— 8. — VAKIR. — 22 Teşrinisani 1929 ll m miş e ma d IVakıtın bulmaca! “Sfacpoöle, den Dünkü kısmın hülasası Memleketine, servetini kaybettikten sonra gelen Sidneyli Slen hali bir ada sahibinde bir geminin battığım ve içindek: altınların kumlar arasına karıştığını görmüştür. Bir küçük gemisi olan arkıdışı | Maklin ile adayı aramığa çikti Adayı buldular fakat gemi o püça- larmış ankezi mehvolmuştur. O Karada arnşfırmağa başladılar o Maklin yerli leri kandırarak sahili kazdırırken Slen <insen Avrupalı olduğu anlaşılan Kiti rik isminde yerli bir kızla münasebet peyduna çalışıyor. Kitivik durdu. Kayanın üstüm de ince bir yarık vardı. Bu ya- nk hemen yere kadar devam ediyordu. Kız diz çökerek iğildi yarığın ağzındaki kum arı eşerek oradaki deliği büyültu, küçük bir oluk açtı, Slen neticeyi hemen hemen tahmin etmişti. Kızın bal rengi el eri sapsarı İngiliz liralarile dolu olarak oluktan çıktı Slen oka- dar hayret etmedi. Çünkü hay- rerini şimdiye kadar harcamış, tüketmişti Kalbi sevinçle taşmış nelesi - heyecanla (o kısılmışti.. Onun önüne diz çöktü, kizın çı kaıdığı altınları gösteriyordu. Genç kız paranın manasm bi'miyordu. Bu parlak güzel şey- lerin üstündeki baş resmi bilhas sa hoşuna gitmiş, Ve altınlara oyuncak nazirile bakıyordu. sı Acaba kıç bu altınları nere den bulmuş ta buraya getirmişti? yoksa bunları başka biri buraya gizlemiş te kız sonradap mı buk muştu. Beki de altınların bu sahilde uyu duğunu haber alan başka kur- nazlar buraya gelmişler, altınları birbirlerinden kıskanarak şuraya buraya gizlemişler, belki bu yüz- den birbirlerini oöldürmüşlerdi. Belki de başka bir zaman gelip tekrar almak üzere saklamışlar. dı. Burada zaman hafta ay, sene gibi ölçüler yoktu. Oo insanların konuştuğu şey lisan bile değildi. Burada hafıza dünü bile hatır lamak zahmetine katlanmazdı böyle bir yerde böyle şeyler ne ye olmıyacaktı ? Slen elini oluğa adamakıllı soktu, eline tahta ku tular çarptı, fakat altınların hep- si kutu içinde değildi. Bu sarı maden parçalarını ihtirasla avuç ladı. Derhal anladı. Beyaz kırs- içe vapurundaki altin'arın hepsi bukadar olamazdı. . Çömelerek doğruldu, bir kıza birde kızın elinde halâ sıkı sıkı tuttuğu altınlara bakı. Kız altınlara bön bön bakıyor. du. her halde paranın manasını öğrenmemişti. Onun için gözel ve gerip renklerle söslü bir yap. rak, en kiymetli bir bankonottan daha kıymetli olaraktı. Kim bi We şimdiye kadar sevgili altınla- pnı her gün kaç kere okşuyor, öpüyor, bağnna basıyordu. Nihayet bu yabancı, onu er İkekliğin bütün füsunile kendine çekmiş, genç kız bu pek tatlı sırrını ondan gizliyememişti. Slen altınları ele geçirmek için kısa bir yol buldu. Kollarını onun sıcak vücüdüne doladı kız başını ona doğru uza- ürken boynuna sarıldı, kucaklaş. İ tular. nk len İml m ymlyl e mm mem İİ. Çeviren : “Muslih Ferit Tam bü sırada muhitin sıcak havasını yırtan bir sesin akisleri çınladı Bu ses Silen. Slen! di- yordu. » Bu Maklinin sesidi; Slen