* Manon » nun “ bikrinin iza- besi » beş altı defa tekerrür Şeytan mama karı bu piretle bin Lwiden fazla para katanmıştı, Nihayet beklenilmi- Yen bir hadise vukua Ve bu ticarete sekte ariz oldu. Bir gön Manon “Gurdan,, dan bir mektup almıştı. Zengin bir sarrafın bakire bir kızla istediği (o kendisine sarraf efendi- A metresinden mahrum kaldığı İçin çektiği elemleri tahfife me- Büy Sözde bakire, böyle bir vazifeyi yapmağa tam ehil idi. Manen, bu mı | Fakat hususi odaya girince taşırdı kaldı. Karşısında kendi babalığı bulunuyordu. Adamca- İzi metresi terk etmiş, oda ini def için “ Gurdan , ın İ keranesine müracaat etmişti. | M. dö «Monso» kendisine ge- bakirenin kendi evlâtlığı tanıyınca hiddetle bas- tonunu kaparak bağırdı: — Sefil. seni bu evde bulu- hal, *Gardan» herifle kızın arası- | na Atıldı — Yanilişörinez mösyö.. bu ; 4 fin bildiğiniz değil. | ecri öoradan.. namusu- | hakkından geleyim. — Evlâtlığıniz öyle mi? Eğer | daha fazla mazur görmelisiniz. Zavallı adamlarımdan birisinin i olmadığını size temin im. rr mat bu dola- > Çekil oradan © pezevenk « Bırak ta şunun hakkından d kaltağın neler yaptı- bilmiyor değilim. Hepsini e eğilim. Hepsinin M aş öl a dağ — Ne yapıyorsun baba. Si- de geldiğiniz bir yere gel. tiyar sarraf bu sözleri g,. E bütün bötüne köpürdü. Mason, sopa darbalarından Muhafaza için akla karayı seçti, Sağra çığıra çılap gitti. bir abiatile | Matmazel Lanson yp Aadı. Bundan sonra harbi- kütiplerinden M. Düval iş- geçirdi. Fakat artık tec- zanmış olduğundan “Dü- Mu berbat eden bu evlâtlığın bu kız evlâtlığınız ise kendisini ia e buraya geldi. Hiç bir Tatu Daha “ Sentor , ma- ayım... Sek istedi. Gençkadn kaçarak ki: ne fenalık olurmuş? Üzerine atıldı. #Gurdan» M. dö Mons ağzına geleni “Gurdan,,ın yanına uğ- nala ile kısa bir muaşaka Yrtla, Yaşamak için bir çok “ > şartlar tahakkuk edemeyince Daha » da münasebatı kesti, bir sonra “Lame ,, isminde “ Labil in güzel aşık oldu ve onunla teklifinde © bulundu. : berber m , Babalıkla kızın karşılaşması Güzel “Lanson, babalığına dedi ki: “Buraya neye gelmiyecekmişim. Sizin gibi bir ihtiyar geliyor ya !, “ Manon ,, İzdivaç (halkasını reddetti. Fakat “Lame, ile beraber yaşamağa razi oldu.Bu vaziyet pekte hoş değldi. Yalnız Matmazel Manonun moda mağazayı biraktı. Aşıkı ile yeni başlıklar ica- dına çalışıyordu. Saçları çok gür ve gözel olduğundan onları 2 muhafaza en büyük arzusu “Manon,, ,o zamanlarda, son- alan topuru icat etti. Bu meri toplanışta saçlar o kadar güzel tanzim © ediliyorlardı ki Obaşta toplanmış ve tanrim edilmiş olmalarına rağmen aralarında telâşla ve uğraşılmaksızın top- lanmışa benziyordu. Büyük bir artistlik sarfedilerek yapılan bu başlık o vaktin mu- harrirlerinin O iddiasmca (böyle baş yapan kadında rehavet lakayıtlık ve görenlerde şehvet hıssini uyandıracak bir teslimiyet ifade ediyordu. Bunun için na- muslu kadınlar ve bahusus s0- fular bu başlık tarzını kabul etmediler, Netice olarak bu to- puz zevk âlemine düşkün hanım- derım wlümeti farikası belimi “Manon,, ayni zamanda «Grö- lâşon,u da icat etti. «Grölüşon» başı ekseriya bir elmas olan uzun ve kalın bir firkete idi. hafif meşrep ve düzğünlü kadın- lar bumu başlarmın sol tarafına takarlardı ve topuza kadar saç- ların arasından geçtikten sonra ileri doğru başa saplanırdı. Mö- temadiyen başını kaşımıya lüzum gören ve bunu yaparken saçla- rını bozmak istemiyen bir kadın hatırlatan bu iğne bir çok de- dikoduyu mucip oldu: İğnenin grölüşon tesmiye olunması ve bu ismin yalnız umumanelerde kullamlması da fena tesir yaptı, Neticede grölüşon iğnesini 0ros- pulardan başka kimse kullan- madı, Zampara berberin bir tarafa koymuş olduğu bir kaç parayı Matmazel “Lanson, üç ayda temizledi. O vakit