—ı — bükümetçe bazı mühim tedbirler alınmaktadır. Bu ted-' birler arasında nazarı dikkate almak lâzım gelen mühim bir mesele Türkiyedeki ecnebi ban- kalarına Türk parası olarak vu- ku bulan tevdiatın milli itibar- mıza zarar vermiyecek şekillerde kullanılmasını temin e tebilmektir. Vakıa hali hazırda Zıraat ban- kası, İş bankası gibi dahilde ve hariçte kıymet ve itibar kazan- mış mali müesseselerimiz vardır; bunlara Türkler tarafından vuku bulan tevdiatın yekünu mucibi memnuniyet bir (derecededir. Bununla beraber bazı ecnebi bankalarına yapılan tevdiatın en aşağı 70, 80 milyon lirayı bul- duğu da şüphesizdir. Onun için “bu suretle ecnebi bankaların ka- salarında bulunan Türk tevdiatı- nm ne suretle ve nerelerde kul- lanıldığını anlamak mali işlerimi- zin umumiyetle tanzim edildiği şu sırada unutulmamak icap eden bir meseledir. Evet Türkiyedeki ecnebi ban- kalarına tevdi edilen paralar acaba nasıl ve nerelerde kulla- nılıyor? Zannedilirki bu banka- lar Türklerden aldıkları paraları gene Türkiyedeki iş adamlarına ikraz ederek kredi sahipleri ile krediye muhtaç olan kimseler arasında mütevassıt rolünü ya- pıyor. Hakikat asla hiç te böyle de- ğildir. Birkaç sene evvel İstan- bulda bulunan bir ecnebi ban- kası hariçteki merkezinin müşkül “Bir“mali vaziyete düşmesi üze- "rine tediyatım tatil etmek mec- buriyetinde kalmıştı, O vakıt bu bankanın müamelâtı tetkik edi- lirken Türkiyeden topladığı mil- yonlarca Türk parasını ecnebi parasına tebdil ederek asıl mer- kezine göndermiş olduğu anla- şılmıştı. Binnetice mezkür ban- kaya tevdiatta bulunan Türklerin “ hukuku tehlikeye düşmüştür. Eğer memleketimizde mevcut solan ecnebi bankalarının hesap- larına bakılırsa ekserisinin ka- giymem «davada 3 evin eşyasının bedeli olarak 25800 liranın tahtı hükme alın- -ması isteniyordu. Dava redde- -dilmiştir. 4 — Güsep Salaha Büyükde- rede bıraktığı eşyasının mukabili .olarak hükümetimizden 281 İn- giliz lirası istiyordu. Bu dava da reddedilmiştir. 5 — Menelas Leontidesin Boz- öyük istasyonunda bıraktığı ev eşyasının aynen iadesi, yahut 22906 lira 90 kuruş tazminat verilmesi hakkında hükümetimiz aleyhinde açılan dava reddedil- miştir. 6 — Kostantin Boyacisin Ba- kırköyde bir evin kira bedeli olarak 850 lira, ve zaptedilen esya bedeli olarakda aynca 500 liranın tediyesi için açılan davada tabiiyet meselesi halle- dilmiş, esasa ait müdafaa yapıl- mak üzere muhakeme 27 marta bırakılmıştır. 7 — Mikeli Sâlahanın Bü- yükderedeki mağazasında biraktı- ğı eşya ve emvali menkulenin iadesi için açılan dava redde- TAKIT 23 Şubat 1930 WENRINI Ecnebi bankala- rındaki tevdiat o —— ——— Ni paramızı korumak için Piyano çalarlar, kapıları açıp kapar- Ruhlar telefonla konuşurlar mr? Ruhi Beyin defterinden : 4 lar, gürültü ederler de telefonla konuşamazlar mı? iki telefon Bir arkadaşım var. O da be- nim gibi... İspirtizme meraklısı ama benden biraz fazla, çünkü © ara sıra iyi saatte olsunlarla konuşur. Bakın işte ona istedi- giniz gibi sual sorabilirsiniz. Fakat