Alman muharrirlerinden Mm. Tonina, Sofoklisin sözünden bahsederek, “Bu eski süs, bize şimdi de yaraşır!,, diyor Yazan : Emil Ludvig Katrin ve Jandark lerdi, Bu kadm hiç bir hırsa kapılmadan erkekler arasında yaşamayı bilmiş ve bütün kud- retini mukaddes tanıdığı mefkü- relere vakfedebilmiştir. rn ———c——— Bilhassa evlilik hayatında kadınlara susma iaysıye ediyor Alman muharrirlerinden Ma- | kadar olmamak, kim kimin hak- dam Tonina, bir kadın mecmu- | kında ne söylerse söylesin aldı- asında neşrettiği yazıda Sofok- | rış etmemek, lâkırdıya karışma- lisin “ Süküt, kadının süsüdür,, | mak lüzumuna İşaretten sonra, sözüne İstinat ederek kadınlara, | yazısını şöyle bitiriyor : bilhassa evlilik hayatında koca- “Mütekâmil bir kadının meri- larının feveranlarına karşı sus- | yeti, dudakları arasından biç mağı tavsıye ediyor. bir vakit bayağı bir lâf kaçır- “ Öfkelenen, bir şeye kızarak | mamaktır. Her hareketiniz vaku- ateş püsküren erkekleri huysuz, | rane olmalıdır. Benim tavsiyem, fena telakki etmeyiniz. Bunlar | iyi bir şey söyliyemiyeceğiniz pek o kadar fena adamlar değil- | zaman, susmağı tercih etmeniz- dirler. Öfkelendiler mi, bırakın | dir. tepinsinler, bağırıp çağırsınlar. Süküt, ne kadar kibarca bir Siz, ayni şekilde mukabele | harekettir. ,“Süküt,kadının sö- ettikçe, hatta bir söz söyledikçe, İ sülür.,, Sofoklis böyle söyliyor. kocalarınızın hiddeti artar, evde | su eski süslenmeği tecrübe bir curcunadır kopar. Halbuki | edelim. Bu, şimdide, bize yara- kadının itidal ve hazimle muka- | şacaktır. Çok söyliyen bir kadın belesi, erkeği şaşırtır, teskin | için Çaçaron, çalçene dediklerini eder, kocalarımızın hiddeti bu | başkasına karşı ve başkası hak- suretle zahmetsizçe, kendiliğin- | kında sarfolunacak bir sözün, den Zail oluverir.,, diyor. kendi karakterimizi ifade ede- Bu Alman kadını, daha ileri | ceğini unutmıyalım. giderek meselâ hizmetçinin den- Ve sevdiğimiz zamanda, sus- sizliklerine, homurdanmasına da | mak daha vecizdir. Sofoklisin ayni tarzda mukabeleyi muvafık | sözünden başka, halk arasında görüyor ve nihayet şu ve bu | daha çok tanınmış bir mesele- hakkında (söylenen dedikodu | yide hatırlayınız: “Söz gümüş, mahiyetinde tâkırdılarlada e'â- | süküt altındır!,, MJ—9— Aspazya ile beraber şöhret Şafsklarile yıkanmış bir çok dınlarla karşılaşıyoruz. Bunlar- dân ber birinin baiz olduğu kudret, çok iğfal edicidir. Fakat U vaziyette büyüklük ile şöb- ; teti biribirine karıştırmamalıyız. Biz büyüklüğü arıyoruz. Şöhreti eğil.. Meselâ Kleopatra da büyüklükten ne vardır? Onun €psine © varis olduğu satvet, giervet ve asalet mi?.. Yoksa *zarm bir zaman için ondan zevk alması mı? Acaba Kleopatra, *endi isteğile ölmeden başka r hareketle, bizm takdirimizi “azanmıyan, mütcreddi bir ka- dından başka bir şey midi?.. U grupa mensup öteki kd nor da öylel. Dante, Beatrisi bir köprü üzerinde gördüğü ve de- Masının azametini ona bahşettiği için bu kadın büyük mü.. Beat- l rs, Rambrantın lâyemut modeli Saksiyadan daha fazla bir şey midir? Yahut Lükresya, mavi Saçlarile ve biraderine ilham “üği deliliklerle tarihi bir şah- Siyet olan bu Borciyanın kızı Ve hemşiresi nedir ? Yahut Jo- >efin, kaderin gen; Bonaparta Re sakladığını bilmeden ona ates Katrin ile Jan Darkı yanyana getirmek bir diplomatla bir as- keri karşılaştırmak gibidir. Janın