i | Ümitli dakikalar yaşıyorduk İstanbuldaki tahavvül tesirini göstermiş,mev- kü müstahkem eski hatalarını unutturmak saree GU Hamburg, Brem, Anverş İstanbul için kararlar ittihazına başlamıştı Kuvvetli iki elle sağlam bir Patiska yırtılır gibi bir ses... Na- ım, sanki gelen gülle başına dü- şüyormuş gibi gayri ihtiyari ellerini başına götürdü. Köşkü; damile, câmile sarsan bir taraka.. ve | sonra, bir taş Ve toprak ye muru, Şangır, şangır. ir adet daha camımız kırıldı. — Hay Allah gözünü kör edeydi.. Şelceğizlerin kırılaydı.. olan domuz yavrusu... şu mer- miyi kafamıza indirdin. Çok âlâ ettin. Fakat kafamızı kırsaydın bu havada şu camımızı kır- aydın .. Gobayı yakmağa çalışan mu- hacırlar, put gibi donmuşlar. Selâtü selâm getirmeğe başlamış- | lardı: — Korkmayınız.. bu geçti Mehmet ağa.. yenisine bakalım. Keşki söylemeseydim. Nefesin cani Varmış derler.. ne doğru. İşte, bir fışırtı daha. Nazım, hemen kapıya fırladı. — Üstü kapalı. yerde şehit olmak istemem Diye bağırıyordu. | — Bu mçımi de yakın geçti. Fa- dut beğçesinin. ndı ve patlamadı, rm ge tık ve,, soluğu siperlerde almak kazar e besmele çekerek kapı- mun eşiğini atladık. Dut bahçe- lermi. sratle geçerek şosaya çıkar çıkmaz arkawızdan çağnl- muğa başladık. Arkamıza dön- düğümlüz zaman, Kahraman bey- ie karşılaştık. Yanında, genç bir zabit daha vardı. — Ayol, ben .sire geliyor- — Biz'desiperlere gidiyorduk. | — Mübim bir işiniz mi vardı? — Görüyorsunuzya,. Top ate- re Kim bilir belki bir şey : aynı bu- ki yola çikmişsinız. Had Kari ağaca gidelim... ; Atlarından indiler, Hep | i ber Karaağaca doğru Yürürken Kahreman bey anlatı ladı. ii , YER Bugün kıtsata :ki maddelik bir tamim tebliğ edilmiş. -henüz, bize gelmedi. - Birinci madde. a. ordumuzun Çatalca civa- vukubulan taarruzu üzerine düşman Silivri havalisinde, tah- minin kat kat fevkinde telefat Vererek mağlup olmuş ve.. şid kül şitadan son derecede müş- ât içinde bulunuyormuş. i ci maddesinde: ( erdumu- ia vurduğu darbe ve Edirne €snin bu zamana Okadar İn mukavemeti cesurane oTüpa efkârı umumiyesini lehi- celbetmiş Tavassut etmiş atı sulihiye ve esa- başlanı'mış. Kariben ani )'ye muvafık bir ! yoktu, Kema Cenap ve Neşet ! beylerle biraz vakit geçirdik. | | bataryaları, sabahki düellodan sulhun akdi tebşiratına intizar edilmek lâzım geliyormuş. Hay babana rahmet. şöyle bir az soluk alalim yahu... Fakat hayret edilecek şey. İstanbulun bu tebliğini neşretmeyi mevkii müstahkem nası! akıl edebildi? Her halde, balâdan gelen emir mucibince olacak? * Handa geçen o mahut badi- | seden sonra bugün Kakraman ! Beyi ilk defa göriyordum. Bu sevimli oArkadaş (hakkındaki mutalaamda da hiç yanılmamışım. O güne ve hatta eskisine nis- betle bugün Kahramanı daha metin ve daha çok cesur buldum. Bu gün, kumanda heyetini daha i derin bir görüşe tenkit ediyor. Fenni harple kabili telif olmıyan bir çek hareketleri, binlerce | askerin şehit olmasından başka hiç . bir netice kazanılamıyan © lözrumsuz © huruçlari (o sayıp döküyordu. Vaktimizi uzun müddet Kara ŞB conteliğina ağaçta ve pek nafi bir tarzda dial," Ağri; 7, oülürde merinundu; biz de memnunduk. On'ardan ayrıldıktan sonra, İİ buraya kadar gelmişken hasta- neşe