mübarek kimse ile görüş- mek istemez. Son yazdığı roma- | m Yeniköyde zaptedilen nındaki doktor gibi değilse de biraz onu andırır derecede mün- zevidir. Onun için, ne ismini ne mesleğini ne de adresini yaz mıya müsaade ediyor. Her ne ise, bu arkadaşımın başından garip bir hadise geçti. Geçen Otemmuzun iptidasında idi, o gün sabah biraz yağmur vardı. Artık mektepler tatil edilmiş olduğu için arkadaşım (eyvah, dikkatsizlikle mesleğini ağzım- dan kaçınverdim) evden çıkma- mıştı, Saat on ikiye yakındı. Evinin yanımdaki bakkal dükkâ- nından çırak geldi: — Beyefendi, sizi telefondan istiyorlar: Dedi, Bizimki, üstüne ceketini giyip salarına (attıkları (milyonlarca Türk tevdiatının harice nakledil- miş olduğu hayretle görülür. Bi- naenaleyh Türkiyedeki ecnebi bankaları memleketimize hariçten sermaye getirmek değil, bura- dan “para “toplâyarak oharice sevketmekle" meşguldurlar. Hal- buki Avrupa ve Amerikanın hiçbir yerinde ecnebi bankala- rının bu derece serbesti ile ha- reket etmesine müsaade edile- mez, Bu vaziyetleri itibarile ecnebi bankalarının milli (o iktisadiyatı- mıza büyük zararları bulunmakla beraber milli bankalarımızın inki- şafına da manı oldukları muhak- kaktır. Filhakika her hangi bir Türk bankası tevdiat şeklinde ahaliden aldığı paraların yalnız bir kısmını ikraz suretile kulanabilir. Bir kısmını tevdiatın geri is- tenmesi ibtimâline karşı daima kasasında (muhafaza (ederek emre amade bulundurur. Türki- yedeki ecnebi Obankaları ise esasen merkezi her hanği bir ecnebi (omemlekette (bulunan diğer büyük bir bankanm şu- besi olduğu için Türkiyede ecnebi parası ile sermaye bu lundurmağa ihtiyac görmediği gibi kendisine burada vuku bu- lan tevdiatı da son santimine kadar asıl merkezine gönder- mekten korkmaz. Çünkü tevdiat sahipleri tarafından her ne va- kit fazla bir talep olursa derhal merkezinden para getirebilir. Binaenaleyh ecnebi bankala- rma yapılan Türk tevdiatının gerek memleketimizin umumi ve milli menafii, gerek tevdiat sahiplerinin hususi menfaatları noktasından ne gibi şeraite tabi tutulması icap ederse başka memleketlerde ( tatbik edilen usullerden. istifade edilmek sü- retile tayin edilmesi lâzımdır. Mehmet Asım gidinciye kadar telefonu kapat- mışlar. Bakkal dedi ki: — Efendim, arkadaşlarınızdan (0...) Efendi buraya gelirse İstanbula (gitmesini o söyleyin diyorlar. — Ne münasebet? kim tele- fon etmiş, ismini söylemedi mi? — Söylemedi, ben sorunca telefonu kapattı, Ne kadar manasız bir ifade! Esasen bizimkinin bu isimde bir arkadaşı da yok. Daha tahafına bakın ki, Omuallim beyin evi yanındaki bakkal dükkânında telefon olduğunu ve bunun nu- marasını bilen bir tanıdığı da yok ki ona bu azizliği yapmış olsun. Maamafih şüphe ettiği yerler- den, kurnazlıkia tahkikatta bu- lundu; arm telefon etmemiş . Bir hafta kadar sabretti, ni- hayet, daima konuştuğu iyi sa- atte olsunlardan birine sordu: — Kuzum doğru söyle, ge- çende bana kim telefon etti? — Kaah kah kah! — Ne gülüyorsun? — Kaah kah