hayatı, kısa haile engiz, âni za- ferli ve seri ölümlü bir âskerin hayatı idi. Onun hayatında her şey tekâsüf eder. Onun ilk ha- reketleri ile ölümü arasında an- cak yedi senelik bir müddet var. Jan Darka görünen hayal Mesihin hayali değil, bir asker olan San Mikeldi. Onun her hali beşeri ve makuldu. Janın müttaki annesi ona, Katrin de dahil olduğu halde azizlerin he- yatını anlatmıştır. Jan, hummasını teskin edecek en yakım işe sarılmış olsaydı basta bakıcısı olurdu. Fakat Jan, kadın işlerinden birinide bilmiyordu. Nedense o kendini silâba da- vet olunmuş hisetti. Onun sar- sılmaz metaneti, erkekçe muha- kemesi, sevki tabiisine tam inki- yadı, onu dünyaya sevketti. haberleri Veren bu kadın eski bir aşk sihirbazından başka bir şey midi? Büyük bir kadından ilham ve hususiyet beklenir. Onun faali- liyeti ne kadar nesevi mahiyeti İz olursa onun tasviri o kadar Sazip olur. Kadın büyüklüğünün €a nezih şekli analık ve azize- liktir, Azizliğe yükselen bir er- kekte bile kadınlığa benziyen bir hal vardır. Azizeler içinde ameli bir kudreti haiz olan Sienli Katrin 1347 senesinde doğmuştu. Altı Yaşından beri sükün ve düşünce İçinde yaşıyan bu kız daha sonra sarı saçlarını kesmiş, nef- tini zühtü takvayı vermiş, genç“ liğin hırsile, iğfalile mücadele *tmiş, nihayet bu kadın doğdu- ğu şehir ile diğer ber şehirde Vuku bulan mücadeleleri hallü- İasla muktedir en kuvvetli höâ- im olmuştu, Yalnız dua ve Biyaz ile ruhunu tatmin edemiyen u azize erkekler arasında vuku ulan hadiselerle alâkadardı. İtalya Prenslerile komandanlarına, hatta ransa kıralına mektuplar yaz- dirarak bunları bunları fesattan avgadan, kan dökmekten vaz Beçmeğe çağırmıştı, Bu ümmi adının o yazdırdığı o mektuplar De kadar muhteşemdir!. Papalar MW azizenin yardımına güveni- Yorlardı. Bir kerre müsellah as- erler onu öldürmek istemişler, irin oObunları yalnız başma arşılamış, onu öldürmek isti- Yenler kılıçlarını yere indirmiş- Ül Geçenlerde şehrimize gelip giden yük Alman edi Ezel ED, n bu Bizei ve cazip makelelerinin birincisi # inünevvel 1929 tarihli sayımızdadır. Jam,ilk komandayı,bir yaz günü babasının Donremideki bahçe- sinde duydu. Ondan sonra şu müs e emri dinledi:,Fransa- yı kurtarmak için kendini hazır- la...» Daha sonra Jan, Fransa kıralının o tehlikede © olduğunu haber aldı, hemen bayrağı kal dırdı, silâhmı aldı, ve yalnız başına onun karargâhına koştu. Onda ölümü göze alan değil, fakat zaferi münkat eden bir irade vardı. Onu muzaffer eden, zafere imanı idi, Jan on yedi yaşında iken İn- giliz muhasarasını dağıttı, sekiz günde barbi zafere erdirdi, ve, beş orduya kumandan ederek cenerallara ve prenslere emirler verdi. Fransanın yüz sene harbi içinde en şanlı günleri bunlardı. Jan bununla, yahut Remste ve- liahtın tetevvücile vazifesini bi tirmişti.. Fakat âlem sahnesinin aktör- İeri ancak hayatın türlü türlü vak'aları içinde yoğrula yoğrula şahsiyetlerini tebarüz ettirirler. Netekim bu azizlere benziyen kız da, bundan sonra delice ha- reketlere başladı, ve kıralın mü- saadesini almadan Parise akın etti. Bu hareket, bir tekerleğin durmadan dönmesidi. Bu hare- ket, yüreği katılaşan macerape- restin kanuna yabancı kalması, kudretini faideli bir o surette kullanmaması ve onu bir an evvel istihlâk etmesidi. Janın kendisi de bunu hissediyordu. Çünkü ona yolunu