— 6-— VAKIT 18 Şubat 1930 - Zampara Kıral 54 Gözde kıralı nasıl kabul ederdi Tafta kumaşından bir kanapeye yaslanır, uzun saçlarını manto gibi omuzlarına atar ve melek gibi halile kıralı teshir ederdi... “An Kupye,, şu suret'e zl haziran 1737 de doğmuştu ve 1760 da yirmi üç yaşında idi. Fakat bu velâdet kaydı pek “es- nafçasına ,, idi. Bu kaydı tabrif etmekten kolay bir şey yoktu. “Jan Jozef Romen Kupye,, nin ismine bir sinyör sözü İlâve edil- di. Kopye ismi “Kupye,, ye tahvil olundu. Bu vaziyette matmazel dö Ro- man, o zamana kadar markiz dö «Pompadur» un elinde olan göz- delik sıfatına talip olabilirdi. Za- ten emsalsiz güzeldi. 1761 de Fransua Druenin yapmış olduğu resim bunu ispat için kâfidir. Bu tablo 1913 te Kramer ge lerisine yüz yirmi beş bin fram ga satıldı. Edmon dö Gonkurun neşretti- ği “Portre ansiyen,, de matmazel dö Romans hakkında“Sofi Arnu» nün şu mütalaası vardır: “ Bu harikulâde kadında ta- biat, her vakitki zevki selimi bir tarafa bırakarak kesretle ibzal yolunu tutmuştu. Matma- zel dö Romans a nazar edilince o kadar lâtif bir beden, o ka- dar mütekâmil bir bünyeye ma- lik idiki bir meclise girdiği za- man emsali görülemezdi. Gayet güzel bir adam olan kıral bile onun yanında bir mek- tepli gibi kalıyordu.» On beşinci Lui, terbiye itiba- rile, her gün kendisine tedarik edilen metreslerden çok yüksek olan matmazel dö “Romans, ı fevkalâde seviyordu. Ona karşı “Parkoser,, de (keyfine alet cek kadar vakarnı muhafaza etmişti, Kıral onun için bir otel tuttu. Bu otel 1890 da hedme- dilmiştir. Büyük bir avlusu ve gayet güzel bahçeleri vardı. Bu otele hernedense “Delilik oteli,, ismi verildi. Zanna göre binabin yerinde 1680 de sinyörü “Lafoli,, ye ait bir bina varmış. Fransızcada “Lafoli,, nin cinnet demek olmasma binaen böylece tesmiye olunmuş. Mat- mazel dö “Romans, bu konağı çok seviyordu. 1764 te satın almak hevesini gösterdi. Bu bi- nanın asil sahibi olan reis “Bulenvilye,, den bina için ne istediğini sordurdu. Fakat pazar- | “ik uymadı. Bazan altı beygirli bir araba konağın önüne gelir ve narin gözdeyi “Versay,a götürürdü. Bazan da zamanının bir kısmını “Muet,, te geçiren kıral “küçük evi,,ne gelirdi. “Markiz dö Rişölyö ,, der ki: “ Taftadan bir kanape üzerine uzanır; uzun “saçlarını manto gibi omuzları üzerine atar ve kıralı bu vazi- yette kabul ederdi. Lui ona e ren | kemalini seyreder atvarmı tak- bu Pasi bi dirle süzerdi. Ondan artık vaz acıları, geçmiyordu, Madam dö Pompa- dur, bu kadının kıral üzerindeki ki nedimelerinden hâber aldıkça fevkalâde korkuyordu. Fakat gözdenin en iyi nasihat- çilerinden biri olan Madam dö “Miröpua,, derdi ki : “Sizi ondan fazla sevmediği muhakkaktır ; eğer ber hangi bir efsunla “ Romans ,, buraya gelse, ve burada akşam taamı etse, haki- katen korkmanız icap ederdi. Fakat prensler her şeyden mu- kaddem itiyadma düşküü kimselerdir. Kıralm size olan muhabbeti apartımanınız ve mu- bitinize olan alışıklığı ile kaim- dir. Siz onun itiyatlarına, konuş- masma mukabele edebiliyorsu- nuz. Sizin yanınızda çekinmiyor; sizi sıkmaktan ictinap etmiyor. Nasıl istersiniz ki bir günde bü- tün bu itiyatlardan vaz geçsin yeni bir hayat şekline girsin ve etrafın değiştirmekle her kesin yeniden dedikodusunu mucip olsun?,, Maamafih matmazel dö li Kulonj,, malikânesi kendisine tevcih olunuyordu. 