kah! — Allah, Allah! söylesen e! — Ben seni pek zeki biliyor- dum; bu kadar bir şeyi de an- lıyamadın mı? — Nesini anlayım yahu? — Sana ne demişler? — Arkadaşlarımdan C... E- fendi... — Tamam, yalnız isimde kü- çük bir öl şi bakkal” iyi İyem (N) harfi yerine (Vp — Nece? ne söylüyorsun, sen mi telefon ettin? — Ha şunu bileydin! — Peki amma ruhlar telefon edebilirler mi? — Piyano çalarlar, kapıları açarlar, kaparlar, gürültü pa- tırdı ederler de telefonla konu- şamazlar mı? — Hiç inanacağım gelmiyor. — Sen zaten bana inanmaz- sın ki. — Tabii! Çok yalan söylersin. — Benim şeytan olduğumu unuttun mu. — Demek bu marifeti sen yaptın ha? — Emin ol ciddi söylüyorum, sana küçük bir lâtife yapmak istedim. Arkadaşımın ruh ile olan bu ez benim önümde ce- için aynen zaptet- silim, kri Pi kendi smile ru- bun ismini yazmağa müsaade etmedi. Eğer Onu tanıyanlar varsa, gidip sorabilirler. ,, BitmediJ ÜR Feyzietinin düçar olduğu büyük yangın felâketi karşısında muhterem hal- kımızın ve matbuatmızın göstermiş oldu- #u samimi hassasiyet veteessüre karşı on yedi günlük bir terhhürden sonra tedris vazilemize başlamak suretile minnet ve şükran borcumuzu ödemeğe çalışıyoruz. Mektebimizin bir an evvel açılması hususunda başta muhterm Maarif Veki- limiz olduğu halde bürün Maarif eskânı- nın göstermiş olduğu hakiki müzaheretter dolayı minnetdarlığımızı ve derin acımız teselli etmek suretile bizi çok mütehassıs eden, muhterem halk ve meslekdaşları. mizin - matbuatımıza (teşekkürlerimizi alenen arz eyleriz. Müdire : Türkân Müdür : Hıfzı Tevfik Müessis kudret Azmi — m Mübeccel H. geldi ( Üst tarafı birinci sayıfumızdadır ) Nibayet çıkmak zamanı gel miş, fakat oradü bulunan polis- ler Mübeccel Hanıma bir türlü yol açamamışlar, bir aralık ka- labalık arasında omuz omuza çıkılmak istenilmiş, bu da müm- kün olamamıştır. Bunun üzerine Mübeccel: H. tekrar yataklı vagona dönmüş, pencereden halka görünmüştür. Kalabalık arasından bir ses: — Mübeccei H. azıcık daha dur, seni daha iyi görelim diye bağırmıştır. Güzellik kıraliçesi pencerede bir iki dakika daha durmuş ve sonra polisin delâ'etile vagondan vagona geçerek arka taraftan istasyon kapısına inmiş, oradan da, âdeta kaçırı'arak, soluğu, kendisini bekliiyen otomabilde almış ve Sirkeciden uzaklaşmış tır. Dünkü kalabalık yüzünden bir kadın bayılmış, birçok kimseler de sikişip kalmaktan bunalmış- lardır. Mübeccel H. ne diyor Dün bir muharririmiz güzellik kıraliçesile görüşerek Avrupada- ki intibaları hakkında kendisin- den izahat istemiştir. Mübeccel Namık H. demiştir ki: — Türk Avrupada temsil ettiğim için çok babtiya- rım, Mis Avrupa intihap edilme- dimse de Türkiye güzellik kıra- liçesi olmak benim için kâfi bir şereftir. İstanbuldan ayrıldıktan sonra uğradığımız birçok şehirlerde tezahüratla karşılandım. bilhassa Folklor meselesi Selim Sırrı Beyın mektubu Maarif vekâleti umumi müfet- tişlerinden Selim Sırrı Beyden bir mektup aldık, yirmi sevedir fol- klora meşgul olan üstadın mek- tubunu aynen dercediyoruz: Efendim, 21 şubat 1930 cuma günkü nüshanızda bendenize atfen in- tişar eden yazının (telefonda yanlış anlaşılmış olacak) birkaç noktasının düzeltilmesi için lüt- fen bu mektubumu gazetenize basınız. 