Muharrirti Klot Farrer Yirmi yaşında idim. Eylül nt hayetini, sayfiyede, annemin ah- babı olan ihtiyar bir kadının ya- pında geçiriyordum. O vakitler oldukça güzeldim: kırmızı ve se vimli yanaklarım, ince ve ipek | kadar yumuşak bıyıklarım vardı, Bu evin iki genç ve güzel kız Jarı, güzelliğimi anlamakta gecik- mediler. Bunlardan (büyüğü Mart, urun, haylı' esmerce, şi siyah gözlü, uzun siyah saçlı, fevkalâde bir mahluktu. Küçülü, | Luiz, tıpkı bir kanarya cağızdı... Evet... Bugün. hangisine abayı yakmak lâzm geldiğini bilmiyorum. Fakat o zaman, 8öy ledim ya, ancak yirmisindeydim. Bu yaşın verdiği sersemlikle bü- tün aşkımı, bir saniye tereddüt etmeden, evli bulunan büyüğüne hediye ettim. Küçüğü şimdilik ihtiyat tutuyordum. Zira Luiz benüz genç kızdı. Evli bir kadın, bir müptedi için, tenteneli pan- talon giyen “Hazreti Muhamme- t, in cenneti demektir. Bu sevda, tabii uzun sürme- di: yalnız, hararet, muhabbetle geçen on iki gece... Bununla be- | rabrr şu oniki gececik, hayatım- da bir hatıra bıraktı. Metresim olan “Mart,ı, bütün şehvet ve inceliklerin (o ilahesi telâkki ediyordum. Aradan bu kadar seneler geçtiği, bu kadar kadın larla neşir halde, el'an bu vücudun ve urun tenasübünü, hararetini ve daima dudaklarımı çeken, sel kalçasındaki tabii beni, zevk le hatırlamaktan kendimi alamı- yorum. Fakat on ikinci gece, bilince, şömendöfere bindim. Ön üçürcü gece, bir daha uğramaz oldum. Perde kapandı. Aradan hayli seneler geçti otuz yaşında idim. “Saone- et: Seine, meb'us in- Ubap edilmiş ve artık haşır olduğum ince siyasi mesleğim çizilmişti. Bir akşam, | bir ziyafette, sofrada yanımda | oturan kadınla tan ştırdılar. Bu kadını ilk nazarda tanıdım: Lu. | ze; “Martbe, in hemşiresi idi. Aman yarabbil ne kadar gü | zelleşmişti... Yeşil güzel gözleri durgun, sakin bir göl kadar derin | olmuştu. Ona eski tesadüfümüz den bahsettim; kızardı ve utan- dı. Bazı hatıraları canlandırdım, sözlerini şaşırdı. verdim; derhâl muvafakat etti. Ve evimde, kanapeye oturmaz, beni on senedenberi sevdiğini: genç kızken, kadın slduktan #onra daima beni sev. mekten bir dakika olsun vazgeç. mediğini itiref etti, Luiz, kendisinden Allah ka. dar korktuğu, gotik sakallı, ha şin bir adamla evlenmişti. Genç kadının evine girip çıkabilmek içim bu adamla ahbap olmak lâzımdı. İlk günü tuhaf bir sür. priz karşısında kaldım. “Luiz, in bulunduğu salonda kim vardı, bilmiyor musunuz ? Mart, Mart, eski metresim İlki hemşire ve, kocaları otelde oturuyorlarmış. On Bir randevu oturur kuşu | gibi (sapsarı toz penbe bir kız | İ aramıza Mütercetmi Hüseyin Zeki rünce on sene gençleştiğimi zan- ettim. Yalnız vazivet, tersine dönmüştü. Şimdi ben, “Lulz,in aşıkı idim; Mart, artık benim için hiçti, Maamafih, evvelâ herşey yo- Janda gitti. Zaten Luiz, ablasile olan münasebatımı iyice anlaya- mamıştı, Buna mukabil, Mart da “Luiz, le olan münaseba- tımın farkında değildi. Zavallı kadıncağız, bütün yaptıklarıma rağmen, affetti, Fakat bir gün bakikati anla- yınca, “Luiz, in kalbini çaldım, diye itiraz etti. Zahiren gürültü etmeksizin ikimize kârşı sessiz | bir harp açtı. İlk defa olmak üzere, kocasile fesat soktu. Sonra, bilmem hangi Kafe.Konserin mu- ganniyesini sevmişim