kadar da gidelim dedik. | Tam köşeyi sapacağımız zaman | Nuri ile Niyaziye rast geldik. Tam m suretini bize getiriyor- larmış. Hastanede Bahaettin Şakir bey Bugün herkeste tuhaf bir haleti ruhiye var, Onları da pek şen ve memnun bulduk. Her halde bugünkü havanın tesiri olacak Hem bizim hem düşmanın yorulmuş gibi tam bir sükünet 8 saba Bugün hava gene güzel, bahar bütün Jetafetini zavallı Edirne- nin üzerine serpiyor. Artık so ukların şiddeti kalmadı. Bugün Karaağaçta bir kaç mülâkatımız vardı. Yavaş yavaş, adeta bu nefis havanın letafetini yudum yudum içerek Karaağaca indik. Her tarafta başka bir güzellik uyanıyor. Şimdi karlar, si b e Sem ni gibi, Eriyen karlardan her ta- rafta küçük derecikler. Fakat maalesef, gene yollarda, siper- lerden gelen hasta ve bimecal askerler... Böyle olmakla bera- ber, havanın bu revnakı, adeta bu zavallılar üzerinde bir tesir yapmış. Takatsiz vücutlarını zors i la sürüklemelerine rağmen göz lerinde yeni bir kuvvet, yeni bir canlıık var. Kara ağaçta evvelâ telgrafaneye ZAMİR VA VT Linye i 4vdet muntazım postaları: Hamburg. Btem, “terin, Anvers ve Roterdamdan Hmanımıza mu- vasalâtı beklenen v apurlar: ANDROS Vapuru ve MBahrisiyah arasında azimel VE | Imar mzdr TROYA vapuru (5 şubata doğru SAMOS Yapuru — (9 şuba doğrü ğ POMMERN vapınu 23 şubsta doğru v edecek viyitirliri ANDROS vapuru İmanı mızda TROYA vapuru (5. 18 sw bit tahnildi DERİNCE Yapi uy 26 - 38 süibiney şehimifde ——— Hambure, Bren, apyers Ro Et yak nda basçk oi, edecek öl | DELOS yapın 40 1 pu (crdum ve | amanın vapurlar batın TROYA vapuru (5 17 barca tab SAMOS vapuni 19 bavra ta Fazla tafslâr için Gölatad Ovakimyaı da umumi d MÜTACANL oğlu 04! © ia ! 24 Saz BEN EEDMKELEMARILL ar gl SADIK ZADE ARSLAN KAPTAN V PERU NN Iğinir < Mersin Sürat postası * Muntazam ve lüks kamaraları havi ekiliş Snteçlibez VAPUR nwtnei KEMAL Yeezee Pazrtei kşamılöde Sirkeci rıbtımından hareketie Çanakkale, İzmir, Fethiye, Güük,Astalya,Mersi- ne azimet veavdet edecektir. Mahalli müracaat !Sirkeci Yalı köşk caddesi Alâiye Han birinci kat Şadık Zade Nâzım vapur acentehamesine müra- caat. Telefon: İs. 4240 İ muyor. Bittabi İ içeriye girmiş ol gittk. Yeni bir şey yok. Sonra görüşecekleri izle görüştük ve en sonra hastaneye (ouğradık. Doktor, bizi görür görmez gül meğe baş'adı — Mevkii müstahkemin be- yannamesinden haberiniz varmı? — Hangisinder efendim? — (İsmail Hakki) mese esin- den... — Hayır. Lütfen anladırmı- sınız?.. ? (Türk Ocağı) ismindeki ma hut risalenin neğrinden dolayı risa'e sahibi İsmail Hakkı ile memur afk divanı harba kle beraber (İşbu risale- den her kimin yedinde mevcut ise derhal mevkii müstahkem teslim edilme- diği takdirde şiddetle cezalan- hari hakkında bir beyam redilmiş- Made, bişi zaferimiz demek- tir. Şu halde, artık mevkii müs- tahkem de anladı ki bundan sonra kale dahilinde ne (grup- culuk) ve ne de (helâskârlik) : ötmiyecek bir düdük olmuştur. y ( Bümede ) matbaa verilme! 7. — VAKİT. 