gösteren İtalya kadınları kısa eteklere şiddetli bir harp ilân etmişlerdir. İtalyanın her kısmına mensup 50,000 kadın terbiye ve ahlâka münafi modalarla mücadele ede- ceklerini teahhüteden bir be- yannameyi İmza etmişler ve bunu bir albom şeklinde İtalya kıraliçesine takdim etmişlerdir. | içindeki ses, her yüksek insanm bu gizli kanunu, artık fena bir akibeti haber veriyordu. J* son bir fırsatı yakalıyarak atıldı ve kaybetti. Çünkü düşmanla” rının eline düşmüştü. Jan kendini küleden atarak firara teşebbüs etti, fakat mu- vaffak olamadı ve hapse atıldı. |Daha sonra Jan muhakeme olundu. Onun, bu muhakeme esnasında kendini kurtarması mümkündü, fakat gerek hilekâr siyasiler, gerek dost papaslara yuku bu- lan mubaverelerinden Janın ruhu serbest ise de dimağının mah- küm (olduğunu gösteriyordu. Halkin temiz ve namuslu kızı Jan, kendisini muhakeme eden- lere mülhem olduğunu, söylemiş ve bu suretle mantik, sustur- muştu. Jan diyo'du ki :»Size bu , şuna kıral vardır, gün cevap vermiyece, dair söz söylemiyeceğim, hakkında (o malümatım fakat bunları size ifşa edemem, içimdeki ses bir şeyi menettik- ten sonra $iz ne yapabilirsiniz.. Ben Allahın emrini duymadan, vücudumu atlara (o bağlıyarak parçalatsalar da, Fransayı kur- İ ştraustan bir bukle vardır. Kadınlık Pariste neler görülüyor? Saçlar bir miktar uzamıştır. Şap- kanın kenarından bir kâhgül bırakılmaktadır, kâhgül alından yanak üzerine sarkıyor. $ Akşamları giyilen iskarpin- ler libasın kumaşından mamul- dür. İskarpinin ayak ortasına | isabet eden yerinde inci veya $ Bertalar, atkılar ve şarpalar yakaya veya dekolitenin kenarına raptedilmektedir. $ Mantoların ve iibas arın üze- rine üç ilâ altı santim geniş'iğin- de meşin Kemerler takılmaktadır. $ Gündüz ve akşam manto- ları Üzerine kısa kaplar veya arkay konmuş kap tarzı parça- lar ilâve olunuyor, $ Büyük ziyafetlerde uzun rü- isekla libaslar giyiliyor. Rüisekla hafif, parlak ve şefaf baskılı kadifedir. $ Prenses robların bedenleri bazan kopça ile bazan ufki kır- malarla bazan da bir kemerle sıkıştırılmaktadır.. $ Altın ve gümüş motiflerle işlenmiş tafta elbiselere büyük | rağbet gösterilmektedir. “tarmak için barelet nie Erkekler böyle bir kadından | müsteşarı tindeki bir jüri heyeti 10000 fraoklık Fransız edebiyat mükâ- fatını tevcih etmiştir. tevcih edecek adül, 1928 Femi- na Dominik Dünus, mükâfatını Veye, mükâfatını alan “ Andre Döme- zon , 1929 Rönesans mükâfatını alan “ Teofran Rönodo ,, mükâfatını alan mükâfatını alan “ Andre Lafon , dan teşekkül ediyordu. Mükâfat « Lokoma » isimli el ile yazılmış müsveddesi Madam verilmiştir. korkarlar .. onun için onu evvelâ yakmışlar sonra onu mukaddes anımışlardır |... Fransız edebiyat mukâle- tn bir kadın aldı Abiren Fransız senayii nefise M. « Ponse » riyase- Mükâfatı alan Madam 1928 Gonkur alan M. Konstanten daniş mükâfatını 1929 Encümeni 1928 “ Jozef Yolmon,, “ Andre Obe , ve 1929 bir romanın için « Giymet Marye » ye Kadın liman reisi Tarihi medeniyette ilk defa olarak 21 yaşında bir genç kız liman reisliğine tayin edilmiştir. Mis Stella Gale tesmiye olunan bu matmazel İngilterede Devon- şayir ayaleti dahilinde Paignton limanının reisi oldu. Mis Gale yatile seferlerinden dolayı zaten mühim bir şöhret sahibidir. Şimdiye kadar birçok beynelmilel yarışlarda mükâfat- lar kazanmıştır.