diye, *“Lul- z.8 bir sürü mektup göndertti. İftiraya uğramamak üzere soğuk anlılığımı muhafaza ettim ve sustum. Martın siması altındaki fesatları görmiyorum. Binmenaleyh ondan çekinmiye lüzum görmemiştim. şu ki, mütebessim ve masum İşin en garibi Nihayet birgün maskesini attı, fekat pek geç... Burada, mösaade ederseniz, mevzudan hariç iki kelime söy- İeyeceğim: “Luiz, le > olan va- ziyet mi... Metresimi, tada öileden sonra haf. üç defa, evimde kabül Fakat Luiz, bir zaman Osonra bu rande- vulara daha şairmne ve daha meşru bir şekil vermek istedi. Evinde serbest bulunduğu ve kocasile ayni katta oturmadığı için, yemekten #onra, arasıra evine gitmekliğim için israr etti, Esasen iki hemşirenin müşte- reken kullandıkları salonda on bire kadar gevezelik etmek, pek ihtiyatsızcasına hareket etmek değildir. Elbisesi üzerinde bulu- nan bir beyin, saat on ikiyi ça- hp yatak odasının kapısı açık madıkça, hatta baş başa verip de konuşsalar gene tehlikeyi calip bir şeyi yoktur. Fakat yavaş yavaş alışan za- vallı “Luiz,, cesaretlendi. Ev- velâ, seanslar uzadı. Sonra, ya- ediyordum. İ tak odası açıldı. En nihayet de gündüz elbisesi geceliğe tebeddül etti, Felakete çanak tutmuştuk. Bir gece, -daha doğrusu bir sabah, çünkü mahfelden ancak © zaman dönülür, küçük salonda yaluz başına oturuyordum. Çünkü bir dakika evvel iki idik. Henüz ceketimi giymiş kravatımı bağlıyordum. Kapı şak, diye (açıldı, doğruldum: nüzül illetine müşabih | hareketlerle, titreyen uzun saka- liyle, siçeri, kocası girdi. Elinde, yastığının altında bulunan mek- tabu tutuyordu. Ah! bu adam ne kadar budala bir şeydi. Bir; saniye tereddüt etmedi. dut! namus hirsizi! al a, 2 “kerr haykırdı. O nerede? Emir > o “deli gibi, Luizin Matbaamiza gelen eserler Satış san'atı İngiliz mütefekkiri Gassonun eser- lerini dilimize çeviren muallim Mü- bahat B. ahiren Satış san'atı isimli bir ap daha neşretmiştir.Bu yeni eser Türk tacirleri, iş sahipleri ve işçileri için faydalıdır. Agâh Sabri kütüphanesinde ara- yınız. İğ Hi Belediye azası çağnlıyor GC H. E. Müfettişliğinden : Cemiyeti umumiyei belediye #zayı mubteremesinin 17 - Birinci kânun - 1929 salı ( Bugün ) günü saat on dört buçukta fırka merke- zinde ektoluracak gurup içtimaıda hazır bulunmaları rica olunur. İlân Hall tasliyede bulunan mefsuh Dikran Ohannes ve şürekâsı mat- baacılık kollekif o şirketi tasfiye memurluğundan ş İstanbulda Ankara caddesinde vilâyet konağı karşısında 17 numa- ralı dalredeki (1 adet 63-95, 1 «det 26-38, 1 adet 20-31 kıtasın- da müstamel makineler ile 1 adet 2 beygir kuvvetinde müceddet siymens motör, 500 okkadan İnzla eski ve yeni hurufa, miktarı kâfi garantür, 50 okka çizgi ve İaaliye- te amade olan ) Nümune matbaası bilmüzayede satılacağından, talip olanların okânunevelin 21 inci cw- martesi olamadığı takdirde 25 inci çarşamba günü sest on bir buçuk- ta mezkör matbaaya gelmeleri ilân olunur. çıktığı kapıya bir tekme indirdi. Tabii karşı koymadım; üzerin- de bir çakı bile yoktu. O saniye, oliuğu yerde çivilenmiş gibi | al dı. Meğe- tekmelediği i apının arkasından birisi dinliyormuş, acı haykırdı. Kapı yüzüne çarpm şt... Lauiz pıdan acı, ise çoktan aralık ka- yatak odasma geçmiş, yatağına