h WAJKİĞM Gazteciliğin mesleki Yeni mektebi tanıdalım ii, elli beş yaşlarında, En memlekette maarifin her tahsil derecesini geçirmiş olan üç zat konuşuyorlardı : — Bizim zamanımızda tahsil daha iyi idi. Mükemmel sarf öğrenirdik. Hele hesap. İptidaide bile milyon'arı, trilyonları bi- lirdik. Yine bir gin, bir muhavereye şahit oldum. Mektepler hakkın- da mütalaa yürüden bir zat di- yordu ki: — Eski zaman mektepleri ne iyi idi. İpfidaide bile her dersi mutahassısı okuturdu. Hesaba, bir topcu zabiti gelirdi. İmlâyı da mektupçu mümeyyizi göste- rirdi, Bence, muallim mektepleri lözümsüzdür. Bu neviden mutalealara rast gelmedim dersem bir hakikati saklamış olurum. Ha'buki diğer taraftan mem- leketimiz maarifini bir mutahas- ss müdekkik göziyle gören bir pedâgoy, Adölpbe (o Feryer, Türkiyede maarifin yeni ve milli bir istikamette ilerlemekte ol- duğunu söylüyor; ve memlekette maarif işlerinde ihtisas ve vuku- fu olanların kanaatlerini teyit ediyor. Elbette bu terakki ufki olduğu kadar şakuli, yani kemi- yet kadar keyfiyette de devam edecek, Muayyen ve açık bir zemin üzerinde bu iki zıt müşa- hede ve hülcüm neden ileri ge- liyor? Hatalı görüşün sebebi ne? Mektebin mütecerrit bir mev- cudiyet olduğu devirlerden çok uzağız. Ana ve baba, muhit, ce- miyet mektep denilen müessese ile alâkadardır. Artik çocuğu- vu “Eti senin, kemiği benim, diyerek Omuallime tevdi eden ana ve babaya pek az tesadüf ediyoruz. Binaenaleyh, mektep mevzuu Üzerinde her alâkadarın mutalâasinı tahlile mecburuz. Eski mektebi beğenenler, ben- ce, yeni mektebi bilmeyenlerdir. 20-30 sene evvelki mektep nasıl hemzamanı olan garp mektepleri yanında pek geri ise, o mektep zihniyetide bu günkü mektep mefhumu yanında pek geridir. Dünün uyuşuk ve tenbel mu- bitine uyan eski mektebi bugün Yarım asır evvelki : VAKİT Amerikada Mösyö Edi. zon nam zat elektrik şu- Jesini lambalarda istima- le çare bulmuşinr. Mama- ileyhin imal ettiği lam. balar af nalı şeklinde ve varım mefro irtifada imiş. Gene Amerikada elek- irik ie dikiş makineleri işledilmek çareleri bulun- muş ve fccrâbeleri ke- mali muyaifakıveile icra olunup kadın yakalıkla- rının işlemeleri dahı elek- trik kuvyeti'e tahrik edi- jen makineler vesafetine tevdi olunmuştur. sırları faşedilir mi? Biri Amerikada, dige.i cenubi Afrikada vuku bulan iki hadise; gazeteciler mesleki sırları faşetme.tiklerinden malıkum ouular Son haftalar zarfında herkes- ten fazla gazetecileri ve gaze- cilik mesleğini alâkadar eden iki mühim hadise vuku buldu. Bunların birincisi, Vaşingtonda, esburg şehrinde vuku bulmuş ve gazetecilik e alâkası olan her muhitte merak ve dik- katle takip olunmuştur. Birinci hadise: Vaşington Tay- mis gazetesi, Amerikada tatbik edilmekte olan içki yasağı ka- nununa muhalif bazı suiistimal- leri keşf ve bunları sütunlarında teşhir etmiştir. Amerika adliyesi gazetenin neşriyatı üzerine hare- kete geçerek tahkikat ile meş- gu! olmuş, neticede iş mahke- amm içinde döşünmek son asırların bilgide ve teknikte vücuda ge- tirmiş olduğu çok derin inkişaf- lari bilmemektir. Yaşamak isti- yen uzviyet gibi mektep müesse- seside musırlaşmağa mecburdur. Eski mekteple yeni mektep arasındaki yeni mektep İehine olan büyük ve derin farkları bir cetvel halinde vüzuhla görmek ; istiyenler Terbiye mecmuasının Teşrinevvel 1927 sayısında İhsan Beyin (yazısını okumalıdırlar. Yeni mektebin temayöülleri ile eski mektebin teren bu cetveller, eibette yeni mektebin tamamile lehinedir, ve bunu takdir etmiyecek bir