kızla buluştuğu andan itibaren onları gözlen kaçırmamış. tepelere doğ- ru uzaklaştıklarını gördüğü za man onları takip etmişti Kız sesi duyunca kaçtı Maklın yak- laştı, Slen kızarmıştı, oluğu gös tererek işte altınlar ! dedi. Mak- lin çılgınca haykırarak yere çök- tü elini oluğa daldırarak avuçla- rını doldurdu. Birdenbire ter içinde kalmıştı Slen ona mese leyi anlattı Bu kadar az diyordu, sor ba- kalım daha başka nerede var- mış? Maklin bir an düşündü: “Anla- dım herifler bizden evvel dav- randılar altınları aldılar, yarısın da buraya sakladılar, gelip ka- çıracaklar. Gelip bizi burada enselerlerse hapı yuttuk dedi. Bukadar bir serveti beğenmemiş- ti. Şaşkın ve kızgın bir halde dolaşmağa başladı. Sonra ilâve etti: Gece gelir, ne varsa siler süpürürüz, çok bir şey değil ama olsun, hiç yoktan iyidir. Keseleri doldurduktan sonra ar tık bu yabani mem eketten sivi Priz. Slen onu dinledikten sonra: Kızı ne yapacağız?, dedi. — Hangi kız? ha şumu. Pe kâlâ ne olacak. — Ben ondan ayrılmıyacağım, anladın mı ? — Sebebi? Slen onun büyük bir ihtimalle millettaşları olduğunu ne olursa olsun onu burada buakmıyaca- ğını söyliyerek ısrar etti. Maklin razı oldu. Gece mehtaptan isti- fade ederek altınların gizli bu- lunduğu yeri bulmak üzere yere bir takım işaretler koydular, sa- hile doğru gittiler. Maklin Slenle genç kızin arasındaki ihtiraslı aşkın halâ farkma varmamıştı. Orları kucak kucağa görebilece- ği zamanda altınların heyalile meşgul bu'unuyordu. Sahilde Ci- mi buldüla.. O işçilerin muvaf- fakıyetsizliğinden bahsediyordu, bu soğuk kanli adama aradıkları şeyin bulunduğunu söylediler, ha- fif bir hayretle güldü. Maklinin sesile ürküp kaçan genç kız ge ne sahildeydi, onun sabit bakış- ları karşısmda uzaklaştılar gemi- ye döndüler. 8 Mehtap Yemekten sonra Slen ve Cim çubuk tüttürüvorlar, Maklin he- yecan içinde öteye beriye koşu- yuyordu Sidneyden buraya getir- dikleri torbaları çıkardı. Bu adam her ihtimali düşünmüş hiç bir şeyi unutup ihmal etmemişti. Kazmalar, kürekler, torbalar ma- rangoz takımları neler neler ge- tirmişti. Slen sordu: - Oradan alacağımız altın bir torba ya tu tar ya tutmaz. üç torbayı ne ya- pacaksın ? > Düşünsene bir kere. altın İrtihal Istanbul Rusumat Baş Müdüri- yetinden mütekait muharrereyni soliyeden, v6 *Sefinei Evliya, müellifi ve sair kiymetli eserler mürettibi Haci Hüseyin Vasat Bey dün sabah Arnavutköyündeki ika- metgâhında tekmili ensah madu- dei hayat eylemiştir. Cenazesi bugün Arnavutköyünde Mumha- ne sokağında 15 numrolu evden kaldırılarak, cenaze namazı Bebek camii şerifinde Cuma namazını" müteakip badeleda Rumelihisa- rındaki kabristana nakil ve def- nolunacaktır Rahmetullahi aleyh yere saçılacak, yerdeki kumları toplamak lâzım. paramızı kuma- mı karıştıracağız? dedi sonra kıza dair konuştular. Samın de- diğine göre yerliler bu uğursuz ve çirkin mahlöktan kurtulmakla memnun olacaklardı, fakat aca- ba kız buradan ayrılmak istiyor miydi, Slen bundan