yatmıştı. Her, hayretle “* Mar,a baktı. Sonra sesini alçatarak: — Marthe? siz misiniz? burada ne yapıyorsunuz? dedi. Bir sıçrayışta yanına *okuldum. Elimi, omuzuna koydum. Bır ziya fikrimi aydmlattı: — Ya, siz? dedim, Be yapıyor. sunuz ? burada ne yapiyorsunuz? Şaşırararak cevap verdi : — Ben mi? Zannedersem e- vimde bulunuyorum ! Parmağımla halıyı gösterdim: — Dışarda her tarafta, evi- nizde olabilirsiniz; fakat burada değil! — Değil mi? — Hayır, değili Burada ma- damın dairesindesiniz,işte kendisi! — (Mart, nefes bile alamıyordu; söy'eyecek bir kelime bulamadı.)- Bununla beraber öyle zannedi- yorum ki kayin biraderinizin maaşlı hafiyesi de değilsiniz? Bitmek bilmeyen dört saniye arfında, yuvarlanan gözlerile beni süzdü. Sonra meseleyi an- ladı. Üzerine hafif bir penşuvar alan, yarı çıplak “Mart, a bak. tı. İkimizde de bir acaiplik var. dı: O, çıplaktı; benim saçlarım darmadağınık, düğmelerim iliklen- memiş, (o ktâvatım (bozulmuş... ZMes'ele biç itiraz edilmiyecelği şekilde idi, Herif, bir iki adım ilerledi; iskemlenin üzerine dayandı. Di- ğer şüphesinde tereddüt ediyor- du. Fakat elindeki mektup hışır dadı. Herif, bunu işiterek tek- rar köpürdü; kağıdı yüzüme yg Hasan Fehmi B. Gümüşane meb'usu bir izahname gönderiy"' Geçen gün gazetemizde Gümü- şane meb'usu ve sabık Maliye vekili Hasan Fahmi Böy hakkın- da bir haber intişar etmişti. Dün Hasan Fehmi Beyden bir mektup aldık. Bu mektupta mevzuu bahis haber tashih edilmektedir. Mez- kür mektubu maalitizar eynen dercediyoruz: Ankara, 11-12-9729 Gazetenizin 5- 12 - 929 tarihli nüshasının dördüncü sayifesinde Ruslardan alnan yüz bin ira ne oldu, sabık Maliye vekili Hasan Fehmi Beyin taksiri var mı serlevhasile neşredilen yazılar tamamen hakikata muhaliftir. Evvelâ Ruslardan alınarak aha- liye verilmiş para yoktur. İstihlâs edilen mahallere muavenet olarak Adana ve garp vilâyetlerine birkaç milyonluk ve Rus istılâsından istih- lâs edilen vilâyetlere debir milyon liralık tahsisat açılmış bu da icra vekilleri heyeti kararile vilâyetlere taksim edilmiş mahalli hükümet. leri de tevziatını yapmış, Gümüşa- neye verilen yüz bin lira da mabal- li meclisi idaresinin tahakkuk et- tirdiği hasarat miktarının yüzde yedi veya dokuzu nisbetinde alâkadarlara tevzi edilmiş defter. leri hem mahallinde ve hem de hazinede mevcuttur. 1 — İşbu tamirat parasından mahalli hükümeti umumi tahak- kuk ve tevzi nisbetleri dahilinde kardeşlerime de verdiği bin küsur liradır. Şu veya bu sebeple za- mani vekâletimde Gümüşanede az'edilmiş muhasebeci yoktur. 2 — İşbu tamirat tevziatından istilâ devrinin azim zararlarına rağmen gerek şahsen ve gerek namıma hiç bir tarihte bir kuruş dahi almadığım kuyudu resmiye ile sabittir. 3 — Benim maliye vekâletin- den istifamdan iki sene sonra yani 341 hesabıdna divanı muha- sebat ile Maliye ve müdafaa ara- sındaki ibtilâfı nazar farkını ta- zammun eden meselede ben ve kardeşlerim ve sair alâkadarlar müddeii şabsiyiz. Mesele şudur; :stihlastan iki ay sonra Azerbaycan cihetlerin- deki orduya iltihak için Gümüşa- neden geçen alayın mahalli hü- kümetinin tensibi olmadığı ve kışlada boş bulunmasına rağmen işgal eyledikleri mebaninin içeri- sinde yattıkları gece