1 — Her ay muallim mekte- tebinde, içtimai ve terbiyevi mevzular üzerine vermekte ol- duğum konferanslardan folklor hakkındaki müsababemi martın birinci pazartesi günü yapacağı- mı söyledim. Bu kimseye cevap vermek için değildir. Oaada he- nüz bu mevzu hakkında konfe- dir. 2 —Güzel san'arlar birliğinde Halk bilgisi hakkında verdiğim konferansı bir ayda hazırladım, dedim. Bu cüm'e gazetede bir arkadaş hazırlığın yaptı, ondan sonra konferansı verdim şeklin- de çıkmıştır. 3 — Yirmi senedir milli ve içtimi mev'zular hakkında kon- feranslar veririm ve ilk eserim olan “Bizce meçhul hayatlar, da ve Terbiye mecmuasında Folklora ait yazılarım vardır. Dedim. Hürmetlerimin kabulünü rica | ederim. Selim Sırrı rars virmediğimi söylemek için- | Lozanda tahsilde bulunan gen” lerimiz tarafından hararetle İ“ tikbal edildim. Bu gençler ban# bir de buket verdiler. Pariste Türk talebesi ve Türk i kolonisi tarafından karşılandı” ! Pariste otel D, Orseye indik. Operada verilen balo da bü tün misler, gümüş köprü östü çıktık. Birer kere gezindik. B' i baloda, yani daba müsab yapılmadan evvel, Mis Yunan” Avrupa güzeli intihap edilecej ni anlamıştık. Çünkü mütemadi" yen alkışlanıyordu. Yunan gi zelinin üstünde tül bir elbil i vardı. Jurnal gazetesi idarehanesil de yapılan müsabakada il heyetinin huzuruna birer bire irdık. Benim müsabakaya girm iğimi bir İngiliz mecmuasın yazdığını söylüyorsunuz. Bu h# . yalandır. Müsabakaya gf im. Yunan misi Jüri o heyetini huzuruna ikinci defa çeğu > beş saat münakaşa © du. Yunan güzelinin AY rupa kıraliçesi intihap edildiği ilân olundu. Yunan misini b de güzel buldum. Fakat en Belçika güze ini beğendim. O dan sonra da Mis Rusu... Fr. sız güzelinin.boyu pek uzund bence güzel değildir. ,, Piis Baklava! Yunan gazeteleri Türkiye ku liçesi hakkında bir“hayli ded kodu yapıyorlar. Hatta Mübef cel Hanıma Mis Baklava ism takmışlar!, Mübeccel H. bu tesmi ! hiç ie nazikâne bulmamıştır. Defterdarlıkta . : resko biraderle! 580 bin lira vergi verecekler Defterdarlık Fresko a r ler ve şeriklerine, cezayi ile birlikte tarhedilen 580 ydi ira vergiye, sahipleri itiraz mişlerdi. Bu itiraz tetkik komi yonunda tetkik edilerek o dilmiş ve eski karar tastik e miştir, Binaenaleyh verginin ti sili tehakkuk etmiştir. Fresk biraderlerin mahcuz olan Gm satılacaktır. Emografya MüzeN müdürlüğü def Etnografiya müzesi için yaptı! lacak muhtelif eb'adda on a camlı dolap'a bir adet merdi başı camekânının imaline ti olanlar şeraiti öğrenmek in ; müze omüdürlüğüne ve ih b içinde 13 mart perşembe g saat on beşte bedeli keşfa 2231 liranın yüzde yedi ; nisbetinde teminat akçesile Ar kara vilâyeti mübayaa kodi yonuna müracaatları, > Günüşik, doğup 6/43— kay? Ayın doğuşu : 4,34 batışı * lar .17,52 i Ai Namaz vakitleri Sabah Öğle İkindi Akşam Yaf” a