aşık ve ma- şuka kavgasız ayni» dılar; ikisi de kendi hesabıma salışarak karanmıya karar ver- diler “Lame, Londraya gitti. Sabık sevgilisinden son aldığı mektup şu oldu: Londrada M. “Lame, ye: Zavallı dostum Beyce xaman- dır yekdiğerimizden Ayri bulu- Duyoruz. İkimizin de variyeti feci, Benim için harap olduğumu bii yorum, fakat sen de hatırlarsın ya, beraber yaşadığımız sırada M. “Monua,, benim Ouğruma şişman Madam “Loran,, 1 bıra- kacaktı da kabül etmemiştim. Halbuki M. “Monua ,, nın is- mi, mevkii ne boştu... Fakat seni seviyordum. Saadetimizin sonuna kadar süreceğini sanıyordum. Ne ya- soBulmacac Dünkü bulmacamızı hallede- medinizse bugünkü halledilmiş şekle bakarak yeni bulmacamı- nn sırrmı meydana çıkarabilirsi- niz. Bunun için aşağıdaki tarife- yi tatbik ederek üç beş dakika meşgul olmanız kâfidir: 1234567891011 1 | 2N | h | 4 İsi il 6 İm | 7 8| 9| 10j Bugünkü b enin Soldan sağa ve yukardan aşağı: 1 — Dens (4) büyük bıçak (4) 2 — Bir isim (91, çek (31 bir cins top- rak (3) 3 — Rabu edatı (2) pek güzel (5), nota (2) 4 — Bir askeri rütbe (77 5 — Kanatlı mahlük (4), rets (4) © — Bir göz rengi /3), köy beyi (3) TB tart Per Yanlıyan adem (4) 8 — Çalışkan 77) 9 — Beyaz (2), cesur 15), nota (3) 10— İngiliz kızı 73) etajer (3), ilim BI 11— Bilgiç 14), raks (4) Tertip eden: Sabri ——. Aleni teşekkür Davamı kazandıran Yenipos- tane caddesinde Velura Han No. 16 da Avukat Asadur Se- mercibaşyan Ef. ye aleni te- şekkürü bir vecibe addederim. Nafia fen mektebi ta- lebelerinden Üsküdarlı İHSAN aa palım şimdi ne kadar meyus olsak beş para etmez; binmena- leyh vaziyeti ikimizde cesaretle kavrıyalım. Londrada çok para kazanmıya çalış; bende bir ibtiyar bunak bularak hakkın- dan gelmiye çalışacağım, İlk zengin olanımız diğerine yardım etsin. Nasıl düşüncem iyi de- gil mi? Sana havadis olarak şunu da bildireyim ki, annemin yanına gittim. Ondada para yok. Her akşam Pale Ruayal ve Tüilöriye! giderek biraz pa- ra kazanıyoruz. Bazen on yedi on sekiz “livr,, e kadar alıyo- ruz. Böylece alâ küllühal yaşı yoruz. Zaten bu hayatın uzun sürmiyeceğini oOve o çektiğimiz azaplardan yakında kurtulaca- ğımızı ümit ediyorum. Allaha ısmarladık aziz Lâme- tim. Sabret ve beni daima sev. Ne yaptığını, nasıl olduğunu da | bildir. Seni derağuş ederim. Ölünciye kadar dostun Zanson (Bitmedi) 9 — VAKTT. 10 Würt 1930) —— İzdivacın geçirdiği buhran İngiliz âlimi Bertrand Russel pek mühim neşretti bir eser Asrımızn en çok münakaşa olunan meselelerinden biri, izdi- vaç meselesidir. Avrupanın he- men her memleketinde doktor- lar, avukatlar, mütefekkirler bu mesele ile meşgul oluyor ve bu ! meselenin ne şekilde halledil- mesi icap ettiği hakkında törlü türlü mütalealar dermeyan edi- yorlar. Fakat bu mesele ile meşgul olanlar içinde hiç biri, zekâsın- daki parlaklık ve irfanındaki derinlik itibarile, * Marriage and | Morals , yani « İzdivaç ve Ah- lâk » unvanlı son eserini neşre- den Bertrand Russel derecesinde değildir. Zamanımızın en kud- retli mütefekkirlerinden biri olan Russel bu mevzuu büyük bir ihata ile tetkik ederek eserinde izdivacın menşe ve tarihini, kıy- metlerini ve tahdidatını, şeyden fazla bugünkü iktisadi ve içtimai hayat ile münasebet- lerini mükemmel bir surette Bertrand Russell izdivaç mese- lesini riyazi bir mesele gibi düşündüğünden ber şeyi sarih ve tam olarak söylemekte ve neticede izdivaç müessesesinin mutlaka muhafazası lâzımgeldi- ini ermektedir. alien ilk faslında doğru- dan doğruya mevzuuna giren Russell evvelâ ferdin mesudiyetini ve sıhhatini temin; erkek ile kadın çöcuk ile ebeveyn, fert ile devlet arasında şayan boş- nudi münasebat tesisi için ahlâk esaslarının tesbiti lâzımgeldiğini söylüyor. Onajgöre izdivaç fikri, tabii sevke