8 Şubat 1930 — iğ 5 LE MEMLEKETTE VAKIT ci On üç amelenin başını yiyen kaza Zonguldakta maden ocağındaki infilâk nasıl olm uştu ? Zonguldakta Süleymen Sırrı Bey ocağı Bundan birkaç gün evvel Zon- | ra, bittabi ocak tekrar faaliye- guldakta bir maden ocağında bir infilâk olduğunu haber ver- miştik. Zonguldak muhabirimiz bu mesele hakkında şu tafsılâtı vermektedir : Hadise; 30-31 kânunusani ge- cesi, Zonguldakta Süleyman Sım Beyin maden ocağında olmuştur. Amele, kömür bacalarında ça- lışırken, birdenbire grizu infilak etmiştir. İnfilâk © kadar şedit imiş, ki darbesi geride demir yolunda bulunan ameleye çâr- parak bunların dördünün ağır ve ikisinin balif yat Yanmalirdd sebep olmuştur. İnfilâk ile be- raber tavandan kömürler çöküp demir yolu, ara- balar vessire darmadağın” olup parçalanmıştır . Bacada kalan amelepin adedi İl tahmin o'u- bunlar, infilâk ile beraber telef olmu$ ardır. Arka» daşlarının ne o duklarını anla- yol kapanmış, mak üzere, hadiseyi müteakip, lan iki amele de havaya çarpup derhal ölmüş er- dir. Yaralılar hastaneye kaldırıl- mış ardır. Vak'a üzerime hükü- met ocağa vezıyet etmiş, MA- .den idaresi baş mühendisi Nuri, Mübendis Halil Nermi ve mev- ki memuru Osman Beyler oca- ğa gelip fenni tedbirlere ve tahlis ameliyesine tevessül ef- mişlerdir. Hadise gecesindenberi mühendisler saatlerce (içeride kâ'ıp çalışmakta ve “kücük, leri temizlemekle meşgul bulunmak» tadırlar. Küçükler açılıp hava temizlendikten sonra bacalara varlıp kazaze karılmış o acaktır. Her halde tehmine göre telefatın yekünu -- içeriye girerken ölen iki işçi ie beraber» on üçtür. Şimdiye kadar Havzada bu kadar büyük kaza vuku bulmuş değildir. Za- rar büyüktür. Süleyman Sırrı Beyin ocağı, münferit madenler arasında mükemmel bir ocaktır. Asetilen lâmbaları, elektrik ve sair fenni tesisafı vardır, son yıl içinde, büyük fedakârlıklarla bir kömür yıkama fabrikası vü- | getirilmiştir. Ocağın tam | cuda faalıyete girip istihsalâtını artır- mağa başladığı .sırada böye bir facianın vükuu, çok teessürü mucip olmuştur. Tablis ameliye- si ve tahkikatın hitamından son- deler meydana çı» | İ nüz meçhuldur. | | | tine başlıyacaktır. Kazaya sebep ne olduğu he- Her halde sıh- bat ve hayatın kadir ve kıyme- tini -bu gibi feci akibetleri sık- sık görmelerine rağmen- lâyikile takdir etmiyen bu cehilleri' eseri olarak kayıtsızlık- la bir ateş yakmalarından mü- tevellit olsa gerektir. 1 Çocuklu bir erkek 13 çocuklu bir dulla evlendi Nevyork Taymisten: “ Bir müddet mukaddem |. Parsiya namında olup haftada 18 dolar kazanan bir adam İl çocuğu olduğunu nazarı dikkate İ almıyarak 13 çocuğu olan ve dul kalan bir kadınla evlenmişti. İzdivacı müteakip Madam Par- siyo 13 çocuğunu a'arak kocası- nın evine taşınmış, fakat 24 ço- cuk bir araya geldikten sonra evin bütün huzuru kaybolmuştu. Çünkü erkeğin çocuklarile kadı- pin çocukları birer cephe teşkil ederek © kavgaya © başlamışlar, evde her gün ana ve babanın mümaneat edemediği bir mu- harebe başlamıştır. Bu muharebelerde iki; taraf- tan yaralılerda düşmeğe . başla- dığından Madam Parsiyo 13 çocuğunu © toplıyarak © evden çekilmeğe mecbir olmuş ve kocasından nafaka almak için dava açmıştır. Hâkim davayi dinlemiş fakat, Parsiyo tarafından kazanılan 18 doların kendisine bile zor yeti- şeceği o anlaşıldığından ohâkim davayı reddetm ştir. amelenin ECRİZEİ TENEFFÜSİYENİİ VALDA PASTİLLERİ İLE vikaye ve kuvvetlendirin derunünde talep ediniz