iş adamı ve münevver de düşüni- lemez. Şu halde, velev ki pek mah: dut ta olsa, eski mektep med- dahlığı nereden geliyor? Bunun belki diğer bazı sebep- leri vardir. Fakat şunu da ehem miyetli bir sebep olarak bulu- yorum. Yeni mektep terbiye ve tedrisimiz etrafında edebiyatı- oz pek azdır. Bir terbiye ve bir tedris usulünün semereleri uzun zaman- lar sonra vüzuh'a görülebilir. Halbuki, bunu takdir için her kesin bu intizara tahammülü yöktur, Onları ancak kuvvetli, ber cepheden yürüyen zengin neşriyat ve edebiyat iledir ki ik- na etmek mümkündur. İlk tah- sil, Mesleki tahsil vadisinde ya- pılmakta olan tahavvüller etra- fında sık neşriyat, etraflı muka- yeseler ancak bu günün bir çok münevverlerini yeni temayüller. den ve yeni mektep zihniyetin. den haberdar edebilecektir. Mektep, otoritesinin bir kıs- mmı da tanınmasından ve tak- dir oeilmesinden alır. Ha'ka ençok temas noktaları olan bu müesseseyi kendi kendine tanın- mıya bırakmıyarak tanıtmak ta lâzımdır. Eski mektebin pek çok vasıf- larım ve karekterlerini hâlâ ta- şıyan Papas mekteplerinin rağ- bet bulabilmesinde, ferdin geniş cemiyet ve tabiat içinde inki- şafını istihdatf eden yeni ha- yat mektebinin tai ok masının da bir hissesi yok mu acaba? Nazım Al nan bu hattı ettikten sonra diyor kı: » “ Gazetecilerin haberleri elde meye aksettiği zaman hâkim tahkikatın tamikma lüzum göre- rek sui istimali teşhis eden gazetecileri isticvap esnasında onların Sui istmali nasıl ve nere- den istihbar ettiklerini sormuş, fakat güzeteciler istihbar men- balarını mektum tutmakta ısrar etmişler, Amerikalı hâkim gaze- tecilerin bu ketumiyetine karşı onları 45 er gün hapse mahköm etmiştir. İkinci hadise; Johanesburgta intişar eden “Rand Deyli Meyi,, gazetesinin o muharrirleri gayri meşru bir piyanko faaliyeti keşfe- derek bunu gazetede teşhir ettiklerinden mahkeme bunlardan tafsilât vermelerini ve istibbar menbalarını göstermelerini istemiş, gazeteciler bunu kabul etmiyerek hapse mahküm olmayı tercih etmişlerdir. Birbirinden çok uzak memle- ketlerde vuku bulan bu hadise- ler ortaya mühim bir mesele çıkarmıştır. Gazetecilerin meslek- lerine ait olan esrarı mahkeme- ler huzurunda me' tüm tutmaları icap eder mi, etmez mi?. Amerika kanunlarının gazete- ciler namına böy'e bir imtiyaz tanımadığı anlaşılıyor. Amerika hükümetleri içinde yalnız Mari- lant Oo hükümetinin (o kanunları gazetecileri himaye ederek, hiç bir gazetecinin istihbar menbamı ifşaya mecbur tutulmıyacağını takdir e er. Cenubi Afrikada kanun gaze- tecilere böyle bir bimaye bahş- etmediği için oradaki gazeteciler cemiyeti, gazetecilk mes eğinin sırlarını faşetmemenin bir pren- sip olduğunu kuvvetle müdafaa etmiştir. Bunun üzerine, mesele zun uzadiye münakâşa olmuş, Cenubi Afrika adliye “asırı beyanalta bulunarek Obaşka bir onoktai nazar ileri sürmüş, bu bususta meşru meseleler ile gayri meşru meseleler srasmda bir fark gözet- mek icap ettiğini, #weşru işlerde meslek esrsrmi mektum tutma- nın caiz olduğunu, fakat gayri meşru işlerd€ o çaretecilerin de kanunu ve intizamı temin vazife- sile mükellef olduklarını izah etmiştir. Fakat bir çok meselelerde meşru ve güYri maşru işleri tefrik etmek okadar müşküldür ki, bunu anlamek için mektum tutulması (o istenilca (tarafları ifşa etmek bir Zatüret olur. Londranın o Taymis gazetesi bu mesele hakkında ki neşriyatı esnasında İngilterede bu gazete- cilerin vaziyetini izah ederek diyorki: “ İngilterede, hekimler, gaze- teciler *ve rahipler için mesleki bir