4 1761 senesi esnasında “Kaza- nova ,, Pariste dam “Moren,, den, eski sevgili- sinin yeni vaziyeti hakkında | malâmat almıştı. Onu tekrar görmek istediğinden, Parise gel- diğini bildirdi ve madam dö “Varniye ,, nin evinde onunla görüştü. Gözdenin semizlenmiş ve karının kabarmış olması nazarı dikkatini celbetti. Hatr- ratında der ki: “Feyiz halinde bir sultan hanıma karşı hürmet gösterilmesi o mecburiyeti - ona karşı hissiyatımı istediğim gibi göstermekliğime mani oldu. Fa- kat, Granobl'daki fakir ve bakir zamanından ziyade hürmet talep etmiyecek derecede mahviyet- kârlık gösteriyordu. Beni sami- mane derağuş ettikten sonra dedi ki: “ Herkes beni mes'ut sanıyor. Herkes bana haset edi- yor. Bir de içime sorsunlar. In- san kendi kendine karşı besle- diği teveccühü kaybederse mes'- ut olabilir mi? Kiralık daireler Babâli, Ankara ecadde- sinde Orhan B. “hanı, Ana- dolu ajansının terkettiği dâireler kiralıktır. Mükemmel bir “otel de olabilir. ayrı Ayrı ve hepsi /| birden kiralıkur. İstiyenle- || rin (VAKİT yurdu)na mü- bulunuyordu. l “ Şamberi ,, den geçerken ma- Ey 17 Şubat930 Borsalar “TL “kabili Dolar) 04 dre Frank Ürer Belga Drabmi | Frank Lara Florin Kuron Siliaş Pezeta 1 Türk lirası Diyar Çervonee Küre Nukut Hsterlin (egiliz) 1Dolar (Amerika) 0 Frank (Fransiz 0 Liret Tiraiya O Frank “Belçika) 0 Drâhmi (Yusan) 20 Frank Çisviçre) Levs ; Bulgar) iFloria (Felemenk) o Enron (Çekoslovak J 1 $isg Arosturya) I Pezera Jispasya) 1 Rayşmarkıf Almanya? 1Zieü "Lehistan, I Pengö Macaristan 20 Ley (Romanya? 20 Dinnr Yugoslavya) ! Çevoneç Sevyer Altın Mecidiye Banksor Borsa , Bartei fahviner İstikraz dahil! “vadeli yefikamın hayatımi göce yârısiın- dan sonra hastanede muvaffaki- yetle yaptığı ameliyat neticesin- de kurtaran Haseki hastanesi operatörü. kıymetli - doktorları- mızdan Ahmet Eyip ve mu- avini Hasan beylerle hasta bakı- cı hanımlara “alenen * beyanı te- kkür eylerim. p > Aksarây nütus memuru Osmun Muzafter Cihangir öskerlik besinden: bede kayıtlı hekim Mublis 337- 30 ve levazım zabiti Ali Cavat Efendi adresinden aranılmış ise de bulunamamıştır. Şubeye mü- racaaiları ilân olunur. Nikâh Eski şairlerimizden Üsküdarı Hayrullah Tacettin Beyin keri- mesi' Fatma Hediyetullah Ha- nımia Fatsa manifatura tücca- ranından Topalzade Süreya Be- yin nikâhı evvelki gün Üsküdar- daki, evlerinde icra a edilmiştir. Doğum ve Kadın hastalıkları İ mütehassısi Doktor Hüseyin Naşit | | Türbe, eski Hilâliahmer binası No, 10 Telefon: İst. 2622 | Maraş köyüne gelinciye ka- dar mermi tufanından kendimizi güç kurtarabildik. Üç adımda bir, yere yatıp yuvarlanıyoruz. eden mermi parçalarından ve şarapnellerden tahaffuz için kendimizi o çukura, bu çukura atmaktan berbat bir haldeyiz. | o Yollar, yaralılarla dolu. Yürü- yebilen yaralılar, kendilerini kur- tarabiliyor. Ağır ve yürümeğe muktedir o olamıyan © yaralılar, inim inim inliyerek, kemali sabur ve tevekkülle son dakikalarını bekliyor. Bunların (bazılarına yardım etmek istedik. Mümkün değil Arda köprüsüne yakın bir yer- de, sürüne sürüne oraya kadar gelmiş olan bir topçu onbaşısı yolun kenarında kalmıştı. Ağzın dan kan sizıyordu. Yanma diz çöktüm. Bunu hisseder etmez ein açtı, Dalgın bir nazarla aktı, — Çavuşum.. su... Dedi. Nazım, derhal matrasını ağzma uzattı. Elimle başını kal- dırdım. Üç yudum şu içti. Du- daklarında hafif bir tebessümle sordu : — Oh.. Elhamdülillah... Zavallı yavrunun son sözü bu oldu. Karaağaç mahşer gibi kaynı- yor. Herkes