yanmalaırn- dan naşi sahipleri tarafından 334 senesinde başlıyan dava ve müra- caatlara müteallik olup mülga harbiye nezaretinden müdevver evrak keza maliyeden istifamdan iki sene sonra Milli müdafaa ve- kâletince Adliye vekâleti umuru A aaa a fırlatarak; — Ya buna ne diyeceksin? diye haykırdı. Şeriki cürmünün bu kadın olduğunu ispat et, ki öbürkünün masum olduğuna inanayım! Omuzlarımı silktim: — Hiç bir şeyi ispat etmek- le mükelle değilim... Birden sustum, herif, deli gibi Üzerime saldıryordu. Yarabb! ispat, ispat! ne yapmaliydi? Cevap verdim: — Eh! mademki istiyorsunuz. “Mart ,a rica ediniz de, sol kalçasndaki beni göstersin! Ne vahşi adammış! Bir ham lede kadınn üzerine atıldı ve penyuvarını çekip aldı, | hukukiye müdürünün çiyasei Maliye ve müdalaasi hukuk ” ö virlerinden o mürekkep beri ahkâmı umumiyeye tevfikan y min edilmesine dair r8p9' müsteniden 341 tarihinde > z line maliyenin verdiği emir rine başmühendisle hükümet mina mubammin tayin edilen vatın meclisi idareden müsi ve yandıkları zamandaki meb kıymetlerine âit keşifname e porlarına göre doğruca alâka lara deyin ilmi haberi ver ve bu meyanda benim namımi hisseme isabet eden on bir z liralık deyin ilmi haberi veril sinden ibarettir. Maliye vekili olduğum müddi çe bu işe dair ne merkezd€ nede mahallinde hiç birmus” geçmemiştir. Mesele 334 senesi başlamış 341 senesinde deve” deyin ilmi haberine rapti il d ve ben Maliye vekili bulundu” 38-39 senelerinde bu evrak i tanbulda harbiye nezaretinde 4 — Yanan binalara ait t natın itası icabeylediği diye” kabul olunmakla beraber Li sit nevakısın ikmali lâzım gi ve usul tahakkukundan mütev” s| müddeti kanuniyesi zarfında XL racaat veya nezaretin tevsik zabıt varakalarını usulüne e” kan tanzim edilmemesinden ii ret olan divan kararı da taall olan muhasip tarafından devlet rasına temyiz edilmiştir. Hai vukuunda umum alâkadarlar Si hacir “olarak Niğde vilâyet ye kulundukları kuyudu resmiy “4 sabit ve resmi heyetlerin ai eyledikleri zabıt varakalarınıf kâli hakkın iptalini değil e$# varsa ıkmalini icabettirir. 5 — Ahkâmı esasiyeden bs ka bu hususa ait 1926 tarih 726 numaralı kanunun ik maddesi (umumi seferberliğin y nından 1 teşrinsani 339 tarib kadar ciheti askeriyece varr olunan mebani i'e merakibi li riyenin icabeden icar ve : hasarları tahakkuk ettirilerek suba tabi tutulur, ancak mubs” benin filen cereyan ettiği çi dahilinde muharebe müdde i tabrip edilen meban' |) ie libi biye tazmin edilme bükmü hâla mer'idir. ii” Bu kanunun vazında da mecli i zabıtnamelerinde de görül. veçhile ne vekil ve ne de me g sfatile tarafımdan teklif vaki mamıştır. Cevabımın gazetönizin ay” ıfasında neşrini rica eylerim. z Gümüşane meb'us/ Hasan Fehmi , Mart bağırdı, çağırdı: ii kuvvetile tepindi. Ben, bir el” kadının ağzını tıkıyor, bi e de, yumrukların tutuyordum” ele i yapnken, bir taraftan i ağın. yavaşça; “Sabret * © dg böyle daha iyil , Diyor, pi“ zamanda var kuv etimeç"” liyor um. * elarik, Kadinin geceliğini p” çaladı; çok iyi hatırladığın. mer vücudu çırçıplak wn adam, birden bağırdı: ği — Hahi ite, ben! Pek hakkınız varmış... Za Luiz, işin içinden ayni “Mart, 1 bıraktım. '©* Pi ğımın ucunda, hafif kırmızı)" vardı. ji s8” g8