şuphe eden Maklini temin etti, Maklin bu yaban- hızla ne yapacağını sorarak 1s- rar ediyordu. O izah etti, para- ları ele geçirdiklerine göre genç kızla evlenecektii, Mehtap rüzgârm hafifçe bu ruşturduğu denize, yalçın ve yük- sek kayalıkları yabyarak her şeyin üzerinde altın bir renk bi rakıyordu. Çıktılar sandala brne rek sahile vardılar, orada beyaz deniz kuşlarından başka hiç bir mahlâk yoktu Yürüdüler, biraz ilerledikten ir durdular, iki tej arasında br rür ela ağlardı. kaale tep hyarak yola devam ettiler. Maklin şikâyet ediyordu: Sen yüz bin dedin ama birader dört beş bin lira kadar bir şey çıktı. Ne ie elli İlra da Cime veririz, ağız kapanır. Hörgüçlü Slen ku kadar parayı “kâfi “ görüsordu; dağlarm gölgesini takip “ederek hazineyi ihtiva eden kayanın dibine vardılar; serseri ay altın bir güneş gibi parlıyor etrafı gün. düz kadar aydinlatıyordu. Bak- tılar, kayanin çatlağı bıraktıkları gibi, aynı şekilde kumlarla örtü Midi, hiç kimse dokunmamıştı Slen bundan tamamile emin olmak için torbanın ağzını aça- rak küreği delikten içeri soktu. Tam bu anda işıklı O kumların üsünden tiyah bir gölgenin ak- tığını gördü, bu, hızlı uçan bir kuşun gölgesine benziyordu. he men arkasina döndü, Maklin kü reği ona doğru yukarı kaldır. mıştı, birdenbire kürek bir yıl. dırım hizile “aşaği düştü, Slen sakibibinin bu darbesini büyük bir çeviklikle karşıladı ve üzeri- ne atıldı, bu katil olmak istiyen adam bu hücumdan kolayca sy: rılmıştı. Gerildi, gerildi, küreği kesk e havaya kaldıra- rak savurdu, Slen derhal yere sindi, küreğin sivri demli başını sıyırtıp o geçmişti Maklin daha kendini toplamadan Slen onu sol ayağının topuğundan yakala- dı. Maklin küreği elinden bıra- karak yere yuvarlandı, bir an içinde sağ bacağını bükerek bir tekme attı; bu müthiş tekme Slenin bacağını incitti Oo Genç Slenin kuvveti tükenmiş, eleri gevşemişti Maklin bundan isti fade ederek östüne çullandı, diz. lerini onun kollarına dayadı par maklari e gırtlağına #erıldı. Artık bu vaziyete düşen insa. nın işi bitmiş demekti ne kadar çırpınsa kendini kurtaramazdı. Maklinin elleri onun boğazında sıkıştı. a 7 Akıbet ları kürekle alırken bir kısmı Slen bir kere çırpındı, fakat Dünkü bulmacamızı halledemedinizs6 bugünkü halledilmiş bakarak yeni bulmacamızın sırrını meydana çıkarabilirsiniz. için aşağıdaki tarifeyi tatbik ederek üç beş dakika meşgul kâfidir: 12345 İgooununum Soldan sağa: 1 — Ayrılmak (4), gök (4) 2 — Aletler (4), yapmak (4) 3 — Dünyanın en büyük ede- bi kulübü v kumaş (3), boy değil (3) 4 — Derinlik (3); İezzet (3), söz (3) 5 — Nota (2), kuşun kolu (5), rabıt (2) 6 — Bir muharririmizin imza- sı (2), 10 (2) . 