sokakta, herkes birbirine sual soruyor. Evvelâ hastahaneye uğramak istedik. Fakat, oraya giden akın akın yaralılar bizi bu fikirden vazge- çirdi. Böyle mühim bir vazife zamanında onları bir saniye bile işgal etmeği muvafık görmedik. Telgrafaneye uğradık; kapalı. Nuri ile Niyaziden eser yok. Karaağaç caddesinde, sür'atle gidip gelenlerin ( çehrelerinde bariz bir endişe ve ümitsizlik. Caddede ilerledikçe, şark cep- hesinin vaziyetindeki vehameti daha iyi anlıyoruz. Karargâhtakiler de hayret ve endişe içinde... Süratle toplayabildiğimiz ma- lümatı (o derhal Okumandanıma Vakıa, vaziyet vahim. Hatta çok vahim. Fakat ümitsiz değil. Kale, henüz yaşıyor, ve yaralı bir aslan gibi çarpışıyor. * Başımıza ağır bir darba indi- ren mühim bir havadis... Mahrem ve müstacel kaydile Muhittin Beye şu mektubu yolladım: «Muhterem kumandanım. Şimdi “aldığım mevsuk bir habere nazaran bütün alay sancakları mevkii (omüstahkem kumandanlığı tarafından toplat- tınlwakta imiş. Bizim sancak hakkında böyle bir talep vuku " bulduğu < takdirde me suretle hareket “ edileceğinin ( derhal emri oâparile <eph mizin son Zayallı kahramanın son sözü Düşmanın kaleye g'rip girmediğini sord “ Hayır , cevabını alınca: “ Elhamdülillâh! diyerek gözlerini bu dünyaya kapadı. vaziyeti hakkında malümat buyurmanızı oricave hü ellerinizden üperim efendim.) | Cepheler n son vaz'iyeli Cenup cephesi 11-12 geci Bulgarlar, mühim bir ku (Ahırköy) o mevkilerine o hüc ettiler. Taarruz, okadar âni" okadar şedit oldu ki bizimki! birdenbire kendilerini topaf yamıyarak tel örgülerine kaf çekildiler. Bu mevkilerin sukt (Pamukdere) nin sukutu de tir. Buna binaen üç taburla mitralyöz bölüğü, düşman e geçen mevkilerin (istirdad memur idildi. Bu kuvvet, bü bölüklerin bir ande nısıf mö cutlarını kaybetmelerine rağr ar eg ilerlemesine mani Düşman, birdenbire dikilen bu maniayı devirmf için (hora) sedalarile siperle! den fırlıyarak tekrar J geçmek istedi. Fakat, şedit # : aleşle berbadü perişan Sabah olduğu zaman, harp hası, Bulgar maktullerile muştu. Bu barpte, Sultanyf taburunun Okümandanı Ke. Salih Beyle gene bu tab küçük zabitlerinden bir h efendinin gösterdiği kah lık ve fi eye hiye bitiremiyorlar. Ya, mahut Gümülcine alaji nm efradı... Bu, son harpt& kadar büyük bir fedakârlık g termişler ki... Bu son girerken, geri döneni öldürm kendi aralarında abtü peyr etmişler. Eb. nekadar olsa mayi Türklük cevheri var. Son manlarda bunların başma len nizamiye zabitleri, beş günlük bir gayretle, ruh ve vicdanlarına yaptıkları ** kinatla işte bugün kalenin * mübtaç bir zamanında bun nafi bir kuvvet yaptı. Bin aleyh, Gümülcineli efrad b kımdâki hissiyatını teptil enini yadediyorum. Hülâsa: Cenüp cephesi lamdır. Sukut ihtimâli yoktur | (B le İni a een İstanbul ikinci ticaret mahke Emin» E£ ile Bodima kariyesi «9 Musrafa Çavuş arasındaki davadan “8 Beşiktaşta Nuri ve Mehmer ve Kabi Lisandi Rösdrsgopolos ve Cibulide h Unkapanında Ayazmada Yuvakini Yenikapıdı İbrahim Beylerin oi larında mevcut cem'an 971 çeki K kuru bahar Odunlarının ihtiyati olarak satılmasına karar verilmiş © mezkür oduülardan Beşiktaş ve takiler Şubitin 22 net cumartesi VE 4| ve Ünkapanındakiler dahi şubatı N pazartesi ve Yenikapıdakiler şubat , çarşamba günleri sabah sazı 10 hallerinde ve şaver mezkör £* vi satılma muamelesi bitam bi yl dirde ertesi günle! satişa ei y ginden talip olanların mahale muru a ai |