tabi bir arzudur. Ruhiyatçılar bu telâkkiyi kabul etmiyorlarsada (o tarihçiler (o ve içtimaiyatçılar bunu kabul etmek” tedirler. Russel daha sonra bu tabii sevki tenkit ederek bunun ne olduğunu, bu sevkin bangi sevkle mücadele ettiğini, bu sevki ser- best o bırakmaktaki faide w mazarratları muhakeme ve netice itibarile izdivacın semaviyeti ka- naatinden pek az farklı bir neticeye varmaktadır. wi Zamanımızda izdivaç ve izdi- vaç kanunları (o Russele göre babaların evlâtları üzerinde kud- ret İhrazını istemeleri esasına müstenittir. Bu esaslı telâkki, ka- dının mahküm kalmasına, ferdi mesudiyetin feda (edilmesine müncer olmaktadır. Gerçi bu çeşit izdivaç erkekliğin hotbin- iğini takviye etmekle. beşeri cemiyeti daha kudretli, daha mücadeleci ve daha sıhhatli bir hale getirmekte ise de bu yür- den izdivaç müessesesi kemale ermekten uzak kalmakta, ve iktınadi, ictimai şeraitin her uğ- radığı tadil veya salâh ile tebeddüle maruz kalmaktadır. Russel, kariini bu noktaya getirdikten sonra bugünkü izdivaç sistemindeki nakiseye geçiyor. Ona göre bu nakise izdivacın, dar ve semeresiz bir hale gelmesidir. bir çok insanlar evleni- yor, fakat izdivaçtan sonra mesut olamıyrlar. Bunun başlıca İ sebebi bugünkü “iş, tir. Eski- den anane izdivaçların mesut ol- masına mani olurken bugün büyük işler buna mani oluyor. Russel diyor ki: «Umumiyetle, bilhassa Ameri- kada erkekler aşk işlerini mes- lek hayatına karıştırmamayı kai- de tanımışlardır. Bunları biribi- rine karıştırmak hamakat sayı yor... Bugünkü iş adamlarından birinin hayatını biraz düşünü- müz. Bu adamlar (yetiştikleri günden itibaren bütün düsünce lerini, bütün faaliyetlerini mali muvaffakıyetleri uğrunda sarfet- mektedirler, Onlar için başka her iş ehemmiyetsizdir. Bunlar da evleniyorlar. Fakat onlan alâkadar eden şeyler, karıların alâkadar eden işlerden bambaş- kadır Bunların karılarile samimi “- malarma imkân yoktur, Erko her gün dairesinden bitap lir i | halde çıkarak geç vakit evine er | döner, sabahleyin kansı uyau- madan işine gider ve pazarlar Bı golf oynıyarak geçirir. Cüm- kü bununla hayat mücadelesine karşı kendini kuvvetlendirmeyi ister,» Buna mukabil kadın ecbalet içinde yetişiyor, bislerini va te- heyyüclerini tazyik ede ede bü- yüyor ye hayali rüyalarla besle- nerek izdivaç çağına varıyor. Tecrübeleri son derece mahdut olan bu kadmlardan istenen, hayat arkadaşları olacak erkek- ler hakkında salim bir fikir e- dinmeleri ve ölünciye kadar bu fikir üzerinde sebat etme- leridir. Buna imkân var mı? O halde bu vaziyet nası) tedavi olunacak? ... Bertran Russel göre, er kekler ve kızlar, şumu yapmak şunu yapmamak esası Üzere de- gil, iyi bir hayatı yaşamak Ürere yeyiştirilmelidirler, Ne ka- dınların tabii kıskançlıkları, ne cemiyetlerin kaideleri yabut iş hayatmın bütün vakte hâkimi- yeti yahut başka şeraitin mah- sulü olan ahlâk hayatın tesiri, hayatın feyizlenmesine ve bere- ketlenmesine mani olmamalıdır. Neticede, Russel kendi ter» biye prensiplerine muvafık biş hattı hareket tavsiye ediyor, Ona göre içtimai kaideler biza kabul edilmek üzere telkin e- dilmektedir. Bu böyle olmama» lıdır. Nasıl çocuğa iyi ve fena fikirleri öğretmiyerek ona dü- şünmeyi öğretmek İâzımsa hayat işinde de ayni hattı hâreketi takip etmek icap eder. Çünkü ancak bu şekilde yetişmekle yeni hayata uyan ahlâk ve içti. maiyat vöcut bulur, Russel hayatta her ferdi alâ- kadar eden bu meseleyi büyük bir eserle ortaya attığından ve Avrupada aile müessesesini 15- tıraba uğratan amilleri tetkik ettiğinden eseri büyük bir rağ- betle ve mühim münakaşalarla karşılanmıştır. 8 EE Cik, saç, frengi hastalıkları omütabassısı DOKTOR Ahmet Hâmit caddesi Galata, Voyvoda Atina bankası yanında her gün üçten sonra. i