7 — Notu (2), koyun bekle- yen (5), aso (3) 8 — Caka (3), agaç kolu (5), beyn (3) 9 — En tatlı şey (3), telefona ait ses (3), yılan (3) 10— İnsan (4), peder (4) 11— Boşluk (4), eğlence (4) omuzlarını yerden kaldiramıyor- du. Nihat bitap düştü. Demir bir halka gırtlağını sıkıyordu. Bir ırmağın çağılusı kulaklarını dol duruyor, alevli yık halkaları göz- geçti sonra... gırtlağındaki, . ateşli temas gevşedi, sesler ve ışıklar dindi. Üzerindeki tazyik kalkmış, Maklin çekilmişti Hayretle baktı: Maklin yüzü yerde yatıyor cansız ayaklarile kumları eşiyordu, ve mehtabın içinde bir hayal vardı, bu Kiti vikti. Genç kız, kalkmıya çabalıyan Slenin yanına geldi, ona Makli- nin boynunu gösterdi, oraya bir ok saplanmış. o Bu zehirli ok küçük bir böceği andırıyordu. Slen bu mamaraya (bakarken Maklin son bir çırpınışla ürperdi ve dondu kaldı. Kız, bu ölen adam gibi hare- ketsiz duruyordu, gözleri genç ve güzel Slene saplanmıştı. Aca- ba o niçin kalkmamıştı ?Dua mı ediyordu? Yoksa bukatil ok onu ürkütmüşmüydü? Hayır Maklini halâ sağ zanediyor, hayretine rağmen tamamile ku!- tulmak için uğraşıyordu. Bir san'- yede meselenin bütün dehşetini gördü, düsüncesi yerine geldi, Maklin altınlarına #ahip çıkmak üzere onu öldürmek istemiş, on- ları takip eden, gören Kitivik sevdiği erkeği kurtarmıştı. S'en baktı; kiz elinde tüfeğile duruyordu, halinde hiç bir telâş yoktu. Kızın düşünmiyen, ürkmi- yen ve her şeyi olduğu gibi ka- bul eden bir ruhu vardı. O ap: mıya mecbur olduğu bir şeyi yaptığı için müsterihti. Slen kelkt,, elile kızın orruzunu tuttu, ona dayanmak istiyordu. Mücadele belki bir dakika sür memiş, fakat uzun zamandan beri biriken kudıetini tüketmişti, Kızla beraber sahile kadar gitti ler. Slen: “Beni sen kurtardın, 67891011 ymm almam m a m Eml mm mmm eş çe İİ mmm İce ya a mmm yl şekle olman 123456789 VCOJMAWUMRUEr >A>P EA» halledilmiş çekti Yukardan aşağı: ei 1 — Gemi (5), akşamın 2 — Elle ayırmak (5), söyl mek, anlatmak (5) 3 — Bir sari hastalık gi “ lendirmek” (4) 4— Beygir ©) ne kadar? # bizim (2) 5 — Ecdat (3), dört duvs'* 6 — Ziraat aleti (5), bayvanı (5) , 7 — Ecdat (3), telefons © ses (3) 0 8 — Nota (2), tarz (3), e“ 9 — Arzu (4), işler (4) 10— Yemişci (5), eski bil (5) 111— Bayramdan bir gün (9, büyük ev (5) artık ben seninim, ebediyen / diyordu. Kız bu sözleri yor . değildi. Deniz biraz - beklemesini gemiye bizaz sonra döneceğini işs” öavlatarak kayığa bindi, kz “elinde, yüzü mehtâba onun dönüştinü bekliyordu.“ 8 , Jin Slen gemiye gitti. Sam bir köpek gibi kıvrılmış İçeride kamaradan Jinin tusu geliyordu. Slen ihtiya uyandirdı, Maklinin Ok öldürmek istediğini fakat & yerli kız»tarafından öldürül nü an'attı, O bunları ll dinledi, uyku sersemi, cevaplar veriyordu. Slen: bak gör de zaman, İp karaya çıktılar, kiz'a p ölünün yattığı yere girl piposunu çekerek Maklin!9 nundaki yaraya baiyor söyl! e i söz arıyordu: “Fena & dedi, ne yapalım, şuraci mer gideriz.“Slen kız da alacağım dediği zdihan bi€ çıkarmadı, söyleyebilmek reti tükenmiş gibi idi. Bu hikâyeyi Slenin dinlediğim gibi yazdım. O den aldığı altı bin lira i* seri ticareti yapmış, fevkal olmuştu.. Biz kerdisile ken Madam Slen dl bu val İngiliz kızı * beş mz kadar çok e kadın... Kocası ona j nasıl öğrettiğini anlatırk©” &