imtiyaz tanınmaz isede bun- lar bir çinayetin takibine yardım “için sorulan her suale cevap vermiye mecbur tutuluyorlar.,, Taymis, İngilterede takip olu- hareketi hulâsa "olan şavadeti ifaya Aleni teşekkür Mebikat bir sektei kalp neticesi olarak durduğu müddet zarfında mü- teaddit defalar beni ' ziyaret etmek ve fotoğrafımı alıp vazi- yetimden bahseder yazılar yaz- Medeniyetten kaçanlar üyük Okyanosta tetkikatta B'y bulunan bir Amerika hey- eti ıssız bir adada çıplak bir erkekle bir kadına rasgelmişler. Bunlar Oo medeniyetten O kaçıp tabiate sığınan iki Alman genci imişler Orada kalıyor ve mede- niyete dönmüyorlarmış | Bana öyle geliyor ki yerleri belli olduktan sonra medeniyet onlara gelecektir . Evvelâ Ame- rika sinemacıları, sonra meraklı seyyahlar, daha sonraya İngilir, yahut Amerika bayrağı. vas, O zaman nereye sığınacaklar? Toplu löne ederek ( neşretmeleri, umumun istifadesine hadim olduğundan onlara bir imtiyaz tanınması doğru olur. Çünkü, ekseriyetle görüldüğü vechile bir gazetenin bir meseleyi teşhir etmesi yü- zünden bir çok hakikatler tezat hür etmekte ve bundan mesul olanlar cezaya çarpmaktadırlar. Gazeteciler (mesleklerine © alt esrarı ifşaya mebur tutulurlar sa, umumu müstefit eden bu hayır- kâr faaliyet, büyük bir sarsıntıya uğrar, Bundan maksat. bir gazetici- nin, şahitlik ifasi için davet olunduğu zaman, hususi bir imtiyazı haiz olması değildir. Şahitik eden, bir gazeteci, diğer berbangi kir fertten ayr, değildir. Maksat, bir gazetecinin, keşfettiği bir hadisenin, mesle- ğine taallük ed:n sırı faşet- meğe mecbur tutulmamasıdır. Bu sayede matbuat istihbar serbestisini haiz olacağı gibi cinai muhakemelerdede lazım mukte- dir olur,, Amerikada üç, cenubi Afrikada iki gazetecinin, ist'hbar menba- balarma ve gazetecilik mesleğine aitisırları ifşa etmiyerek mah- kü olmayı tercih etmeleri, umumiyet itiberile onlarm lehin- de, cereyan uyandırmıştır. Ame- rikahı hakimin hükmü kat'f oldu- ğundan oradaki © gazetecile? mabkümiyet müddetlerini hapi- sanede geçirmektedirler. Cenubt Afrikada ise mesele temyiz edilecektir. Bu hadiselerin netice itibarile (verdiği ders şudur: Gazeteciliğin mesleki esrarını faşetmemek, umumun faidesine hadim olduğundan gazeteciler bunları ifşa etmek tine tabi olmamalı, fakat mesleki 8 r'arı saklamak onların mahke- meler buzurunda hakkile ifayi şehadet etmelerine ve hakikat- lerin tezahürü için her yardım. da bulunmalarına mani o'ma- malıdır. o ÖR ve a 4. — VAKIT 3 Şubat arak yelkovan ve akrebimin saat İ üzerinde SUTUNLARI SEYAHA, Evlilik şartlaf mahkemelere dökülüyor. dikkat ediyorum, 'boşanmf dünyanın en ağır işlerinde b en manasız bir sinir h ım kuvvetli bir sebep oluyor. Eğer bu görünüş bub çiren bir kadının isteri # genç gelin mahkemeye boşanma davası açıyor. günah ile alnı damgalar zavalıı koca celp t.zxeresi şaşıyor. Hâkim zevceye ; — Kocanız sizi dövüyor Diye soruyor. Aldığı e — Hayır — Hıyanet mi ediyor? Dır. Sualler sıralanıyor! — Hayırl — Aç mı bırakıyor? — Hayır! — Eve mi gelmiyor? — Hayırl — Size işkence mi edi) — Hayır! ğ İş bu raddeye gelince * hâkim tüysüz çenesini ve şaşkın şaşkın sorunu i — Ya ne yapıyor? Hanımın cevabı ne of” yenirsiniz? Beyhude düş“ niz, hiç kimsenin aklım çünkü gelin hanım: — — okuyor hk meceilesinde yeni bi” | han adı da kitap oku". Şüphe yok ki kedin © hifedir, hatta isterseni , pek güzel bir şür yanlı 4 hiledir diyelim. Am ömrü hep bu şiiri © çecek değil ya. Hele * dikten sonra hafiz kapamak nu lâzım değil ama, bari kanu”