı Emin Efendiden Eyibin eski oyuncakçısının İsmail Efendi isminde bir zat olduğunu iki sene kadar evvel merhum oldu- duğunu öğrenmiştim, Onun ye- rinde çalışan akrabasından Arif Efedinin dükkânını tarif etti. Gitttim, onunla da konuştum. Arif Efendi de gün görmüş, kendi halinde bir adamcağız. O, dükkânda başka şey satmıyör, sade (o oyuncakçı'ıkla meşgul oluyor. Oturmuş, çalışıyor. — İsmail (o Efendi merhum, akrabadandı, dedi. Bir müddet beraber de çalıştık, şimdi de işte yalnız çalışıyorum. — Burada daha eski zaman- da kaç oyuncakçı vardı, hatır- iyor musunuz? — Derhal, eskiden mi? C sene evvelina kadar hatırlıyor Topu topu iki tane vardı. Ş aut beş, ama bu son senelerde oldu. Bunların da bir kısmı ben- den alıp satıyor. — Peki, daha eskiden ? — O zamanı ben bilemem. İsmail Ef, sağ olsaydı, istediği- niz gibi anlatırdı, Allah rahmet eylesin. Zütfen sayıftayı çeviriniz